Türkiye'nin 24 Haziran seçimlerini başarıyla geride
bırakarak demokratik olgunluğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdiğini belirten
Erdoğan, milletin cumhurbaşkanlığında şahsına teveccüh göstererek, Mecliste de
AK Parti'yi birinci yaparak tercihini bir kez daha istikrardan, güvenden,
büyümeden, kalkınmadan yana kullandığını vurguladı.
Millete layık olabilmek için hemen kabineyi
oluşturduklarını, 100 günlük Eylem Planı'nı ilan ettiklerini anımsatan Erdoğan,
Orta Vadeli Program ve 2019-2023 Stratejik Plan ile ilgili hazırlıkları son
sürat devam ettirdiklerini anlattı. Erdoğan, yeni yönetim sisteminin verdiği
imkanları en iyi şekilde kullanarak hedeflere doğru adım adım yürüme
kararlılığıyla yola koyulduklarını söledi.
Erdoğan, seçim öncesi bir parça yükselen döviz kurunun,
makul bir seviyeye düşmesini veya en azından yatay seyre geçmesini beklerken
tam tersi durumla karşılaştıklarına işaret ederek, Amerikan yönetiminin Türkiye
ile ilgili ardı ardına açıkladığı olumsuz kararlar bahane edilerek Türk
ekonomisini hedef alan alçak bir saldırıyla karşı karşıya kalındığını; döviz kurunun,
gece yarısı operasyonlarıyla, ne ekonomik gerekçelerle ne de mantıklı bir başka
sebeple izah edilecek şekilde yükseltildiğini bildirdi.
"EKONOMİK
SUİKAST GİRİŞİMİNİN DELİLİ"
"Açık
konuşmak gerekirse yıl başında 3,8 olan, mart başında yine bu durumu koruyan,
nisan başında yaklaşık 4, mayıs başında 4,12 olan, haziranda seçimlerin ertesi
günü 4,6'yı bulan döviz kurunun yükselişini buraya kadar anlayabilirdik."
diyen Erdoğan, seçim öncesinin belirsizlikleri sebebiyle böyle bir kıpırdanma
olabileceğini söyledi. Ancak daha
sonraki gelişmeleri aynı hüsnüniyetle değerlendiremediklerini vurgulayan
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Temmuz ayı boyunca da aynı seviyelerde seyreden
dövizin ağustosta bir anda 7 lira seviyesine kadar yükselmesi başlı başına bir
ekonomik suikast girişiminin delilidir. Öyle ya ağustos ayında bu ülkede ne
siyasi istikrarsızlık yaşandı, ne harp oldu, ne afete maruz kalındı, ne başka
herhangi bir fevkaladelik görüldü. Amerikan yönetiminin ülkemizin egemenlik
haklarına açıkça saygısızlık olan taleplerine cevap vermedik diye böyle bir
sonucun ortaya çıkması, meselenin tamamen siyasi olduğuna işaret ediyor. Her
şeyden önce şunun bilinmesi lazım, Türkiye bir hukuk devletidir, bir kabile
devleti değildir. Türkiye'nin yaşadığı bu hadise dünyada artık hiçbir ülkenin
siyasi ve ekonomik güvenliğinin kalmadığının ifadesidir."
"İŞ,
EKONOMİ SINIRLARINI AŞTI"
Bu konuda Avrupa Birliği, Çin, Rusya, Hindistan başta
olmak üzere dünyanın pek çok yerinden ciddi rahatsızlık işaretleri gelmeye
başladığını aktaran Erdoğan, "Tabii ülkemize yönelik saldırı diğerlerinden
çok daha sinsi, çok daha can sıkıcı, çok daha kasıtlı bir şekilde gerçekleşti.
İş, ekonomi sınırlarını aştı ve Türkiye'nin topyekun cezalandırılması boyutuna
ulaştı. Ekonomi yönetimimiz başta olmak üzere tüm kurumlarımızla elimizdeki
araçları kullanarak bu saldırıyı belirli bir noktada durdurduk. Bununla
birlikte mücadelemiz her alanda amansız şekilde sürüyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, maruz kalınan saldırının
manivelası kur gibi gözükse de asıl kalıcı darbelerin, enflasyon ve faizler
konusunda alındığını, bu sıkıntının çözümü için ekonomi yönetiminin kendi
programını uyguladığını söyledi.
"BU
GERÇEKLERİ EKİM AYINDA DA GÖRECEĞİZ"
Erdoğan, faizi yöneticilerin belirlediğini ancak
enflasyonu yöneticilerin belirlemediğini dile getiren Erdoğan, şunları ifade
etti: "Enflasyon faizin akışıyla oluşur. Bugüne kadar Merkez Bankası
defalarca, şu 16 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığım döneminde enflasyonu
açıklamıştır ama hiçbir kez enflasyon Merkez Bankasının açıkladığı gibi
gerçekleşmemiştir. Bakıyorsunuz yıl ortasında Merkez Bankası enflasyonu tekrar
revize ediyor. 3. çeyrekte tekrar revize ediyor. Niye? Madem biliyorsun bu işi.
Faizi belirlerken tutuyor da enflasyonu açıklarken niye tutmuyor? Bu gerçekleri
şimdi ekim ayında da göreceğiz."
Merkez Bankasının dün yüksek oranda faiz artırımına
gittiğini hatırlatan Erdoğan, "Diyor ya 'Bağımsızlık', hadi buyur
bağımsızlık. Şimdi bakalım bağımsızlığın neticesini göreceğiz. Şu an şahsen
benim sabır safhamdır ve bu sabır bir yere kadar. Çünkü biz sömürü
manivelalarına eyvallah edemeyiz. Sadece bir kur manivelasıyla bir ülke terbiye
edilemez." dedi.
"BEN
YATIRIMCIMA BAKARIM"
Yatırımcının durumunun önemine işaret eden Erdoğan,
"Ben yatırımcıma bakarım. Acaba benim yatırımcım yatırımlarını yapabiliyor
mu? Finans kuruluşlarına gittiği zaman acaba kapıdan onlara 'Buyrun gelin
yapılandıralım' diyorlar mı, yoksa 'Kusura bakma' mı diyorlar? Şu ana kadar
hiçbir zaman 'Gelin bunu yapılandıralım' diye bir yaklaşım birkaç banka dışında
yok. Böyle olunca bizim girişimcimiz, bizim yatırımcımız istenilen performansı
ortaya koyabiliyor mu, rekabet piyasası içinde yer alabiliyor mu, alamadığı gibi
üretim yapabiliyor mu?" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bir ülkenin kalkınmasının üretimle mümkün
olduğunu vurgulayarak, "Üretim durduğu anda, çarklar işlemediği anda her
şey durur. Finans kuruluşlarının işi ne? Bu üretim çarkını döndürmektir. Tabii
ki finans kuruluşlarına ihtiyacımız var, tabii ki onlarsız bir ekonomi
düşünemeyiz ama şunu da bilmemiz lazım, finans kuruluşlarının ayakta kalışı da
özellikle bizim reel ekonominin, yatırımcının güçlü olmasına bağlıdır, onların
ayakta kalışına bağlıdır. O tulumbaya suyu koymamız lazım ki tulumbadan su
gelsin. Tulumbadan su gelmediği zaman susuz kalırsın, tarlalar da susuz kalır,
her yer susuz kalır." diye konuştu.
Kişisel olarak faiz meselesine bakışının, geçmişte
defalarca ifade ettiği gibi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, en son dün Türkiye
Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonunun Genel Kurulu'nda görüşlerini
tekrarladığını anımsattı.
"GAZI ALAN
BASTIRIP GİDİYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradan hemen gazı alan
bastırıp gidiyor. Önüne gelen bakıyorsun zam üstüne zam yapıyor, zam üstüne zam
yapıyor. Faizle ilişkisi olsun olmasın ama fırsatı yakalıyor ya oradan giriyor.
Onun için tabii burada özellikle de Hazine ve Maliye Bakanlığımızın tüm
birimleriyle bu kontrol mekanizmalarını çok iyi çalıştırması lazım. İlgili
bakanlıklarımızın bunu çok iyi çalıştırması lazım, bu suistimalleri yapanlara
da gereken dersleri vermemiz lazım. Yeter ki enflasyonu döviz kurunu ve piyasa faizlerini
kontrol altına alabileceğimiz bir iklime kavuşabilelim. Gelişmeleri takip
ediyoruz. Bekleyip göreceğiz." diye konuştu.
Dün Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı
Kararı'nın söz konusu tedbirlerden olduğunu hatırlatan Erdoğan, kararla menkul
ve gayrimenkul alım, satım, kiralama, hizmet ve eser sözleşmesi gibi tüm
işlemlerde ödeme yükümlülüklerinin artık Türk lirasıyla yapılmasını zorunlu
hale getirdiklerini söyledi.
Bu işlemlerde döviz talep edenlerin ilgili merciye
şikayet edilmesi çağrısında bulunan Erdoğan, "Gereği neyse yaparız. Burası
Türkiye ve Türkiye'de de artık Türk lirası bu noktada geçerlidir. Uzun süredir
şikayet konusu olan dövizle kira ödemesi sorununu ortadan kaldırdık." diye
konuştu.
"ÖYLE 25
KURUŞA SİMİT YOK"
Kiranın dövizle alındığına, personele Türk lirası
ödendiğine işaret eden Erdoğan, "Sen elektrik parasını dövizle mi
ödüyorsun? Sen su parasını dövizle mi ödüyorsun? Hepsi TL ama gel gör, kira
dolar. Öyle 25 kuruşa simit yok. Gereği neyse bu yapılacak." ifadesini
kullandı.
Erdoğan, kamuda tasarrufa yönelik önemli adımlar
attıklarına, cari harcamalardan yatırımlara kadar her alanda kamu mali
dengesine katkı sağlayacak tedbirlerin alındığına dikkati çekti.
Bazı bakanlıkların birleştiğini ve bakanlık sayısının
16'ya düştüğünü hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bakanlık sayısı
16'ya düşünce şimdi elimizde ciddi manada binalarımız var. Kirada olan yerler
vardı. Bütün bu kirada olan yerlerden bakanlıklarımız artık oraları boşaltıyor.
Şimdi kendimize ait olan yerlere geçmek suretiyle ödediğimiz kiralardan da
kurtularak kamuda ciddi bir tasarrufa gitmiş oluyoruz. Kamu araçlarını hem
nitelik hem de kullanım bakımından sınırlandırdık. Kiralık binalardan kendimize
ait binalara geçiyoruz. Personel alımını da emekli olan personel sayısına yakın
bir seviyeye çekiyoruz."
"SIFIRDAN
BİR YATIRIM DÜŞÜNMÜYORUZ"
Yatırımları da güncellemeye aldıklarını bildiren Erdoğan,
"Bitim noktasına gelenlerle bitmeye uzak olanlar sıralamasında ona göre
yatırımlarımızı planlayıp hızlandıracağız. Şu anda sıfırdan bir yatırım
düşünmüyoruz. Olmazsa olmaz, fevkaladeliği olan yatırımlar olabilir, ayrı bir
konu." dedi.
Erdoğan, süren yatırımların tamamlanacağını dile
getirerek, müteahhit firmaları mağdur etmeyeceklerini kaydetti.
Tüm bakanlıkların bu ilke kapsamında ellerindeki yatırım
stoklarını gözden geçireceğini, öncelik sıralaması yaparak çalışmalarını
yürüteceğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu: "Hazinemiz kamuya ilave
gelir sağlayacak altın ve avro tahvilleriyle kira sertifikaları gibi yeni araçlarını
devreye soktu. Tüm vatandaşlarımızı özellikle Avrupa'da ve diğer ülkelerde
yaşayan kardeşlerimizi bu imkanları değerlendirmeye davet ediyorum. Yurt
dışından alternatif kaynak geliştirme çabalarımız da tüm hızıyla sürüyor.
Ülkemizin bu süreci süratle geride bırakması için kamunun çabaları yanında özel
sektörümüzün ve milletimizin desteğine de ihtiyacımız var."
"LÜTFEN
PARAMIZA, PARANIZA GÜVENİN"
"İhracat ve ithalatla işi olmayan hiç kimsenin
dövizle işi olmamalıdır. Vatandaşlarıma sesleniyorum, paramıza, paranıza
güvenin." çağrısında bulunan Erdoğan, "Tüm tasarrufların dövizden
Türk lirasına ve kendi paramızla değer biçilen finans araçlarına yönlendirilmesi
gerekli. 'Yastıkaltı' diye tabir edilen sistem dışı tasarrufların süratle
bankalar, faizsiz finans kuruluşları ve diğer yollarla ekonomiye
kazandırılmasını bekliyoruz." dedi.
Erdoğan, özel sektörün üretim ve yatırımdan asla
vazgeçmemesi gerektiğini vurgulayarak, "İhracata dönük üretim ve yatırım
için tam zamanıdır. Türkiye'yi döviz kuru üzerinden vurmak isteyenlere
cevabımızı, kurun geldiği seviyenin avantajlarını ihracatımıza ve bununla
bağlantılı olarak üretime, istihdama yansıtarak vermeliyiz." diye konuştu.
"SİMSARLARA
ASLA MEYDANI BIRAKMAYACAĞIZ"
"Birileri fırsattan istifadeyle milletimizin
kafasını bulandırmak, moralini bozmak için bir sürü yalan yanlış haberleri
ortalığa yayıyor." diyen Erdoğan, stokçuların ortaya çıktığına dikkati
çekti. Erdoğan, "Bu stokçulara gereken cevabı gerek İçişleri Bakanlığımız
gerekse Hazine ve Maliye Bakanlığımız verecek. Buralara baskınlar yapmak
suretiyle 'Sen stokçuluk mu yapıyorsun, gel bakalım bunun bedelini öde.'
Bunlara bunun fırsatını vermeyeceğiz. Çünkü stokçuluk Türkiye'de benim normal
esnafımı ciddi manada sıkıntıya düşürüyor." dedi.
Okul kitaplarının basılamadığından sağlık ve ilaç
hizmetlerinin aksayacağına kadar pek çok dedikodunun üretildiğine işaret eden
Erdoğan, şöyle konuştu: "Okul kitapları meselesini dün Bakanımla da
görüştük, biz çözdük. Bu ülkede çözülemeyecek bir şey yok. Herkes kendini
aldatıyor. Burası bir kabile devleti değil. Bizde artık sistem oturmuş
vaziyette. Biz döviz möviz, dolar molar bunların hepsini aşacağız. Çok fazla yok,
Allah'ın izniyle 2019 bu noktada başka olacak. Şu anda bizim imkanlarımız bize
yeterli ama istiyoruz ki bu süreci daha rahat geçelim. Olay bu. Bunu da
başaracağız. Onun için görüşmelerimiz var. Şu anda birçok liderle oturup
konuşuyoruz. Burada da önemli adımları atacağız. Halbuki ne okul kitaplarında
ne sağlıkta ne ilaçta ne de diğer hizmetlerde herhangi bir sıkıntı. Diyorlar ki
'İlaçlar yok, bitti.' Sayın Bakan bitti mi ilaçlar? Yok böyle bir şey. Onun
için bu kampanyaları biz icraatımızla zaten ortaya koyuyoruz. Böyle bir şey
yok. Devleti bu tür manipülasyonlarla köşeye sıkıştırarak haksız kazanç elde
etmek isteyen simsarlara asla meydanı bırakmayacağız."
"BU DÖNEMİ
YERLİLEŞME VE MİLLİLEŞMENİN VESİLESİ HALİNE GETİRECEĞİZ"
Türkiye'nin her alanda yerli ve milli duruşa, fikre,
üretim ve gayrete ihtiyacı olduğu gerçeğinin böyle dönemlerde çok daha açık
şekilde kendini gösterdiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu dönemi her alanda yerlileşme ve millileşme
hamlelerimiz güçlendirmenin vesilesi haline getireceğiz. AK Parti olarak
iktidara geldiğimiz 2002 yılı Kasım ayından beri ülkemizde yaşanan her şeyin
sorumluluğu bize aittir. Karşımıza çıkan sorunlar ne olursa olsun mücadeleden
asla kaçmadık. Geldik, faiz yüzde 63'tü. Yüzde 4,6'ya kadar indirdik. Enflasyon
onunla beraber 7 kusura indi. Ondan sonra yüklendiler. Neyle? Gezi olaylarıyla
vesaire. Tırmandırma operasyonuydu bu. Şimdi aynen bir başka operasyonla çift
haneli rakamlara bunu çıkarmanın gayreti içindeler. Bu bizi teğet geçer
demiştik. Geçti mi? Geçti. Allah'ın izniyle şimdi de öyle olacak."
"Ne terbiyesizliklerle ne ahlaksızlıklarla ne
provokasyonlarla karşılaştık, hatırlayın ama hiç birinde yılmadık, hep üzerine
üzerine gittik." diyen Erdoğan, bununla kalmadıklarını, milletin yıllardır
birikmiş ne kadar sorunu varsa, hepsini birer birer çözdüklerini kaydetti.
Başkan Erdoğan, şu anda Türkiye'nin Cerablus'ta, Afrin'de
verdiği mücadelenin, terörle verdiği mücadelenin bilindiğini ifade ederek,
"Türkiye bütün bu mücadelelerle nereye geldi, görüyorsunuz. Bizim bu
terörle mücadeleden yılacak bir halimiz yok. Göreve geldiğimizde, yüzde 20 gibi
savunma sanayinde veya silahlı kuvvetlerimizin ihtiyacını karşılarken, bugün
yüzde 65 silahlı kuvvetlerimizin ihtiyacını karşılar hale geldik. Bunlar durup
dururken olmuyor, artık kendi kendine yeten Türkiye var, millet var."
dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye
büyüdükçe, güçlendikçe, bu defa uluslararası alanda çeşitli engellemelerle,
ayak oyunlarıyla karşı karşıya geldik. Ülkemizin ve milletimizin hiçbir zaman
başını eğdiremeyecekler. Başını yere eğdirmeden tüm bu sıkıntıları birer birer
aşmayı nasıl başardıysak, bundan sonra da öyle başaracağız. AB zirvelerinden
Davos hadisesine kadar, her yerde onurlu duruşumuzu ortaya koyduk. Unutmayın,
müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış misalı bizi sandıkta ve sahada
yenemeyenler, yıllardır kolları ve kanatları altında besledikleri terör
örgütlerini, darbecileri, cuntacıları harekete geçirdiler. Milletimizle
birlikte bu oyunu da gördük. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi
güçlendirerek her birinin üstesinden geldik.
Son umutları 24 Haziran seçimleri idi, orada da
beklediklerini bulamadılar. Neler yapmadılar? Her yerden saldırdılar ama yine
beklediklerini alamadılar. Bunun üzerine milletimizin ekmeğine, yani
ekonomimize göz dikecek kadar alçaldılar. Allah'ın izniyle biz bu oyunu da
bozarız, mutlaka da bozacağız. Türkiye'yi dövizle, faizle, enflasyonla dize
getirebileceklerini sananlar, bu milleti hiç tanımıyor demektir, bunu böyle bilelim
arkadaşlar. Bu millet en zor zamanında, Çanakkale'de yedi düveli hallaç pamuğu
gibi atmış, Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla tamamlamış bir millettir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkale
şehitlerine atfettiği şiirindeki, "Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhluk-i
asil, ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil, kustu Mehmetçiğin aylarca
durup karşısına; döktü karnındaki esrarı hayasızcasına. Maske yırtılmasa hala
bize afetti o yüz. Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra o mel'undaki
tahribe müvekkel esbab. Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harab."
dizelerini okudu.
"KİM
YANIMIZDA KİM DEĞİL? BUNU GÖRÜYORUZ"
Erdoğan, "Bu dönemler, bize karşı karınlarındaki
hayasızlığı dökenleri tespit etme yanında, halisane bir şekilde yanımızda
olanları da görme imkanı bulduğumuz dönemlerdir. Kim yanımızda kim değil? Bunu
görüyoruz." dedi.
Bu dönemlerin; fırsatçılık, stokçuluk yapıp kendi
ülkesine ve milletine ihanet edenler yanında, imkanları sonuna kadar zorlayıp
üretime, yatırıma ve istihdama devam edenleri de tespit ettikleri dönemler
olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu dönemler ülkenin ve milletin çıkarlarını
şahsi siyasi ve ekonomik çıkarlarının üzerinde tutanların, diğerlerinden
ayrıştığı günlerdir. Bunları şimdi gayet iyi tanıyoruz." ifadesini
kullandı.
Başkan Erdoğan, şöyle devam etti: "Türkiye çok
yakında bu dalgayı aşacaktır ama fırsatçılık yapanları da fedakarlık yapanları
da unutmayacaktır. AK Parti olarak bu zorlu dönemi aşmanın mücadelesini
verirken, aynı zamanda 2019 mahalli seçimlerine de hazırlanıyoruz.
Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinde milletimizden 5
yıllık bir yetki aldık. Mahalli seçimlerden de başarıyla çıkarak, 5 yıllık bir
dönemde önümüzü gördüğümüzde, orta ve uzun vadeli projelerimize daha sıkı
sarılma imkanı elde edeceğiz. Teşkilatlarımızın şimdiden tüm güçlerini ve
zamanlarını, mahalli seçimler için seferber etmeye başlamaları gerekiyor."
"KARŞILIĞI
OLAN GÜÇLÜ İSİMLERLE SEÇİMLERE GİRECEĞİZ"
Erdoğan, kongrelerin neredeyse büyük çoğunluğunu yeni
yaptıklarını, şimdiden hazırlanmaları gerektiğini söyledi.
Mahalli seçimlerde de bütün oyunları bozmaları
gerektiğini ve oradan çıkmaları gerektiğini ifade eden Erdoğan, "O
bakımdan, karşılığı olan güçlü isimlerle bu seçimlere gireceğiz. Sırtını
partiye dayayarak değil, önce 'benim karşılığım nedir...' Ardından da tabii ki
partinin adayı dürüst olacak, ehliyet, liyakat sahibi olacak, tevazu ehli olacak.
Toplumun içinde sevilen, takdir edilen isimler olacak. Bu isimlerle de beraber
inşallah biz Mart 2019 yerel seçimlerine gireceğiz." dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, aday belirleme çalışmalarını biraz
erken de olsa öne çekip çalışmaları ona göre yürüteceklerini bildirdi.
"GENEL
MERKEZLE İSTİŞARE ETMEDEN HAREKETE GEÇMEYİN"
Gerek teşkilatlarla gerek diğer görevlerde bulunan hiçbir
kişinin genel merkezle istişare etmeden harekete geçmemesi gerektiğini
vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Unutulmamalıdır ki her görev bizim için
kıymetlidir. Hiçbirimiz okçular tepesini boş bırakmayacağız. Kendisine aday
olduğu resmen tevdi edilene kadar, her arkadaşımızın mevcut görevlerini
hakkıyla yerine getirmesi şarttır. Belediye başkanlarımızdan yeniden aday
gösterilenler, zaten işlerine ve seçim çalışmalarına devam edecekler. Bu bayrak
yarışında görev değişikliği durumu ortaya çıkan arkadaşlarımızın ise yeni
belediye başkanı gelene kadar en küçük bir eksikliğe, aksaklığa mahal vermeden
vazifesini yürütmesi gerekmektedir. Seçimlere doğru giden süreçte eksiklik,
aksaklık gördüğümüz yerlerde, ihtiyaç duyulması halinde teşkilatlarımızı revize
edebilir, güçlendirebiliriz."
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen
Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, parti olarak
mahalli idareler seçimlerinde 2014'e göre oylarını ve belediye sayısını
artırmayı hedeflediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde
MHP ile yapılan "Cumhur İttifakı"nı anımsatan Erdoğan, şöyle devam
etti: "24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanlığında ve Mecliste MHP ile
ittifak yapmıştık. Mahalli idareler seçimlerinde böyle bir imkan olur mu
bakacağız. Eğer böyle bir imkanı karşılıklı olarak hakikaten ortaya
koyabilirsek biz birlikte bunu da değerlendiririz çünkü Cumhur İttifakı'ndaki
dayanışmamız ne ise yerel seçimlerde de bu ittifakı gerçekleştirme imkanımız
olabilir. Önce arkadaşlarımız ön görüşmelerini yapar, ardından da liderler
olarak biz de oturup konuşuruz. Şayet bu mümkün olursa her iki partinin de
mahalli idarelerdeki gücünü artıracağına inanıyorum. Şayet bu mümkün olmazsa da
kendi hedefimiz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz."
Diğer partilerin de gizli veya açık benzer ittifak
arayışı içerisinde olduklarını bildiklerini belirten Erdoğan, kendilerinin
millete karşı hep hasbi, açık, samimi olduklarını, şimdi de aynısını
yapacaklarını, her şeyi milletin gözü önünde konuşacaklarını, tartışacaklarını
bildirdi.
"DAĞA
GÖNDERENLERE AYNI İMKANI SAĞLAYAMAYIZ"
"Önümüzdeki seçimleri, ideolojik hamasetle
pozisyonlarını koruyan, iş bilmez muhalefet belediyelerinden milletimizi
kurtarmanın bir fırsatı olarak görüyoruz." diyen Erdoğan, şu ifadeleri
kullandı: "Batıda ana muhalefet partisi, doğuda bölücü örgütün güdümündeki
parti pek çok belediyede adeta taş üstüne taş koymadan sırf ideolojik
kamplaşmayla bugüne kadar yönetimde kalmayı başardı ama bu defa eğer biz doğru
adaylarla, projelerle milletimizin karşısına çıkarsak işlerinin zor olduğunu
düşünüyorum. Şunu da açık söylüyorum, terör örgütüyle birlikte aday olmaya
yeltenenler, kusura bakmasınlar bizden demokratik bir yaklaşım bekleyemezler.
Zira biz bunun bedelini ağır ödedik. Bu milletin alın terini bu belediyelere
biz 'Al bunları oradaki vatandaşımıza, altyapısına, üstyapısına harca' diyerek
verirken bu verdiklerimizi oraya değil de dağa gönderenlere bu defa biz aynı
imkanı sağlayamayız. İşte biz, kayyımlarla bakın orada kısa sürede ne gibi
hizmetler yaptık, her şey ortada. Bunu Güneydoğu'daki, Doğu'daki kardeşlerim
çok iyi biliyor."
Batıda olanın, Doğu'da ve Güneydoğu'da da olacağını
anlatan Erdoğan, bu çalışmaları merkezi yönetimle yerel yönetimin birlikte
yapacağını aktardı. Erdoğan, "Kusura bakma biz bu paraları size verirken
kanal aç diye, ne kanalı, affedersin, terör örgütüne kanallar aç, bunları dağa
gönder diye vermiyoruz. Millete hizmetkar ol diye veriyoruz."
değerlendirmesinde bulundu.
Gelecek seçimlerin farklı olacağına işaret eden Erdoğan,
seçimlerde demokrasinin tüm ilkelerinin işleyeceğini, işlettirileceğini, mart
ayına bu anlayışla hazırlanacaklarını dile getirdi.
"GÖNÜLLERE
GİRDİĞİMİZ ANDA MİLLET BİZİ UNUTMAZ"
Teşkilatlardan ve belediyelerden çok çalışmalarını
isteyen Erdoğan, gönüllere girmeden netice almanın mümkün olmadığına dikkati
çekti.
"Unutmayın, şu temel ilkemiz olmalıdır, hizmet
gereklidir ama hizmet yeterli değildir. Yeterli olan nedir? Gönüllere
girmektir. Gönüllere girdiğimiz anda bu millet bizi hiçbir zaman unutmaz."
ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasının sonunda hicri yılbaşını da tebrik
etti.
Erdoğan, konuşmasının ardından AK Parti Siyaset
Akademisi'nde başarılı olan kursiyerlere plaket verdi.
YORUMLAR