Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde
de son yıllarda inme nedeniyle hayatını kaybeden hasta sayısı artarak 2016
yılında 40 binlere ulaştı. Acıbadem Altunizade Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof.
Dr. Nazire Afşar inmenin kısmen tedavi edilebildiğine dikkat çekerek, “Erken
dönemde müdahale edildiğinde beynin beslenmesinde sorun oluşturan pıhtı
tedaviyle ortadan kaldırılabiliyor ve kalıcı hasar engellenebiliyor. Ancak
tedavi belirtilerin ortaya çıkışından itibaren ne kadar erken yapılırsa, o
kadar etkili oluyor. Bu nedenle yüzde çarpılma, kol ve bacakta güçsüzlük,
konuşmada bozulma, çift görme ve /veya ani bilinç bozukluğunda bu yakınmaların
düzelmesi beklenmeden en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna başvurmak hayati
önem taşıyor” diyor.
Tedavide zaman çok
önemli
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nazire Afşar inmenin beyne
giden büyük damarların ya da beyin içindeki kılcal damarlarının tıkanması veya
kanaması sonucu geliştiğini belirtiyor. İnmelerin yüzde 80’i damar tıkanıklığı
nedeniyle meydana geliyor. Damar tıkanması ise damar duvarındaki iç
mekanizmalar sebebiyle veya damara pıhtı atmasından kaynaklanıyor. Bunun
sonucunda beyne yeteri kadar kan gitmiyor ve o damara ait alanlarda hasar
oluşuyor. İnmelerin yaklaşık yüzde 15’inde ise beynin kılcal damarlarında çatlama
soncunda doku içinde kanama görülüyor. Her iki durumda da beynin belirli bir
alanı işlev göremez hale geliyor ve hastada felç ortaya çıkıyor. Felç
sonrasında hastaların yaklaşık yüzde 20’si ya kaybediliyor ya da ağır
özürlülükle sağ kalıyor. Bu aşamada tedavide ne kadar geç kalınırsa özürlülük
oranları da o kadar artıyor.
İlk saatler çok
kritik
İnme kısmen de olsa tedavi edilebilen bir hastalık.
“Ancak tedavinin çok erken dönemde ve hızla yapılması gerekiyor” diyen Nöroloji
Uzmanı Prof. Dr. Nazire Afşar sözlerine şöyle devam ediyor:
“ Tedavi, belirtilerin ortaya çıkışından itibaren ne
kadar erken yapılırsa, o kadar etkili oluyor. Erken dönemde müdahale
edildiğinde beynin beslenmesinde sorun oluşturan pıhtı ortadan kaldırılabiliyor
ve kalıcı hasar engellenebiliyor. Hastanın ileride hayat kalitesi açısından
fark yaratabilecek bu erken dönem tedavinin ilk 4.5 saatte, uygun merkezlerde
yapılması belirleyici rol oynuyor. Tedavide damar açmaya yönelik tromboliz
tedavisi uygulanıyor.” Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nazire Afşar ayrıca daha önce
felç geçirmiş veya tansiyon gibi riskler saptanmış kişilerin “iyileştim”
düşüncesiyle ilaçlarını asla kesmemeleri konusunda da uyarıyor. Çünkü
kullanılmakta olan kan sulandırıcı, tansiyon veya kolesterol ilaçlarının kesilmesi
yeni bir felce karşı kişileri korunmasız bırakıyor. Bu koşullarda ortaya çıkan
inme ise birincisine oranla daha ağır sonuçlar taşıyabiliyor.
Yaşam tarzı
değişikliği ilaç kadar önemli
İnmeden korunmada ilk aşamayı riskleri bilmek ve bu
doğrultuda önlem almak oluşturuyor. Yüksek tansiyon, diyabet, sigara, kalp
hastalıkları (özellikle de ritim bozuklukları), hareketsiz yaşam tarzı, aşırı
kilo ve kolesterol yüksekliği inmenin gelişmesinde en önemli etkenler arasında
yer alıyor. Bu nedenle genel olarak 40 yaş sonrasında, aile öyküsü olan
kişilerde ise daha da önceden başlayarak düzenli olarak tansiyon, kan şekeri,
kolesterol ölçümleri ile kalp kontrollerinin yapılması çok önemli. Nöroloji
Uzmanı Prof. Dr. Nazire Afşar inmede yaşam tazı değişikliğinin de ilaçlar kadar
önemli olduğuna işaret ederek şu önerilerde bulunuyor: “İnmeden korunmak için
sağlıklı beslenmeli, besinlerdeki yağ ve tuz miktarını kontrol etmeli, meyve
sebzeye ağırlık vermeli. Fazla kilo almamak, düzenli egzersiz yapmak ve
stresten korunmak da alınması gereken önemli önlemlerden. Bunların yanı sıra
sigara içilmemeli ve içilen ortamlardan uzak durmalı. Alkol tüketimi de en az
seviyede tutulmalı. Düzenli olarak spor yapılamıyorsa en azından işe gidip
gelirken toplu taşıma araçları kullanmalı, araç iş yerinden uzağa park edilerek
yürümeli veya alışveriş merkezleri dahil her fırsatta asansör yerine merdiven
kullanmalı”
YORUMLAR