Uzmanı Doç. Dr. Emine Köroğlu, IBS’in kişinin yaşam kalitesini ciddi oranda etkileyen, iş gücü kaybına neden olan ve hatta tedavi edilmediği taktirde psikolojik sorunlara neden olabilen fonksiyonel bir hastalık olduğunu söyledi.
Toplumda özellikle 18-30 yaş arasındaki genç nüfusta daha yaygın görülen IBS, Inflamatuvar bağırsak hastalığı ya da bağırsak kanseri gibi daha ciddi olabilen bağırsak sorunlarıyla bağlantılı olmasa da yarattığı stres ve psikolojik sorunlar nedeniyle kişinin yaşam kalitesini ciddi oranda etkileyen önemli bir sorun oluşturuyor.
Dr. Emine Köroğlu, üstelik hastalığın tedavi edilmemesi durumunda hem yaşanan fizyolojik sorunlar hem de psikolojik etkileri nedeniyle çok ciddi iş gücü kayıplarına neden olabileceğini hatırlattı.
“KADINLARI DAHA FAZLA ETKİLİYOR”
IBS’in neden ortaya çıktığı ile ilgili kesin bir bilginin bulunmadığını ancak stres faktörünün hastalığın semptomlarını kötü etkilediği belirten Köroğlu; “IBS'in ortaya çıkmasında genetik ve çevresel faktörler, stres, enfeksiyon, mikrobiyota, anksiyete, depresyonun rol oynadığı biliniyor. Bununla birlikte hastalığın kadınları daha fazla etkilediği de gözlemleniyor. Ancak burada da etkenin ne olduğu kesin olarak ortaya konmuş değil” diye konuştu.
“BELİRTİLER KİŞİDEN KİŞİYE FARKLILIK GÖSTERİYOR”
IBS’in fonksiyonel şişkinlik veya dispepsi olarak tanımlanan erken doyma, karın üst orta kısmında ağrı ile kendini gösteren hastalıklarla karıştırılabildiğini hatırlatan Doç. Dr. Emine Köroğlu, hastalığın ayırt edici belirtileriyle ilgili şu bilgileri verdi: “IBS’de karın ağrısı ile birlikte; kabız baskın formunda kabızlık, ishal baskın formunda ishal ya da kabız-ishal atakların birlikte olduğu karma tip IBS görülebilir.”
Huzursuz bağırsak sendromu belirtilerinin kişiden kişiye değişkenlik gösterebileceğini belirten Köroğlu, “Her hastada farklı şiddette bir tablo oluşturur. En yaygın görülen belirtileri ise; dışkılama sonrası tipik olarak tamamen ya da kısmen ortadan kalkan karın ağrısı, kramp veya şişkinlik, aşırı gaz, ishal veya kabızlık: Bazı hastalarda birbirini takip eden ishal ve kabızlık nöbetleri, dışkıda mukustur. Huzursuz bağırsak sendromu olan hastalar, zaman zaman belirti ve şikâyetlerin daha kötü olduğu ataklar ve tamamen kaybolduğu istirahat dönemleri yaşar” diye konuştu.
“ŞİKAYETLERİN SON 3 AYDIR VAR OLMASI GEREKİR”
“Bu şikayetlerin son 6 ayda ortaya çıkması ve son 3 aydır da devam etmesi halinde IBS düşünülmelidir” diyen Doç. Dr. Emine Köroğlu, tanıyla ilgili şu bilgileri verdi: “IBS’in en belirgin özelliklerinden biri de şikâyetlerin gece yatarken görülmeyip, gün içinde kendisini göstermesidir. Dolayısıyla hasta hikayesinin alınması son derece önem taşır. Tanı, kalın bağırsakta aynı şikâyetlerle seyreden başka hastalıkların (tümör, iltihabi bağırsak hastalığı vb.) olmadığı tespit edildikten sonra konur. Zira, hastalar çoğu kez kanser korkusuyla hekime başvurur. Bunun içinde öncelikli olarak ayrıntılı hikâye alınması ve fiziki muayene yapılması gerekir. Kanser ya da başka ağır bir rahatsızlıkla karıştırılmasını önlemek için kan tetkikleri, dışkıda gizli kan, fleksible sigmoidoskopi ya da kolonoskopi ile bağırsak içinin tam olarak görülmesi ve görüntüleme yöntemleri yapılması gerekebilir. IBS, kalın bağırsak hastalığı olarak bilinse de tüm mide bağırsak sistemini etkiler. Farklı hastalıklarla karıştırılmaması için tetkiklerin titizlikle yapılması gerekir.”
“TEDAVİDE HASTA UYUMU ŞART”
IBS’in, tedavisinin uzun vadede yönetilmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu ve dikkat edilmezse tekrarlama riskinin yüksek olduğunu söyleyen Köroğlu, “Hastanın şikâyetlerine yönelik tedavi düzenlenir, antispasmodik, laksatif, antibiyotikler ile tedavi edilir. Tedavi edildikten sonra şikâyetler tekrarlayabilir” dedi.
IBS tedavisinde hastaya yaşadığı sorunun tam olarak ne olduğunun çok iyi anlatılması gerektiğinin altını çizen Köroğlu, aksi taktirde hastanın tedaviye uyum sağlayamadığını ve geçmeyen şikayetleri nedeniyle arayışlarına devam ettiğini belirtti. Medikal tedaviyle birlikte hastanın dikkat etmesi gerekenler konusunda Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Köroğlu, “Öncelikle bazı yaşam tarzı değişikliklerine ihtiyaç duyulur ki bunların başında egzersiz gelir. Egzersiz günlük rutinin bir parçası haline gelmeli. Bu hastaların günde en az 45 dakika yürümesini öneriyoruz. Zaman içinde şikayetlerin giderilmesinde fark yarattığı görülecektir. Bunun yanında elbette sağlıklı beslenmek de önemli. Fast food tarzı beslenmekten uzak durmalı, sağlıklı, yeterli, dengeli beslenmeli, hızlı yemek yenmemeli, gece geç saatlerde yemek yememeye dikkat edilmeli ve sigara, alkolden uzak durulmalı” ifadelerini kullandı.
“PANDEMİYLE BİRLİKTE IBS VAKALARI ARTTI”
Son dönemde IBS hastalığına dair farkındalığın artmasıyla söz konusu şikâyetlerle hekime başvuruda artış olduğunu söyleyen Köroğlu, “Covid-19 enfeksiyonun bağırsaktaki mikrobiyota üzerindeki olası etkilerinden dolayı Irritable Bağırsak Sendromu pandemi döneminde daha sık görülmeye başlandı. Bununla birlikte pandeminin yarattığı her türlü stresin de bağırsakların fonksiyonlarını bozduğu düşünülüyor” diye konuştu.
YORUMLAR