Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarabya'daki Huber
Köşkü'nde video konferans yöntemiyle düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine
Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, biraz önce Kabine'nin 27.
toplantısını tamamladıklarını, bu toplantıda koronavirüs salgını başta olmak
üzere gündemdeki konuları değerlendirdiklerini söyledi.
Türkiye'nin koronavirüs ile mücadelesini kararlılıkla
sürdürdüğünü belirten Erdoğan, dünyayı adeta pençesine alan bu salgının sağlık,
gıda ve güvenlik başta olmak üzere pek çok alandaki etkilerini yakından takip
ettiklerini aktardı.
Türkiye'nin bu süreçte, uluslararası alanda da takdir
edilen olumlu yönde bir ayrışma içinde olduğunu dile getiren Erdoğan,
Türkiye'nin hastaların tespitinden tedavisine kadar her konuda iyi durumda bulunduğunu,
hastane, yoğun bakım yatağı, doktor ve yardımcı personel, malzeme, araç-gereç,
ilaç gibi hususlarda hiçbir eksiğin olmadığını kaydetti.
Vatandaşların bireysel sağlık ve temizlik malzemesi
tedarikinde de sıkıntı yaşamadıklarını, ücretsiz maske dağıtımını çeşitli
kanallardan sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, "Elbette Türkiye gibi 83
milyonluk bir ülkede böylesine büyük hizmetleri yürütmek kolay değildir.
Mutlaka aksaklıklar oluyordur. Burada önemli olan aksaklığın, yokluktan
kaynaklanmamasıdır. Var olanı bölüşmek, var olanı dağıtmak, küçük gecikmelerde
de olsa mümkündür. Pek çok ülkede maske gibi en basit ürünlerin, bırakınız tüm
vatandaşlara dağıtımını, sağlık personeli için dahi temininde zorluk çekiliyor.
Bu bakımdan gerçekten hamdedilecek bir konumda bulunuyoruz. Her vatandaşımıza
ücretsiz maske dağıtımı uygulamamız sürüyor. Eczanelerden alınabilecek maskeler
için bugüne kadar 32 milyon vatandaşımıza, Sağlık Bakanlığının doğrulama
kodunun yer aldığı mesaj gitmiştir. Bu rakam perşembe gününe kadar 39 milyona
çıkacak." diye konuştu.
Özel sektörün yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığından Milli
Savunma Bakanlığına kadar, kapasitesi olan tüm kamu kurumlarının maske
üretimine hız verdiğini aktaran Erdoğan, "Hastalığın seyrinde tedavi için
kullanılan kimi ilaçların hem hammaddesi alınarak ülkemizde üretimi hem de
tablet olarak temini hususunda da sıkıntı yaşamıyoruz." dedi.
Erdoğan, sağlık kurumlarının hem teşhis hem tedavi hem de
yoğun bakım üniteleri olarak salgınla başa çıkabilecek kapasitede olduğunu
vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
"81 ilimize yayılmış olan 1518 hastanemizde 100 bini
tek kişilik olmak üzere, 240 bin yatağa sahibiz. Yoğun bakım yatağı sayımız da
40 bini buluyor. Örneğin, Avrupa'da her 100 bin nüfusa düşen yoğun bakım yatağı
sayısı 12'nin altındayken, ülkemizde bu rakam 50'ye yakındır. Avrupa'nın en
fazla yoğun bakım yatağına sahip ülkesi Almanya'da bile bu rakam 30'u
bulmuyor."
Hadımköy ve
Derince'de yeni hastaneler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta 45 gün içinde Yeşilköy
ve Sancaktepe'de biner yataklı iki hastane kurulacağını ifade ettiğini
hatırlatarak, bunların çalışmalarına başladıklarını, ayrıca Hadımköy'de 100,
Derince'de 250 yataklı yeni hastaneler kurulacağını söyledi.
İnşası tamamlanan ve toplam yatak kapasitesi 2 bin 862
olan Başakşehir Şehir Hastanesi'nin ilk kısmını 20 Nisan'da, ikinci kısmını 15
Mayıs'ta hizmete açacaklarını belirten Erdoğan, sadece bu hastanenin yoğun
bakım yatağı sayısının 456 olduğunu kaydetti.
Erdoğan, Marmara Üniversitesine bağlı Pendik Eğitim ve
Araştırma Hastanesi'nin de 536 yatağı ile hasta kabulüne başladığını dile
getirdi.
Salgının kontrol altına alınması konusunda da önemli
ilerlemeler kaydettiklerini belirten Erdoğan, "Günlük ve toplam test
sayısında dünya sıralamasında en başlardaki grupta yer alıyoruz. Testte günlük
olarak 34 bin 456'ya ulaşırken, toplamda ise 410 binin üzerine çıktık."
şeklinde konuştu.
Günlük ve toplam test sayısında dünya sıralamasında en
başlardaki grupta yer aldıklarını belirten Erdoğan, testte günlük olarak 34 bin
456'ya ulaşırken, toplamda ise 410 binin üzerine çıktıklarını söyledi.
Vaka oranının aşağı yönlü olduğunu ifade eden Erdoğan,
hasta sayısına göre ölüm oranının düşüklüğü bakımından da ilk sıralarda
olunduğunu anlattı.
Erdoğan, şu ana kadar taburcu olan hasta sayısının 5 bine
yaklaştığını dile getirerek, "Türkiye, aldığı tedbirlerle salgını en hızlı
şekilde kontrol altına alan ülkelerin başında geliyor. Nitekim Dünya Sağlık
Örgütü başta olmak üzere, uluslararası kuruluşlar ülkemizi koronavirüs salgını
ile mücadelede örnek gösteriyorlar. Sadece kendi vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, bizden destek isteyen her ülkenin
çağrısına imkanlarımız nispetinde cevap vermeye çalışıyoruz." ifadelerini
kullandı.
"Acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını
duyabiliyorsan insansın." sözüne uygun bir şekilde ellerindekini tüm
dostlarla paylaştıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bugüne kadar 34 ülkeye
malzeme ulaştırdık. Önümüzdeki günlerde de bu desteği devam ettireceğiz. İlaç,
ilaç hammaddesi ve tıbbi cihaz konusunda ülkemize katkı veren dostlarımıza da
huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum." diye konuştu.
"SAYIN
BAKANIMIZ GÖREVİNE DEVAM EDİYOR"
Karşılarındaki tehlikenin dinamik bir süreç yönetmelerini
gerektirdiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunun için bilim insanlarımızın ve ilgili
kurumlarımızın değerlendirmeleri ışığında aldığımız tedbirleri sürekli
güncelliyor, geliştiriyoruz. Hafta sonu için alınan 30 büyük şehrimiz ile
Zonguldak ilimizdeki sokağa çıkma yasağı da bu tedbirlerden biridir. Yasağın
açıklandığı ilk saatlerde kimi yerlerde yaşanan gereksiz kargaşanın bir daha
tekrar etmemesi için gereken tedbirleri alacağız. Amacımız, hafta sonu güzel
havanın cazibesine kapılıp sokakları, parkları, piknik alanlarını, sahilleri
dolduracak milyonlarca vatandaşımızı virüs tehlikesinden korumaktı. Cuma gecesi
sokağa çıkma yasağının sadece cumartesi ve pazar günleri ile sınırlı olduğu
açıkça belirtilmesine rağmen yaşanan olumsuzluklar, bu gerçeği ortadan
kaldırmıyor. İçişleri Bakanımızın bu konudaki sorumluluğunu üstlenerek
gösterdiği hassasiyeti takdirle karşıladık. Ancak istifasını kabul etmeyerek
kendisinden görevini sürdürmesini istedim. Terörle mücadele, tabii afetler
sonrası yürütülen çalışmalar ve son olarak koronavirüs salgınında kamu
güvenliğini sağlamadaki başarılarına yakinen şahit olduğum Sayın Bakanımız
görevine devam ediyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin içinden geçtiği bu kritik
dönemde verdiği destek için Cumhur İttifakı'nın tarafı olarak MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli'ye de teşekkür etti.
"17-19
NİSAN'DA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI UYGULANACAK"
Kabine toplantısında, salgınla mücadele kapsamında hafta
sonları sokağa çıkma yasağının ilerleyen dönemde de ihtiyaç duyuldukça
sürdürülmesi kararı alındığını belirten Erdoğan, "17 Nisan Cuma gecesi
saat 24.00'ten 19 Nisan Pazar gecesi saat 24.00'e kadar sokağa çıkma yasağı
uygulanacağını şimdiden tüm vatandaşlarımıza duyurmak istiyorum." dedi.
Erdoğan, bu hadiseyi ve genel olarak salgın önlemlerini
bahane eden kimi medya kuruluşlarının haberleri ve köşe yazarlarıyla hep
yaptıkları gibi kendi ülkelerine karşı adeta savaş açtığını dile getirerek,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin bu kritik dönemindeki mücadelesine katkı
sağlamak yerine hepsi de yalan veya yanlış bilgilerle sürekli kin kusmak,
virüsten daha tehlikeli bir hastalığın işaretidir. Dünyada hem salgının düzeyi
hem de alınan tedbirler konusunda Türkiye kadar şeffaf davranan pek az ülke
vardır. 'Kararlar yetkisiz kurullarda mı alınıyor?' gibi sorularla bu
şeffaflığı bozmaya çalışanların amacı, özellikle de bu amacın gerçeği aramak
değil, bozgunculuk yapmaktır. Her gün karanlık ve kirli zihniyetlerinin ürünü
yayınlarla milletimizin kafasını bulandırmaya, gönlünü karartmaya çalışan bu
tür hezeyanlara, emin olunuz, başka ülkelerde bir gün bile izin vermezler.
Türkiye'de demokrasi, çoğulculuk ve çok seslilik sıkıntı değil. Demokrasinin
istismarı, ideolojik bağnazlığın gözleri kör etmesi ve bed seslerin önünün
sınırsızca açık olması sorunu vardır."
"YAPTIĞINIZ
İŞİN ADI GAZETECİLİK DEĞİL, ŞEAMET TELLALLIĞIDIR"
Erdoğan, milletin moralini bozmak için gece gündüz
çalışanların, terör örgütleriyle medyasıyla siyasi teşekkülleriyle kendi fitne
ve nefret çukurlarında boğulup gideceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir dönem kendilerini ülkenin tek sahibi sanan ve
hala aynı kibirli tavırla hareket eden bu hastalıklı zihniyetin sahiplerine
diyorum ki: 'Düşün artık milletin yakasından. Her darbenin, her vesayetin arkasında
siz vardınız. Her kaosun, her kargaşanın arkasında siz vardınız. Milletin
değerlerine, mukaddesatına, onuruna yapılan her saldırının tetikçisi sizdiniz.
Yıllardır yaptığınız işin adı gazetecilik değil, şeamet tellallığıdır.' Ama
artık bu devir sona erdi. Ülkemiz sadece koronavirüsten değil, aynı zamanda bu
medya ve siyaset virüslerinden de inşallah kurtulacaktır."
"Milletin gözünün içine bakarak, bu kadar yalanı
arka arkaya söylemek, mitomani hastalığıdır." diyen Erdoğan, "Bunu
bir araştırsın, öğrensin, nedir bu hastalık? Umarım hekimlerimiz, bu hastalığa
da tez zamanda, kurduğu bir Bilim Kurulu da var zaten, herhalde o Bilim Kurulu
ile karşılığını bulur." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aziz milletim, buradan bir kez daha belirtmekte fayda görüyorum. Türkiye
Cumhuriyeti Devleti, şartlar ne olursa olsun, her bir vatandaşının can ve mal
güvenliğini temin gibi, sağlık, gıda, temizlik malzemesi ihtiyacını da
karşılayabilecek güce sahiptir. İstihdamı korumak, gelirini kaybeden
vatandaşlarımıza sahip çıkmak, emeklilerimize destek vermek, esnafı ve
sanatkarı ayakta tutmak, üretimi desteklemek için her önlemi alıyoruz. İşte
cuma gecesi atılan adımdan sonra cumartesi, pazar günü Vefa Sosyal Dayanışma
Grupları'nın evet, İstanbul'da, Türkiye'nin değişik yerlerinde nasıl ev ev
dolaştıklarını gördünüz. Tırlarımız, kamyonetleriyle nasıl vatandaşlara
ulaştığını gördünüz. İş bilenin kılıç kuşananın ve İstanbul gibi yerde 350
civarında araç ve bu çalışmalarıyla halka ulaştı. Bugüne kadar toplamda 4,5
milyona yakın vatandaşımıza doğrudan nakit desteği sağladık, sağlıyoruz.
İstihdamın sürmesi için 3 ay boyunca işten çıkarmaların önüne geçiyoruz.
Faaliyetlerini azaltan veya ara veren işletmelerimizin istihdamı devam
ettirmelerini sağlamak amacıyla kısa çalışma ödeneğini devreye soktuk. Kısa
çalışma ödeneğine yapılan 2 milyon başvurunun 700 bini sonuçlandırıldı. Bundan
faydalanamayan veya ücretsiz izne çıkartılmış olan çalışanlarımıza da aylık bin
170 lira maaş desteği vereceğiz."
Erdoğan, esnaf ve sanatkar ile KOBİ'lere yönelik 25 bin
liralık finansman desteğine başvuruların 290 bini bulduğunu, bunun 164 biniyle
ilgili sürecin tamamlandığını, 4 milyar 100 milyon liraya yakın kaynak tahsisi
yapıldığını belirtti.
Esnaf için önemli olan 25 bin lira limitli "Paraf
Ticari Kart" vasıtasıyla 1,5 milyar liralık ilave bir kaynağın 67 bin
esnafın hizmetine sunulduğunu kaydeden Erdoğan, "(Kredi Garanti Fonu)
destekli işe devam finansmanı için yapılan başvurular da 66 bini aştı. Süreci
tamamlanan 35 bin firmaya, 30 milyar liraya yakın finansman tahsisi yapıldı.
Bireysel destek paketine yapılan başvuru ise 4 milyon 200 bini geçti.
Geçtiğimiz cuma günü itibarıyla bu pakete yapılan başvuruların tahsisleri de
başladı." dedi.
Erdoğan, özellikle kamu bankaları, ticari ve kurumsal
işletmelerin yaklaşık 21 milyar liralık borcunu öteleyerek, piyasayı önemli
ölçüde rahatlattıklarını söyledi.
Aynı şekilde 800 bine yakın vatandaşın 41 milyar lirayı
bulan konut, ihtiyaç, taşıt kredisi ve kredi kartı borcunun talepleri üzerine
kamu bankaları tarafından ötelendiğini aktaran Erdoğan, Halkbank'ın 375 bin
esnafın gelecek üç ayda vadesi gelen 3,5 milyar liralık taksit ödemesini,
herhangi bir ilave yük bindirmeden ertelediğini dile getirdi.
Çiftçileri, hayvan yetiştiricileri ve gıda sektöründe
faaliyet yürüten firmaları desteklemek için tüm imkanları kullandıklarını
anlatan Erdoğan, "Hazine aralarından, özellikle arazilerinden ekilebilir
olanları tarıma kazandırmak için ilgili kuruluşlarımız hazırlıklara başladı. Salgın
sebebiyle dünyada yaşanabilecek tarım ve gıda ürünleri sıkıntısından
Türkiye'nin etkilenmemesi için tüm tedbirleri alıyoruz. Kamu olarak tüm
sektörleri desteklemek için tüm imkanlarımızı seferber ederken, maalesef özel
bankalar bu süreçte hiç de iyi bir imtihan vermiyorlar. Ülkemizin ve
milletimizin içinden geçtiği bu zor dönemde, özel bankaların da üzerlerine
düşenleri yapmasını bekliyoruz." diye konuştu.
"BU
MÜCADELEYİ MİLLETİMİZLE BİRLİKTE VERİYORUZ"
Erdoğan, Türkiye'nin bu sancılı dönemi başarıyla geride
bırakacak ekonomik altyapıya sahip bir ülke olduğunu belirtti.
"IMF programı başta olmak üzere Türkiye'yi mihnet
altına sokacak hiçbir dayatmaya boyun eğmeyeceğiz." diyen Erdoğan,
"Türkiye'yi yeniden bu cendereye sokmaya, kimsenin gücü yetmeyecektir.
Attığımız ve atacağımız adımlarla hiçbir kesimi sahipsiz bırakmamakta, ortaya
çıkan yükü adil bir şekilde paylaşmakta kararlıyız. Milletimiz Gazi Mustafa
Kemal'in İstiklal Harbimiz sırasında çıkardığı Tekalif-i Milliye emirlerine
sahip çıkarak vatanının kurtuluşu için fedakarlık yapmıştı. Bugün de milletimiz
aldığımız tedbirlere riayet ederek, başlattığımız 'Biz Bize Yeteriz' yardım
kampanyasına katkıda bulunarak aynı asil tavrı gösteriyor. Bunlar gönüllü
kampanya. Kampanyamıza şu ana kadar yapılan bağış tutarı, 1 milyar 612 milyon
lira olmuştur. Buradan milletimin her bir ferdine, bir kez daha şükranlarımı
sunuyorum." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Türkiye'nin ilhamını medeniyetinden alan bir
hamiyet, bir vefa, bir adalet, bir vakar devleti olduğunu kaydetti.
"Bizim medeniyetimizde insana hizmet için çalışmak,
insan hayatı için mücadele etmek, mukaddes bir görevdir." diyen Erdoğan,
şöyle devam etti: "Bugün bu
mücadeleyi 83 milyon milletimizle birlikte veriyoruz. Salgının üstesinden de
aynı anlayışla geleceğimizden şüphe duymuyorum. Yeter ki kurallara uyarak bu
dönemi en az kayıpla ve en kısa sürede geride bırakabilelim. Bir süre daha
sabredeceğiz. Ondan sonra inşallah hep birlikte feraha kavuşacağız. Gün, birlik
olma, dayanışma, yardımlaşma, kardeş olduğumuzu dünyaya gösterme günüdür. Gün,
bu salgınla mücadele ederken dağlara yaslanırcasına ümidimize ve sabrımıza
yaslanma, vakur ve onurlu duruşumuzdan taviz vermeme günüdür. Acımızı birlikte
kalbimize gömüyor, ümidimizi birlikte taze tutuyoruz. Sabrımızı da birlikte
zafere dönüştürmek için elimizden geleni yapıyoruz."
"HER
VATANDAŞIMIZIN SIKINTISI BİZİM DE SIKINTIMIZDIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşa "Evde kalın,
sabredin, kurallara uyun." derken nasıl zorluklarla karşı karşıya
bulunduklarını bildiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Evinden çıkamayan, büyüklerinin elinden tutup parka
gidemeyen yavrularımızın gözlerindeki üzüntü yüreğimizi burkuyor. Okulunu,
arkadaşlarını, öğretmenlerini özleyen, teneffüslerde arkadaşlarıyla bahçede oynama
hayali kuran evlatlarımızın ızdırabı, bizim de ızdırabımızdır. Dostlarıyla,
akrabalarıyla kucaklaşamayan, namazını camide, cemaatle kılamayan, kahvehanede
arkadaşlarıyla sohbet edemeyen vatandaşımızın sıkıntısı, bizim de
sıkıntımızdır. Hastalanana geçmiş olsuna, özellikle doğum yapana hayırlı
olsuna, ölenin cenazesine ve taziyesine gidemeyen kardeşlerimizin hüznü, bizim
de hüznümüzdür. Şu güzel bahar günlerinde sabah yürüyüşlerine çıkamayan,
parklarda, millet bahçelerinde hoşça vakit geçiremeyen emeklilerimizin
burukluğu, bizim de burukluğumuzdur. Okulundan, işinden, arkadaşlarından, spor
salonlarından, arkadaşlarıyla buluşma mekanlarından uzak kalan gençlerimizin
yaşadığı zorluğu çok iyi biliyoruz. Ailesinin geleceği için endişe duyan her
vatandaşımızın sıkıntısı, bizim de sıkıntımızdır. İnşallah az kaldı."
Erdoğan, "Kara gün kararıp kalmaz." atasözünü
hatırlatarak, bu kara günlerin bütün dünyanın kara günleri olduğunu söyledi.
Sıradan görünen gündelik hayatın nasıl bir nimet
olduğunun anlaşıldığını vurgulayan Erdoğan, "İnşallah bugünler geçtikten
sonra, hayatımızı daha anlamlı, daha bereketli, daha verimli geçireceğiz. Bu
vesileyle salgın hastalık veya diğer kronik rahatsızlıkları sebebiyle hayatını
kaybeden tüm vatandaşlarıma Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Hastanelerde tedavi gören, evlerinde karantinada olan vatandaşlarıma Rabbimden
acil şifalar temenni ediyorum. Sağlık personelimiz başta olmak üzere, güvenlik,
gıda tedariki, ulaşım, iletişim, enerji gibi günlük hayatımızı kolaylaştıran
alanlarda fedakarlıkla çalışan herkese, şahsım, ailem, milletim adına
şükranlarımı sunuyorum. Fabrikalarda çarkları çevirmeye devam eden, ekilmedik
tek karış toprak bırakmama azmiyle tarlasında alın teri döken, üretimin ve
istihdamın sürmesi için çalışan herkese teşekkür ediyorum. Rabbim yar ve
yardımcımız olsun." diyerek sözlerini tamamladı.
YORUMLAR