Hastalık nedeniyle bacaklarda oluşan şişlik ve
ağrı tedavide geç kalındığında kronikleşerek yaşam boyu sürebiliyor. Daha da
önemlisi pıhtı koparak akciğeri besleyen damarlara ulaşıp aniden kan akımını
önlerse akciğer embolisi olarak adlandırılan ölümcül bir tabloya yol
açabiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof.
Dr. Erdal Aslım hastalık ne kadar erken fark edilirse tedavide o kadar yüz
güldüren sonuçlar alındığına dikkat çekerek, “Derin ven trombozu özellikle ilk
2 haftada tespit edildiğinde, pıhtının erimesine yönelik kateter sistemleri
yardımıyla yapılan tedavilerde oldukça başarılı sonuçlar alınabiliyor. Bu
nedenle bacakta aniden ağrılı veya ağrısız bir şişlik geliştiğinde zaman
kaybetmeden bir hekime başvurmalı” diyor.
En tipik belirtisi ayaklarda şişlik ve ağrı
Derin ven trombozunda pıhtı genellikle diz
altında baldır kaslarından başlıyor yukarıya doğru ilerliyor. Bu hastalığın en
tipik belirtisi ise pıhtılaşma olan bölgenin, örneğin ayakların bilekten
itibaren şişmeleri. Kalp ve Damar
Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Erdal Aslım erken müdahale edilmediği
takdirde şişliğin ayak bileklerinden bacaklara, hatta kasıklara kadar
ilerleyebildiğine işaret ederek “Özellikle ayağa kalkıldığında basmayı
önleyecek kadar şiddetli ağrılar da gelişebiliyor.” diyor. Hastalık ilerledikçe
uzun dönemde varis oluşumu ve açık yaralar gibi sorunlar da yaşanabiliyor.”
İlaç tedavisi yeterli gelmeyebiliyor
Derin ven trombozu diz altı bölgesindeki
damarlarda gelişmişse kan sulandırıcı ilaç tedavisine başvuruluyor. Ancak kanın
sulandırılması pıhtıyı eriten veya yok eden bir tedavi yöntemi değil. İlaç
tedavisi sadece yeni bir pıhtı oluşumunu önlüyor ve pıhtının akciğere atma riskini
en aza düşürebiliyor. Kalp ve Damar
Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Erdal Aslım bu nedenle bacaktaki damarların
çoğu pıhtıyla kapanmışsa veya pıhtı kasık bölgesine kadar ulaşmışsa ilaç
tedavisinin yeterli gelmeyeceğini vurgulayarak, “Bunun soncunda şişlik gibi
sorunlar yaşam boyu devam edebiliyor, hatta ilerleyen yıllarda postrombotik
yetmezlik adı verilen venöz ülser, yani
bacakta yara açılması ve tıkanıklığa bağlı varis oluşumu, bacaklarda ağırlık, dolgunluk
hissi ile gece krampları, kaşıntı yanma, şişme ve ağrı gibi şikayetlerle seyreden bir tablo gelişebiliyor. Dolayısıyla damarda yaygın pıhtı
mevcutsa veya pıhtı kasık seviyesine kadar uzanmışsa anjiyo işlemiyle damar
içinden pıhtı temizlenmesi yöntemine başvuruluyor. “ diyor.
Anjiyo ile damar içindeki pıhtı temizleniyor
Basit anjiyo gibi uygulanan tedavide
genellikle hastanın diz seviyesinden bir iğne ve kateter sistemi ile pıhtıyla
dolu damarın içinden geçilip, sağlam sahaya ulaşılıyor. Pıhtı kaplı alanın
içine, üzerinde gözle görülemeyecek büyüklükte mikro delikler olan 2-3 mm
genişliğinde bir kateter sistemi yerleştiriliyor. Bu kateter sistemi yardımıyla
deliklerden basınçlı olarak pıhtıyı eritecek ilaçlar bir nevi püskürtülerek
veriliyor.
Ultrasonik dalgalar başarıyı 10 kat
artırabiliyor
Son yıllarda bu teknolojideki bir yenilik de,
kateter sisteminin içine ultrasonik dalgalar yayan 2. bir sistemin yerleştirilmesi.
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof.
Dr. Erdal Aslım bu ultrasonik dalgaların ilacın pıhtının içine
ulaşıp eritme etkisini 8-10 kat artırması sayesinde pıhtının daha az ilaçla
daha hızlı olarak eritilmesine yardımcı olduğunu belirterek şu bilgileri veriyor:
“Bu tedavi yönteminde ilk 2 hafta çok önemli.
Çünkü bu süreçte yakalandığında ağızdan alınan ilaç tedavisiyle pıhtının
ortalama olarak yüzde 50’si 3-6 ayda eritilebilirken, bu yöntemle 1 veya 2 günde pıhtının tümüyle eritilebilme
imkanı oluyor. Pıhtının 24-48 saat içinde tamamen eritilmesi de orta uzun
vadede karşılaşılabilecek postrombotik yetmezlik, venöz ülser, yani bacakta
yara açılması ve tıkanıklığa bağlı varis oluşumunu da engelliyor. “
Risk faktörleri neler?
· Bazı kalıtsal pıhtılaşma
bozuklukları.
· Hormon tedavisi ya da doğum
kontrol hapları kullanımı.
· Kilolu ya da obez olmak.
· Cerrahi müdahale, kırık bir kemik
ya da diğer travmalar nedeniyle derin bir damarın yaralanması.
· Hamilelik veya doğum yapmış olmak.
· Yakın zamanda uygulanan ya da
sürmekte olan kanser tedavisi.
· Hareketsiz kalmak. Bu durum
genellikle hasta olup uzun süre yatmak zorunda kalan veya uzun süre yolculuk
edenlerde ortaya çıkıyor.
· Vücudun şiddetli ishal gibi
etkenler nedeniyle susuz kalması.
YORUMLAR