NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç, özellikle teknolojiyle beraber yaygınlaşan kumar bağımlılığını değerlendirdi.
Kumar sadece masa başında oynanmıyor
Son dönemlerde kumar bağımlılığında önemli bir artış olduğundan sıklıkla söz edildiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç, “Peki kumar bağımlılığının masa oyunlarından çok daha fazlası olduğunu biliyor musunuz? Canlı bahis uygulamaları, çevrimiçi oyunlar, iddia oyunları, at yarışı ve çeşitli şans oyunlarıyla da hayatımızın ne kadar içinde olduğunun farkında mısınız? Kimi hayatın koşturmacasından kısa süre uzaklaşmak için kimileri de dinlenirken keyifli vakit geçirmek amacıyla gününün bir kısmını çevrimiçi uygulamalara veya şans oyunlarına ayırıyor. Çevrimiçi uygulamalara ayırdığımız vakit planladığımızın ötesine geçmeye başladığında, daha da önemlisi bu süre zarfına maddi ve manevi kayıplar da eklendiğinde işin rengi değişiyor” dedi.
Kazanma ihtimaline yaklaşılan an haz veriyor
Hayat standartlarını sağlıklı yollarla planladığı seviyeye taşıyamayan bireylere kolay yoldan para kazanmanın cazip geldiğini, bu durumun kumar bağımlılığının ilk adımı olduğunu kaydeden Sedef Koç, şunları söyledi:
‘’Yıllarca emek verdim ama bir ev sahibi olamadım’’, ‘’Bu kadar çalışmama rağmen hayalini kurduğum o arabayı satın alamıyorum’’ gibi düşünceler, yani olanaklarından daha üst seviyede yaşama arzusu da önemli bir risk etmenidir. Kişi satın alamadığı nesneler yerine aslında bunların hayalini satın alarak kendini kandırmaktadır. Oyun esnasında kazanma ihtimaline yaklaşılan her an yeninden duyulan haz ve sahip olduklarını kaybetme riskinin vurup kaçtığındaki rahatlama hissi çoğu birey için heyecan vericidir. Küçük miktarlarla başladığında birey için sorun teşkil etmeyen oyunlar, bir süre sonra kişi tarafından kendine hak tanıdığı masum bir eğlence aracı olarak algılanmaktadır. İlerleyen evrede, kişi kendine göre halihazırda ‘emek vermeden’ kazandığı parayı aynı amaçla kullanmakta bir sakınca görmemekte, kayıpları arttığında ise bunları yerine geri koyabilmesi için ‘mutlaka’ oynamaya devam etmesi gerekmektedir. Kısacası; birey bağımlı olduğunun farkında değildir ve koşulları ne olursa olsun hepsi yeniden oynamak için birer bahanedir.”
Bu belirtilere dikkat
“Herhangi bir hastalığımız olduğunda belirtileri takip eder ve çözüm yolları ararız. Bu, hayatta kalmamız için gerekli ve basit bir yöntemdir” diyen Sedef Koç, “Patolojik düzeydeki kumar oynama davranışının da birtakım işaretleri vardır. Bunların farkında olmak çözüme giden yolda sizi bir adım öne geçirecektir” diyerek bu belirtileri şöyle sıraladı:
“Giderek daha fazla parayla kumar oynamaya başlama, kumara planladığından daha fazla vakit ayırma, oynayamadığı zamanlarda sürekli bunu düşünmeye devam etme, bu durumu kontrol altında tutabileceğini düşünüp kısa süreli ara verip tekrar oynama dönemlerinin olması, kendini sıkıntılı hissettiği zamanlarda kumara yönelme, kaybettiği maddi zararları telafi etmek için daha fazla oynamaya başlama belirtiler arasında yer almaktadır. Bunların yanı sıra kumar oynama yüzünden aile, iş ve sosyal ilişkilerinin yıpranması, borçlarını kapatabilmek için başkalarından borç alma eğiliminin artması, bu süreci yönetmeye çalışırken sıklıkla gizleme ve yalan söyleme davranışına başvurulması gibi değişiklikler varsa kumar bağımlılığından söz etmek mümkündür.”
Yetişkinler de ergenler de tehdit altında
Çeşitli mecralar aracılığıyla kumar oynamanın normalleştirildiğini ve bireylerin özellikle sosyal medya üzerinden oyunlara maruz bırakıldığına dikkat çeken Sedef Koç, “Oyunların çeşitliliğinin artması ve kolay erişilebilir olması da hedef kitleye cazip gelmektedir. Hedef kitle kimlerden oluşur derseniz de yaş gruplarına göre değişiklik gösterdiğini söyleyebiliriz. Örneğin; yetişkinler tarafından yaygın olarak masa oyunları, at yarışları, milli piyango, sayısal loto, spor toto, kazı kazan vb. tercih edilirken; gençlerin ilgisini daha çok bahis oyunları çekmektedir. Diğer yandan uluslararası platformlarda oynanan çevrimiçi bilgisayar oyunları da ergen gruplarından yoğun ilgi görmektedir” dedi.
Öte yandan bilgisayar oyunları üzerinden kurulan sanal arkadaşlıkların, akranlar arasında çevrimiçi buluşma ortamı sağlayarak oyunlardaki sürekliliği artırdığına dikkat çeken Sedef Koç, “Üstelik oyunlarda kazanma ihtimalini arttıran ekipmana sahip olmanın, arkadaş grubu içerisinde rekabet konusu olması da çevrimiçi satın alma davranışını tetiklemektedir” diye konuştu.
Genellikle bağımlı olduklarını kabul etmezler
Kumar bağımlılığı olan bireylerin, çoğu bağımlılık türünde olduğu gibi inkâr etme eğiliminde olduklarını belirten Sedef Koç, “Genelde hobi olarak oynadığı, isterse bırakabileceği, yalnızca şans oyunlarından elde ettiği parayı kullandığı konusunda savunucu bir tutum sergilerler. Nihayetinde bu işin sonuçları kontrolden çıktığı noktada, durumu toparlayabilmek adına sağlıklı olmayan çözüm yolları ararlar. Örneğin; kayıpları yerine koymak için kumara daha çok başvurmak, borcu borçla kapatmak üzere pek çok tanıdığa hatta yanlış kişilere borçlanmak ilk akla gelenlerdir. Bunların yanı sıra; aileye yeterince vakit ayıramamak, zihin sürekli bu sorun ile meşgul olduğu için bulunduğu ortama kendini verememek, içinde bulunduğu durumu gizlemek için artan yalan söyleme davranışı en sık karşılaştıklarımız arasındadır. Bunların sonucunda aile ilişkilerinin yıpranması, eşlerin boşanma noktasına gelmesi ise kaçınılmazdır” diye konuştu.
Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç, “Birey, çığ gibi büyüyen maddi ve manevi kayıplarıyla baş edemediğinde çaresizlik hissine kapılmaktadır. Klinik gözlemlerimiz patolojik kumar oynama nedeniyle yardım arayan bireylerde depresif belirtilerin de sıklıkla bir arada seyrettiğini ortaya koymaktadır. Kumar dışında hayattan keyif alamamaya başlayan birey, artık kumar oynayarak da olumlu bir sonuç elde edememektedir” dedi.
İlaç ve psikoterapi süreci birlikte yürütülüyor
Kumar bağımlılığının tedavi edilebildiğini belirten Sedef Koç, davranışsal bağımlılıklar adı altında değerlendirilen kumar bağımlılığında ilaç ve psikoterapi sürecinin birlikte yürütüldüğü bir tedavi planı uygulanması gerektiğini kaydetti.
Sedef Koç, tedavi yöntemleri ve tedavi sürecine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Çeşitli terapi yaklaşımlarından destek alınmakla birlikte, ağırlıklı olarak bilişsel davranışçı terapi ve motivasyonel görüşme tekniklerinden yararlanılmaktadır. Bireyin hayat kalitesini ciddi anlamda düşüren söz konusu problemin altında yatan nedenleri anlayıp ortadan kaldırarak davranışın tekrarlanmasının önüne geçilebilir. Risk etmenlerini belirleyip, bunlardan nasıl uzak kalınacağı konusunda destek verilerek tedaviden olumlu sonuçlar alınabiliyor. Özellikle kriz anlarında, birey bu davranışı yeniden deneyimlemek istediğinde ne yapması gerektiğine hazırlıklı olmalıdır. Bununla birlikte eş-bağımlılık davranışı gösterebilen ailelerin bilinçlenmeleri ve sosyal destek sağlamaları amacıyla psikoterapi sürecine dahil edilmesini öneriyoruz.”
YORUMLAR