Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine
Toplantısı'nın ardından millete seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının ilk
ve en önemli konusunun yeni tip koronavirüs salgınındaki gelişmeler olduğunu
belirtti.
Dünyanın her yerinde daha önce görülmedik düzeyde
tırmanışa geçen salgının Türkiye'de etkili olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı
Erdoğan, son Kabine Toplantısı'nda bu çerçevede yeni birtakım tedbirlerin hayata
geçirileceğini kamuoyuyla paylaştıklarını anımsattı.
Vaka sayısının 30 bine dayanmış olmasının herkesin çok
daha dikkatli ve sabırlı davranması gerektiğini gösterdiğini vurgulayan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tedbirlerin yol açtığı sıkıntıları gayet iyi bildiklerini,
bu sıkıntıları asgariye indirmek için her türlü gayreti gösterdiklerini
bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Salgının olumsuz etkisini azaltmak için insan hareketliliğini en
aza indirmeyi amaçlayan tedbirler dışında çare bulunmuyor" ifadesini
kullandı.
"83 MİLYON
HEP BİRLİKTE SEFERBERLİK"
Vatandaşlardan, öncelikle "TAMAM" diye ifade ettikleri "temizlik, maske, mesafe" kuralına en sıkı şekilde riayet
etmelerini rica eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aynı şekilde
belirlediğimiz salgın tedbirlerine de harfiyen uyulmasını bekliyoruz. Daha
önemlisi tüm vatandaşlarımızın, salgın tehdit olmaktan çıkana kadar mecbur
kalmadıkça kalabalığa karışmamalarını, evlerinde dahi dikkatli hareket
etmelerini istiyoruz. Henüz kesin tedavisi bulunamayan bu salgına karşı en
etkili tedbir, kendimizi korumaktır. Kendimiz sağlıklı olsak bile
sevdiklerimizin ve diğer insanların sağlığı için üzerimize düşen fedakarlıkları
yapmak mecburiyetindeyiz. Mevsim itibarıyla soğuk algınlığı ve gribin de
artması sağlık sistemimizin üzerindeki yükü ağırlaştırmıştır. Sağlık
çalışanlarımızın canla başla ortaya koydukları gayrete en büyük teşekkürümüz,
onlara ilave bir yük getirmemek olacaktır. Hastanelerimizdeki doluluk
oranlarını ne kadar aşağıda tutabilirsek, salgınla mücadelede kendimizi o
derece güvende hissederiz. Bunun için salgın tehdidinin, en az fiziki güvenlik
tehditleri kadar önem kazandığını özellikle söylüyorum. Unutmadan 83 milyon hep
birlikte seferberlik ruhu ile hareket etmemiz gerekiyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "salgınla mücadele çalışmalarını ve sağlık çalışanlarının
gayretlerini değersizleştirme niyetiyle yapılan spekülasyonlara karşı"da dikkatli olunması gerektiğini söyledi.
"BİZİ KARGAŞA
İKLİMİNE SÜRÜKLEMEK İSTEYENLERİN OYUNLARINA GELMEYECEĞİZ"
"Bozgunculuğu
meslek haline getirmiş bir kesimin gerçeklerle yalanları harmanlayarak
kamuoyunu zehirleme çabalarını boşa çıkarmak hepimizin görevidir." diyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: "Pek çok ülkenin sağlık sisteminin ve altyapısının yetersizliği sebebiyle
maruz kaldığı toplumsal kargaşa iklimine bizi de sürüklemek isteyenlerin
oyunlarına gelmeyeceğiz. Nice mücadelelerden alnının akıyla çıkan Türkiye,
salgın karşısında verdiği mücadeleyi de Allah'ın izniyle mutlaka kazanacaktır.
Bu dalganın üstesinden geldiğimizde, inşallah aşı sürecinin de başlamasıyla,
kontrolü ve yönetilmesi daha kolay bir mücadele dönemine gireceğiz. Önümüzdeki
bahar aylarından itibaren bu küresel sağlık krizini geride bırakmaya başlamış
olmayı ümit ediyoruz. Aşı konusunda dünyadaki gelişmeleri yakından takip
ediyoruz. İnsanlar üzerinde kullanılma aşamasına gelen her aşı ile yakından
ilgileniyor, gereken bağlantıları derhal kuruyoruz. İlk etapta 50 milyon dozluk
bir anlaşma yapmış buluyoruz. En başından beri söylediğimiz gibi vatandaşlarımız
herhangi bir ücret ödemeden aşıya erişebileceklerdir. İnşallah önümüzdeki aydan
itibaren sağlık çalışanlarından başlayarak bu aşının uygulaması
yapılacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gönüllülerin kullanımı aşamasına
gelen yerli aşıyla ilgili çalışmaları da gün gün izlediklerini, bu süreçte
ihtiyaç olan vakti milletle tedbirlere sıkı sıkıya uyarak kazanmaları
gerektiğini ifade etti.
KOVİD-19
TEDBİRLERİ
Sağlık krizini topyekun bir ekonomik ve sosyal krize
dönüştürmemek için adımları dikkatli attıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hem
halkımızın sağlığını en üst düzeyde korumayı hem de üretimi, ticareti,
istihdamı, eğitimi, sosyal hayatı sürdürmeyi birlikte sağlayacak yöntemler
bulmaya çalışıyoruz. Bu anlayışla toplantımızda ilave tedbirleri istişare
ettik. Yaptığımız kapsamlı değerlendirmeler sonunda hafta içi her gün saat
21.00 ile sabah 05.00 arasında genel sokağa çıkma sınırlaması uygulanacaktır.
Bu kısıtlama hafta sonları cuma akşamı 21.00'den pazartesi sabah saat 05.00'e
kadar kesintisiz devam edecektir. Yani cumartesi pazar artık evlerimizdeyiz.
Üretim, tedarik, lojistik, sağlık, tarım, orman gibi genelgede yer alacak
sektörler bu kapsamın dışındadır. Market, bakkal, kasap, manav gibi işletmeler
ile eve paket hizmeti veren yerler, belirlenecek saatler çerçevesinde hafta
sonu kısıtlamasının dışındadır. Restoranlar paket servis haricinde hizmet
veremeyecektir. Daha önceki genelgelerde belirtilen istisnalar hariç 65 yaş
üstü ve 20 yaş altı toplu taşıma araçlarını kullanamayacak. Umumi Hıfzıssıhha
Kurulları, illerdeki toplu taşıma hizmetlerinde salgının yayılmasına yol açan
aksaklıkların tespiti ve giderilmesi amacıyla gereken tedbirleri
alacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın kapsamındaki alınacak diğer
tedbirleri de şöyle sıraladı: "Anasınıfı
ve benzeri eğitim kurumlarının faaliyetlerine ara verilecektir. Milletimizden
salgının evlerde bulaşma oranının arttığını göz önünde bulundurarak, tehdit
geçene kadar misafir kabulüne ara vermelerini özellikle rica ediyorum. Evlerde
gün, mevlit, taziye, yılbaşı kutlaması gibi insanların bir araya geleceği
etkinlikler yapılamayacaktır. Cenaze namazları yakınları dahil en fazla 30 kişi
ile kılınacak, nikahlar da yine bu sayıyı geçemeyecektir. Hamam, sauna, masaj
salonu, yüzme havuzu, lunapark gibi yerler faaliyetlerine ara verecektir. Umumi
Hıfzıssıhha Kurulları her alışveriş merkezi ve semt pazarı için aynı anda kabul
edebilecekleri müşteri sayısını tek tek belirleyecektir. Ayrıca alışveriş
merkezlerine girişte HES Kodu uygulamasına geçilecektir.
Kalabalık
caddelere, meydanlara girebilecek kişi sayısı yine Umumi Hıfzıssıhha Kurulları
kararıyla sınırlanabilecektir. Umumi Hıfzıssıhha Kurullarının belirleyeceği
zorunlu hizmetler dışındaki kamu kuruluşlarının mesai saatleri 10.00 ile 16.00
arası olarak uygulanabilecektir. 50 kişiden fazla çalışanı olan iş yerlerinde
iş yeri hekiminin gözetiminde mevcut iş sağlığı ve güvenliği uzmanı veya
belirlenen bir personel tarafından salgın tedbirlerinin uygulaması sıkı bir
şekilde denetlenecektir. Bu hususlarla ilgili detaylar İçişleri Bakanlığının
yayınlayacağı genelgede yer alacak ve salı akşamından itibaren uygulanmaya
başlanacak."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tedbirlerin salgının artışını
önlediğine yönelik bilimsel tespitle alındığını belirterek, kararların
hayırlara vesile olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümetin, bir yandan salgının
önünü kesmeye çalışırken bir yandan da ülkenin içinde ve dışında tarihi bir
mücadele yürüttüğünü belirtti.
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, milletten bir şey daha
istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Lütfen kapalı mekan, evleriniz, neresi olursa olsun, sigara
içmeyi bu dönem içinde kesinlikle bırakın, nargile içmeyi kesinlikle bu süre
içerisinde bırakın. Benim sigarayla da nargileyle de işim yok, ben bunları sadece
milletimin sağlığı için istiyorum, milletime olan sevgim için istiyorum. Çünkü
hepsi de bunların akciğerlerimizi tehdit eden en önemli, zararlı ürünler."diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan,Türkiye'nin, merkezinde yer aldığı
geniş bir coğrafyada, insani, siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri olarak
tarihi bir duruş sergilediğini, hem kendi sınırlarının güvenliğini sağlamak hem
dost ve kardeş halklara destek olmak hem de tüm mazlumlara ve mağdurlara el
uzatmak için imkanları seferber ettiklerini söyledi.
Hayata geçirdikleri bağımsız, onurlu ve vicdanlı
politikalar sebebiyle içeride ve dışarıda uğradıkları saldırıları, Allah'ın
yardımı ve milletin desteğiyle birer birer boşa çıkarttıklarını dile getiren
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dışarıda Türkiye'ye karşı açılan cephelerin, kurulan
tuzakların, sergilenen vicdan ve ahlak dışı tutumların sebeplerini gayet iyi
bildiklerini kaydetti.
"TÜRKİYE'DE,
EKMEĞİNİ YİYİP VATANINA DÜŞMANLIK BESLEYEN BİR KESİM VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, asırlık oyunları bozan, asırlık
hesapları altüst eden, asırlık düzenleri yıkan, zihinlere vurulan asırlık
zincirleri kıran Türkiye'ye, elbette bunun bedelini ödetmek isteyenlerin
olacağına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Ülke ve millet olarak bunların hepsini de evelallah göğüslemeye
hazırız. Bizi asıl üzen, içeride karşımıza çıkan tuhaf manzaradır. Açık
konuşmak gerekirse, Türkiye'de, ekmeğini yiyip vatanına düşmanlık besleyen,
havasını soluyup ezanından ve bayrağından nefret eden, sefasını sürüp insanını
sevmeyen bir kesim var. Bunlar, zahirde demokrat, insancıl, hoşgörülü gözükür
ama hakikatte faşistin, darbecinin, vesayetçinin önde gidenleridir. Bunlar,
zahirde çok çalışır gözükür ama esasta hiçbir şey üretmez. Bunlar, çok konuşur
ama aslında hiçbir şey söylemez. Bunlar, dünyayı çok bilir gibi davranır ama
hiçbir şeyden haberleri yoktur. Bunlar,
sürekli bağırır ama hiç dinlemez. Bunlar, yalanda ve iftirada sınır tanımaz ama
sıra gerçeklere gelince hemen arkasını döner. Bunlar, demokrasiyi milletin
iradesinde değil yurt dışından gelen sinyallerde arar. Bunlar, etrafına kin ve
nefret saçmaktan kalbi kurumuş, ruhu kararmış, gözü körleşmiş, dili çatallaşmış
bir güruhtur. Ülkemizin ufkunu gölgeleyen, enerjisini emen, vaktini heba eden,
havasını kirleten, suyunu bulandıran bu zihniyetin demokrasimize ve
kalkınmamıza maliyeti en az yarım asırdır."
"BUNLARIN
DERDİ, TÜRK ORDUSUNUN ÖZELLİKLE SON 5 YILDIR NE YAPTIĞIDIR"
Milletin gönlüne girerek iktidara ulaşmak yerine,
dışarıdan dolanarak gelmenin peşinde olanlara hak ettikleri cevabı yine
milletin vereceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Gerçi,
millet her seçimde kendilerine sandıkta hak ettikleri cevabı vermiştir ama
onların gündemi ve derdi hep başkadır. Siyaset, toplum ve sandık mühendisliği
hesaplarına öyle dalmış durumdalar ki milleti görecek halleri bile yok. Üstelik
bunlar milleti hiçe saymakla kalmayıp, ülkenin temel değerlerine ve kurumlarına
saldırmayı da adet edindiler. CHP'lilerin sık sık yaptığı, son olarak bir
milletvekilinin pervasızca tekrarladığı Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan
bühtan, bu zihniyetin başlı başına bir milli güvenlik meselesi haline
dönüşmekte olduğunun işaretidir. Tek parti diktasının ardından, sırtını ancak
vesayete ve darbecilere dayayarak iktidara gelebilen bir partinin, Türk Silahlı
Kuvvetleri düşmanlığını gayet iyi anlıyoruz. Onların derdi, ordumuzun, artık
darbeyle CHP'ye iktidar yolunu açmak yerine, Türkiye'nin sınırlarını koruma ve
sınır ötesi harekatlarını yaparak asli görevini yerine getiriyor olmasıdır.
Yüreklerinde Türkiye yerine başka mahfillerin sevgisini taşıyanların, sıfatları
milletvekili bile olsa, laf cambazlığıyla bu ülkenin ordusuna bühtan etmesine
izin veremeyiz. Bunların sancısı, ülkemize yapılan yatırımın nereden geldiği
değil, Türk ordusunun özellikle son 5 yıldır ne yaptığıdır. "
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'den PKK-YPG'ye kadar, birliğe
ve beraberliğe saldıran terör örgütlerinin borazanlığını yapanların,
Türkiye'nin siyasi ve ekonomik güvenliğinin sınırlarını genişletme gayretlerini
engellemeye çalıştığını vurguladı.
Türkiye'ye karşı açık düşmanlık besleyenlerle hiçbir
sorunu olmayanların, Azerbaycan ve Katar gibi Türkiye'ye dostluklarını kayıtsız
şartsız gösterenlere, saldırdıkça saldırdığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Her fırsatta
ülkemize husumetlerini gösterenlere karşı tavır almak bir yana, onların safına
geçip, onların argümanlarıyla bizi hedef alıyorlar. Yine buldukları her
fırsatta Türkiye'yi yabancılara şikayet ediyor, yatırımcılara ülkeye gelmeyin
mesajı veriyorlar. Bunların içlerindeki kinin ve nefretin sebebi, ne Borsa
İstanbul'dur ne Sakarya'daki fabrikadır. Bunların derdi, gerisindeki kadim
medeniyet ve tarih müktesebatıyla bizatihi Türkiye'yledir, Türk milletiyledir,
ülkenin hedefleriyledir. Bu kirli zihniyetin sadece istismarını yaptığı
demokrasinin, özgürlüğün, çoğulculuğun en samimi savunucusu ve uygulayıcısı biz
olduk. Şimdi buradan sesleniyorum: Ey CHP'nin başındaki zat, senin
milletvekilin kalkacak, benim Silahlı Kuvvetlerime bu denli hakaret edecek, bu
denli edepsizce, alçakça hakaret edecek ve sen bunu kapıya koyamayacaksın. Bak
söylüyorum, Mehmetçiğine, askerine bu denli sahip çıkan bu millet, seni asla
affetmeyecektir. Bunu bir defa bilesin. Sandıklar da seni
affetmeyecektir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin demokrasi ve özgürlük
sınırlarının, "güya bu kavramların
kaynağı olan Batı'nın" kendisinin bile uymadığı ve uygulamadığı kadar
ileri seviyede olduğunu söyledi.
"ÜLKEMİZDE
ÖZGÜRLÜK SINIRLARININ BİTTİĞİ ÇİZGİ TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN, TEK
DEVLETTİR"
"Türkiye'de
devlete ve millete yapılan saldırıların binde birini Batı'da denemeye kalkın,
görün bakın başınıza ne geliyor?" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu
ifadeleri kullandı:
"Böyle bir
durumda ne milletvekili veya gazeteci sıfatı sizi kurtarır ne sivil toplum
kuruluşu maskesi tepenize binilmesine engel olur. Mesela, Gezi olaylarında
ülkemizi insan haklarından demokrasiye kadar her konuda suçlayanlar, Fransa'da
yaşanan vahim görüntüler karşısında üç maymunu oynuyor. Paris cayır cayır yanarken,
olayları görüntülemek isteyen basın mensupları polis şiddetine maruz kalırken,
Fransız medyasının bunları yayınlamak yerine Türkiye aleyhtarı haberlerin
dozunu artırması da bir başka çarpıklıktır. İlköğretim okullarındaki
öğrencilerin Peygamber Efendimize hakaret eden karikatürleri eleştirdikleri
için saatlerce karakolda sorgulandığı bir ülkeden, başka türlü bir davranış
beklemenin beyhude olduğunu da biliyoruz. Burası Fransa başka bir şey
göremezsiniz, başka bir şey de beklemeyin. Buna rağmen Fransa'da yaşanan
olaylarda hükümetin sergilediği antidemokratik tutum sebebiyle insan hak ve
özgürlükleri adına duyduğumuz endişeleri bir kez daha tekrar ediyoruz.
Ülkemizde de elbette özgürlük sınırlarının bittiği bir çizgi vardır. Bu çizgi
tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diye ifade ettiğimiz Rabiamızdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle son 7 yıldır var güçleriyle saldırdıkları halde
Türkiye'ye diz çöktürtemeyenlerin siyasi ve ekonomik tetikçiliğini yapanlar
artık bu çizgiyi de geçerek doğrudan temel değerlerimizi hedef alıyorlar."ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bakanlıkları ve kurumlarıyla
hükümete, orduya, istihbarata, Diyanete, savunma sanayine, yatırımlara, hatta
Akdeniz ve Karadeniz'deki hidrokarbon arama faaliyetlerine saldırıldığını, yurt
dışında birilerinin kendilerine biçtiği role karşı seslerini çıkarmayanların
kendi hükümetlerine en galiz ifadelerle saldırmaktan geri durmadığını belirtti.
Bunların Türkiye'yi hedeflerine ulaşmaktan alıkoymak için
ellerinden geleni yaptıklarını ama başaramayacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ne
yaparlarsa yapsınlar, hangi yollara başvururlarsa vursunlar, hangi alçaklığa
tevessül ederlerse etsinler başaramayacaklar. Çünkü bu millet Çanakkale'den 15
Temmuz'a kadar her dönemde 1000 yıllık vatanından asla vazgeçmeyeceğini,
bayrağını indirtmeyeceğini, ezanını susturtmayacağını, istiklalinden
vazgeçmeyeceğini göstermiştir. Ziya Paşa'nın dediği gibi 'Zalimlere er geç
dedirtir Kudret-i Mevla, Tallahi lekad aserekellahü aleyna.' Milletçe Rabbimize
olan sarsılmaz imanımız en büyük güç kaynağımızdır. Biz de yardımı sadece
Allah'tan, desteği sadece milletimizden bekleyerek, milli iradenin üstünde
irade tanımadan yolumuza devam edeceğiz."
"TÜRKİYE
VARLIK FONU'NUN BORSA İSTANBUL'DAKİ PAYI YÜZDE 80,6'DIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Borsa İstanbul'un
Türkiye Varlık Fonu uhdesindeki yüzde 10'luk hissesinin Katar Yatırım
Otoritesi'ne satışının yapıldığını hatırlatarak, Türkiye Varlık Fonu'nun bu
hisseyi geçen yıl Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'ndan aldığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu
anlaşmadan sonra Türkiye Varlık Fonu'nun Borsa İstanbul'daki payı yüzde
80,6'dır. Bay Kemal, bunu öğren, bunu bil, bu sana lazım. Yani 1 yıl öncesiyle
aynıdır. Katar Yatırım Otoritesi, aralarında Almanya, İngiltere, ABD gibi
ülkelerin de bulunduğu 40'tan fazla ülkede 400 milyar dolardan fazla yatırımı
bulunan küresel bir kuruluştur. Bu kuruluş dünyanın en büyük borsalarından biri
olan Londra Borsası'nın da yüzde 10,3 üne sahiptir ama dünyanın hiçbir
ülkesinde bu yatırımlardan dolayı 'Katar bizi ele geçiriyor.' diye zırvalayan
kimse çıkmadı. Almanya'nın tapusunu da Katarlılara verin, İngiltere'nin
tapusunu da Katarlılara verin diyen de çıkmadı. Ne garipliktir ya, aksine yapılan
yatırımdan herkes memnuniyet duydu. Esasen bu tür yatırım ülkemize duyulan
güvenin işaretidir. Bundan niye rahatsız oluyorsun? Türkiye'nin 3. çeyrekte
yüzde 6,7 büyümesi üretimimizin ve istihdamın güçlenmesi bakımından çok
önemlidir. Özellikle ithal etmekte olduğumuz ürünlerin ülkemizde üretimi
konusundaki çabalarımızı yoğunlaştıracağız."
Ekonomik ve hukuki reformları süratle hayata geçirerek
Türkiye'nin yerli ve uluslararası yatırımcılar için cazibesini daha da
artıracaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemize yatırım yapan tek ülke Katar da değildir. Son 15 yılda
ülkemizde doğrudan yatırımı bulunan ülkeler arasında Hollanda birinci sırada
yer alıyor. Onu Amerika ve İngiltere takip ediyor. Katar ise 17'nci
sıradadır." dedi.
"HİÇBİR ZAMAN
YATIRIMCININ KİMLİĞİNİ SORGULAMADIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümetleri döneminde uluslararası
yatırımcıları Türkiye'ye getirmek için çok gayret sarf ettiklerini, aynı
şekilde Türk yatırımcıların da yurt dışında yatırım yapmalarını teşvik
ettiklerini anlattı.
Uluslararası sermaye yatırımlarının hem yatırım yapan hem
de yatırım yapılan ülkeye ekonomik fayda sağladığına işaret eden Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şunları kaydetti: "Ama
şimdi CHP ve bir kısım medya çıkmış Katar Yatırım Otoritesi Borsa İstanbul'a
ortak oldu diye ortalığı birbirine katıyor. Halbuki 2015 yılından 2019 yılına
kadar Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Borsa İstanbul'un yüzde 10 ortağıydı.
Aynı şekilde 2018 yılına kadar da Amerikalı Nasdaq, Borsa İstanbul'un yüzde 7
ortağıydı. Peki o zaman niye 'Avrupa Türkiye'yi ele geçiriyor, Amerika
Türkiye'yi ele geçiriyor.' diye yaygara koparmadınız. Hiçbir zaman yatırımcının
kimliğini sorgulamadık. Bunun rengi nedir, dini nedir, sormadım. Çünkü paranın
rengi, dini yoktur, para paradır. 28 Şubat'ta olduğu gibi sermayeyi renklere
bölenlerden de olmadık. Borsa İstanbul'a değer katan Avrupa İmar ve Kalkınma
Bankası da olsa Nasdaq da olsa Katar Yatırım Otoritesi de olsa bizim için
makbuldür ve teşekküre layıktır ama bu faşist kafa, ülkenin ve milletin hayrına
olan böyle bir işte kimliğine bakarak yatırımcı ayrımcılığına gidiyor."
"ÜLKESİNİN
FELAKETİNDEN KENDİNE İKTİDAR ÇIKARMAYA ÇALIŞANLARI MİLLET AFFETMEYECEKTİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece bu örneğin dahi milletin
CHP ve onun kuyruğuna takılanlara ülkeyi niçin emanet etmediğinin ve
etmeyeceğinin en açık göstergesi olduğunu vurgulayarak, "Tabii bunların niyeti hiçbir zaman Türkiye'nin çıkarlarını
savunmak olmadı. Salgını istismar ederken de yatırımlara karşı çıkarken de
bunlar milleti düşünmediler. Tek gayeleri ülkeye yatırım gelmesini
engelleyerek, milletin sıkıntıya düşmesini sağlamaktır. Ülkesinin felaketinden
kendine iktidar çıkarmaya çalışanları bu millet affetmeyecektir." ifadelerini
kullandı.
Darbecilerden arınıp vatan savunmasına sıkı sıkıya
sarıldığı için ordusuna hakaret edenlerin de millet tarafından
affedilmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde
bulundu:
"Sırf kendisi
gibi düşünmüyor, kendisini desteklemiyor diye öğretmeninden işçisine,
hakiminden polisine, esnafından iş adamına kadar herkese hakaret etmeyi siyaset
sananı bu millet affetmez. Bize ilim öğreten öğretmenlerimize hakaret edeni bu
millet affetmez. Türkiye bunlara rağmen son 18 yılda Cumhuriyet tarihinin
tamamında yapılanların 5 kat, 10 kat fazlası hizmete hamdolsun kavuşmuştur.
İnşallah bunlara rağmen de 2023 hedeflerine ulaşacak, 2053 vizyonunu hayata
geçirecektir."
"DEV OPERA
BİNAMIZIN PERŞEMBE AKŞAMI AÇILIŞINI YAPACAĞIZ"
Yatırımlara ve açılışlara devam edeceklerini vurgulayan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi de Ankara'da dev opera binasının açılışını
perşembe akşamı yapacaklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda
bulundu: "Bununla birlikte
Türkiye'de ilk dev opera binamızı Ankara'mıza kazandırmış olacağız. Tabii ki bu
töreni bütün şu andaki Kovid şartlarını dikkate alarak çok çok az sayıda
katılımla yapacağız. Normalde 2 bini aşkın davetlinin gelebileceği bir yer
olmasına rağmen biz bunu 300 kişilik katılımla bunu yapacağız. Bütün derdimiz
bu yatırımlar bir kenarda kalmasın. Biz bir taraftan yatırımları açalım, bir
taraftan yolumuza devam edelim ve yine hafta sonu telekonferans sistemiyle
Türkiye'nin değişik yerlerinde bitirdiğimiz otoyolların, viyadüklerin, bütün
bunların da açılışlarını yapacağız ve benim vatandaşım, benim halkım, nerede
hangi iller birbirine bağlanıyor, otoyollarda nasıl birbirine bağlanıyor,
bunları da izlesinler istiyoruz. Bu hastalık bizi engelleyemeyecek. Biz
yolumuza devam edeceğiz. İnşallah bütün tedbirlerimizi, başta hastanelerimiz
olmak üzere, aşı noktasında attığımız adımlar olmak üzere, bütün bu tedbirleri
alıyoruz. ve işte görüldüğü gibi bu akşam açıkladım hafta sonu cuma akşamından
başlamak üzere cumartesi, pazar evlerimizdeyiz, dışarı çıkmıyoruz ve
evlerimizde de kontrolü elden bırakmıyoruz, buna mecburuz. Bunlar keyfi
değildir ama lütfen evinizde de yok sigaraymış, yok nargileymiş aman ha bunları
da içmeyin. Kendim için değil sadece ben vatandaşım için bunları sizlerden
istiyorum ve camlarınızı da açık tutmayı ihmal etmeyin."
"YENİ BİR
SÜRECİ BAŞLATIYORUZ, HASSAS OLMAMIZ, DİKKATLİ OLMAMIZ LAZIM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 ile mücadele için yeni
bir süreci başlattıklarını belirtip hassas olunmasını isteyerek, "Dikkatli olmamız lazım ve bu konuda
da atacağımız adımlarla alacağımız tedbirlerle şimdi şurada 1 ay, 2 ay içinde
aşılarımız inşallah geliyor ve bunları da ücretsiz olarak biz tüm halkımıza
dağıtımını yapacağız. Şimdi bütün bunlar için bize bir şey lazım, lazım olan
tek şey şu; hep beraber, birlik lazım, beraberlik lazım, kardeşlik lazım. Ne
diyor şair; 'Birbirimize kardeşim derken neden su içiyor gibiyiz. Birbirimize
kardeşim derken neden türkü söylüyor gibiyiz. Birbirimize kardeşim derken neden
doyuyor gibiyiz.' Evet su içer gibi, türkü söyler gibi, doyar gibi birbirine
kardeşim diyen 83 milyonluk bir Türkiye hayali ile yolumuza devam
edeceğiz." dedi.
"KARŞI
KARŞIYA BULUNDUĞUMUZ KURAKLIK TEHLİKESİNE DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda bu yıl yağışların
neredeyse yarı yarıya azaldığına işaret ederek, "Karşı karşıya bulunduğumuz kuraklık tehlikesine dikkat çekmek
istiyorum. Son 18 yılda inşa edip hizmete açtığımız 585 baraj sayesinde şu ana
kadar kuraklığın etkilerinin günlük hayata yansımasının önüne geçtik."ifadelerini kullandı.
Yağışların mevsim normallerine dönmesi halinde yine bir
sıkıntı yaşanmayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ancak her ihtimale
karşı vatandaşlardan su kullanımında tasarrufa önem vermeleri çağrısında
bulundu.
YORUMLAR