Kovid-19 nedeniyle birçok yönden büyük değişimler yaşayan
dünyanın salgın sürecinden aldığı derslere değinen İletişim Başkanı Altun, bu
küresel salgının hiçbir ülkenin kendisini dünyadan tamamen izole edemeyeceğini
ortaya koyduğunu ifade etti.
Bir virüsün haftalar içinde dünyanın en ücra köşelerine
kadar yayılması gibi bir durumun geçmişte hayal bile edilemez olduğunu belirten
İletişim Başkanı Altun, “Salgından
çıkarılan diğer ders de insanların ve ulusların ‘birlikte’ daha güçlü olduğuydu.”dedi.
“TÜRKİYE DÜNYAYA
UMUT VERDİ”
Fahrettin Altun, bu zorlu dönemde, Türkiye’nin attığı
adımların çıkarılan dersleri yansıttığını belirterek, şunları kaydetti: “ABD ve Avrupa’dan Afrika ve Asya’ya kadar
dostlarımız ve müttefiklerimizin destek çağrısına cevap verdik. Türk halkı
dünyanın her yerindeki insanlarla cerrahi maskelerini, solunum cihazlarını ve
koruyucu ekipmanlarını paylaştı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde dünyaya bir umut mesajı ilettik: ‘Ümitsizlikten sonra nice ümitler
vardır. Karanlığın ardında nice güneşler vardır.’ Milletimiz, ülke içinde de
Kovid-19 tehlikesiyle mücadele için harekete geçti. Doktorlar ve hemşireler
dâhil olmak üzere sağlık çalışanlarımız, bu görünmez düşman karşısında en ön
cephelerde yer aldı. Hizmet sektörümüz de Türkiye’nin her yerinde ihtiyaçların
karşılanması noktasında kritik bir rol oynadı.”
“AVRUPA’DAKİ TÜRK
TOPLUMU DA SALDIRGAN BİR AYRIMCILIKLA KARŞI KARŞIYA”
İletişim Başkanı Altun, tarih boyunca insanlığın krizler
karşısında birlik olmak yerine suçlu arama eğiliminde olduğuna işaret ederek,
şunları söyledi: “Engizisyon’dan İkinci
Dünya Savaşı’na kadar her dönemde insanlar, kendi sorunlarından başkalarını
sorumlu tutmuştur. Günümüzde de benzer bir tehlike ile karşı karşıyayız. Bazı
toplumlar, Kovid-19 salgınının faturasını göçmenlere çıkardı. Diğerleri de bu
halk sağlığı krizini, başta Müslümanlar olmak üzere azınlıkları hedef almak,
sindirmek ve dışlamak için kullandı. Bu gibi çabalara, hükümetin Müslüman
çocukların kaydını tuttuğu iddia edilen Fransa gibi ülkelerde de şahitlik
ediyoruz. Avrupa’nın başka yerlerinde ise aşırı sağcıların hükümet
politikalarını belirleyebilecek ölçüde güçlendiğini görüyoruz.”
Fahrettin Altun, Avrupa’da her anlamda örnek bir azınlık
olan Türk toplumunun da saldırgan bir ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını
belirterek, “Üstelik bu durum, Özlem
Türeci ve eşi Uğur Şahin’in Kovid-19 aşısını bulmalarına rağmen değişmiyor.” dedi.
“AVRUPA’DAKİ
GÖÇMEN VE MÜSLÜMAN KARŞITLIĞININ ÖNÜNE GEÇİLMELİ”
İletişim Başkanı Altun, “Herkesin iyiliği için, özellikle Avrupalı dostlarımızı, tarih tekerrür
etmeden önce göçmen ve Müslüman karşıtı anlayışın önüne geçmeye davet ediyoruz.
Mevcut durumu Avrupalı Yahudilerin 1920’lerde maruz kaldığı şeytanlaştırmayla
kıyaslayanlara karşı çıkmak yerine, ırkçılık ve aşırıcılığı reddetmek için
birlikte çalışma çağrısında bulunuyoruz.” diye konuştu.
Gelecekte yaşanabilecek trajedilerin önlenmesi için en
önemli hususun gerçeklere ışık tutmak olduğuna dikkati çeken İletişim Başkanı
Altun, “Bu noktada TRT bünyesinde
faaliyet gösteren uluslararası kanalların olağanüstü çalışmalarının önemini
vurgulamak isterim. TRT World ile birlikte TRT Arapça, Rusça ve Almanca
kanalları, güncel haberleri insan ve değer odaklı bir perspektiften
izleyicilerine ulaştırmaktadır. Bu kanallarımız, ‘sessizlerin sesi’ olmak
adına, habercilikte özgün bir dil oluşturmayı başarmışlardır.” ifadelerini
kullandı.
Fahrettin Altun, dezenformasyon ve nefretle mücadelenin,
dış politika başta olmak üzere, diğer alanlarda atılacak adımlarla
perçinlenmesi gerektiğini vurguladı.
“AB, TÜRKİYE’YE
SAYGILI DAVRANMALI”
Türkiye olarak Kovid-19 krizinin üstesinden gelmek ve
daha iyi bir gelecek inşa etmek için birlikte çalışmanın gücüne inandıklarını
belirten İletişim Başkanı Altun, “Fakat,
uluslararası iş birliği ancak eşitlik, karşılıklı çıkarlar ve ortak değerler
temelinde geliştirilebilir. İnsanlık tarihinde yeni bir sayfa açılırken, kadim
ve yeni dostlarımıza ve müttefiklerimize gönderdiğimiz mesaj budur.” dedi.
Avrupa Birliği ile daha yakın bir ilişki kurmak
istediklerini ve buna gayret ettiklerini dile getiren İletişim Başkanı Altun, “Ortak dayanışma ve iş birliğimiz,
Avrupa’daki nefret ve ayrımcılık çağrılarına karşı koyma noktasında kilit
önemdedir. Birliğin, dünyadaki Müslümanlarla bir sorunu olmadığını
kanıtlamasının tek yolu, Türkiye’ye saygılı davranmasıdır. Zira dostluğun,
riyakârlık ve üstten bakmayla bir arada olamayacağı ortadadır. Türkiye’nin
‘taviz vererek Avrupa’nın dostluğunu kazanması gerektiği’ fikri, hem haksızdır
hem de gerçeklikten uzaktır. Bunun yerine, Avrupalı muhataplarımıza,
ilişkilerimizi ileriye götürecek tek unsurun ‘diyalog’ olduğunu ifade
ediyoruz.” diye konuştu.
“ABD,
MÜTTEFİKLERİYLE GERİLEN İLİŞKİLERİNİ ONARMALI”
Türkiye’nin stratejik ortağı olan ABD’ye bakışının da
benzer olduğunu belirten İletişim Başkanı Altun, “Bir NATO müttefiki olan Türkiye son yıllarda ne yazık ki Washington’da
benzeri görülmemiş hasmane bir muamele görmektedir. Kendilerine ister PKK ister
DEAŞ adını versinler, teröristlere karşı sarsılmaz ve kararlı mücadelemiz
anlaşılmaz bir biçimde çarpıtıldı. İşin ilginci, ABD dış politikasının,
Amerikan çıkarlarına da hizmet etmeyen bir noktaya gelmiş olmasıdır. ABD’nin,
yeni yönetimle birlikte, geleneksel müttefikleriyle gerilen ilişkilerini onarma
ve onların hayati çıkarlarına da gereken saygıyı gösterme yoluna gideceğini
temenni ediyoruz.” görüşlerini dile getirdi.
“HERKESİN
HAKLARINI VE ÇIKARLARINI GÖZETEN YENİ BİR DÜZEN İNŞA ETMELİYİZ”
İletişim Başkanı Altun, daha dayanıklı ve temsil
kabiliyeti daha yüksek bir dünya düzeninin ancak saygı temelinde
kuralabileceğini belirterek, “İnsanlığın,
siyasi liderlik ve ekonomik büyüme yönünden tek bir ülkeye olan bağımlılığı
daha da azalırken, herkesin haklarını ve çıkarlarını gözeten yeni bir düzen
inşa etmeliyiz.” dedi.
Fahrettin Altun, bu yeni dönemde tahakküm yerine
karşılıklı bağımlılığı, rekabet yerine dayanışmayı, mücadele yerine iş
birliğini desteklemek gerektiğini vurguladı.
Gelecek dönemde, insanlığın iki ana alanda ilerleme
kaydetmeye odaklanmasının şart olduğunu belirten İletişim Başkanı Altun, şu
değerlendirmede bulundu: “Öncelikle,
ekonomik düzenimizin gelecekteki şokları sindirebilme kapasitesini geliştirmek
için mevcut küresel tedarik zincirine yeni alternatifler üretmeliyiz. Kovid-19
salgınının halk sağlığına yönelik tarihteki son tehdit olmayacağına inanmak
yerinde olacaktır. Dünya giderek birbirine daha bağlı hale geldikçe, gelecekte
benzer güçlüklerle karşılaşma ihtimalimiz de yüksektir. Bu krizlere hazırlıklı
olmak amacıyla eksikleri tamamlayacak, mücadele başarımızı artıracak
mekanizmalar kurmalıyız. Yeni küresel tedarik zinciri, dezavantajlı ülkeler
için yeni fırsatlar oluşturarak onları güçlendirmeli ve böylece bir ‘barış
kaynağı’ olarak rol oynamalıdır.”
İletişim Başkanı Altun, Türkiye’nin genç ve yetenekli
nüfusu ile bu sürece katkıda bulunmaya fazlasıyla hazır olduğunu belirtti.
“DÜNYANIN 5’TEN
BÜYÜK OLDUĞUNU KABUL ETMELİYİZ”
Çok taraflılık ve uluslararası örgütler konusunda da daha
destekleyici olmaya ihtiyaç bulunduğunun altını çizen İletişim Başkanı Altun, “Birleşmiş Milletler’den başlayarak
uluslararası örgütleri reforme ederek geliştirmeliyiz. Uluslararası örgütlerin
önümüzdeki on yıllar boyunca barışı koruyabilmelerini ve insanlığın gelişimini
desteklemelerini temin etmeliyiz. Hiç kuşkusuz, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi reformu, zamanı çoktan gelmiş ve açıkça ihtiyaç duyulan bir adımdır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın geçmişte defalarca söylediği gibi, II. Dünya Savaşı
sonrasındaki güç dengesi artık dünyamızın gerçeklerini yansıtmıyor. Bu
kopukluğu gidermek ve Birleşmiş Milletleri tekrar yararlı hale getirmek için
hepimiz ‘dünyanın 5’ten büyük olduğunu’ kabul etmeliyiz. Değişimin,
uluslararası sistemin diğer kısımlarına ulaşabilmesi, ancak BM Güvenlik
Konseyi’nin reformuyla mümkün olacaktır.” yorumunu yaptı.
Fahrettin Altun, uzun süredir BM reformunun savunucusu
olan Türkiye’nin uluslararası düzeyde anlamlı bir reform gündemine katkıda
bulunmaya hazır ve muktedir olduğunu ifade etti.
YORUMLAR