Şu anda herkesin standart olmayan bir
gündelik yaşam, bir ruh hali içerisinde olduğunu belirten Anadolu Sağlık
Merkezi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut, “Hastalık kapma kaygısı, ölüm
kaygısına kadar bizi götürebilecek bir kaygı. Dolayısıyla hastalık haberleri
aldığımızda, yeni tanılar, yeni vakalar duyduğumuzda, sürekli internet
üzerinden, televizyondan ve diğer medya araçlarından yeni haberler aldığımızda
kaygımız artabiliyor. Ancak bunlarla başedilebilir” açıklamasında bulundu.
Kötü haberler alındığında,
özellikle de bu bir hastalık ve veya ölüm haberi ise, alınan önlemler sebebi
ile gündelik rutinimizden uzaklaşmışsak, sosyal çevremizle görüşemiyorsak,
mecburen eve kapanmış ve kısıtlı imkanlarla yaşamaya devam ediyorsak, kaygı
seviyesi yükselir. Kaygı yükseldiğinde uykusuzluk, kâbus görme, içe kapanma ve
keyifsizlik gibi yaşanan bütün semptomların şu dönemde görüldüğünü vurgulayan
Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut, “Bir sosyal
izolasyon sürecindeyiz ve gündelik rutinimizden farklı bir yaşam sürüyoruz. Haliyle
bedenimiz de buna tepki verebiliyor. İştahımız olmayabiliyor ya da daha fazla
yemek yeme ihtiyacında bulunabiliyoruz. Keyifsizlik artabiliyor, endişelerimiz
arttığı için de daha şüpheci olabiliyoruz. Örneğin, ‘Acaba annemi ziyarete
gitmesem mi, çocuğum hastalanır mı, hastalanırsa ne yaparım’ gibi konularla
zihnimiz çok fazla meşgul olmaya başladı. Bu da bizim aslında hem bağışıklık
sistemimizi hem de zihinsel kapasitemizi ve ruh sağlığımızın normal dengesini
bozmaya başlıyor” dedi.
Şüpheci ve suçlayıcı olunmamalı
Yaşanan krizle birlikte daha
şüpheci ve insanları suçlama eğiliminde olmaya başlanabildiğini söyleyen Uzman
Psikolog Selin Karabulut, “Aldığımız haberler karşısında daha fazla şüpheci
olup ‘Bizden saklıyorlar, söylemiyorlar, hastalık bulaştı ama bu testler yanlış’
gibi şüpheci davranışlar sergileyebiliriz. Bunun dışında etrafımızda enfekte
olan, hastalanan ve hastalanma şüphesi olan kişilere karşı suçlayıcı tavır,
davranış ya da düşüncelerde bulunabiliriz. Bunlar krizin bizde yarattığı
etkilerden birkaçıdır” şeklinde konuştu.
Geçmişte yaşanan psikolojik durumlar bu süreçte
tetiklenebilir
Coronavirus’ün bu sosyal
izolasyon süreci ve hastalık haberlerinin, geçmişte yaşanan psikolojik
durumları ya da klinik tanıları tetikleyebileceğine dikkat çeken Selin
Karabulut, “Örneğin ben anksiyete bozukluğu yaşamışsam ve bir süredir bunu
yaşamıyorsam, salgın haberlerine bağlı olarak tekrar bu sorunları yaşayabilirim,
psikolojik sorunlar tetiklenebilir. Bunun dışında evde sevdiklerinden uzak,
yalnız başına kalmak, yeterince sosyalleşememek, yeterince uyuyamamak özelikle
stresi ve stresin reaksiyonlarını arttıracağından anksiyete bozukluğu, panik
atak, depresyon gibi birçok rahatsızlıkla karşı karşıya kalmak mümkün”
açıklamasında bulundu.
Kaygıyı önlemenin en önemli unsuru önlem almak
Kaygıyı önlemek için ilk
başta yapılması gereken şeyin önlem almak olduğunu söyleyen Uzman Psikolog
Selin Karabulut, “Hem kendimiz hem sevdiklerimiz için ilk önce bize doğru
kaynaklardan gelen önlemleri almak düşüyor. Bunun dışında eğer evdeysek,
çalışmak zorunda değilsek evde yapabileceğimiz şeyler var. Günlük rutinimizi
mümkün olduğunca bozmadan devam ettirmeliyiz. Yani iyi beslenmek, iyi uyumak,
sevdiklerimizle yüz yüze görüşemiyorsak telefonlaşmak, mesajlaşmak, görüntülü konuşmak
önemli. Evde birlikte etkinlikler yapıp birlikte vakit geçirebiliriz. Evde
olmanın avantajlarından yararlanıp nicedir aklımızda olan ev işlerini
yapabiliriz. Ayrıca kendi başımıza yapabileceğimiz müzik dinlemek, meditasyon
yapmak, cilt bakımı yapmak, dans etmek, egzersiz yapmak, yemek yapmak, müzikal
bir enstrümanla uğraşmak gibi sayısız şey var. Kaygılarımızla ilgili duygu ve
düşüncelerimizi birbirimizle paylaşmak bu noktada iyi gelecektir. Korkularımız
olabilir. Özellikle çocukların bu noktada kaygı ve korkuları yüksek olabilir.
Doğru edindiğimiz bilgileri paylaşmak, yanlışları düzeltmek, doğru bilgileri
teyit etmek ve farkındalığımızı arttırmak iyi gelecektir” dedi.
Zamanı verimli kullanmak iyi hissettirir
Bu küresel krizin ancak birlikte
aşılabileceğine dikkat çeken Selin Karabulut, “Bunun dışında kendimiz iyi
durumdaysak bizden daha zor durumda olan kişilere destek olmak, yardım etmek,
onlar için korunarak örneğin gidip ekmek almak, halini hatırını sormak, yani işe
yaramak da bize iyi gelecektir. Bunun dışında çocuklarımızın evde kaliteli
vakit geçirmesine yardımcı olmak yine bizim için şifa olacaktır. Çünkü evde
yapacak bir şeyiniz olmadığında ya da dışarı çıkmadığınızda zaman da geçmiyor.
Zamanı verimli kullanmak bu noktada iyi gelecektir” şeklinde konuştu.
Toplu taşıma araçlarında tedirgin olabiliyoruz
Hala işe gitmek zorunda
olanların toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda kalabildiklerini belirten
Karabulut, “Toplu taşıma araçlarında daha ürkek, daha korkak ve daha tedirgin
olabiliyoruz. İnsanlara yaklaşmaktan ve onlarla konuşmaktan çekiniyoruz. Hem
alacağımız/aldığımız önlemler gereği hem de kaygı yüzünden davranışlarımızı
abartabiliyoruz. Bu noktada sakin ve sükunetli davranmaya çalışmak gerekir”
dedi.
YORUMLAR