Daha sağlıklı bir geleceğin yolu gastrofizikten mi geçiyor?

Daha sağlıklı bir geleceğin yolu gastrofizikten mi geçiyor?

“Bilim Bunu Konuşuyor” platformunda sağlık ve beslenme alanlarındaki güncel konuları, referans kurumların görüşleriyle oluşturulan makaleler le kamuoyunun gündemine taşıyan Sabri Ülker Vakfı, yeni bir bilim dalı olan gastrofiziğe dikkat çekiyor.

25 Ocak 2018 - 02:56

Gastrofizikçilerin, keyifle yenen bir yemeğin yalnızca lezzetiyle değil, çevresel ve duyusal birçok değişkenlerle de açıklanabileceğini  ileri sürdüğü sonuçlar bilim dünyasında nasıl karşılanıyor?

Sabri Ülker Vakfı, kurulduğu 2009 yılından bugüne toplumun gıda, beslenme ve sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesine katkı sağlamak, topluma bu konulardaki en doğru bilgiyi aktarmak ve bir referans noktası olmak hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Vakıf, özellikle sağlık ve beslenme alanında yaşanan bilgi karmaşasının önüne geçmek için “Bilim Bunu Konuşuyor” platformu ile sağlık ve beslenmeyle ilgili gündemdeki konuları, bilimsel ve en güncel bilgileri tarafsız bir yorum ve anlaşılır bir dille kamuoyuyla paylaşıyor.

 

Sabri Ülker Vakfı, bu kez beslenme bilimi çevrelerince yeni yeni konuşulmaya başlanan gastrofizik kavramının yeterli ve dengeli beslenmeye etkileri konusunu gündeme taşıyor. Gastrofizik alanındaki araştırmaların öncülerinden Oxford Üniversitesi Deneysel Psikoloji Profesörü Charles Spence, Sabri Ülker Vakfı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen 4. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi’nde gastrofizik ve beslenme ilişkisi hakkındaki güncel bilgileri Türkiye’ye taşımıştı.

 

Gastrofizik nedir?

Gastrofizik, yemek bilimi ile gastronomi ve oluşan algı ve hisleri inceleyen bilim dalı psikofizik kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Gastrofizik, keyifle yenen bir yemeğin yalnızca lezzetiyle değil, çevresel ve duyusal birçok değişkenle açıklanabileceğini ifade ediyor. 

 

Gastrofizik ile besin tüketimi arasında nasıl bir ilişki olabilir

Besinlerle olan ilişkimizde besinlerin yalnızca enerjisi veya besin öğesi içeriğinin değil, psikososyal durum ve duyularımızın büyük rol oynadığı, beslenmenin haz biyolojisiyle de ilişkili olduğu biliniyor. Besin tüketimi sırasında besinler ve çevresel etmenlerin yarattığı duyuların beyin ve merkezi sinir sistemine çeşitli alanlara işlendiği; bu nedenle bazı besinleri tüketme duygusunun bize daha fazla keyif verdiği de bildiriliyor. Bir yemekten alınan keyif; tüketilen yiyeceklerin yanı sıra kişinin psikolojik durumu, sofrayı paylaştığı kişiler, ortam, tabak, çatal, servis ve sunuma kadar birçok değişkenden etkilenebiliyor.

 

 

Gastrofizik şişmanlığın önlenmesinde nasıl rol oynayabilir?

Tüm dünyada gün geçtikçe artan bir sorun haline gelen şişmanlığın en büyük nedenleri aşırı besin alımı ve hareketsiz bir yaşam olarak gösteriliyor. Neden aşırı yiyoruz konusunda “Televizyon karşısında daha mı fazla besin tüketiyoruz? Büyük tabaklar kullanmak bizi şişmanlatıyor mu?” gibi birçok soru  da ileri sürülüyor. Prof. Spence, gastrofizik araştırmaların aşırı besin tüketimine neden olabilecek etkenlerin saptanmasında ve düzeltilmesinde yardımcı olabileceğini, yeterli ve dengeli beslenmeyi destekleyebileceğini bildiriyor. 

 

Gastrofizik araştırmalarına göre, yemek yerken nelere dikkat edilebilir?

Gastrofizik alanındaki araştırmalar, yemek yerken dikkat edilmesi gereken noktaları da ortaya koyuyor. Yemek sırasında küçük ve dar kenarlı tabakların tercih edilmesi tabağın daha dolu görünmesine, dolayısıyla aşırı besin alımını önlenmesine yardımcı oluyor.  TV, telefon veya tablet gibi ekran karşısında yemek, besin tüketimini hızlandırarak porsiyon kontrolünü engelleyebiliyor. Gastrofizik yemek yerken çevrede dikkat dağıtıcı öğeler bulunmamasına da dikkat edilerek, tüketim hızını ve porsiyon miktarını kontrol edebilmenin mümkün olduğunu söylüyor.

 

Psikososyal boyut çok önem taşıyor

Yeni bir bilimsel yaklaşım olan gastrofizik, besin tüketimi, dolayısıyla şişmanlık, yetersiz beslenme ve bunların sonucu gelişebilen kronik hastalıklara çözüm arıyor, dengeli beslenme ile sağlıklı bir yaşam konusunda çözüm önerileri sunuyor. Günlük ihtiyaç duyulan enerjinin, her besin grubundan yeterli miktarda tüketilerek sağlanması, besin çeşitliliğine dikkat edilmesi bu noktada büyük önem taşıyor. Haftada en az üç defa ve toplam 150 dakika aktivite yapmak da hareketli bir yaşamın temelini oluşturuyor. Bilim insanları, gastrofizik alanındaki araştırmaların gelecekte beslenmenin psikososyal boyutuna yönelik yeni veriler sunarak, beslenme durumunun iyileştirilmesi ile yeterli ve dengeli beslenmeye katkı sağlayabileceğini belirtiyor.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x