Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür
Merkezi'nde düzenlenen 2020-2021 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni'ne
katıldı.
Üniversitelerin yeni akademik yılının, hayırlara vesile
olmasını dileyen Erdoğan, koronavirüs salgını sebebiyle bir hayli zor şartlarda
yürütülüyor olsa da akademik eğitimin kesintisiz devam etmesinin önemini
vurguladı.
Uzaktan eğitim tecrübesinin değerli olduğunu ancak örgün
eğitimin yerini tutmayacağını belirten Erdoğan, "İnşallah mümkün olan en
kısa sürede, diğer eğitim öğretim kademelerinde olduğu gibi yükseköğretimde de
yüz yüze eğitim öğretimi başlatmayı hedefliyoruz." diye konuştu.
Yeni akademik yılda, hocalara ve öğrencilere başarılar
dileyen Erdoğan, Yükseköğretim Kurulunun 2020 üstün başarı ödüllerinin takdim
edileceği, akademisyenler Melikşah Arslan, Ece Ekşin ve Ayşe Nur Oktay ile
Atatürk, Ankara ve İstanbul Teknik üniversitelerini de tebrik etti.
"SÖZÜMÜZÜ TUTTUK"
Türkiye'nin, uzun yıllar boyunca, eğitimin her
kademesiyle birlikte, yükseköğretimde de sıkıntılar yaşadığını aktaran Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Gençlerimiz ve aileleri, sadece belli şehirlerimizde
bulunan üniversitelere ulaşabilmek için gerçekten büyük fedakarlıklara
katlanıyorlardı. Halbuki ülkemizin potansiyeli ve ihtiyacı, mevcut kapasitenin
çok üzerindeydi. Buna rağmen, belki gafletten, belki kasıttan kaynaklanan
sebeplerle, üniversitelerin yaygınlaştırılmasına, gençlerimizin yükseköğretime
erişiminin kolaylaştırılmasına engel olunuyordu. Hatta mesleki eğitimin önü
kesilerek, bu çarpıklık daha aşağı kademelere doğru genişletiliyordu. Hükümete
geldiğimizde, ülkemizin her şehrinde üniversite kurma sözü verdik. Bu adımı
attığımızda, birilerinin nasıl tepki gösterdiğini, nasıl telaşlandığını dün
gibi hatırlıyorum. Milletimizin desteği ve Meclisimizin gayretiyle, sözümüzü
tuttuk ve Türkiye'nin 81 ilinin tamamında üniversite kurulmasını sağladık."
Bugün ülkede faaliyet gösteren toplam 207 kamu ve vakıf
üniversitesinin, 176 bin akademik personeliyle, 8 milyon 267 bin öğrenciye
eğitim-öğretim verdiğini bildiren Erdoğan, üniversitelerin kontenjanlarının
artmasının, giriş sınavlarındaki yığılmanın önüne geçtiğini dile getirdi. Bunun
yanında, kendi nesli dahil ülkede çok uzun yıllar boyunca gençlerin en büyük
itiraz konusu olan harçları da kaldırdıklarını anlatan Erdoğan, ücretsiz eğitim
hayalini gerçeğe dönüştürdüklerinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, kamunun tamamen
ücretsiz yükseköğretim hizmeti verdiği dünyadaki nadir ülkeler
arasındadır." ifadesini kullandı.
Hiçbir öğrencinin maddi imkansızlıklar sebebiyle
yükseköğretimden mahrum kalmaması için yurtların kapasitesini artırmakta geç
kalmadıklarını ve isteyen herkese burs veya kredi vermeye kadar pek çok
yeniliğe imza attıklarını vurgulayan Erdoğan, bugün yurtların kapasitesinin 700
bine, burs ve kredi alan öğrenci sayısının da 1 milyon 600 bine yaklaştığını
belirtti.
Daha önce aylık 45 lira olan lisans öğrencisi burs veya
kredi ödemesini aylık 550 liraya çıkardıklarını, bu rakamın yüksek lisans
öğrencilerinde 1100 lira, doktora öğrencilerinde ise 1650 lira olduğunu aktaran
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Artık rekabet, herhangi bir üniversiteye girmekte
değil, hedeflenen üniversiteye girmekte yaşanıyor. Bu rekabet dünyanın her
yerinde vardır ve olması da gayet tabiidir. Burada asıl üzerinde durulması
gereken husus, isteyen her gencimize yükseköğretim yolunun açılmış olmasıdır.
Kendi şehrinde ve evine en yakın yerdeki üniversiteye girebilen gençlerimizden,
gayreti ve kabiliyeti olanların önü, yatay ve dikey geçişlerle zaten açıktır.
Bu konuda hem Yükseköğretim Kurulumuz, hem de üniversitelerimiz her türlü
kolaylığı gösteriyor. Kemiyet meselesini böylece çözdükten sonra, tüm gücümüzü
ve imkanlarımızı keyfiyet noktasına hasrettik. İhtisaslaşma başta olmak üzere,
üniversitelerimizi belirli alanlarda marka yapmaya yönelik çok sayıda programı
hayata geçirdik. En büyük özlemimiz de bu."
"ÜNİVERSİTELERİMİZİN AKADEMİK CAZİBESİNİ ARTIRACAK ÇALIŞMALARI HIZLANDIRIYORUZ"
Üniversiteleri, araştırma üniversiteleri, bölgesel
kalkınma odaklı üniversiteler, mesleki uygulama ağırlıklı üniversiteler gibi
farklı misyonlar üstlenen yapılar halinde geliştirmeye çalıştıklarına dikkati
çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece, illerdeki üniversitelerin, tek tip eğitim
yapmak yerine, şehirlerinin, bölgelerinin ve ülkenin ihtiyacına göre farklı
alanlarda gelişen bir yapıya kavuşma yolunda ilerlemeye başladığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün 2006'dan sonra kurulmuş
üniversiteler arasında, dünyada ilk 800 arasına girmeyi başaranlar olduğunu
belirterek, "Demek ki doğru stratejilerle doğru adımlar atıldığında,
bırakınız Türkiye'yi, dünya çapında neticeler elde edilebiliyor. Dünyanın pek
çok yerinde yabancı öğrenci sayısı azalırken, ülkemizde bu rakamın şu an
itibarıyla 200 bini aşmış olması, Türkiye'ye duyulan güvenin ifadesidir. Biz de
bundan gerçekten mutluluk duyuyoruz. Bu güveni boşa çıkarmamak için üniversitelerimizin
akademik cazibesini artıracak çalışmaları hızlandırıyoruz. Özellikle
Anadolu'nun dört bir yanında, birer gurur abidesi olarak yükselen
üniversitelerimizin gelişimine daha çok önem veriyoruz."
değerlendirmesinde bulundu.
Bu çerçevede Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan
yeni bir projenin müjdesini paylaşmak istediğini ifade eden Erdoğan, "YÖK
Anadolu Projesi adıyla başlatılan bu çalışma, Anadolu'daki yeni gelişen
üniversiteleri nispeten daha gelişmiş üniversitelerle eşleştirerek, eksiklerin
hızla giderilmesini hedefliyor. Böylece, gelişmiş üniversitelerimizin
altyapısı, yetişmiş akademik kadrosu ve birikimi, Anadolu'daki henüz yolun
başında olan üniversitelerimizin istifadesine açılmış olacaktır. Aynı şekilde,
eşleşme yapılan üniversitenin öğrencileri diğer üniversitenin programlarına
iştirak edebilecektir. İnşallah bu programı, bu akademik yılın ikinci
döneminden itibaren hayata geçiriyoruz." diye konuştu.
Salgın döneminde kıymeti daha iyi anlaşılan bir başka
önemli adımın da "YÖK Sanal Laboratuvar Projesi" olduğunu vurgulayan
Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu projeyle fen, mühendislik,
eczacılık gibi fakültelerin programlarında yer alan genel kimya ve fizik
laboratuvarı dersleri sanal ortamda verilebilecektir. İlk olarak Dijital
Dönüşüm Projesinde yer alan 24 üniversitede başlayacak bu çalışmadan 15 bin
öğrenci faydalanabilecek. Tüm bu yeniliklerin şimdiden ülkemize, milletimize,
özellikle de üniversitelerimize hayırlı olmasını diliyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 20 yıl önceki ülke
olmadığını, siyasetten ekonomiye, altyapıdan güvenliğe kadar her alanda küresel
bir güç haline gelen veya gelme yolunda emin adımlarla ilerleyen bir Türkiye gerçeği
olduğuna işaret etti.
Türkiye'nin en büyük ihtiyacının her alanda yetişmiş
insan gücü olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle
kalkınmamızda kritik öneme sahip teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılması
kabiliyetine sahip insan kaynağında ciddi açığımız bulunuyor." diye
konuştu.
Üniversiteler başta olmak üzere, çeşitli kurumların bu
doğrultudaki gayretlerini yakından takip ve takdir ettiğini söyleyen Erdoğan,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim
Bakanlığının bu doğrultuda çeşitli çalışmaları bulunduğunu belirtti.
"HEP BİRLİKTE SEFERBERLİK ANLAYIŞIYLA ÇALIŞMAMIZ GEREKİYOR"
Tüm bunlara rağmen henüz arzu ettikleri yere
gelemediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Çocuklarımızın
ve gençlerimizin becerilerini, zekalarını, heyecanlarını, heveslerini doğru
mecralara yönlendirmemiz şarttır. Hangi evladımızın hangi alanda yürümesi
gerektiğini kademe kademe tespit ederek, kendisine gereken imkanı ve desteği
sağlamalıyız. Bunun için de üniversitelerden liselere, ortaokullara,
ilkokullara, hatta ana sınıflarına kadar inen sağlam, etkin, işler bir sistem
kurmalıyız. Geleceğimizi güvenle emanet edeceğimiz nesiller yetiştirmek için
toplum olarak hep birlikte seferberlik anlayışıyla çalışmamız gerekiyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tam bu noktada gözden asla
kaçırmamaları gereken hayati bir husus bulunduğuna işaret ederek, "Tüm
dikkatimizi, vaktimizi, çocuklarımızı geleceğe en iyi şekilde hazırlamak için
verirken onların gönül dünyalarını zenginleştirmeyi de ihmal etmemeliyiz.
Sadece maddi bilgilerle donanmış, manevi değerlerden yoksun bir nesil milletçe
en büyük felaketimiz olur." ifadelerini kullandı.
Dünyada maddi zenginlikte çok ileriye gittiği halde
manevi çöküş sebebiyle geleceğinden ümidi kesmek üzere olan toplumların
bulunduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye'yi böyle bir tehlikeyle yüz yüze
bırakmayacaklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsanlık
tarihinin en kadim topraklarında yaşayan bir millet olarak maziden atiye
kurduğumuz köprünün zenginliklerinin tamamına sahip çıkacak böyle bir nesiller
silsilesi yetiştirmek istiyoruz. Bu topraklarda doğup büyüyen her evladımız
medeniyetini, tarihini, kültürünü, bizi biz yapan değerleri en iyi şekilde
bilmeli ve hayatına uygulamalıdır. Bu toprakları ve üzerinde kurduğumuz
medeniyeti tıpkı Malazgirt'te, Niğbolu'da, Mercidabık'ta, Çanakkale'de,
İstiklal Harbi'nde, 15 Temmuz'da olduğu gibi gerektiğinde canı pahasına
savunacak şuurda nesillere sahip olmadıkça geleceğimize güvenle bakamayız.
Hedeflerimize ancak bilimin ve teknolojinin tüm
dallarında en ileri seviyeye ulaşmak için çalışan ama aynı zamanda inancının,
tarihinin ve kültürünün temel bilgilerine vakıf nesillerle ulaşabiliriz. İnsan
maddi birikimi ve manevi zenginliği ile bir bütündür. Ruhsuz bir beden ceset,
manevi zenginlikten yoksun bir zihin de robot hükmündedir. Biz robot değil
insan, daha doğrusu insan-ı kamil yetiştirmenin peşinde olmalıyız. Bunun yolu
da bizatihi kendi varlığından başlayarak her şeyi sorgulayan, araştıran,
tefekkür ve tezekkür ederek en doğruyu bulmaya çalışan nesiller yetiştirmekten
geçiyor."
"ONLAR VAGON BİZ LOKOMOTİF ÖNDE GİDECEĞİZ"
Hem aile eğitimi hem de mektep eğitimi bağlamında bu
konuda ciddi eksikliklerin olduğuna inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Önümüzdeki dönemde öncelikle ele almamız ve süratle çözmemiz gereken
yolumuz, yollarımız, gereken bütün bu konuların başında işte bu husus geliyor.
Üniversitelerimizden bu hususta da öncülük ve destek bekliyoruz. Onun için
başta rektörlerimize çok büyük görev düşüyor, dekanlarımıza, hocalarımıza çok
büyük görevler düşüyor. Sizler, adeta Mimar Sinan neyse, siz de bütün bu gençlerimizin
ruhlarını dokuyacak Mimar Sinanlarısınız. Öyle yetiştirecek, öyle
dokuyacaksınız ki bu nesli inşallah biz Batıyla yarışta geri değil, onlar vagon
biz lokomotif önde gideceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin uzun bir demokrasi ve kalkınma
mücadelesinin ardından bugün bulunduğu yere geldiğini dile getiren
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sahip olduğumuz her kazanımın gerisinde çok büyük
acılar, çok büyük mücadeleler, çok büyük bedeller vardır. İstiklal Harbi'mizin
ardından kurduğumuz Cumhuriyetimizi yaşatmak ve büyütmek için attığımız her
adımda içeride ve dışarıda ayakları olan engellerle karşılaştık. Özellikle son
yıllarda ardı ardına yaşadığımız saldırıların her biri aynı senaryonun farklı
aktörlerle sahnelenen bölümlerinden ibarettir. Meseleye bu şekilde baktığımızda
en büyük gücümüzün devlet ve millet olarak kendi içimizde birliğimizi,
beraberliğimizi sağlam tutmamız olduğunu görüyoruz."
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişin Cumhuriyetin
kuruluşunun ardından doğrudan milletimizin iradesiyle gerçekleştirilen en büyük
yönetim reformu olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Demokrasimiz
ve kalkınmamız bakımından ağır maliyetleri olan uzun darbe ve vesayet
dönemlerinin ardından böyle bir değişimi tamamlamış olmamız çok büyük bir
başarıdır. Ülkemizdeki her kişi ve kurumun bu kıymetli kazanıma sahip çıkması
gerekiyor." dedi.
Türkiye'yi yeniden siyasi ve kurumsal iç mücadeleler
bataklığına sürüklemek isteyenlere bekledikleri fırsatı vermeyeceklerini
söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün bunlara rağmen ülkemizi rayından çıkartamamış
olmanın hırsıyla yeni arayışlara girenlere göz kırpmak için çırpınanlar
olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar hep yaptığımız gibi milletten alamadığı gücü
başka yerlerden devşirmeye çalışanların heveslerini kursaklarında bırakacağız.
Hamdolsun ülkemizde şeksiz, şüphesiz bir şekilde milletin iradesini temsil eden
bir Meclise sahibiz. Aynı şekilde yine hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak
şekilde milletin desteğiyle işbaşına gelmiş bir cumhurbaşkanı ve onun kurduğu
hükümet ülkeyi yönetiyor. Güçler ayrılığı erkinin üçüncü ayağı olan yargı, ilk derece mahkemelerinden en yüksek
organlarına kadar tüm unsurlarıyla adaletin tesisine hizmet ediyor. Geçmişte
adı darbelerle ve cuntalarla anılan ordumuz, sınırlarımız boyunca ve
sınırlarımız ötesinde destanlar yazıyor. Kurumlarımızın her biri kendi alanında
Cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamını 5'e, 10'a katlayan icraatlar
gerçekleştiriyor."
Nerede bir zulüm varsa Türkiye'nin orada olduğunu
belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bize bazıları akıl da veriyor, onu da
söyleyeyim. Ne diyorlar? 'Bu kadar yayılmayın.' diyorlar. Zulüm var. Bir
tarafta Libya'da zulüm var, sessiz kalamayız. Suriye'de, 910 kilometre
sınırımız boyu zulüm var. Ne yapalım? Sessiz mi kalalım? Öbür tarafta Somali'de
zulüm var, seyir mi edelim? Azerbaycan'da bakıyorsunuz Ermenilerin zulmü var.
Bunlar bizim kardeşlerimiz, seyir mi edelim? Biz duramayız, tarih boyunca
ecdadımızın bize yıktığı bir mesuliyet var. Onun için biz durmaz ve oralarda da
görevimizi yerine getirmenin gayreti içerisinde oluruz." ifadelerini
kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bölgesel ve küresel
düzeyde hak ettiği yere gelmenin gayreti içinde olduğuna işaret ederek "Bu
iklimde devletin çalışma ahengini, milletin huzurunu bozacak hiçbir beyanı,
tutumu, davranışı iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değildir." dedi.
"2023'ÜN HAZİRANI'NDA SEÇİM YAPILACAKTIR"
CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun erken seçim
talebine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Çıkıyorlar,
'Erken seçim.' Ne erken seçimi? Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde belirlenen
zamanın dışında bir seçime gidilir? Bunlar kabile devletlerinin yaptığı iştir.
Bakarsanız 3 ayda bir, 6 ayda bir, senede bir seçime giderler. Gelişmiş bir
ülkede, gelişmekte olan bir ülkede böyle bir şey göremezsiniz. Amerika'da,
Batı'da böyle bir şeyi görür müsünüz? Hayır. Türkiye artık eski Türkiye değil,
yeni Türkiye'de belirlenen zaman neyse ilan edilen zaman neyse şimdi de 2023'ün
Haziranı'dır ve 2023'ün Haziranı'nda seçim yapılacaktır. Onu öne almak söz
konusu değildir. Bunu bilmeleri lazım. Siyasi ve ekonomik bakımdan küresel bir
yeniden yapılanma sürecinde bulunduğumuz şu dönemde hep birlikte gücümüzün,
enerjimizin, vaktimizin tamamını hedeflerimize ulaşmak için kullanmalıyız.
Dönem ne bireysel ne kurumsal taassup dönemi değildir. Hele hele siyaset dışı
aktörlerin, siyaseti yönlendirme gayretine girişmeleri gibi eski devir
alışkanlıklarına milletimizin hiç tahammülü yoktur."
"ÖNÜMÜZE BAKMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde bu çerçevede ortaya
çıkan tatsız tartışmaları üzüntüyle karşıladığını ifade ederek "Ülkemizin
sorunlarının çözümüne, milletimizin beklentilerinin karşılanmasına hiçbir
katkısı olmayan bu tür çıkışları ve polemiklerin takdirini milletimize
bırakıyorum. Biz önümüze bakmaya, taahhütlerimizi yerine getirmeye,
hedeflerimize ulaşmak için adım adım ilerlemeye, mücadeleyi kararlılıkla
sürdürmeye devam edeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "İnşallah
2023 yılında büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda önemli bir aşamayı da
geride bırakmış olacağız. Bir taraftan sismik araştırmalar yapıyoruz, bir
taraftan sondaj çalışmalarını yapıyoruz. İnşallah cumartesi günü sondaj gemimiz
de yapılan çalışmaları bizzat gemide ilgili arkadaşlarımla beraber takip
edeceğim. Temenni ederim ki yeni müjdeler oradan tespit eder ve açıklarız.
Türkiye demokraside ve ekonomide ilerledikçe bu tür meseleler giderek küçülecek
nihayetinde tümüyle gündeminizden çıkacaktır. Rabb'im bu kutlu ve tarihi
mücadelede hepimizin yar ve yardımcısı olsun diyorum."
YORUMLAR