Toplumumuzda sıkça görülen kıl dönmesinin başarı ile
tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu belirten Acıbadem Adana Hastanesi Genel
Cerrahi Uzmanı Dr. Fatih Kaya, hastalık sürecinin yanı sıra cerrahi ve cerrahi
olmayan tedavi yöntemlerini paylaşıyor.
Yüzde 95’i kuyruk
sokumunda oluşuyor
Kıl dönmesi, tıbbi adıyla pilonidal sinüs, kılların deri
altında kesecikler oluşturması ve enfeksiyona neden olması ile seyreden bir
hastalıktır. Kasık, genital bölge ve koltukaltı başta olmak üzere vücudun
çeşitli bölgelerinde de oluşabiliyor. Kıl batması ve kıl dönmesinin birbirinden
farklı kavramlar olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Fatih Kaya, kıl
batması vücutta kıl olan her bölgede; sivilce, akne, batık gibi durumlara neden
olabileceğini söyledi. Kıl dönmesi sorunlarının yüzde 95 oranında kuyruk sokumu
bölgesinde oluştuğunu, kıl batmasına göre daha kompleks bir klinik tablo oluşabileceğini
belirtiyor.
Akıntı ve apse
yapabiliyor
“Kıl dönmesinin
ortaya çıkış sebebi net olmamakla birlikte en fazla inanılan neden; baştan,
sırttan, belden dökülen saç ve kılların kuyruk sokumundaki iki kaba et arasında
birikerek, vücut hareketlerinin oluşturduğu sürtünmelerle buradaki ter bezi
deliklerinden deri altı yağ dokusu içine girmesi ile başlamaktadır ” diyen Genel
Cerrahi Uzmanı Dr. Fatih Kaya, bu kılların
cilt altında kesecik ve kanallar oluşturduğunu söylüyor. Oluşan hastalığın, kıl
keseciklerine giren bakteriler nedeniyle iltihaplanıp, cerahatli, kanlı, pis
kokulu akıntı ve apseler ile seyrettiğini belirtiyor.
Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Fatih Kaya, “Kıl dönmesinin temel kaynağı vücudumuzdaki
tüylerdir. Hastalık 16 ila 30 yaş arasındaki nispeten kilolu
erkeklerde görülmekle birlikte kadınlarda da nadir de olsa oluşabilmektedir.
İşi gereği fazlaca oturarak çalışan, aşırı terleyen, kilolu, kişisel bakım eksikliği
olan kişilerde bu sorun daha fazla görülebilmektedir.”
Yıllar içinde
derinleşiyor
Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Fatih Kaya, hastaların çoğunun;
şiddetli ağrı, şişlik, kızarıklık ve akıntı şikayetleri yapan kıl dönmesi
apsesiyle doktora başvurduğunu, bunun dışında sürekli akıntı ile iç
çamaşırların kirlenmesi, kuyruk sokumu bölgesinde görülen delikler, bu
deliklerin altında oluşan sertlikler, bu bölgeye dokunulduğunda oluşan yanma ve
ağrılar gibi şikayetlerin de hastalığın diğer belirtileri olduğunu belirtiyor. Tedavi
edilmez ise yıllarca devam eden iltihabi akıntıların, yeni gelişen pek çok
sinüs kanalı ve deliği ile hastalıklı bölgenin genişlemesinin söz konusu olabileceğinin
ayrıca altını çiziyor.
Farklı tedavi
yöntemleri var
Erken dönemde saptanan bazı hastalarda sadece lazer
epilasyon ve lokal bakımla hastalığın gerileyebildiğini söyleyen Dr. Fatih
Kaya, daha ileri hastalık varlığında kılların temizlenmesi, sinüslerin lokal
anesteziyle çıkarılması, sinüs boşluklarına kimyasal madde yani kristalize fenol
uygulanmasının kısa ve ayaktan yapılabilecek tedavi yöntemleri olduğunu
belirtiyor. Apse durumunda antibiyotik tedavisi ve cerrahi tekniklerle apsenin
boşaltılması gerekiyor. Enfeksiyon geçtikten sonra ise apsenin tekrarlamaması
ve hastalığın kalıcı tedavisi için cerrahi yöntemler öneriliyor.
Nüks edebiliyor
Kıl dönmesi tanısı bir genel cerrahi uzmanı tarafından
yapılacak fizik muayene ile kolaylıkla konulabilir. Nadiren yüzeysel doku
ultrasonografisi gibi ileri tetkiklere ihtiyaç duyulabiliyor. Kıl dönmesi
cerrahi ve cerrahi olmayan yöntemlerle kolay ve etkili bir şekilde tedavi
edilebiliyor. Özellikle cerrahi tedavide gelişen teknolojinin de katkısı ile
hem başarı hem de işlem sonrası hasta konforu oldukça artıyor.
Hastalığın cerrahi tedavisinde, hastalıklı bölgenin
cerrahi olarak çıkarıldıktan sonra açık bırakılması, dikilerek boşluğun kapatılması
ya da değişik flep yöntemleri ile doldurularak kapatılması gibi farklı
yöntemler uygulanıyor. Deneyimli ekiplerce bu yöntemler başarı ile uygulanmakla
birlikte bu yöntemler sonrası hastalığın yeniden nüksetme oranı ise yüzde 7 ile yüzde 20 arasında değişiyor. Bu
tekniklerde bazen yaranın tamamen iyileşmesi üç ile altı ay kadar sürebiliyor.
Lazer günü birlik
bir tedavi
Kıl dönmesi sorunlarının lazer teknolojisi kullanılarak
da başarı ile tedavi edilebileceğini belirten, Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Kaya sözlerine
bu teknikte önce kıl dönmesi kesesi ve saptanan sinüs yolları ince fırça ve
küretlerle temizlendiğini söyleyerek şöyle devam ediyor: “Komplike vakalarda
ince bir kamera ile sinüs deliğinden girilip temizliğin yeterince yapılıp
yapılmadığı ve hastalıklı bölgenin kontrolü gerçekleştiriliyor. Ardından ince
bir kabloya benzeyen lazer çubuğu ile hastalıklı tüm bölgeler yakılarak
kapatılıyor. Bu teknik lokal anestezi ile de rahatlıkla uygulanmakta ve
hastalar aynı gün ya da bir gün sonrasında taburcu edilebilmekte. Oldukça
başarılı sonuçları olan bu işlemin en önemli avantajları ağrının çok az olması
ve bir kaç gün içinde hastanın normal hayatına dönmesi.”
İyileşme
kurallarına dikkat!
Tedavinin başarısında uygun yöntemin seçilmesinin yanı
sıra başarı ile uygulanması, işlem sonrası koruyucu önlemlere sadık kalınmasının
da oldukça etkili ve gerekli olduğunun altını çiziyor. Bu koruyucu önlemler
arasında; tedavi sonrası ayda bir ya da iki ayda bir bölgenin epilasyonunun
sağlanması, her gün duş alınması, tercihen doğal sabunlarla kuyruk sokumunun
sabunlanması, bol suyla iyice durulanması ve kurulanması yer alıyor. Lazer
epilasyonun koruyucu önlemler arasında en etkilisi olduğunu belirtiyor.
YORUMLAR