Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed'in Medine'deki kutsal emanetleri kurtarıp İstanbul'a getiren Fahreddin Paşa'yı "hırsızlıkla" suçlayan paylaşımı büyük tepki çekti.
Ankara'da muhtarları ağırlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan da
BEA Dışişleri Bakanı'nın Fahreddin Paşa'ya attığı iftiraya sert çıktı. Erdoğan,
Fahreddin Paşa'yı hedef alan Abdullah bin Zayed'e "Ey bize bühtanda
bulunan zavallı, senin ceddin neredeydi?" diye sordu.
PEKİ KİMDİR BU
FAHRETTİN PAŞA?
Tarihçi Mahmut Şener kaleme aldığı "Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa Ve Unutulmaz Medine Müdaafası" başlıklı yazısında Fahrettin
Paşa'yı şöyle anlatmıştı:
Medine müdafaası sırasında karşı karşıya geldiği İngiliz
ajanı Lawrence tarafından "Çöl Kaplanı" olarak tanımlanan Fahrettin
Paşa'ya, İngiliz yarbayı Bassett "Kaburgalarına kadar tam bir
askerdir." diyor. Bizim kanaatimizce de vatanperver, dürüst, cesur ve
yüreği Peygamber sevgisiyle dolu bir Osmanlı Paşası'dır. Bu sevgisini Medine'de
kaldığı sürece Hz. Peygamber'in kabrini sık sık ziyaret ederek gösteren Paşa,
adeta bir türbedar gibi çalışmıştır. O, tevazu sahibi bir komutandır. Nitekim
isyancılara karşı düzenlenen askeri bir harekât esnasında, güçlükle yürüyen
çelimsiz bir askeri görünce devesinden inmiş "Kardeşlerim! Sıkıntıda da bollukta
da her şeyi paylaşacağız." diyerek o askeri kendi devesine bindirmek
suretiyle yolculuğa yaya olarak devam etmiştir. Medine'de isyanların arttığı
bir dönemde Cemal Paşa'nın "İstersen tecrübeli alman pilotlardan
gönderelim." teklifini geri çevirmiş; bir İslam beldesi olan Medine'yi
savunurken yalnızca Müslüman askerlerle bu işi yapmak istediğini söyleyerek bu
konudaki hassasiyetini ortaya koymuştur. Medine'de kaldığı sürece şehri
savunmanın dışında imar faaliyetleriyle de uğraşan Paşa, Hz. Peygamber'in kabrine
giden yolları genişletmiş, Osmanlı askerlerinin defnedildiği Medine'deki
Cennetü'l Baki mezarlığını düzenlemiştir. O'nun bu yaklaşımı, kutsal toprakları
sahiplendiğinin en açık göstergesidir.
ASIL ADI FAHRETTİN
TÜRKKAN'DIR
Günümüzde pek çoğumuzun hatırlamadığı bu unutulmaz
Paşa'nın asıl adı Ömer Fahrettin Türkkan'dır. 4 Şubat 1868'de Tuna Nehri
kenarındaki küçük bir kasaba olan Rusçuk'ta doğmuştur. Babası Nizam-ı Cedid
Topçubaşısı Ömer Ağa'dır. Annesi Mohaç kahramanı Akıncı Beyi Bali Bey'in
soyundan gelen Fatma Adile Hanım'dır. Henüz on yaşındayken yaşadığı 1877-1878
Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi), Ömer Fahrettin'de asker olma isteği
uyandırmıştı. Zira bu savaşta binlerce Müslüman hayatını kaybetmiş binlercesi
de göçe zorlanmıştır.
İNGİLİZLERE KARŞI
KUTSAL BELDEYİ 2 YIL 7 AY SAVUNDU
Bilindiği üzere Osmanlı Devleti'nin Balkanları
İslamlaştırma ideali doğrultusunda 14. yüzyıldan itibaren bölgeye yerleştirilen
Türkler, 19. yüzyıldan itibaren bölgenin kaybedilmesi üzerine "tersine
göç" ile karşı karşıya kalmışlardı. Sahip olunan pek çok kıymetin terki
anlamına gelen bu hüzünlü vedayı yaşayanlardan biri de Ömer Fahrettin olmuştur.
Osmanlı-Rus Harbi sonrasında ailesiyle İstanbul'a gelen Ömer Fahrettin, Harp
Okulu'nu ve Harp Akademisi'ni başarıyla bitirdikten sonra 1891'de kurmay
yüzbaşı olarak Osmanlı ordusuna katıldı. 1908'e kadar merkezi Erzincan'da
bulunan 4. Kolordu'da görev yaptı. Meşrutiyet'in ilanından sonra Yarbaylığa
terfi edip İstanbul Selimiye 1. Nizamiye Tümeni Kurmay Başkanı olarak atandı.
Balkan Savaşları'ndaki başarılı hizmetlerinin ardından I. Dünya Savaşı'nda 4.
Ordu Komutanlığına bağlı 12. Kolordu Komutanlığı'na atandı. Bu vazifede iken
Musul ve havalisinde başarılı hizmetler yürüttü. 1915'te 4. Kolordu Komutanlığı
Vekilliğine tayin edilen Fahrettin Paşa bölgedeki Ermeni isyanları ile uğraştı.
23 Mayıs 1916'da Medine'ye gönderildi. Medine'yi ele geçirmek isteyen
İngilizlere karşı tüm imkânsızlıklara rağmen bu kutsal beldeyi 2 yıl 7 ay
savundu. Bu sırada şehrin yağmalanması ihtimaline karşı 100 parçaya yakın
kutsal emaneti İstanbul'a naklederek, belki de Kutsal Emanetleri British
Museum'da sergilenmekten kurtardı ve İslam Tarihi Kültürüne önemli bir katkıda
bulundu. Uzun süre Medine'yi teslim etmeyen Fahrettin Paşa, devlet merkeziyle
bağlantının kopması, erzak ve ilaç sıkıntısının had safhaya ulaşması üzerine 7
Ocak 1919'da Medine'yi teslim etmek zorunda kaldı.
TSK'DAN EMEKLİYE
AYRILDI
Bu beklenmedik durum karşısında önce İngiliz
kontrolündeki Mısır'a götürülen Fahrettin Paşa daha sonra savaş esiri olarak
Malta'ya sevk edildi. Buradaki esaret hayatından 30 Nisan 1921'de kurtularak
Milli Mücadeleye katılmak üzere Ankara'ya gelen Paşa, Kabil Büyükelçiliği'ne
atandı. Afganistan ve havalisinden Milli Mücadele için toplanan yardımların
Ankara'ya gönderilmesinde önemli payı olmuştur. 1926'da İstanbul'a dönüp sonra
çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 5 Şubat 1936'da Tümgeneral rütbesiyle
TSK'dan emekliye ayrıldı. 22 Kasım 1948'de bir Ankara seyahati sırasında
Eskişehir yakınlarında kalp krizi geçirerek vefat eden Fahrettin Paşa
İstanbul'da toprağa verildi. Rumelihisarı kabristanında medfundur.
FAHRETTİN PAŞA'NIN
UNUTULMAZ MEDİNE MÜDAFAASI
Medine savunması, askeriyle tek vücut olmuş bir Osmanlı
paşasının vatan ve Peygamber sevgisinin yansımasıdır. Medine Muhafızı Fahrettin
Paşa, Medine'de bulunduğu sırada resmi yazışmalarda askerleri için
"Mehmetçik" tabirini kullanmakta ve onları Peygamber'in askerleri
olarak nitelendirmektedir. İngiliz oyunlarıyla, bedevilerin isyanlarıyla,
açlıkla, susuzlukla, 50 dereceyi aşan kavurucu sıcakla, başta İspanyol Nezlesi
ve askerin dişlerini ve çenesini düşüren İskorpit olmak üzere türlü
hastalıklarla ve ağır çöl koşullarıyla canla başla mücadele ederek Medine-i
Münevvere'yi, Hz. Peygamber'in kabrini son ana kadar savunan, teslim çağrılarını
geri çeviren Fahrettin Paşa'nın bu dik duruşunu ancak ve ancak Peygamber
sevgisiyle izah edebiliriz. Zira Fahrettin Paşa Medine'yi "bütün İslam'ın
sırtını dayadığı yer, manevi gücünün desteği" diye tanımlamak suretiyle bu
kutsal şehre özel bir önem vermektedir.
YORUMLAR