Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde
düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Yurt dışından temin edilen aşının, belirlenen takvimde ve
uygulama kapsamında, en kısa zamanda milletin hizmetine sunulacağını belirten
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli aşı üretimiyle ilgili çalışmaların yakından takip
edildiğini söyledi.
"İnşallah
bahar aylarında kendi aşımıza kavuşarak çok daha yaygın bir aşılama sürecine
geçeceğiz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte tedbirlerin sıkı
şekilde devam ettirileceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Elde edilen kazanımları güçlendirmek
için sokağa çıkma sınırlaması 31 Aralık Perşembe saat 21.00'den 4 Ocak saat 05.00'e
kadar kesintisiz uygulanacaktır. Sağlıkçılarımıza ve diğer çalışanlarımıza
destek olmak amacıyla kamuya ait okul öncesi kurumları, ana sınıfları hariç
faaliyetlerini sürdürebilecektir. Salgın döneminde hayatını kaybeden sağlık
çalışanlarımızın kadrolarına göre vazife malullüğü veya meslek hastalığı
statülerinin hızla sonuçlandırılması sağlanacaktır. Vazife malulü sağlık
çalışanlarımızın aileleri, maaştan ek ödemeye, faizsiz konut kredisinden
çocuklarına eğitim öğretim yardımına, istihdam hakkından fatura indirimlerine
kadar pek çok imkana kavuşacaklardır. Sağlık Bakanımız ile Aile, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanımızı bu hususun süratle neticelendirilmesi hususunda
görevlendirdim."
Salgın sürecinin yönetiminde görev alan kurumların tüm
çalışmalarını anlık takip ettiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut
uygulamalarla ilgili ihtiyaç duyulacak sıkılaştırma ya da normalleşme
adımlarını istedikleri zaman atma imkanına sahip olduklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere
dünyanın çoğunun Türkiye'den daha kötü durumda olmasının, Türkiye'nin salgınla
mücadelede geride değil ileride bulunduğunun işareti olduğuna dikkati çekti.
Mücadelenin başarıyla sonuçlandırılacağının altını çizen
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aydınlık geleceğe doğru yürümeyi sürdüreceklerini
söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir'deki sel felaketinde
hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda sürmekte
olan 2021 Yılı Bütçe ve 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunları görüşmelerinin
Meclis'e, ülkeye ve hükümete hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi'nin üçüncü bütçesini salgın sebebiyle küresel sağlık ve onu takip eden
ekonomi krizinin yaşandığı dönemde hazırladıklarını ifade etti.
Her küresel kriz döneminde olduğu gibi bu süreçte de ülke
ekonomisi ile ilgili olumsuz değerlendirmeler yapılırken hep farklı bir
yaklaşım içinde olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2008 yılında gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkelerin tamamı ciddi bir finansal kriz yaşarken Türkiye olarak bu
süreçten güçlenerek çıktığımızı ve çıkacağımızı söylemiştik. Hatırlayın o
günleri. Nitekim takip eden yıllarda rekor büyümelerle 2009'daki kaybımızı
fazlasıyla telafi ettik. O zaman Başbakandım. Bu yıl için de aynısını
söylüyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce Türkiye ile ilgili
oldukça olumsuz tablolar çizen uluslararası ekonomi kuruluşlarının
değerlendirmelerini, aşama aşama kendilerinin söyledikleri yere doğru getirmeye
başladıklarını belirtti.
Asıl amaçlarının salgının hızlandırdığı küresel, siyasi
ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinde ülkeyi hak ettiği seviyeye çıkarmak
olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üretimin,
ticaretin ve finansın tek merkezli hale dönüşmesinin sıkıntıları salgın
döneminde daha iyi görüldü. Dünya, ekonomide daha dengeli bir üretim ve ticaret
dağılımı arayışı içindedir. Türkiye pek çok avantajıyla bu arayışta öne çıkan
ülkelerin başında geliyor. Ekonomimizi sadece mevcut tabloya bakarak değil,
önümüzdeki işte bu büyük potansiyeli dikkate alarak yönetiyoruz. Son 10 yıldır
olduğu gibi yeni dönemde de en önemli rehberimiz ve yol göstericimiz 2023
hedeflerimizdir. Bu anlayışla 2021 bütçesini üretim, yatırım, istihdam, ihracat,
büyüme esasları üzerine bina ettik. Bütçemizin şimdiden ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyorum."
"KÜRESEL
EKONOMİDE İKTİSAT TARİHİNE GEÇECEK BİR DÖNEM YAŞIYORUZ"
"Küresel
ekonomide belki de iktisat tarihine geçecek bir dönem yaşıyoruz." diyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgınla başlayan sağlık krizinin gelişmiş ya da
gelişmekte olan ülke ayrımı yapmaksızın tüm makroekonomik dengeleri derinden
sarstığını dile getirdi.
İşsizlik, ticaret, turizm ve borçluluk gibi pek çok
göstergenin tarihin en kötü seviyelerine ulaştığını vurgulayan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şunları söyledi: "Tüm
bunların etkisiyle 2020'de küresel ekonominin yüzde 4'ün üzerinde küçülmesi
bekleniyor. Elbette dünyanın umudunu yeşerten gelişmeler de var. Salgının
tedavisi konusunda başarıya ulaşan her adım çok hızlı bir küresel toparlanmayı
beraberinde getirme potansiyeli taşıyor. Nasıl bir küresel durumla
karşılaşırsak karşılaşalım, Türkiye ekonomisi her türlü zorlu teste, yeni
gelişen fırsatlara ve farklı senaryolara karşı hazırlıklı durumdadır. Bunun
için gerçekçi bir zeminde hem atik hem ihtiyatlı olacağız. Hepsinden önemlisi
her durumda vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Ekonomimizin güçlü
ve kırılgan yönlerini gayet iyi biliyoruz. Güçlü yönlerimizi sağlamlaştırırken,
kırılganlıklarımızın üzerine gidiyor, gereken tedbirleri de alıyoruz. Türkiye
salgın sonrası döneme güçlü, dayanıklı ve rekabetçi bir küresel oyuncu olarak
girmekte kararlıdır. Vatandaşlarımdan müsterih olmalarını, sürekli karamsarlık
aşılayanlara inat bize ve ekonomi yönetimimize güvenmelerini istiyorum. Bunun
için gereken somut zemine de sahibiz."
"SANAYİ
BÖLGELERİNDE 4 BİN 69 TESİSİN İNŞAATI DEVAM EDİYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uyguladıkları politikalar, kredi
genişlemesi ve normalleşme adımlarının etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde yüzde
6,7'lik büyüme gerçekleştirildiğini vurguladı.
Türkiye'nin Avrupa Birliği, G20 ve OECD ülkeleri arasında
üçüncü çeyrekte en fazla büyüyen ülke olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Büyüme
unsurları içinde bizi fazlasıyla memnun eden, makine-teçhizat yatırımlarındaki
yıllık yüzde 23,5'i bulan artış oldu. Salgın şartlarına rağmen yılın ilk 11
ayında organize sanayi bölgelerimizde 851 yeni fabrika üretime başladı. İmalat
Sanayi Sicili'ne yeni kayıt yaptıran 13 bin 546 tesis üretime geçti. Bugün
itibarıyla sanayi bölgelerinde 4 bin 69 tesisin inşaatı devam ediyor. Üretim
tarafındaki bu güzel gelişmelerin istihdama etkilerini de görüyoruz. İş gücü
piyasasına yönelik olarak aldığımız tedbirler ve hayata geçirdiğimiz istihdam
destekleri sayesinde eylülde işsizlik oranı geçen seneye göre 1,1 puan
gerileyip yüzde 12,7 olarak gerçekleşti. Bununla birlikte henüz ülkemizin
istihdam potansiyelini yeteri kadar harekete geçiremediğimizi biliyoruz. Gençler
ve kadınlar başta olmak üzere her kesimde istihdam oranlarını çok daha yukarı
seviyelere çekecek politikalara öncelik vereceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3. çeyrek büyümesinin kayda değer
bir başarı olmasıyla beraber asıl önemli olanın büyümenin dengeli, kaliteli ve
sürdürülebilir olması olduğunu ifade etti.
Hiç şüphesiz düşük büyüme oranlarıyla da makro ekonomik
istikrarı sağlamanın mümkün olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyümeyi
ve istikrarı birlikte gerçekleştirmek için çalıştıklarını aktardı.
"ESNAFIMIZA
VE TÜCCARLARIMIZA DESTEK OLMAYI SÜRDÜRÜYORUZ"
Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı Avrupa başta olmak
üzere pek çok yerde salgının yeniden yükselişe geçmesinin işlerini
zorlaştırdığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Talep cephesindeki daralmalara bağlı
olarak herkes gibi bizim dış ticaretimiz de küresel gelişmelerden etkileniyor.
Her şeye rağmen yatırım, istihdam ve üretimi sürdürmek için tedbirlerimizi
almaya, hedeflerimize doğru yürümeye devam edeceğiz. Salgının ülkemizde
görülmeye başladığı günden itibaren tüm vatandaşlarımızla birlikte esnafımızın,
tüccarımızın, iş insanlarımızın yanında olduk. Sosyal Koruma Kalkanı başlığı
altında verdiğimiz karşılıksız nakit desteklerinin tutarı 45 milyar lirayı
buldu. Ayrıca istihdam ve üretimi desteklemek için kredi imkanlarını
genişletmeye yönelik pek çok paketi hayata geçirdik. Türkiye'de gerçekten
çalışmak, üretmek, işini sürdürmek veya büyütmek isteyip de devletten beklediği
desteği alamadığını söyleyen hiç kimse yoktur. Bazılarının bu destekleri
amacına uygun şekilde kullanmayarak farklı yollara yönelmiş olmaları bizim iyi
niyetle üzerimize düşeni yaptığımız gerçeğini değiştirmiyor. Biz dün olduğu
gibi bugün de yine samimiyetle esnafımıza ve tüccarlarımıza destek olmayı
sürdürüyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ve millet olarak bölgesel ve
küresel siyasi, ekonomik, insani krizle aynı anda mücadele verdiklerinin inkarı
mümkün olmayan bir gerçek olduğunu söyledi.
Kendilerine ve dostlarına huzurlu bir gelecek inşa etmek
için fedakarca gayret gösterdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu
samimi çabalara her devletten ve her kesimden destek beklerken haksız ve
saplantılı ithamlara maruz kalabildiklerini ifade etti.
"HİÇ KİMSENİN
HAKKIMIZI YEMESİNE MÜSAADE ETMEYİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde Amerika ve Avrupa'dan
Türkiye'ye yönelik yaptırım söylemlerinin artmasının ve süreçlerinin
hareketlenmiş olmasının üzüntü verici olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Halbuki Türkiye Avrupa Birliği'nden
yaptırım değil yıllardır geciktirdiği tam üyelik sözünü yerine getirmesini
beklemektir. Aynı şekilde NATO müttefikimiz Amerika'dan da yaptırım değil terör
örgütlerine ve bölgemizle ilgili hesabı olan güçlere karşı verdiğimiz
mücadelede destek bekliyoruz. Biz ne komşularıyla ne de başka herhangi bir
devletle gerilim, hele çatışma peşinde koşan bir ülke asla değiliz. Kendimizle
birlikte tüm bölgemizin ve dünyanın huzuru, refahı, esenliği için mücadele
ediyoruz. Ama bu durum ülke ve millet olarak hakkımızın, hukukumuzun, egemenliğimizin
çiğnenmesi karşısında sessiz kalacağımız anlamına gelmiyor. Kimsenin hakkına el
uzatmadığımız gibi hiç kimsenin de hakkımızı yemesine müsaade etmeyiz."
Bu çerçevede Libya'dan Doğu Akdeniz'e, Suriye'den
Kafkasya'ya uzanan geniş bir coğrafyada çok boyutlu çalışmalar içinde
olduklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu gayreti kendi çıkarlarımızı
korumanın yanında gözünü ve gönlünü ülkemize çevirmiş milyonlarca kardeşimizin
hukukunu savunmak için de gösteriyoruz. Nerede bir haksızlık, hukuksuzluk veya
zulüm varsa tepkimizi ortaya koyarak adaletin tesisi için çaba harcıyoruz.
Nasıl bir asır önce Kurtuluş Savaşımız ezilenlere ilham kaynağı olmuşsa
ülkemizin istiklal ve istikbal mücadelesi bugün de mazlum ve mağdurlara umut veriyor.
Ay yıldızlı al bayrağımız Gazze'den Arakan'a, Balkanlar'dan Karabağ'a kadar
dünyanın dört bir köşesinde özgürlük, adalet ve hukuk mücadelesini temsil
ediyor."
Dağlık Karabağ'da yaşananların Türkiye'nin bu kararlı
duruşunun ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı
Erdoğan, "Türkiye tıpkı bir asır
önce Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusunun yaptığı gibi tarihi bir
dönüm noktasında Azerbaycanlı kardeşlerinin yanında yer almıştır." diye
konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kafkas İslam Ordusunu Bakü'ye 18
kilometre mesafedeki Güzdek'te karşılayan Azerbaycan Milli Marşı'nın yazarı
Ahmet Cevad'ın duygularını ifade ettiği, "Dağa,
taşa, sancağını öptürüp duman gibi bu dağları bürüdün, denizlere selam resmi
yaptırıp, göklerdeki bulut gibi yürüdün, yürü, yürü batan günün izine,
gülümseyir doğan güneş yüzüne. Gardaşlığın fermanına baş eğip, mazlumların
imdadına yetiştin, karanlıkta iman sana yol açtı, sen o yoldan muradına
yetiştin, yürü, yürü batan günün izine, gülümseyir doğan güneş yüzüne."dizelerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Evet, Türkiye ve Azerbaycan bu hissiyatla bir kez daha öz kardeş
olarak kucaklaşmış, maziden atiye uzanan yepyeni bir köprü inşa etmiştir.
Azerbaycanlı kardeşlerimiz ülkemizin de desteği ile 44 gün süren vatan
muharebesini hamdolsun şerefli bir zaferle taçlandırmıştır. 30 yıldır işgal
altında tutulan Azerbaycan toprakları kurtarılmış, Dağlık Karabağ'ın vatan
hasreti son bulmuştur. Her anı kahramanlıklarla dolu 44 günlük bir savaşın
ardından kazanılan zafer askeri, diplomatik ve siyasi açıdan çok büyük anlamlar
taşıyor. Karabağ artık donmuş bir ihtilafı değil, hakkın batıla galip gelmesi
sonucunda kazanılmış şanlı bir zaferi ifade ediyor." şeklinde konuştu.
"KAFKASYA'DA
YENİ BİR DÖNEMİN KAPILARI ARALANMIŞTIR"
Şehitlerin fedakarlıklarının remzi olan Azerbaycan
bayrağının 30 yıllık aranın ardından Karabağ'da artık gururla dalgalandığını
söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Laçın'dan
Şuşa'ya, Fuzuli'den Kelbecer'e tüm Karabağ semalarını hamdolsun artık Ezan-ı
Muhammediler süslüyor. Dağlık Karabağ'ın kurtuluşuyla Kafkasya'da yeni bir
dönemin kapıları aralanmıştır. İnşallah bundan sonra bölgede merkezinde çatışma
yerine barışın, gerilim yerine iş birliğinin, husumet yerine iyi komşuluk
ilişkilerinin olduğu yeni bir statüko kurulacaktır."değerlendirmesinde bulundu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in davetine
icabetle gerçekleştirdikleri Azerbaycan ziyaretinin bu bakımdan çok önemli
mesajlar içerdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri verdi: "Azatlık Meydanı'nda yapılan zafer
törenlerinde merhum Haydar Aliyev'in 'tek millet, iki devlet' şiarının ete
kemiğe büründüğünü hep birlikte yeniden gördük. Bakü sokaklarında ellerinde,
arabalarında, binalarında, balkonlarında Türkiye ve Azerbaycan bayrakları
taşıyan Azerbaycanlı kardeşlerimizin coşkusuna biz de heyetimizle birlikte
ortak olduk. Vatan muharebesi sırasında şehit düşen 2 bin 783 kahraman
Azerbaycan askerini ve 100 sivil kardeşimizi rahmetle yad ettik. Böylece
Türkiye ve Azerbaycan'ın tasada ve sevinçte tek yürek, tek bilek olduğunu tüm
dünyaya bir kez daha gösterdik."
Ziyaret sırasında yaptıkları görüşmelerde Karabağ
konusunda uluslararası alanda ve diğer ülkeler nezdinde izleyecekleri yol
haritasını ele aldıklarına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Azerbaycan'ın işgalden kurtardığı topraklarında yeniden imar ve
çeşitli kalkınma projelerini değerlendirdik. Vatandaşlarımıza kimlikle seyahat
imkanı tanıyan protokolün yanı sıra medya ve yatırım alanlarında çeşitli
anlaşmaların imzalanmasına şahitlik ettik. Artık pasaport yok, kimlikle
rahatlıkla Azerbaycan'a, Azerbaycan'dan Türkiye'ye gidip gelebileceğiz. Yapılan
anlaşmaların savunma ve altyapı başta olmak üzere her alanda iş birliğimizi
daha da derinleştireceğine inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e nazik daveti ve
misafirperverliği için selam ve sevgilerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan,
konuşmasına şöyle devam etti: "Vatan,
bayrak ve ezan uğruna canlarını feda eden Azerbaycan ordusunun kahraman
neferlerine Allah'tan rahmet, ailelerine sabır, gazilerimize acil şifalar
diliyorum. Kazanılan zafer dolayısıyla şahsım ve milletim adına bir kez daha
Azerbaycan Türklerini tebrik ediyorum. Özellikle bölge ülkelerini bu zaferden
rahatsızlık duymak yerine 30 yıllık bir işgalin sona erdirilmiş olmasının
mutluluğunu Azerbaycanlı kardeşlerimizle paylaşmaya davet ediyoruz. Rabbime hem
bizlere böyle bir zaferi yaşattığı hem de burası çok önemli, Boraltan
faciasında tek Parti CHP'sinin tarihimize sürdüğü utanç lekesini temizleme imkanı
bahşettiği için hamdediyorum. Ezeli ve ebedi kardeşliğimizi çekemeyenlere inat
Türkiye ve Türk milleti olarak her türlü sıkıntısında can Azerbaycan'ın yanında
durmaya devam edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların tasarruflarını Türk
lirası olarak değerlendirmelerini teşvik etmek istediklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu amaçla
Türk lirası mevduat ve katılım hesapları ile ilgili faiz ve kar paylarındaki
stopaj oranlarını düşürmüştük. Buna göre, stopaj oranları 6 aya kadar vadeli
olan hesaplarda yüzde 15 yerine yüzde 5, bir yıla kadar vadeli olanlarda yüzde
12 yerine yüzde 3, bir yıl üzerinde olanlar için ise yüzde 10 yerine yüzde 0
olarak mart sonuna kadar uygulanmaya devam edecek." ifadelerini
kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son zamanlarda Türk lirası cinsi
varlıklara olan güveni artırmak için piyasa dostu adımlar atıldığını
anımsatarak, şöyle konuştu: "Bu
sayede kasım ayından itibaren sermaye girişlerinde artış, risk priminde düşüş
ve Türk lirasında değerlenme yaşandı. Vatandaşlarımızın döviz talebi de azalma
eğilimine girdi. Ülkemizin içinden geçtiği bu kritik dönemde tüm
vatandaşlarımızdan birikimlerini dövizden Türk lirasına çevirerek üretim ve
istihdama katkı sağlayacak yatırımlara yönelerek mücadelemize destek
vermelerini bekliyorum. Son dönemde uluslararası yatırımcıların yaklaşık 11
milyar dolar civarında sermaye girişi gerçekleştirmiş olmasını da önemli
görüyorum. Sadece hazine tahvil ve hisse senedinde uluslararası yatırımcı
girişleri 2 milyar dolara ulaşmış durumdadır. Önümüzdeki dönemde de
uluslararası yatırımcıların Türk lirası cinsi varlıklara yönelik ilgisinin
devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca portföy akımlarının yanında uluslararası
doğrudan yatırımları da ülkemize çekmenin peşindeyiz. Bunun için gereken her
türlü şartı sağlamaya çalışıyoruz."
İktidarda bulundukları 18 yıl boyunca mali disiplinin
korunması hususunda çok büyük hassasiyet ve özen gösterdiklerine işaret eden
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Salgın
nedeniyle zor durumda olan vatandaşlarımızın yanında olmaya devam ederken, kamu
harcamalarındaki disiplini de göz ardı etmiyoruz. Merkezi yönetim bütçe
açığının milli gelire oranını 2020 sonu için yüzde 4,9 olarak hedeflemiştik.
Gerçekleşmeler 2020 yılını yüzde 4 buçuğun altında bir bütçe açığı ile
kapatacağımızı gösteriyor." dedi.
"TÜRKİYE'DE
TOPLAM BORÇLARIN MİLLİ GELİRE ORANI YÖNETİLEBİLİR SEVİYEDEDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bir diğer önemli
avantajının düşük borçluluk oranları olduğuna işaret ederek, "Bu yılın ilk 9 ayında küresel
borçluluk oranları daha önce eşi görülmemiş seviyelere ulaştı. Toplam küresel
borç 272 trilyon dolarla küresel hasılanın 3,5 katına erişti. Ülkelerin toplam
borçları milli gelirlerine oranla oldukça arttı. Japonya'da toplam borcun milli
gelire oranı yüzde 632, İngiltere'de yüzde 500, Çin'de yüzde 337 ve Almanya'da
yüzde 268'e yükseldi. Türkiye'de ise toplam borçların milli gelire oranı yüzde
167 ile yönetilebilir bir seviyededir." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde
bankacılık sektörünün sağlıklı yapısını koruyarak çalışmalarına devam ettiğine
dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Sektörün
sermaye yeterliliği oranı ekim itibarıyla yüzde 19,9 ile yasal sınırların
oldukça üzerinde gerçekleşti. Diğer göstergelerde de bankalarımız uluslararası
standartların öngördüğü asgari düzeyin oldukça üzerinde seviyelerde bulunuyor.
Bankalarımız zaten yüzde 4 düzeyinde olan tahsili geciken alacaklarının yüzde
75'i kadar karşılık ayırmış durumdadır. Geçtiğimiz hafta itibarıyla
bankalarımızın döviz açık pozisyonu bulunmadığı gibi sektörde 3,2 milyar
dolarlık döviz pozisyonu fazlası vardır. Yurt dışından kaynak temini hususunda
da hiçbir sıkıntı yaşamayan bankalarımız yıl içinde vadesi dolan sendikasyon
kredilerini yüzde 90'ın üzerinde bir oranla ve ilave bir maliyet baskısı
olmaksızın yeniledi. Netice itibarıyla ülkemiz güçlü bankacılık sistemi
sayesinde yerli ve uluslararası tüm yatırımcılara ihtiyaçları olan desteği
sağlayabilecek potansiyele, imkana ve mekanizmalara sahiptir."
"YOĞUN BİR
MÜCADELE İÇİNDEYİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonominin güçlü yönlerinin
farkında olduklarını, sıkıntıları ve çözüm yollarını da gayet iyi bildiklerini
dile getirerek, "Türk ekonomisine
faiz, enflasyon ve kur sacayakları üzerinden kurulan baskıların ve bunların yol
açtığı maliyetlerin üstesinden gelmek için yoğun bir mücadele içindeyiz.
Faizlerin piyasa şartlarında makul seviyelere inmesi için çalışıyoruz.
Enflasyon kasım ayında tüketici fiyatlarında yüzde 14 ve üretici fiyatlarında
yüzde 23 düzeyinde gerçekleşti. Rakamların bu seviyelere çıkmasında döviz kuru,
petrol ve gıda fiyatlarındaki artış etkili oldu." şeklinde konuştu.
Enflasyonla mücadelede oldukça önemli bir yer tutan kur
riskini azaltacak politikaları özenle hayata geçireceklerini anlatan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmişte
enflasyonla nasıl baş ettik ve tek hanelere düşürdüysek şimdi bunu tekrar
sağlayacağız." dedi.
"İDARİ VE
HUKUKİ REFORMLARI TEREDDÜTSÜZ HAYATA GEÇİRECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kritik öncelikleri olan cari
açıkla mücadelede de yapısal önlemlere hız verdiklerini vurgulayarak, şunları
kaydetti: "İmalat sanayimiz her türlü ürünü üretebilecek kapasiteye
sahiptir. Ana maldaki ithalata bağımlılığı azaltma yönünde de mesafe
kaydediyoruz. Bu noktada savunma sanayimize özel bir parantez açmak istiyorum.
Savunma sanayimizde iktidara geldiğimizde yüzde 20 düzeyinde olan yerlilik
oranı bugün yüzde 70'lere ulaşmış durumdadır. Bu alanda başarıyı getiren
yönetişim modelini, imalat sanayinin diğer alt sektörlerinde de uygulayacağız.
Üretimde ara malı ithalatına olan bağımlılığı asgari seviyelere indirerek
yapısal cari açık problemi ile mücadelede önemli kazanımlar elde edeceğiz.
Teknoloji odaklı
sanayi hamlesi programımız kapsamında, önümüzdeki aylarda kimya, eczacılık,
ilaç, tıbbi cihaz, ulaşım ve elektronik gibi yüksek teknolojiye dayalı
sektörlerde yeni çağrılara çıkıyoruz. Bu ürünlerde yurt içi üretim
kabiliyetlerinin geliştirilmesini temin için tüm imkanlarımızı seferber
ediyoruz. Türkiye'nin tüm politikalarını salgın sonrası dönemin kazananı olma
hedefine göre şekillendiriyoruz. Üretim çeşitliliğimiz, lojistik imkanlarımız,
güçlü tedarik zincirimiz, sunduğumuz teşvikler ve dinamik iş gücümüzle
Türkiye'ye yatırım yapan herkesi memnun edecek seviyedeyiz. Rekabete dayalı
piyasa ekonomisi gelenekleri çerçevesinde her türlü yenilikçi teklife açığız.
Yatırım ortamını iyileştirecek, öngörülebilirliği artıracak, yatırımcıların
tereddütlerini giderecek iklimi güçlendirmek için gereken idari ve hukuki
reformları tereddütsüz hayata geçireceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süredir hazırlıklarını
yaptıkları reform paketlerini iş dünyası başta olmak üzere her kesimle
görüşerek, konuşarak ve tartışarak olgunlaştırdıklarını söyledi.
Bütçe görüşmelerinden hemen sonra ekonomi, hukuk ve idari
alanlardaki reform paketlerini Meclis gündemine taşımaya başlayacaklarını
vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yatırım,
üretim, ihracat, istihdam, hukuk, adalet, güvenlik odaklı politikalarla
ülkemizi salgın sonrası döneme hazırlıyoruz. Sadece bunlarla kalmıyor, her
alanda Türkiye'yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkartacak adımlar
atıyoruz. Mesela bugünkü kabinemizde Milli Uzay Programı'mızın sunumunu
dinledik. İnşallah ülkemizin bayrağını uzayda çok daha güçlü şekilde
dalgalandıracağımız günler çok yakındır. Bu programı önümüzdeki haftalarda
ayrıntılı bir şekilde kamuoyuyla paylaşacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de kimi siyasi partilerin
temsilcilerinin ve onlarla aynı amacı paylaşan kesimlerin yalanı silah olarak
pervasızca kullandığını ifade ederek, şunları söyledi: "Terörle mücadele eden sınır ötesi harekatlarımıza, yatırımlardan
koronavirüs salgınıyla mücadeleye kadar tüm hususlarda attığımız her adımda bu
alçakça yöntemle karşılaşıyoruz. Kendi içlerinde yaşanan taciz, tecavüz ve
hırsızlık gibi ahlaki çöküntüye işaret eden hadiseleri bile yalanla tersine
çevirmeye kalkacak kadar tefessüh eden bu kokuşmuş zihniyetin takdirini
milletimize bırakıyoruz. Ana muhalefetin başındaki zattan bu tacizcilerden, bu
cinsel ilişkilerle alakalı, hırsızlıklarla alakalı, yapılan soygunlarla alakalı
şu ana kadar en ufak bir açıklama duyduğunuz mu? Duymadık. Bu nasıl bir
muhalefetin başı olmaktır?"
Bu kirli zihniyetin koronavirüs salgını gibi 83 milyonun
tamamını ilgilendiren hayati meseleyi de yalanlarına alet etmesini kabullenmelerinin
mümkün olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Salgınla mücadelede bütün varlığımızı ortaya koyarak, pek çok
yalanı ardı ardına sıralayıp önlerine konan hakikatlere asla kulak vermeden bir
sonraki yalana geçenlere, müsamaha göstermeyeceğiz." dedi.
"TEDBİRLERİN
OLUMLU ETKİLERİNİ GÖRMEYE BAŞLADIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası
kurumlarla iş birliği halinde ve onların belirlediği standartlar çerçevesinde
salgınla mücadelesini şeffaf şekilde yürüten bir ülke olduğunu vurgulayarak,
şunları kaydetti: "İstatistiklerle
ilgili yöntem değişiklikleri de hep bu uluslararası uygulamalar çerçevesinde
yapılmıştır. Her fırsatta 'TAMAM' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve
mesafe kurallarına riayeti telkin ederek, aşı geliştirme çalışmaları başta
olmak üzere konuyla ilgili tüm gelişmeleri yakından izleyerek süreci
yönetiyoruz. Aldığımız tedbirleri sadece ve sadece milletimizin hayatını,
sağlığını, geleceğini düşünerek belirliyoruz. Son kabine toplantımızın ardından
vaka sayılarındaki artışa ve hastanelerimizdeki doluluk oranlarına bakarak
kararlaştırdığımız sokağa çıkma kısıtlamalarının da bulunduğu ilave tedbirleri
milletimizle paylaştık. Bugünkü kabine toplantımızda, alınan tedbirlerin
sonuçlarını kapsamlı olarak değerlendirdik. Milletimizin tüm fertlerinin büyük
fedakarlığı ile uyguladığımız kısıtlamaların ve diğer tedbirlerin olumlu
etkilerini görmeye başladık. Kurallara daha sıkı riayet etmek suretiyle bu
mücadeleyi başarıya ulaştırmak hepimiz için milli bir görevdir."
"KDV İNDİRİMLERİ
1 HAZİRAN'A KADAR UZATILDI"
Milletin fedakarlıklarına karşı şükranlarını, hayata
geçirdikleri ve geçirecekleri desteklerle ifade etmeye çalıştıklarını aktaran
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede şu kararları paylaştı:
"Yıl sonuna
kadar yüzde 20'den yüzde 10'a indirdiğimiz gayrimenkul kiralarındaki stopaj
oranının uygulanması süresini 1 Haziran'a kadar uzatıyoruz. Benzer şekilde,
yüzde 18'den yüzde 8'e indirdiğimiz iş yeri kiralama hizmetlerindeki KDV
oranını da 1 Haziran'a kadar yüzde 8 olarak uygulamaya devam edeceğiz. Salgının
etkisinin en aza indirilmesi için yıl ortasında başlattığımız konaklamadan yeme
içmeye, yolcu taşımacılığından bakım onarıma kadar birçok sektörü kapsayan KDV
indirimlerinin sürelerinde de yine 1 Haziran'a kadar uzatıma gittik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, esnafa kira desteği ile gelir
kaybı desteği için hazırlıklara başladıklarını bildirerek, "Ülkemizde basit usule tabi 806 bin 871 vatandaşımız ile
kısıtlamalar sebebiyle salgından doğrudan etkilenen 432 bin 567 esnafımız
bulunuyor. Toplam sayısı 1 milyon 239 bin 438 kişiyi bulan bu kesime 3 ay
süreyle ayda 1000 lira destek ödemesi yapacağız. Hibe şeklinde vereceğimiz
doğrudan esnaf destek ödemesinden taksi, dolmuş ve servis işletmecisi, pazarcı,
terzi, oto tamircisi, lokantacı, pastaneci, kadın ve erkek kuaförü, pansiyon,
yurt, kreş, düğün salonu işletmecisi gibi kesimler faydalanacaktır. Böylece
ayda yaklaşık 1 milyar 240 milyon liradan toplam 3 milyar 718 milyon liralık
desteği esnafımızın hizmetine sunmuş oluyoruz." diye konuştu.
"ESNAFA 1
MİLYAR 300 MİLYON LİRA KİRA DESTEĞİ"
Esnafa kira desteğini basit usule tabi olmanın şartlarına
göre belirlediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu şartları taşıyan ve iş yeri kira
olan esnafımıza yine 3 ay süreyle büyükşehirlerde aylık 750 lira, diğer illerde
ise 500 lira kira desteği yapacağız. Buna göre ayda 432 milyon liradan toplamda
1 milyar 300 milyon liralık bir kira desteğini esnafımıza hibe olarak
vereceğiz. Bu iki destek kalemi çerçevesinde önümüzdeki 3 ay boyunca esnafımıza
toplamda 5 milyar lira civarında bir hibe desteği sağlamayı planlıyoruz. Hazine
taşınmazları üzerindeki turizm tesisleri ile deniz turizmi tesislerinin kira,
kesin izin, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izni, yararlanma ve hasılat payları
ile ecrimisillerin ödeme sürelerini başvuru şartı aranmaksızın 1 yıl süreyle
erteliyoruz. Bu ertelemenin turizm
sektörüne katkısı 925 milyon liradır. Belediyelere de mülkiyet veya
tasarruflarında bulunan taşınmazların irtifak hakkı, kiralama ve benzeri
kullanımından kaynaklanan bedellere indirim veya erteleme kararı alabilme
imkanı sağladık."
YORUMLAR