İşte o açıklama; 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’ni
diktatör RafelTrujillio yönetmektedir. “Kelebekler” ya da “Mirabel Kardeşler”
olarak bilinen Maria, Minevra ve PatriaDominik Cumhuriyeti’nde o dönemde kadın
özgürlük mücadelesinin en önemli isimlerinin başında yer alıyorlardı. Eşit
insan hakları ve demokrasi için mücadele eden bu üç kız kardeş ve eşleri
Trujillio tarafından terörist ilan edildi ve tutuklandı daha sonra da mal
varlıklarına el konuldu. 1960 lı yılarda Dominik Cumhuriyetinde, topluma en
büyük sorun Kilise ve Mirabel Kardeşler olarak lanse edildi. Hedef olarak
gösterildiler.
Hedef gösterme çalışmalarının hemen ardından bazılarına
göre Trujilio yanlıları bazılarına göre ise hükümetin gizli polisleri
tarafından bu üç kız kardeşin yolda araçları durdurularak önce cinsel saldırıya
maruz kalıp daha sonra sopa ile dövülerek öldürüldüler. Öldürüldükleri tarih 25
Kasım 1960’dı Mirabel Kardeşlerin genç yaşta ölümleri “Kelebek Kardeşler”
olarak da anılmalarına sebep oldu. Bu nedenle her 25 Kasım “Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak kabul edildi.
Bugün, Kadın hakları ve özgürlükleri konusunda neden
sesimizi bir kez daha duyurmak istiyoruz? Çünkü ülkemizde ve dünyada kadına ve
kız çocuklarına yönelik ;psikolojik, fiziksel, ekonomik ve cinsel şiddet her
geçen gün artıyor. Biz kadınlar sesimizi karşı cinse duyurmak istiyoruz. Karşı
cinsiyetin kendilerini bizlerin yerlerine koymasını bekleyerek duygularımızı ve
düşüncelerimizi anlamalarını umuyoruz. Eski Türk kültüründe de İslamiyet’te de
kadın kutsaldır. Eski Türklerde gelecek nesli dünyaya getiren ve devletlerin
devamlılığını sağladığı için kadına saygı ve güven çok yüksekti. Bırakınız bir
kadına şiddet uygulamayı erkekler kadınların yanında kavga bile edemezdi.
İslamiyet de kadına oldukça yüksek bir değer verilmişken, bugünkü İslam toplumlarının
kadına yönelik dinle bağdaşmayan davranışlarını daüzülerek izliyoruz.
İslamiyet “cennet annelerin ayağının altındadır” der.
Bugün yaşadığımız tablo pek çok annenin eşleri tarafından öldürüldüğü
haberlerini izlemekten ibaret. Kadınlar da erkekler de birbirinden biyolojik
olarak farklıdır. Ancak her ikisinin de bir tek yaşamı var. Erkeklere sunular
toplumsal özgürlük ve rahatlık kadınların özgürlük alanlarını yok ediyorsa
ortada çok ciddi bir adaletsizlik var demektir.
Şiddetin nedenleri ve sonuçları uzman kişilerce yapılması
gereken çok ciddi bir araştırma konusu,içinden çıkılması zor olan bu soruları
hayatınız boyunca sormanızı diliyor, Türkiye İstatistik Kurumunun verilerinden
birkaç tanesini sizlerle paylaşmak istiyoruz. Biliyorsunuz ki eş, sevgili, eski
sevgili ve eski eş sıfatını taşıyarak pek çok kadına şiddet uygulanmakta ve ne
acıdır ki bu durum kadınların hayatları başta olmak üzere huzur ve mutluluk
kayıplarını da peşinden sürüklemektedir.
Türkiye istatistik Kurumu’nun 2008 yılına ait “Eşi veya birlikte olduğu kişiden farklı bir
kişi tarafından duygusal şiddet ve istismar içeren davranışlara maruz kalan
kadınların yüzdelik dilimleri” ile ilgili olarak şu verileri paylaşmıştır.
Türkiye de kadınların % 37,4’ü hakaret ve küfre, % 19,4’ü
aşağılama ve küçük düşürmeye, % 18,5 i korkutma ve tehdide, % 4’2’si kadına ve
çevresindekilere zarar verme ve tehdide maruz kalmıştır. Kısaca açıklamak
gerekirse toplumumuzda kadınlarla yakın bağı olmayan erkeklerin bile kadınlara
kötü davranış şekillerinin niteliği ve oranlarıdır. Bu verilerin 2019 yılı
olarak güncellenmesini de merakla bekliyoruz. Haberlerde paylaşılan olaylar
kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığı yönünde görünüyor.
Türk Kadınlar Birliği olarak kadınlara yönelik her türlü
şiddeti kınıyor. Kadın ve erkek sıfatlarından önce insan sıfatının içini
doldurmamız gerektiğini samimiyetle dile getiriyoruz. Cinsel kimliklerimiz
yaşamımız boyunca avantaj veya dezavantaj sağlayan bir özellik olarak
değerlendirilmemeli. Cinsiyetimiz değil topluma katkımız ve toplumsal huzurumuz
için haksızlıkların ve şiddetin karşısında olmayı diliyoruz.
TÜRK KADINLAR BİRLİĞİ /KAHRAMANMARAŞ ŞUBESİ
YORUMLAR