Memorial Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Bölümü’nden Prof. Dr. Cem Devge, kulak tümörleri konusunda dikkat edilmesi
gerekenler hakkında bilgi verdi.
Kulak kepçesinden başlayarak beyin sapına kadar geniş bir
alanda görülebilin kulak tümörleri, anatomik yerleşim yerlerine göre daha iç
kısımlarda yer alıyorsa tanısı zorlaşabilmektedir. En rahat şekilde kepçede ve
dış kulak yolunda fark edilebilen bu tümörler; orta ve iç kulakta tıkanıklık,
işitme kaybı ve çınlama gibi şikayetlerle kendini gösterebilmektedir. Orta
kulağın herhangi bir bölümünde tümör geliştiğinde, orta kulakta bulunan ve
birbirine eklemlerle bağlı olan 3 adet orta kulak kemikçiğinin titreşimleri
bozulmakta, kişide işitme kaybının yanı sıra çınlama da yaşanabilmektedir.
Kulağınızdaki tümör dengenizi bozabilir
İç, dış ve orta kulak farklı dokulardan oluştuğu için
buralarda oluşan tümörler de farklı tiplerde olabilmektedir. Dış kulak yolu
tümörleri, diğer kulak tümörlerine göre görünebilir olması nedeniyle hastanın
kendisi tarafından da tespit edilebilmektedir. İç kulakta oluşan tümör ise,
işitme kaybı ve çınlamanın yanı sıra aynı bölgede bulunan denge merkezini de
etkileyerek denge bozukluklarına da neden olabilmektedir.
Cep telefonlarını kulaklıkla kullanın
Dünyada şu anda 5 milyardan fazla cep telefonu
kullanıcısı bulunmaktadır. Kulak tümörlerinin oluşumunda cep telefonlarının
etkisi olabilmektedir. Telefonu çok uzun süre kullanan kişilerde, “akustik
nörinom” denilen ve işitme sinirini etkileyen bir tümörün görülme riski
artmaktadır. Manyetik bir alanın içinde bakır tel benzeri bir iletken hareket
ettirildiğinde üzerinden nasıl bir akım geçiyorsa, iletken olan insan vücudu da
cep telefonlarının yarattığı manyetik alandan etkilenebilmektedir. Cep
telefonları, bir çeşit radyasyon şekli olan radyofrekans dalgaları yaymaktadır.
İnsan vücudu, elektromanyetik radyasyon yayan cihazlardan enerji emer. Vücudun
telefona en yakın kısımları, yani kulak ve işitme ile bağlantılı beyin
bölgeleri bu enerjiyi en fazla emen dokulardır. Radyofrekans dalgalarının
etkisiyle cep telefonuyla uzun süre konuşulduğunda mikrodalga fırınlarda
pişirilen yiyecekler gibi beynimiz de konuşma süresi uzadıkça ısınmaktadır.
Ayrıca elektromanyetik dalgalar hücresel, hatta moleküler düzeylerde
değişiklikler meydana getirebilmektedir. Tümör gelişmese bile, iç kulak
hasarlarına bağlı işitme ve çınlama problemlerine cep telefonu kullanıcılarında
daha fazla rastlanmaktadır. Özellikle çocuklarda, gelişimleri devam eden organ
ve dokular bu tip radyasyona en duyarlı biyolojik yapılardır. Aynı zamanda
çocukların kafatası kalınlıkları da erişkin bireylere kıyasla daha ince
olduğundan, çocuklarda radyofrekans dalgaları beyin dokularına daha kolay
geçmektedir. Bu nedenle bazı ülkelerde belirli yaşlara kadar cep telefonu
kullanımı yasaklanmıştır.
Telefon görüşmelerini kısa tutun
Cep telefonu seçiminde de dikkatli olunmalıdır. Absorbe
edilen enerjinin dozu, vücut ağırlığının kilogramı başına watt cinsinden ifade
edilen spesifik absorpsiyon oranı (SAR) olarak adlandırılan bir değer
kullanılarak ölçülür. Bu nedenle SAR düzeyi en küçük cep telefonlarını seçmek,
bu olumsuz durumdan kaçınabilme şansını artırır. Cep telefonlarının kulaklıkla
birlikte kullanılması da, telefonu vücudumuzdan uzakta tutarak nispeten bir
koruma sağlayabilmektedir. Uzun konuşmalar, konuşma sırasında dokulardaki
olumsuz etkileri artırmaktadır. Konuşma sürelerinin mümkün olduğunca kısa
tutulması gerekmektedir. Cep telefonları dışında diğer elektromanyetik alanlar
da kulakta tümör görülme riskini artırmaktadır. Buna bağlı olarak, yüksek güçlü
vericilere yakın olan yerleşim yerlerinde kulak tümörleri gibi belirli tipte
tümörler daha sık görülmektedir.
Kulak tümörlerinde öncelikli tedavi kişiye özel cerrahi
Orta ve iç kulak tümörlerinin tanısında, MR ile birlikte
bilgisayarlı tomografi de çekilmektedir. Böylece tümörün kemik dokuyu tutup
tutmadığı tespit edilebilmekte, uygun cerrahi yaklaşım biçimleri belirlenebilmektedir.
Kulak tümörlerinin tedavisinde öncelik, cerrahi yöntemlerdir. Kulak tümörü
ameliyatla çıkartıldıktan sonra tümörün evre olarak ne kadar ileride olduğuna
bakılıp, hücrenin tipine göre radyoterapi ya da kemoterapi önerilebilmektedir.
YORUMLAR