Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, CNN Türk'te katıldığı
canlı yayında, Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın onayladığı savunma bütçesinde
Türkiye'ye yönelik yaptırımların yer almasına Türkiye'nin nasıl yanıt
verebileceği ilişkin soru üzerine Ünal, hem ekonomik anlamda hem de vekalet
savaşları anlamında bölgede Türkiye'nin uzun süreden beri güvenliğini sağlama,
hava savunma sistemini kurma, sınır güvenliğini, toprak bütünlüğünü savunma ve
Doğu Akdeniz'deki haklarını koruma mücadelesi verdiğini söyledi.
Türkiye'nin hem NATO'ya karşı hem de uluslararası
anlaşmalardan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirdiğini ifade eden Ünal,
Libya'dan Afganistan ve Ukrayna'ya kadar 9 ülkenin yönetilemez hale geldiği,
Irak'ta ve Suriye'de devam eden savaşların yer aldığı bölgede Türkiye'nin
istikrar adası olarak varlığını sürdürmenin mücadelesini verdiğini kaydetti.
Ünal, ABD Temsilciler Meclisinde alınan karın ardından
işin senatoya kaldığını, senatodan da Trump'a bir azil kararı çıkmayacağını
dile getirerek, azil sürecinin daha çok seçimlere ve Trump'ı baskı altında
tutmaya yönelik olduğunu söyledi.
Amerika'nın birinci önceliğinin İsrail'in güvenliği, Doğu
Akdeniz'de yapılmak istenilenin de İsrail'n güvenliğini temel alan hamleler
olduğunu belirten Ünal, özellikle ABD'de İsrail lobisinin yürüttüğü çalışmalara
bakınca meselenin Türkiye'nin kendini anlatmasından ziyade bölgede İsrail'in ve
İsrail lobisinin yürüttüğü faaliyetlerle ilgili olduğunu vurguladı.
Ünal, Doğu Akdeniz'de, Suriye'de ve Irak'ta Türkiye'ye
yönelik sınamalarda geri adım atılmaması gerektiğini belirterek, "Burada
söz konusu olan Türkiye'nin toprak bütünlüğü, sınır güvenliği ve Doğu
Akdeniz'deki haklarıdır. Bizimle ilgili bunlardan vazgeçmediğimiz için belli
yaptırımlar oluşturulacak mıdır? Bu en başından beri konuşuluyor. Türkiye 17
yıldan beri bölgesinde teslim olmayarak mesafe katetti ve bugün Türkiye sınır
güvenliğini sağlamış, toprak bütünlüğünü sağlamış, Doğu Akdeniz'deki haklarını
korumuş bir ülke pozisyonunda." diye konuştu.
"Türkiye son
4 yıldır sınamalardan geçiyor"
ABD'nin yaptırımları uygulaması durumda Türkiye'nin nasıl
yanıt verebileceği, ekonomi zarar görmemesi için nasıl tedbirler alabileceği
sorusu üzerine Ünal, Türkiye'nin bu tedbirlerini aldığını ve almaya devam
ettiğini söyledi.
Bu yaptırımların ilk defa başlayacakmış gibi
hissedilmemesi gerektiğini dile getiren Ünal, son dört yılda ülkenin çeşitli
sınamalardan geçtiğini söyledi.
NATO müttefiki bir ülke olan Türkiye'yle ilgili NATO'nun fazla
bir şey yapmadığını belirten Ünal, NATO'nun ve Amerika'nın sorumluluklarını
konuşmak gerektiğini, 15 Temmuz darbe girişiminden NATO'nun ya da ABD'nin
bilgisinin bulunmamasının mümkün olmadığını kaydetti.
Ünal, öz güveninin yüksek tutulması gerektiğini dile
getirerek, şöyle konuştu: "Türkiye'ye dönük bu atakları ve sınamaları
savuşturmak için hem kendi içimizde ekonomik anlamda aldığımız tedbirler var
hem terör örgütleri, vekalet savaşları üzerinden sürdürdüğümüz bir mücadele var
hem bölgede haklarımızı korumak adına yaptığımız hamleler ve aldığımız
tedbirler var. Türkiye sürekli olarak konuşulan yaptırımlarla ilk defa
karşılaşmıyor. Türkiye 17/25 Aralık'ta, 15 Temmuz'da da bunu yaşadı. 13
Ağustos'ta da bunu yaşadı. Bunların hepsi Türkiye'ye karşı ağır sınamalardı.
Suriye oluşturulan terör koridoru da aslında Türkiye'ye karşı net bir yaptırım
ve açık bir tehditti. Doğu Akdeniz'de Libya ile yaptığımız anlaşmayla birlikte
haklarımızı güvence altına aldık. Şimdi Libya'da Hafter üzerinden Trablus'a
dönük yeni bir hamle, Mısır'ın Suudi Arabistan'ın Birleşik Arap Emirlikleri'nin
içinde olduğu 2014'ten bu güne devam eden hamleleri konuşuyoruz. 'Türkiye'ye
bundan sonra yaptırımlar uygulanacak, Türkiye'nin ekonomisi zor durumda
kalacak', şeklindeki düşünce yanlıştır. Son dört yıldan beri ülke zaten çok
ağır sınamalardan geçti ve hepsinden de başarıyla çıktı. Bundan sonraki
sınamalarla da Türkiye aldığı tedbir ve önlemlerle başarıyla çıkacak."
"Birileri
ısrarla bizi teslim olmaya zorluyor"
Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, seçimler öncesindeki
Türkiye'nin ekonomisin çöktüğü şeklindeki söylemlere değinerek, ekonomik
verilerin iyi bir noktaya doğru gittiğini, ancak sorunlar yaşanabileceğini
söyledi.
"Birileri ısrarla ağır sınamalarla bizi teslim
olmaya ve boyun eğmeye zorluyor." diyen Ünal, "Biz öncelikli olarak
bölgede kurlan düzende masada olmak istiyoruz, eşitlerden bir eşit olmak
istiyoruz, bu yeni kurulan düzende kendi haklarımızı, sınırlarımızı, toprak
bütünlüğümüzü ve Doğu Akdeniz'deki haklarımızı korumak istiyoruz. Eğer siz
bundan dolayı bize bir bedel ödetmeye kalkışacaksanız, biz bu ağır sınamalarla
mücadele edecek güçteyiz. Bunu anlamak istiyorsanız dönün 15 Temmuz'a, 13
Ağustos'a bakın. Türkiye'ye dönük yaptığınız kur ataklarına, 17/25 Aralık'a
bakın." şeklinde konuştu.
Ünal, Türkiye'nin bu sınamaların yüzde 80-90'ını
atlattığını ifade ederek, ülkenin önümüzdeki süreçte en büyük sınamasının
dışarıyla değil içeriyle ilgili olduğunu, birlik ve beraberliğin, iç ve sosyal
bütünlüğün korunması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve sınır güvenliği söz
konusu olduğunda herkesin ortak hareket etmesi gerektiğini dile getiren Ünal,
şöyle konuştu: "CHP'nin Libya'da Hafter'i destekleyen açıklamalarını
gördüğümde açıkçası büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorum. Sözcülerinin
açıklamalarına bakın. Suriye'de PYD ve YPG'ye terör örgütü değildir diyen,
Libya'da Hafter'i destekleyen açıklamalar yapan bir dilden uzaklaşmamız
gerekiyor. CHP'den yetkili bir sözcü niteliğindeki bir arkadaşımız, şu ifadeyi
kullandı, 'Hafter'in başarılı olmasını daha çok önemsiyorum çünkü seküler, ama
Trablus hükümeti Serrac'ı daha İslama yakın ve İslamcı görüyorum.' dedi.
Halbuki Serrac BM kararıyla tanınan meşru Libya hükümeti. Bunlar hoş değil,
Suriye'de PYD, YPG yanlısı görünmek, Libya'da Hafter yanlısı görünmek."
Türkiye ve çıkarları söz konusu olduğunda herkesin
desteklemesi gerektiğini belirten Ünal, birlik ve beraberlik korunduğu süreçte
Türkiye'nin yüzde 80 oranında başarıyla geçtiği uluslararası sınanmalardan,
tehditlerden, ekonomik kur ataklarından da başarıyla çıkacağını söyledi.
Hakan Çelik'in sorularını yanıtlayan Ünal, Türkiye'nin
önünde bulunan seçimsiz 3,5-4 yılın çok kıymetli olduğunu belirtti.
CHP'nin dil ve söyleminin analiz edilmesi gerektiğini
ifade eden Ünal, "Biz Türkiye'nin iç meselelerinde tamamen farklı
olacağız, farklı bakış açılarımız, çözümlerimiz olacak, kavga edeceğiz, içeride
Türkiye'nin gelişimi, projeleriyle ilgili tartışacağız ama mesele memleket
meselesi, Türkiye olduğunda, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki çıkarları, sınır
güvenliği, toprak bütünlüğü, terörle mücadelesi, AB ilişkileri olduğunda
hepimiz tek yumruk olacağız. Bunu Cumhurbaşkanımız defaatle ifade etti."
diye konuştu.
Mahir Ünal, Cumhur İttifakının 15 Temmuz gecesi oluşan
doğal bir ittifak olduğunu anlatarak, 7 Ağustos günü Yenikapı Mitingi ile
aslında bir anlamda Türkiye ittifakını, Türkiye olarak oluşturduklarını
söyledi.
HDP'nin bu ittifakın bir parçası olmasının mümkün
gözükmediğini aktaran Ünal, HDP ve CHP'nin söylemlerini değerlendirerek,
eleştirilerde bulundu.
"Devlet büyük
bir titizlikle FETÖ ile ilgili temizliğe dikkat ediyor"
Mahir Ünal, "FETÖ konusunda devlet içinde ciddi bir
temizlik yapıldı mı?" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"17-25 Aralık'tan sonra AK Parti'den kimler ayrıldı?
Bunlar nereye gittiler? Bunların hepsi biliniyor. Bunları isim isim
sayabiliriz, bunların kim olduğunu kamuoyu biliyor. 17-25 Aralık'tan sonra AK
Parti bütün kongrelerinde, belediye ve genel seçimlerde kılı kırk yardı, ince
eleyip sık dokudu ve bu yapıyla ilişkisi olan kimseyi partiye yaklaştırmadı. Bu
yapıyla ilişkisi olanlar da 17-25 Aralık'tan sonra zaten AK Parti'den
ayrıldılar. Hatırlayın Hami Yıldırım'lar, Hakan Şükür'ler, İlhan İşbilen'ler,
Muhammed Çetin'ler... Bir sürü isim sayabilirim. Defoldu gittiler. Bunların
nerede oldukları ve nereye gittikleri de yargının ve savcıların, Türk
yargısının meselesidir."
Devletin içerisinde de temizliğin büyük oranda
yapıldığını aktaran Ünal, "Devlet büyük bir titizlikle bunlarla ilgili
temizliğe dikkat ediyor ve temizlik yapıyor. 17-25 Aralık'tan sonra biz bu
hassasiyeti gösterirken Cumhuriyet Halk Partisi tam tersine bu yapıya
açıklamalarıyla yaklaşımlarıyla adeta kalkan oldu, sahte tapeler yasaya aykırı,
hukuk dışı şekilde TBMM çatısı altında Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kullanıldı
maalesef. 15 Temmuz'dan sonraki süreçte de FETÖ'cüleri yargılayan mahkemeler
bizzat CHP sözcüleri tarından itibarsızlaştırıldı." diye konuştu.
"Türkiye
aktörleşirken güçlü sınamalarla karşılaşacak"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Ünal,
"Ne olur, Cumhuriyet Halk Partisi bir kerede Mısır'a, Birleşik Arap
Emirlikleri'ne, Yunanistan'a, Suudi Arabistan'a, terör örgütüne dönük bir
açıklama yapsın ve içeriden konuşsun. Ne olur içeriden konuşmaya başlasınlar.
Milletin yanında durarak konuşmaya başlasınlar. O zaman biz aynı merkezde
buluşuruz, o zaman yüz yüze geliriz, o zaman konuşma imkanımız olur."
ifadelerini kullandı.
Ünal, Türkiye'yi her platformda anlatmaya devam
edeceklerini ifade ederek, "Türkiye'ye dönük belli medya gruplarının,
belli ülkelerdeki belli lobilerin Türkiye karşıtı yayınları devam edecek.
İyimser bir durum yok. Türkiye aktörleşirken güçlü sınamalarla karşılaşacak ve
bu sınamalardan da bu dayanıklılık testlerinden de geçmesi gerekiyor."
değerlendirmesinde bulundu.
"Biz
Mısır'daki darbenin meşru hale gelmesini sağlayan ülke olmak istemiyoruz"
"Türkiye nasıl Libya adımıyla önemli bir paradigmayı
değiştirme yönünde bir hamle yaptıysa acaba Türkiye benzer bir açılımı Mısır'la
da İsrail'le de yapabilir mi?" sorusuna da Ünal, "Bizim eli kanlı
Esed'in elini sıkmamız belki bölgedeki yönetimlerle ilişkilerimizi düzeltir ama
Orta Doğu'daki Arap sokağıyla halklarla onlarla kurduğumuz ilişkiyi bitirir ve
bunları meşru hale getirir. Biz Mısır'daki darbenin meşru hale gelmesini,
Suriye'deki Esed'in meşruiyetini sağlayan ülke olmak istiyoruz. Bizim İsrail
ile olan ilişkilerimiz her zaman son derece iyi bir zeminde oldu ama biz
İsrail'e hep şunu söyledik, 'Lütfen Filistin'de BM kararlarına uy.' BM
kararlarına uymayan bir İsrail bölgede bizimle masaya oturması için öncelikli
olarak uluslararası sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor." yanıtını
verdi.
Mahir Ünal, "(Cemaat veya tarikatlar) devleti tekrar
ele geçirmesinin önüne geçmek için ciddi bir irade var mı?" sorusu üzerine
şunları söyledi: "Bizim Osmanlı geleneğimizde de devlet asla dini grupları
kendi yapısına yaklaştırmamış, dini gruplar da devlete yakın olmamışlardır.
Bizim geleneğimizde devlet her zaman bu gruplara karşı bir mesafede olmuştur
ama saygısını da korumuştur. Bu gruplara karşı devlet düşmanlık da etmemiştir.
Bu konuda devlet son derece hassas. Dini yapıların devlet
içinde yapılanmasına asla müsamaha gösterilmemelidir. Çünkü eğer bir yapı
devlet içinde yapılanmak istiyorsa bu ister dini olsun ister başka anlamlarda
olsun buna zaten müsaade etmez. Devletin kendi iç hiyerarşisi, hukuku ve
düzenlemesi vardır. Buna müsaade ettiğiniz anda devlet dediğiniz şeyi zaten
ortadan kaldırırsınız."
Ali Babacan'ın parti kurma çalışmalarıyla Ahmet
Davutoğlu'nun partisini kurmasına ilişkin soru üzerine de Ünal, "Önümüzde
4 yıl seçim yok, dolayısıyla siyasi oluşumlar olabilir, bu siyasi oluşumlar
kendi gündemleriyle yollarına devam edebilirler. Biz bunu AK Parti olarak bir
rekabet meselesi olarak görmüyoruz. Biz kendi gündemimizle yolumuza devam
ediyoruz." değerlendirmesini yaptı.
YORUMLAR