Birçok ülkenin siyaseti bu kirli ittifakı sonuna kadar
götürmek isterken, asıl amğdur olunlar dünya tarafından unutulmaya çalışılıyor.
Kahramanmaraş’ta faaliyet gösteren 90 Sivil Toplum kuruluşu tarafından organize
edilen “Asılsız Ermeni İddialarını Kınama ve Şehitleri Anma” programı Kahramanmaraş
Onikişubat İlçesi, Süleymanlı mahallesinde düzenlendi.
Düzenlenen program saygı duruşu, İstiklal Marşı’nın okunması ve Kur’an- Kerim Tilaveti ile başladı. Programın açılış konuşmasını yapan Tertip Komitesi Başkanı Ahmet Kolutek: “Bizim bu programı yapmamız ve burada bulunmamızdaki gayemiz, bu köylerde Müslüman Türklere Ermeni çetelerinin yapmış olduğu vahşetle ilgili; Ne farklı bir sayfa açmak,Nede kabuk bağlamış yaraları, yeniden kaşımak için değil, Ermeni diasporasının; örgütlü kin yumağını, unutmamak için buradayız” dedi
GERİDE GÖZÜ YAŞLILAR
KALDI
Ermeni çeteleri tarafından Türklerin acımasızca
katledildiğine değinen Kolutek şöyle konuştu: “Gördüğünüz gibi, bu yerleşim
yerleri, bilhassa Süleymanlı zor bir coğrafyadır.
Bulunduğumuz bu yerde, Müslüman Türk kardeşlerimiz 1862-1895
ve 1921 yılına kadar çok acılar yaşadılar. Ermenilerin birçok katliamlarına ve
vahşetlerine maruz kaldılar. Burası milletimiz için acıyla anılan bir
bölgedir.Buradan, Ermenilerin yağmış olduğu , zulüm ve vahşette ilgili çok acı
hikayeler , sinelerimizi kor gibi dağlayan; Beşenden, Asker Kayasından,Gebenden
yüreğimize acı bir ses veren nice ağıtlar vardır.
Burada; Ermeni komitacıların atmış olduğu kurşunları
göğsünde karşılayarak, şu gördüğünüz amansız coğrafyada fişek gibi savrulan
askerlerimizin geride bıraktığı yetimlerin göz yaşları vardır”
YERLERİNDE OLDULAR
Kolutek şöyle konuştu: “Şu gördüğünüz şehitlikte yatan vatan
evlatlarının; Ermeni çeteleri tarafından canlı canlı şu gördüğünüz asker
kayasından atılarak; Osmanlının bir parçası olan Süleymanlı’yı savunmak adına
ödedikleri çok ağır bedeller vardır. Bu köylere Ermeni eşkıyalar tarafından
yapılan baskınlar sonucu kardeşlerimizin evleri yakılmış yıkılmış malları talan
edilmiş, insanlarımız yerlerinden yurtlarından edilerek dağlara sığınmışlardır.
Burada yaşayan Ermeniler Osmanlının tesis ettiği kardeşliğe isyanla
katliamlarla karşılık vermişlerdir. Emperyalist güçlerle beraber hareket ederek
bulunduğumuz bu yerde isyan etmişlerdir. Baran Agasi önderliğindeki yaklaşık 15
bin Ermeni çetesi 1895 yılında Osmanlıya karşı burada en büyük isyanı
çıkartarak; Baydemirli, Kertmen, Bertiz, Beşenli, Zeytun, Fırnız, Çukurhisar,
Kürtül,Yenidemir, Demrek, Sarı Mollalı, Yenice Kale, Hacı İbrahim
Uşağı,Gökgedik, Andırın ve Gebende 26 bin savunmasız Müslüman Türkü akıl
almaz vahşet ve işkencelerle
katletmişlerdir. Zeytun kışlasından esir aldıkları askerlerin bazılarının ayak
derilerini yüzerek askerleri kışlada yakmışlar, bazılarını da diri diri
günümüzde asker gayası denilen yerden atarak şehit etmişlerdir”
1500 ERMENİ GEBEN’İ
BASTI
Kolutek konuşmasında şunlara yer verdi: “Andırın ve geben
bölgesinde tarif edilemeyecek katliamlara girişerek savunmasız insanları, görev
yapan memurları, yüzlerce kadını tutsak ederek buraya getirmişler, kadınlara
tecavüz ederek, göğüslerini keserek aşağıdaki kanlı köprüden atmışlardır. Türk
milleti I. Dünya savaşında bir çok cephede ölüm kalım savaşı verirken ermeni
eşkıyaları yine emperyalist güçlerle işbirliğine girerek burada ve Anadolu’nun
bir çok yerinde ayaklanarak ordumuzu arkadan vurmuşlardır. İşte bundan dolayı
Osmanlı nefsi müdafaa için tehciri yapmak zorunda kalmıştır. Tehcir tarihinden
bugüne kadar ermeni diasporası tarafından dünyaya deklare edilmeye çalışılan
sözde soykırım iddialarını Müslüman
Türke yapmış oldukları katliam ve zulmün merkezi olan, Zeytun’dan şiddetle
kınıyoruz. Bu bölgede savunmasız olarak Ermeni çeteleri tarafından katledilen
26 bin şehidi rahmetle anıyoruz. Bizler Türk Milleti olarak bu katliamları,
vahşetleri, bu acıları ve dökülen bu kanlı göz yaşlarını hiçbir zaman
unutmadık. Bu toprağın dağında, taşında, kapılarının eşiğinde , çeşmelerin
başında, esen her rüzgarın sesinde , ermeni çetelerinin zulmü ile ilgili
ağıtlar vardır. Bizim için ağıtlaracıdır, bizim için ağıtlar göz yaşıdır.
Yakılan herağıdın da arka planında çok acı bir hikayesi vardır. Bunları nasıl
unuturuz. Gebenli deli kız ağıdını nasıl unuturuz. Evet, bizler unutmadık. Hele
gebende yaşanan şu acı hikâyeyi: 19 Kasım 1985’te 1500 Ermeni eşkıyası gebeni
basar
Bu olayı gören bir kadın şu ağıdı yakar.
Akşamınan bir yel esti
Yatsıyınan gavur bastı
Gavurimiş kara gavur
Yedi gelin birden astı.
Gökte yıldız sayılır mı
Çiğ yumurta soyulur mu
Ne emersin ağ bebeğim
Ölmüş anne emilir mi”
VAHŞİCE KATLEDİLDİLER
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektör Yardımcısı Pof.
Dr. İbrahim Solak düzenlenen programın basın bildirisini okudu. Solak basın
bildirisinde şunları paylaştı: “
Bugün burada sözde Ermeni soykırımı iddialarını kınamak ve
Ermeni çeteleri tarafından tam da burada, Süleymanlı'da, vahşice katledilen
onbinlerce şehidimizi anmak amacıyla toplanmış bulunmaktayız. Bu hem ecdadımıza
olan saygımızın, sevgimizin bir gereği, hem de birlik ve beraberliğimiz
açısından ortaya koyduğumuz toplumsal ve milli refleksin dünyaya ilanıdır.
Öncelikle hain terör örgütleri tarafından şehit edilen tüm
şehitlerimizeAllah'tan rahmet, milletimize sabır ve baş sağlığı diliyoruz.
Tarih milletlerin hafızasıdır. Tarih dündür, bugündür,
gelecektir. Tarihini iyi bilmeyen, geçmişini düşünmeyen milletler,
geleceklerini doğru planlayamaz ve doğru inşa edemezler. Tarihine sahip
çıkmayan ve tarihinden gerekli dersleri alamayanlar pusulasız kalmış, rotasını
kaybetmiş gemi gibidirler. Bugünü okuyabilmek, iyi anlamak ve olanları
değerlendirebilmek, dünü iyi öğrenmekten geçer. Bundan dolayıdır ki, tarihimizi
öğrenmek ve gelecek nesillerimize öğretmek, olmuş olanları doğru bir şekilde
aktarmak, en temel milli görevlerimizdendir.
Ermeni Diasporası, Ermenistan devleti, ülkemize ve
milletimize düşman ülkeler tarafından gündemde tutulan sözde soykırım
iddiaları,bugün adeta modern bir Haçlı Seferine dönüşmüştür. Öyle ki, 1915
yılında Türk devletine haince saldıran Ermeni çetelerin hukuk çerçevesinde
durdurulması için yapılan hareketler ve Osmanlı devleti tarafından tamamen
güvenlik amacıyla alınan tehcir kararının, bu çevrelerce bir ‘soykırım’ olarak
adlandırılması ülkemize ve milletimize karşı topyekun bir siyasi saldırı ve
dünya kamuoyunda olmayanı olmuş gibi göstermek şeklinde bir linç kampanyası
halini almıştır.Sözbirliği etmişçesine Batılı devletlerin parlamentolarında
sözde soykırım için kararlar alınmaktadır.
Avrupa Parlamentosu 12 Mart 2015 tarihinde almış olduğu
siyasi kararla, Avrupa Birliğine üye devletlerden sözde soykırımın hukuksal
planda tanınmasını istemiştir. “Sözde soykırım” bahanesiyle başlayan bu
saldırıların hiçbir şekilde tarihi ve bilimsel yanı bulunmamaktadır.
Türkiye'nin, tehcirin ve beraberinde yaşanan olayların tarihçiler tarafından
tartışılması yönündeki tüm girişimlerine rağmen, sözde soykırım iddialarıyla
Türkiye'nin dış politikası sürekli baskı altında tutulmak ve sözde soykırımın
tanınması için yoğun mücadeleler verilmektedir. Ancak şu bilinmelidir ki,
mahkeme niteliği taşımayan bu parlamentoların sözde soykırım iddialarını kabul
etmelerinin hiç bir hukuki değeri yoktur. Bu kararlar hukuk nezdinde, Türk
milleti nezdinde yok hükmündedir.
Uluslararası hukuk açısından soykırım, dini ya da etnik bir
grubu, dininden yada etnik kökeninden dolayı bilinçli ve kasıtlı olarak yok
etmektir. Ayak bastığı her yerde adaleti, hakkı ve hukuku hakim kılan Yüce
Milletimizin başı dik, alnı açıktır. Söz konusu dönemlerde cereyan eden
olayların, vicdan ve ahlak sahibi tarafsız tarihçiler tarafından, bilimsel
olarak resmi belgeler ve arşivler dikkate alınmak suretiyle araştırılması,
tarihi gerçeklerin ortaya çıkarılarak, tüm dünyaya ilan edilmesi asla
vazgeçmeyeceğimiz haklı talebimiz ve çağrımızdır. Bu çağrımızı geçmiş yıllarda
da zikretmemize rağmen, Ermeni çetelerinin ve işbirlikçilerinin bu çağrıları
cevapsız bırakmaları ve kaçmaları, tarihsel gerçeklerle yüzleşmek istememeleri,
soykırım suçlamalarının sadece siyasi amaçlarla uydurulmuş koskoca bir yalan
olduğunun en büyük göstergesidir.
Söz konusu dönemlerde Ermeni çetelerinin ve
işbirlikçilerinin bilinçli ve kasıtlı olarak yaptıkları Müslümanlara yönelik
katliamlar, resmi belgelerde ve arşivlerde açık ve net olarak görülmektedir.
Yüce Milletimiz söz konusu dönemlerde katliamlara maruz kalan evlatları ile
ilgili hukuki haklarını saklı tutmakta kendi yapmış oldukları katliamları
ecdadımıza yüklemeye çalışan şer odaklarını şiddetle kınamaktadır.Tarihinizle
yüzleşin diyenlere hodri meydan diyoruz.
Şunu biliyoruz ki, milletimizin hak davası olan, İlay-ı
Kelimetullah mücadelesi devam ettiği sürece bu ve benzeri kirli oyunlar
bitmeyecektir. Bundan dolayıdır ki, millet ve devlet olarak sadece kendimiz
için değil yüz yıllarca zalimlere korku, mazlumlara umut olan asil ecdadın
torunları olarak ezilen, zulüm gören tüm mazlumlar için bir olmak, diri olmak
ve güçlü olmak mecburiyetindeyiz.Tüm Dünya bilmelidir ki; yüz yıllarca
mazlumların umudu, zalimlerin korkusu olmuş Milletimiz bu soykırım
suçlamalarını, asil ecdadına küfür ve hakaret olarak görmekte ve bu suçlamada
bulunanlara her zemin ve zamanda gereken cevabı belgeler ve tarih ışığında
misliyle vermektekararlıdır.Buradan Ermenistan devlet yetkililerine, diaspora
çetelerine ve işbirlikçilerine tekrar sesleniyoruz; Yüce Milletimiz tarihinin
hiçbir döneminde hiçbir millete soykırım yapmamıştır ve bu soykırım yalanlarını
asla kabul etmeyecektir. Tarihi gerçekler apaçık ortadayken, yalanlar üzerine
inşa etmeye çalıştığınız kirli tezgahınızmutlaka çökecek ve tüm şer odakları bu
tezgahın altında kalacaktır.
Yüce Türk milletine sözde soykırım isnadında bulunan,
bulunmaya çalışan, sözde insan hakları savunucuları, Amerikan kıtasında
Kızılderililere karşı yapılanları,I. Dünya savaşı sırasında Balkanlar ve
Rumeli’de yerinden yurdundan edilen milyonlarca Türkün ve müslümanındurumunu,
Cezayir ve Ruanda'da 2,5 milyondan fazla insanın acımasızca katledildiğini,
Ermenistan'ın 1992 yılında Hocalı'dakiinsanlık dışı vahşi katliamını ve
soykırımını, Doğu Türkistan’da, Bosna’da, Kafkaslarda ve bugün dahi dünyanın
dört bir tarafında yaşananları, oluk oluk akıtılan Müslüman kanını ve burada
yapılanları nasıl değerlendirmektedir?
Şu asla unutulmamalıdır ki, mazlum ve mağdur milletlere
karşı yapılan insanlık dışı bu uygulamalar hafızalarımızdaki yerini ve
tazeliğini hala koruyor, koruyacaktır. Kendi tarihleri karanlık olanlar,
tarihleri kan, vahşet ve gözyaşı ile doluolan milletler ve ülkeler, Yüce Türk
Milletini ve son devletimiz, dünyada mazlumların, zulme uğrayanların sığınakgâhı
olan Türkiye'mizi soykırımla itham etmeleri, suçluluk psikolojisinden başka bir
şey değildir.
Tarih boyu birçok devlet ve imparatorluk kurmuş, hak,hukuk
ve adaletin temsilcisi olmuş yüce milletimiz dininden ve töresinden aldığı
terbiyenin bir gereği olarak kendi bünyesinde kin ve nefret duygularına asla
yer vermemiştir ve vermeyecektir. Bir önceki devletimiz, Devlet-i Âliyye, yani
Büyük Osmanlı Devleti, en güçlü olduğu Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim
ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde Avrupa’nın ve Asya’nın birçok devletini
ortadan kaldırmış ve burada yaşayan milletleri bünyesine katmıştır. Fatih
İstanbul’u fethettiği, Kanuni Mohaç ovasında düşmanı yerle bir ettiği
zaman,yenilmiş milletlere karşı ne yaptıysa, nasıl bir politika takip ettiyse,
Osmanlı Devleti yöneticileri son yüzyılda, tarih sahnesinden çekilirken de aynı
siyaseti uygulamışlardır. Yani bünyesine kattığı milletleri barış ve huzur
içerisinde, diline, dinine, kültürüne dokunmadan yaşatmıştır.
Bugün aynı siyaseti hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti
yöneticileri hem de vatandaşları olarak bizler sürdürmekteyiz. Yüzyıllardır
dostça, kardeşçe, omuz omuza yaşadığımız "Millet-i Sadıka" olarak
adlandırdığımız Ermeni milletine olan hoş görümüzü, yakın geçmişte yaşanan ve
her iki tarafın da ciddi kayıplar vermesine yol açan tüm olumsuzluklara rağmen
hala muhafaza etmekteyiz.Emperyalist odakların ve işbirlikçilerinin kirli
dehlizlerinde yazdıkları kanlı senaryolarına figüran olmayan sağ duyulu
Ermenileri bağrımıza basmaktan asla tereddüt etmemekteyiz.
Ortak gelecek ve huzurlu yarınlar için Ermeni halkına
1918’de kurulan ilk Ermenistan Devletinin Başbakanı Ovannes Kaçaznuni‘nin ‘Emperyal
güçlerin oyunlarına geldik,hayal gördük yazık ettik memleketimize. Aslını
söylemek gerekirse, Türkler haklıydı” sözlerini hatırlatıyor, emperyalist
odakların, şer güçlerinin kirli emellerinden kendilerini kurtarmalarını ümit ve
temenni ediyoruz.
Birinci Dünya Savaşında düşmanla işbirliği yaparak Osmanlı
Devleti’ni içeriden çökertmek isteyenlerin torunları bugün Türk milletini
soykırım iddiaları ile itham edip tarihi gerçekleri çarpıtmaya çalışmaktadır.
Bu iddiaların cevabı burada, Zeytun’da saklıdır. İddia sahiplerinin gelip
burayı, şurada yatan şehitlerin anıt mezarını gördüklerinde bütün iddialarından
vazgeçip bizlerden özür dileyeceklerine inanıyoruz. Çünkü savaşın ağır şartları altında ihanetle
sarsılan Anadolu insanı acıların en büyüğünü bu topraklarda yaşadı. Bizler,
Birinci Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden bütün insanların acısını
yüreğimizde hissediyoruz. Kendi doğdukları topraklardan uzaklaştırılıp
Anadolu’ya zorla sürülen Balkan, Kırım ve Kafkas göçmenlerinin buraya gelmeden
önce memleketlerinde maruz kaldıkları insanlık dışı muameleleri şiddetle
kınıyor, onların yaşadıkları dramın unutulmaması gerektiğini hatırlatıyoruz.
Son olarak tekrar ediyoruz ki, bu işin çözülmesi için,
dünyanın dört bir tarafından bağımsız ve tarafsız tarihçilerden oluşan bir
komisyon kurulmasını, olayın yaşandığı tarihlerdeki bütün devletlerin arşivlerinin
açılmasını, bu meselenin siyasetten uzak, parlamentoların güdümünden arınmış
bir şekilde incelenmesini, açıklığa kavuşturulmasını arzuluyor ve talep
ediyoruz.
Kahramanmaraş'lı Sivil Toplum Kuruluşları olarak, Ermeni
çeteleri tarafından onbinlerce Müslüman Türk'ün katledildiği Süleymanlı'da,
aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyor, kendi emperyalist
çıkarları için bağımsız bir Ermeni devleti kurma vaadi ile yüzyıllarca
Türklerle barış içinde yaşamış Ermenileri kandırarak, Ermeni İhtilal Komiteleri
eliyle katliamlar yaptıran Haçlı zihniyetini ve küresel emperyalizmi şiddetle
ve nefretle lanetliyor, milletimizin bu soykırım yalanlarını asla kabul
etmeyeceğini, bu konunun siyasetin ve siyasetçilerin değil, tarihçilerin konusu
olduğunu bütün dünyaya en gür sesimizle haykırıyoruz.
Türkiye’yi ve Türk-İslam coğrafyasını kaosa sürüklemek
isteyen bu karanlık, şer güçlerinheva ve heveslerinin kursaklarında kalacağına
can-ı gönülden inanıyoruz”
Konuşmaların ardından
1895-1921 yılları arasında ermeni komitecileri tarafından
Zeytun bölgesinde katledilen şehitler için düzenlenen anma programına,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektör Yarımcısı İbrahim Solak, Gazi
Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Nejla Günay, Kahramanmaraş Büyükşehir
Valiliği Basın Yayın Halkala İlişkiler Müdürü Halit Uğur, Kahramanmaraş Büyükşehir
Belediyesi STK’lar Daire Başkanı Adnan Alagöz, Kahramanmaraş Platformu Basın
Sözcüsü Yunus Bülbül, Kahramanmaraş tarih Kültür ve Turizm Platformu Başkanı
Ahmet Kolutek, Platform üyesi Dernek Başkanları ve üyeleri ve çok sayıda
vatandaş katıldı.
YORUMLAR