Sonbaharla birlikte Covid-19’un yanı sıra damlacık
yoluyla bulaşan nezle, grip, farenjit, tonsilit ve sinüzit gibi diğer üst
solunum yolu enfeksiyonlarının sık görülmesi, süreci daha da zorlu bir hale
getirebiliyor. Yüksek ateş, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı ile seyreden gribe
influenza virüsleri neden oluyor ve bu 2 enfeksiyon aynı anda oluştuğunda daha
ağır tablolar oluşabiliyor. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Kadın Hastalıkları ve
Doğum Uzmanı Dr. Jale Dal Ağca, Covid-19’un belirtilerinden biri olan yüksek
ateşin hamilelik sürecinde bebeği olumsuz yönde etkileyebileceği uyarısında
bulunarak, “Anne karnındaki bebeğin özellikle ilk 3 ayda tüm yaşamsal organ ve
dokuları tamamlandığı için bu süreçte enfeksiyonlardan korunmak ayrı bir öneme
sahip. Bunun yanı sıra diyabet, hipertansiyon, astım ve alerji gibi kronik
hastalığı olan anne adaylarının sonbahar gibi mevsim geçişlerinde Covid-19 ve
diğer viral enfeksiyonlara karşı yatkınlıkları artıyor. Dolayısıyla bu dönemde
mevcut kronik hastalıklarının kontrolü daha önem kazanıyor” diyor. Peki, anne
adayları sonbahar mevsimini sağlıklı geçirmek için hangi önlemleri almalılar?
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Jale Dal
Ağca, hamilelik döneminde Covid-19’a karşı dikkat edilmesi gereken kuralları
anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Günlük ısı
değişimlerine dikkat!
Aşırı terlemek ve üşümek bağışıklık sistemini olumsuz
yönde etkiliyor. Bu nedenle günlük ısı değişimlerini dikkate alarak giyinmeniz
çok önemli. Sonbaharda ısı değişimlerine uygun, sentetik olmayan, pamuklu
kıyafetleri tercih edin.
Bu 5 kuralı asla
unutmayın!
Hamilelik döneminde sosyalleşmek psikolojimiz üzerinde
olumlu etkiye sahip. Ancak sosyalleşirken bu 5 kuralı asla unutmayın: Kalabalık
mekanlara girmeyin. Maske kullanın, temas ettiğiniz kişilerin mutlaka maske
kullanmalarını sağlayın. 1.5 metrelik sosyal mesafe kuralını asla ihlal
etmeyin. Öpüşmekten ve tokalaşmaktan kaçının. Ellerinizi yüzeylere temas
ettikten sonra en az 20 saniye boyunca su ve sabunla yıkayın, bulunduğunuz
ortamda bu mümkün değilse, dezenfektan kullanın.
Uykusuz kalmayın
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Jale Dal Ağca
sağlıklı bir uyku düzeninin bağışıklık sistemini desteklediğini belirterek,
şunları söylüyor: “Güçlü bir vücut direnci için uykusuz kalmayın, günde en az
7-8 saat uyumaya özen gösterin. Son 3 ayda bebeğin büyümesi nedeniyle uyku
kalitesi azalabiliyor. Dolayısıyla bu dönemde yatak ve yastığın kalitesi çok
önem kazanıyor. Uykunun kalitesini artırmaya yönelik bel, sırt ve bacak destek
ürünlerinden faydalanabilirsiniz”
Grip aşısını
mutlaka yaptırın!
“Hamilelikte güvenle yaptırabileceğiniz aşılardan biri,
grip aşısıdır. Grip aşınızı mutlaka yaptırın” diyen Dr. Jale Dal Ağca bunun
nedenini şöyle anlatıyor: “Özellikle Covid-19 pandemi döneminde, her 2
hastalığın birlikte olması ağır bir tablonun gelişme riskini artırabileceği
için grip aşısı olmayı ihmal etmeyin. Grip aşısı hem sizi hem de doğumdan sonra
ilk 6 ay bebeğinizi gripten koruyacaktır”
Bitki çayları
tüketin, ancak…
Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için bebeğinizin de
sağlığını olumsuz etkilemeyen bitki çaylarından tüketebilirsiniz. Günde 2
fincandan fazla olmamak şartıyla; zencefil, ıhlamur, kuşburnu veya kekik çayı
tüketmeniz, bağışıklık sisteminizi destekler. Zencefil, hamilelik döneminde
bulantı ve kusma şikayetinde de fayda sağlıyor. Ancak dikkat! Anason,
ebegümeci, ısırgan, rezene, meyan kökü, ahududu yaprağı, biberiye, adaçayı ve
civanperçemi gibi bitkilerden yapılan çaylar aşırı tüketildiklerinde rahimde
kasılmaları uyarıp, düşük ya da erken doğuma neden olabiliyorlar.
Doktorunuz
öneriyorsa, besin takviyeleri alın
Eğer ihtiyaç duyarsanız, bağışıklık sistemini güçlendiren
ilaç veya besin takviyelerini doktorunuza danışarak kullanabilirsiniz.
Doktorunuzun önerisiyle alacağınız C ve D vitamini ile Omega-3 içeren
takviyeler vücudunuzun güçlenmesine katkı sağlayacaklardır. Hamilelik döneminde
gelişebilecek anemi- kansızlık sorunu da, doktorunuzun önereceği demir-B12-Folik
asit takviyeleriyle önlenebilir.
Sağlıklı ve
dengeli beslenmek şart!
“Güçlü bir bağışıklık sistemi için sağlıklı ve dengeli
beslenmeniz çok önemli” uyarısında bulunan Dr. Jale Dal Ağca önerilerini şöyle
sıralıyor: “Karbonhidrat miktarı yüksek gıdalardan uzak durun, kilo alımınıza
dikkat edin. Taze ve mevsimine göre sebze ile meyve tüketmeye özen gösterin.
Kalsiyumdan zengin gıdalardan beslenmenin hamilelik kalitesini arttırdığını
unutmayın. Evde yapılmış yoğurt, peynir, süt ve kefir, vazgeçilmez kalsiyum
kaynaklarıdır. Protein miktarı yüksek, şeker oranı düşük gıdaları da
sofranızdan eksik etmeyin”
Her gün 30 dakika
yürüyün
Düzenli yürüyüş yapmak solunum kondisyonunu artırması
sayesinde vücudumuzu enfeksiyonlara karşı daha dirençli hale getiriyor. Vücut
bağışıklığınızı arttırmak için bol bol hareket edin, her gün 30 dakika tempolu
bir şekilde yürümeyi alışkanlık haline getirin. Bunu, virüslerin bulaşma
riskine karşı daha çok sakin bir ortamda, mümkünse açık havada yapmaya çalışın.
Havasız ortamda
bulunmayın
Havasız ve kapalı ortamlarda uzun süre bulunmayın. Havada
salınan virüs zerrecikleri yüzünden koronavirüsün kapalı alanlarda hava yoluyla
bulaşma riski artıyor. Hapşırma, öksürme ve yüksek sesle konuşma sonucu salınan
virüs partikülleri, kalabalık alanlarda veya havalandırması olmayan kapalı
ortamlarda, 20 dakika ile 3 saat havada askıda kalabiliyor. İngiltere'de
yapılan çalışmalarda, kapalı ortamlarda kişi başına saniyede 10 litre temiz
hava sağlanması gerekliliği ortaya çıkmış. Salgın günlerinde bu durum daha da
önemli hale geldi. Dış ortamdan yeterli miktarda temiz havayı içeriye
sağlıyorsanız, virüs taşıyan biri olsa bile ortamdaki bulaşıcı maddeyi
seyreltmiş olursunuz. Bu da diğer kişilerin hastalığı kapma riskini azaltıyor. Bu
nedenle mümkünse 1-2 saatte bir, bulunduğunuz ortamı, içerideki tüm hava
değişinceye kadar havalandırın.
Bol bol su için
Solunum yolu enfeksiyonlarında, virüs kurumuş burun ile
boğaza daha kolay yapışabiliyor. Bunun sonucunda akciğerlerde enfeksiyon gelişme
ve şiddetlenme riski yükseliyor. Bolca su tüketimi solunum yollarını
nemlendirerek akciğerlerin enfekte olma riskini düşürüyor. Dolayısıyla sadece
yaz mevsiminde değil, yılın tüm mevsimlerinde her gün en az 2-3 litre su içmeyi
alışkanlık haline getirin.
YORUMLAR