Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji
Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, Temporal Lob Epilepsi ile ilgili önemli
bilgiler verdi.
Epilepsi hastalığının beynin belli bölgelerinden
kaynaklanan kontrolsüz elektrik akımlarıyla ortaya çıkan istemsiz hareket ve
bilinç bozukluklarıyla seyreden kronik bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr.
Sultan Tarlacı, hastalığın uzun süre ilaç kullanımını gerektiren bir hastalık
olduğunu söyledi.
Hastalığın
algılanma şekli duygu durumu etkiliyor
Epilepsi hastalarında duygu durum bozuklukları ya da
depresif duygu durumunun çok sık göründüğünü ifade eden Prof. Dr. Sultan
Tarlacı, “Özellikle şakak bölgesi epilepsi hastalarında ya da genel olarak
bakıldığı zaman epilepsi hastalarında normal sağlıklı kişilere göre yaklaşık
5-6 kat daha yüksek intihar oranları olabiliyor veya bazen de bunu belirleyen
başka faktörler de olabiliyor. Birincisi; hastalığın yükü yani kişinin o
hastalığı algılama şekli. Yani hastalığın tedavi edilemez bir hastalık olduğunu
düşünmesi ya da sosyal yaşamını etkilemesi çünkü epilepsinin özelliği gereği;
bir anda olmadık yerlerde nöbetler ortaya çıkabiliyor. Bu durum sosyal çekilme
yaratabiliyor ve kişide depresif duygu durumunu artırabiliyor” diye konuştu.
Epilepsi
hastalarının 3’te 1’nde duygu durum bozukluğu olabiliyor
Epilepsiye neden olan bilimsel mekanizmaların da aynı
şekilde duygu durum bozukluğuna neden olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sultan
Tarlacı, “Yani epilepside bazı maddeler beyinde artıyor-azalıyor. Depresyon ve
duygu durum bozukluklarında da benzer maddelerin artışı-azalışı oluyor.
Dolayısı ile epilepsiyle depresif duygu durum arasında sıkı bir ilişki ortaya
çıkabiliyor. Neredeyse epilepsi hastalarının 3’te 1’inde duygu durum bozukluğu
ve depresyon olabiliyor” dedi.
Etiketlenme
hastayı etkiliyor
Hastalığın toplumda etiketlenmelere de sebep olabildiğini
ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bazı hastalıklarda etiketlenme denen
durum ortaya çıkıyor, bu durum epilepsi hastalığında daha çok oluyor. Kalp
hastalığı olduğu zaman çok olumsuz bir tavır alınmıyor hastaya karşı ama
epilepsi denilince olumsuz bir tavır ve hastayı etiketleme dediğimiz bir şey
ortaya çıkıyor. Olumsuz bakılıyor hastaya. Bu hastanın kendi hastalığına
bakışına da yansıyor. Dolayısıyla bir sosyal çekilme, yalnız kalma, izolasyon,
insan ilişkilerinde azalma dediğimiz depresif bir duruma neden olabiliyor” diye
konuştu.
Bilim dışı
yorumlar hastalığın seyrini etkiliyor
Epilepsi hastalığının algılanmasıyla ilgili sorunlara da
dikkat çeken Prof. Dr. Sultan Tarlacı, bazı kesimlerde bu hastalara cin
çarptığı ya da büyü yapıldığı şekilde bilimle bağdaşmayan yorumların yapıldğını
ve bunların tedavi sürecini olumsuz etkilediğini ifade eden Tarlacı, kimi zaman
da epilepsinin akıl hastalığı olarak değerlendirilebildiğini kaydetti. Tarlacı,
“Bu durumlar hastanın algılamasını da değiştiriyor. Panik bozukluk olduğu zaman hasta kendini bu
kadar kötü hissetmiyor, mesela bende panik bozukluğu var diye heyecanla söylüyorlar.
Dolayısıyla böyle etiketlenmeye neden olduğu için hastada bir sosyal çekilme,
negatif bir duygu durumu yaratıyor. Sosyal ilişkilerini koparıyor, evde kalmak
istiyor, dışarı çıkmak istemiyor. Eğlencelerden aktivitelerden arkadaşlarından
uzak kalıyor bu sefer depresyon daha artıyor” dedi.
TLE, dirençli bir
türdür
Epilepside beynin herhangi bir yerinde kontrolsüz
elektrik boşalımlarının ortaya çıkabildiğini ifade eden Prof. Dr. Sultan
Tarlacı, “Temporal Lob Epilepsi, normal epilepsi hastalarının neredeyse yüzde 7
ile 10’unu oluşturuyor ve beynin şakak bölgesi dediğimiz elinizi koyduğunuz
zaman yan bölgeye denk gelecek şekilde beynin temporal bölgesinin
derinliklerinden kaynaklanıyor. Bu bölgenin nöbetlerinin özelliği; biraz
dirençli olmalarıdır yani diğer bölgelere göre tedaviye biraz daha dirençlidirler. Aynı zamanda da
nöbet şekli itibarıyla da duygu durum bozuklukları bu tür hastalarda daha çok
ortaya çıkabiliyor. Tabii sadece nöbet olması değil, aynı zamanda bazı
kullanılan epilepsi ilaçları da duygu durum bozukluğu hatta depresyon ya da
intihar eğilimine varabilecek kadar ağır depresyon yaratabiliyorlar. Bu durumun
arkasında; kişinin genetik yapısı, hastalığı algılaması, tedaviye uyumu ve ilaç
etkisi sayılabilir.”
Ameliyatta yüzde
80 başarı sağlanabiliyor
Temporal bölgedeki nöbetlerin dirençli olması halinde
ameliyatın da alternatif olabildiğini ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı,
“Ameliyatta beynin şakak bölgesindeki odağı bulup çıkarıyoruz. Ya da hastaya
uygun cerrahi tedavi planlıyoruz. Bu tür cerrahi yöntemlerde başarı oranı yüzde
80’e yakın ama bazı durumlarda yine düşük doz ilaç kullanımı gerekebiliyor”
dedi.
Doktor önermeden
ilaçlar kesilmemeli
Hastalığın tedavisinde ilaç kullanımının önemine dikkat
çeken Prof. Dr. Sultan Tarlacı, doktor tarafından tavsiye edilmedikçe ilaçların
kesilmemesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Bazı ilaçlar duygu durum bozukluğunu iyileştiriyor bazı
epilepsi ilaçları ise psikiyatristlerin depresyonda kullandığı ilaçlar. Ama tam
tersi bazı epilepsi ilaçları da duygu durum bozukluğu yapabilecek tipte yan
etkilere sebep olabiliyorlar ama epilepsi hastalarının ilaçlarını kendilerinin
kesmesini hiçbir zaman istemiyoruz çünkü ilaç kesiminin belli şartları var. O
şartlar yerine gelmedikten sonra ilaç kesilirse sık nöbet, üst üste nöbet hatta
bilinç açılmadan sürekli büyük nöbet geçirip ölüme varacak kadar nöbet ortaya
çıkabilir. En sık nöbetlerin, tekrar eden üst üste nöbetlerin sebebi ilaç
kesimidir. Yani hastanın kendi kendine ilacı kesmesidir. Epilepsi ilaçlarını
hızlı kesmek, birden kesmek, nöbetlerin üst üste oluşmasına neden olur.”
Epilepsi felce yol
açmaz
Gazetelerde hastalığın felce varacak sonuçları
olabileceğine ilişkin iddialar olduğuna değinen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bu
bilgiyi düzeltmek lazım. Normalde epilepsi hastalarında bildiğimiz felç
şeklinde bir komplikasyon beklemiyoruz. Felç dediğimiz beynin kanaması ya da
damar tıkanıklıklarından kaynaklanan kas güçsüzlüğü ya da ona benzer işlev
kayıpları. Epilepsi hastalarında bu tür kalıcı felçlerin olması beklenemez
böyle bir şey söz konusu değil yani sık sık nöbet olmasından da böyle bir felç
olmaz. Sadece geçici süre bilinç kaybı ya da algılama bozuklukları ya da bazen
özellikle Temporal Lob Epilepsilerinde davranış bozuklukları psikoz dediğimiz
davranış bozuklukları ortaya çıkabilir” dedi.
Önyargılar
aşılmalı, önlem alınmalı
Epilepsi hastalarına yönelik zaman zaman gereksiz ve
abartılı baskıların ortaya çıkabileceğini ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı,
“Evlenemezler, çocuk sahibi olamazlar gibi önyargılar olabiliyor. Normal
şartlarda nöbetleri kontrol altında olan bir hasta normal insanın yaşayacağı
şekilde yaşayabilir ama neye dikkat etmesi gerekiyor? Örneğin yüzüyorsa diz
seviyesini geçmeyecek bir yerde yüzmesi gerekiyor, yanında birinin olması gerekiyor
çünkü nöbetler sırasında boğulmalar oluşabiliyor. Doğada yürüyüş yapacaksa
mutlaka yanında birinin olması gerekiyor. Ama nöbetleri kontrol altında olan
birinin evde sürekli yanında birinin olması gibi bir şart yok. Ancak nöbet
kontrolü kötüyse hasta sık sık nöbet geçiriyorsa, tabii ki bilinç kaybı olacağı
için nöbet sırasında yanında gözlemcinin ya da birisinin olması gerekir”
uyarısında bulundu.
YORUMLAR