Cengiz, okulların
açılmasıyla birlikte pek çok sürecin de başladığını anımsatarak, “Anneden
ayrılma korkusu, yalnız kalma endişesi, arkadaş edinmede güçlük, kendini ifade
etmede zorlanmalar gibi pek çok konu bir anda ailenin gündemine girmiş olur”
diye konuştu.
Tepki belirten
davranışların altında duygusal bir ihtiyacın olabileceğine vurgu yapan Cengiz, çocuğun
ihtiyacına kulak vermenin çözüm için birinci adım olacağını söyledi.
“Okula
gitmeyeceğim” cümlesini, “okula gideceğim için endişeliyim” cümlesine dönüştürmenin
kurulan iletişimin yapısına bağlı olduğunu anlatan Cengiz, şunları kaydetti:
“Okula
gitmeyeceğim diye bağırıp ağlayan bir çocuğa, ‘hayır gideceksin, bak herkes
gidiyor ne var bunda bu kadar ağlayacak’ şeklinde mantıksal açıklamalar
yaptığımızda çocuğun duygusu anlaşılmamış olacak ve duygusu kabul edilmediği
için durum kaygısal boyuta taşınacaktır.
‘Okula gitmeyeceğim’ diyen bir çocuğa, ‘şu an
endişelisin okula gitmek sana bu yüzden zor geliyor seni anlıyorum ve bu
sorunun üstesinden gelmen için yanındayım’ şeklinde bir yaklaşım, çocuğa
anlaşıldığına dair bir ipucu sunar, bununla birlikte çocuk iç dünyasının
kapılarını ailesine açmayı da öğrenmiş olacaktır.”
HAZIRLIK SÜRECİ
Cengiz, okula
başlamadan önce hazırlık sürecinin yaşanmasının çocuğun kaygısını azaltacağını,
atılacak her adım öncesi yapılan küçük hazırlıkların bireyin yaşı kaç olursa
olsun rahatlatıcı olduğunu anımsattı.
Hazırlık
süresinde en önemli rolün ailelere ait olduğunun altını çizen Cengiz, şöyle
devam etti:
“Çocuk için okul
aileden evden ilk kez ayrılıp kendi başına var olmaya çalışacağı, günün büyük
bölümünü arkadaşlarıyla ve başka yetişkinlerle geçireceği farklı bir ortam
demektir. Bu noktada çocuk tanışacağı yeni ortama onun için en tanıdık ortam
olan aile ortamını yansıtacaktır. Aile ortamı eşittir çocuk eşittir okul ortamı
demektir.
Çocuk ilk kez
sistemli, programlı öğretimin gerektirdikleriyle karşılaşacak, belirli bir
disiplin planı dahilinde kurallara uyacak. Daha önemlisi okuma- yazma, aritmetik gibi konuları öğrenmekle
yükümlü olacağından, bu dönemde yaşadığı tüm tedirginlikler olağandır. Çocuklar,
bu endişeyle başa çıkmayı öğrendiklerinde okulu bir kriz ortamı olarak görmeyeceklerdir.”
AİLELER NASIL YAKLAŞMALI?
Ailelere çocuklarının
okula başlangıçta yapmaları gerekenlere değinen Cengiz, “Anne baba olarak
onların endişelerini azaltmanın en etkin yolu sakin ve rahat biçimde çocuğun
kafasındaki soruları yanıtlamaktır” ifadelerine yer verdi.
İlk haftalarda
okul alışverişi yapılacağını vurgulayan Cengiz, bu durumda alınması gereken her
şeyin beraber alınması ya da en azından çocuğa fikrinin sorulması gerektiğini
bildirdi.
Alınacak tüm
malzemelerin işlevlerinin çocuğa tek tek anlatılması ve çocuğa alışverişte
seçenekler sunulması gerektiğini vurgulayan Cengiz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuğa bu
dönemde güven vermek önemlidir. Eğer aile okula başlangıç konusunda kendine
dair endişeler taşıyorsa çocuğa yansıtma konusunda dikkatli olmalıdır. Çocuk
kendisi panik halindeyken ailesinin panikli tepkilerine şahit oluyorsa ailesine
güven konusunda inanmayacaktır.
Bu dönemde
çocuğu cesaretlendirmek önemlidir. Okulun ilk haftalarında servis
kullanılacaksa servis hakkında detaylı açıklamalar yapılmalıdır. Onu kimin
karşılayacağı sabah servise nasıl bineceği gibi.
Okul sınıf
kapısında uzun vedalaşmalara engel olmak da önemlidir. Çocuğunuza ve kendinize
bu yeni duruma adapte olmak için bir ay kadar süre tanıyın. Eve geldiğinde
okulla ilgili onunla konuşun. Tüm bunlar olurken iyi bir dinleyici ve yol
arkadaşı olun.”
YORUMLAR