Geçmiş yıllarda TRT'de yayınlanan "Yedi Güzel
Adam" adlı dizinin çekildiği mekandan yapılan canlı yayında soruları
yanıtlayan Ünal, 2011 yılında AK Parti'den milletvekili olduğu dönemde
"marka şehirler" kavramı üzerinde çalıştığını, diziyi yapma fikrinin
de o zamanlarda oluştuğunu söyledi.
TRT yetkilileriyle yapılan görüşmenin ardından dizinin 26
bölüm olarak yayımlandığını ve çok ilgi gördüğünü anlatan Ünal, bu çalışmayla
diziyi izleyen öğretmen ve öğrencilere ilham vermeyi amaçladıklarını ifade
etti.
Ünal, uzun süredir şiir yazdığını, şiirin, iç derinliğe
yolculuk yapmayı sağladığını dile getirdi.
Mahir Ünal, sosyal medyaya ilişkin bir soru üzerine,
"Orada var olan gerçekliğin kendisini değil, bir simülasyonunu
görüyorsunuz. Zaten şu anda modern zamanların bizi getirdiği nokta, gerçekle
kurgusal olanın bağının tamamen kopmuş olması. O yüzden sosyal medyada biz her
şeyin simülasyonuyla karşı karşıyayız, gerçeğin de simülasyonuyla karşı
karşıyayız ama bu simülasyon bizim psikolojimizi kaçınılmaz olarak etkilemiyor.
Bundan sonraki süreçte psikolojiyi konuşacağız çünkü artık söz konusu olan
insanın ilişki kurduğu her şey." değerlendirmesinde bulundu.
Sosyal medyada bırakılan izler üzerinden birçok
parametrede eğilimlerin, duyguların, bakış açılarının, zaafların takip
edilebildiğini söyleyen Ünal, bütün bunların raporlanarak kullanılabildiğini
belirtti.
Facebook'un kurucusu ve üst yöneticisi Mark
Zuckerberg'in, ABD Başkanı Donald Trump'un seçim kampanyasındaki veri
sızıntısına ilişkin ifade verdiğini anlatan Ünal, "46 milyon kişinin
bilgilerine ulaşılarak, o bilgiler üzerinden, o kişilerin manipüle edilmesi ve
onlara dönük bir algı operasyonunun gerçekleştirilmesi... Artık bugün bunun
için bir izne de tabi değiller. Sosyal medyada bölge seçiyorlar, PYD'nin
PKK'nın bütün dünyada 'cici çocuk' olarak algılanmasına dönük, geçtiğimiz 2
yılda ve şu anda da süren algı operasyonu yapıyorlar." ifadelerini
kullandı.
"SİYASET SERT BİR OKUL"
Siyaseti "sert bir okul ve bir şahsiyet sınavı"
olaraktanımlayan Ünal, "Şu anda ana muhalefet Erdoğan düşmanlığı üzerinden
ve AK Parti düşmanlığı üzerinden bir nefret dili üretiyor sürekli olarak. Durum
böyle olunca muhalefete dönük konuşurken ister istemez, karşınızda düşmanca bir
dil kullanan, Türkiye düşmanlarının kullandığı dili, içeride adeta bunun
taşıyıcılığını yapan muhalefetle karşılaştığınızda ister istemez bazen sertleşebiliyorsunuz."
diye konuştu.
Ünal, şöyle devam etti: "Muhalefet, siz ortaya bir
düşünce biçimi, bir çözüm bir önerisi koyarsınız o da sizin karşınıza başka bir
düşünce biçimi, başka bir öneri koyar. Şimdi bizim karşımızda bir öneri yok,
bir çözüm, bir alternatif anlamında üretilmiş bir şey yok. Erdoğanofobia ile
karşı karşıyayız, AK Partinefretiyle karşı karşıyayız. 'Ne pahasına olursa
olsun AKParti'den ve Erdoğan'dan kurtulmalıyız' diyen, bunun için 'Avrupa bize
destek verirse Erdoğan'ı deviririz' diyen bir ana muhalefet partisi ve genel
başkanı var."
"İNSANIN BİR İSTİKAMETİ VE DURUŞU OLMALI"
Ünal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyaset
tarzına tabi olduklarını vurgulayarak, şunları söyledi: "Erdoğan'ın en
temel özelliği dik durmasıdır, inancı, sözü ve duruşunun belli olmasıdır. Biz
Erdoğan'ın istikametine tabiyiz kendisine değil, temsil ettiği değerlere
tabiyiz, onu kıymetli kılan da istikameti ve inancıdır. Biz bunu gördüğümüz
için onun yanında dik duruyoruz, hedeflerimiz ve kıblemiz örtüşüyor. Bir öyle
bir böyle olamazsınız. Dün, 2005 yılında önerge veren 'din kültürü öğretmeni
niye camiye götürdü' diyen adam bugün elini açmış dua ediyor. Sen hangi
istikametin mensubusun. Biz dün neysek bugün de oyuz. İnsanın bir istikameti ve
duruşu olmalıdır."
Fransa'da ölen 11 kişinin Irak'ta ölen 150 kişiden daha
fazla konuşulmasının insan hakları ve demokrasiyle bağdaşmadığını ifade eden
Ünal, batılıların bu yüzden demokrasi ve özgürlük söylemi üzerinden Türkiye'yi
suçlamasını kabul etmediklerini dile getirdi.
Ünal, Türk milletinin arif ve feraseti yüksek bir millet
olduğunu belirterek, "Bu milletin iddiası ve irfanı tarih boyunca
olmuştur. Milletimiz her zaman mazlumun yanında olmuş, mağdura kucak açmıştır.
Biz bugüne kadar iddia sahibi olduk. İddia taşıdığımız için millet bize
güveniyor, destek çıkıyor. Biz iddiamızdan vazgeçersek millet de bizden
vazgeçer." diye konuştu.
"DEİZİM DE KAYGI DUYULACAK DURUMDA DEĞİLİZ"
Deizim konusunda da değerlendirmelerde bulunan Ünal,
"Deizim konusunda ülke olarak kaygı duyulacak durumda değiliz. Gençler bir
şeyler okuyor ve sorularına cevap bulmaya çalışıyor. Bir kısmı sorularına cevap
bulamıyor olabilir. Orucun bir terbiye biçimi olduğunu bilmemiz lazım. Nefis ve
terbiye kavramı sizi devasa bir külliyata götürür. Orucun şartı ve bozan
şeyleri işin ilmihal ve fıkhi konularıdır." ifadelerini kullandı.
AK Parti'nin milletin kendisi olduğunu söyleyen Ünal,
şöyle dedi: "Biz zaten bir kampanyadan ziyade her zaman halkın içindeyiz.
Yeni bir şey yaptık, önümüzdeki 10 yıla dönük manifesto ve şahlanış hareketi
hazırladık. Seçim beyannamemiz çok önemli. Güçlü hükümet ve yönetim şeklini
ortaya koyduk. Dünya önümüzdeki 10 yıl karışık bir sürece giriyor. Kampanyamızı
başlattık. Aday tanıtım toplantılarımızı gerçekleştirdik. Saha son derece iyi
ve heyecanlı. Muhalefet sahada kaybedeceğini bildiği için meclise odaklanmış
durumda."
"AK PARTİ OLARAK 46-48, CUMHURBAŞKANLIĞINDA 54-56 BANDINDAYIZ"
Ünal, CHP'nin Cumhurbaşkanı aday belirleme sürecini
eleştirirken de "Bunların Cumhurbaşkanlığı ve iktidar olmakgibi bir
iddiası yok. Bunların gayesi eskiyi geri getirmek. Biz yeniyi konuşuyoruz,
gelecek 10 yılı konuşuyoruz." dedi.
Partilerine yönelik saha araştırmalarına ilişkin bilgi
veren Ünal, şunları kaydetti:
"AK Parti olarak 46-48 bandındayız.
Cumhurbaşkanlığında 54-56 bandındayız. Kamuoyu araştırmalarının 2 üstü, 2 altı
durumu olabildiği için bunu söylüyorum. Her bir insanımızı tekrar tekrar
dinliyoruz. Bunu seçimden seçime değil, her zaman yapıyoruz. 16 yıldır
milletimizle olan ilişkimizi biraz daha yoğunlaştırarak sürdürüyoruz. Kamuoyu
araştırmalarında da gayet iyi durumdayız."
YORUMLAR