Bugün
ilkokulda okuyan çocukların yarısından fazlası üniversiteyi bitirdiklerinde şu
an var olmayan mesleklerde çalışmaya başlayacaklar. Bu noktada eğitim
kurumlarının karşılaştığı en önemli sorun, çocukları tahmin edilemeyen bir
gelecek için yetiştirmek.
Aşırı koruyucu
anne baba profilleri bugünün çocuklarına çok büyük zararlar veriyor
Çocuklarımızı geleceğe hazırlamak konusunda sadece
okullara değil, ailelere ve özellikle ebeveynlere de önemli görevler düşüyor.
Çocukların hem okul hem de ev ortamında bir birey olarak kabul edilmesi, temel
akademik konular dışında çevre, iş hayatı, ekonomi gibi içinde yaşadıkları
hayatın gerçek problemleri üzerine düşünmeye teşvik edilmesi gerekiyor.
Çocukları adına karar veren, hiçbir zorlukla yüzleşmesine izin vermeyen, aşırı
koruyucu anne baba profilleri bugünün çocuklarına geçmişte olduğundan çok daha
büyük zararlar veriyor. Oysa kendi hayatlarına yön verebilen mutlu bireyler
olmak tüm çocukların hakkı...
“Küçük yaşlardan itibaren çocukların ilgi ve
yeteneklerine uygun bir spor veya sanat dalı ile aktif olarak ilgilenmeleri
ebeveynlerin çocuklarına verebilecekleri en büyük hediye” diyen EduProfill
Investments AŞ yatırımı olan Devr-i Alem Eğitim Kolejleri’nin İş Geliştirme
Yöneticisi Ebru Uğraşan, yapılan araştırmaların sanat ve spor dallarında aktif
olarak yer alan bireylerin, onları pasif olarak sadece “izleyen” bireylere göre
yaratıcılık, IQ seviyesi, duygusal zeka, iletişim, özgüven gibi birçok beceriyi
hızla geliştirdiklerini ortaya koyduğunu söylüyor.
Eğitim kurumları ve ebeveynler çok yönlü düşünebilen,
uyum sağlama yeteneği yüksek, yeni durumlarla karşılaştığında nasıl davranması
gerektiğini bilen nesiller yetiştirmek zorundalar. İşte tam burada, önce 4C
(Critical Thinking, Collaboration, Communication, Creativity) olarak karşımıza
çıkan şimdilerde ise 6C’ye (Critical Thinking, Collaboration, Communication,
Creativity, Citizenship/Culture, Character Education/Connectivity) dönüşen 21.
yüzyıl becerileri devreye giriyor.
21. yüzyıl
becerilerini geliştirmede en etkili yöntem, Proje Tabanlı Öğrenme
4C kavramı, 2000’li yılların başlarından itibaren eğitim
sistemlerine entegre edilmeye başlandı. Okullar, özellikle Proje Tabanlı
Öğrenme metodu ile çocuklara birlikte çalışıp özgün çözümler üretebilecekleri gerçek
yaşam konularıyla ilgilenme olanağını sağladı. Buck Eğitim Enstitüsü, Proje
Tabanlı Öğrenmeyi öğrencilerin özgün, ilgi çekici ve karmaşık bir konuyu,
problemi veya soruyu araştırmak, bunlara yanıt vermek için uzun bir süre
çalışarak bilgi ve beceri kazanmalarını sağlayan bir öğretim yöntemi olarak
tanımlıyor. Proje Tabanlı Öğrenmede, öğretmenin rolü çocuklara cevapları
vermekten çok onlara koçluk yapmak. Bu sayede cevapları kendilerinin
bulmalarına ve faydalı çözümler üretmelerine destek olmaları sağlanıyor. Burada
önemli olan, sonuçtan çok çocukların süreç içerisinde hedeflenen becerileri
geliştirebilmeleri... Bu yöntem pek çok uzman tarafından 21. yüzyıl
becerilerini geliştirmede halen en etkili yöntem olarak kabul ediliyor.
21. Yüzyıl
Becerileri
Eleştirel Düşünme
(Critical Thinking)
Farklı kaynaklardan alınan bilgilerin analiz edilmesi,
sorgulanması ve sentezlenmesi olarak tanımlanan eleştirel düşünme, öğrencilere
doğru bilgiye ulaşma, bilgiyi anlamlandırma ve kendi hayatlarına uygulama olanağı
vermeyi amaçlar.
İşbirliği
(Collaboration)
21. yy becerilerinde işbirliği kavramı, belli görevlerin
paylaşılması gibi prosedür odaklı olmaktan çok farklı bakış açıları, ilgi ve
yetenekleri olan öğrencilerin bir araya geldiklerinde oluşturacakları sinerjiye
odaklanır. Toplam fayda, öğrencilerin bireysel çalışma ile ulaşacakları
faydanın toplamından çok daha büyük ve anlamlıdır.
İletişim
(Communication)
Günümüz insanının sahip olması gereken en önemli
becerilerden biri iyi iletişim kurabilme becerisi. Bilginin açık olması ve
karşımızdaki kişinin anlayacağı şekilde aktarılması iletişimin temelini
oluşturuyor. Öğrencilerin işbirlikli çalışmalarda kendini ifade etme
yeteneklerinin yanı sıra aktif dinleme yeteneklerini de geliştirmesi onların
sadece iş hayatlarında değil, özel hayatlarında da sosyal ve mutlu bireyler
olarak yetişmelerine olanak sağlayacaktır.
Yaratıcılık
(Creativity)
Bugünün çocukları, gelecekte tek bir uzmanlık alanı ile
çözülemeyen karmaşık problemlerle baş etmek durumunda kalacaklar. Mevcut
bilgileri kullanarak yeni bir şey yaratma becerisi sadece sanat alanında değil
yaşamın diğer tüm alanlarında da çocuklarımızı geleceğe hazırlayacak en önemli
becerilerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Küçük yaşlardan itibaren
çocukların en az bir sanat dalı ile ilgilenmesi onları hem ruhsal olarak
besleyecek hem de yaşamın diğer alanlarına da aktarabilecekleri düşünme
becerileri kazandıracaktır.
21. yüzyılda
vatandaşlık kavramı
Prof. Michael Fullan, 4 beceriye (Critical Thinking,
Collaboration, Communication, Creativity) vatandaşlık ve eğitimde karakter
gelişimini de ekleyerek bunları “derin öğrenme yeterlilikleri” olarak
tanımlıyor. Bir makalesinde, 1000’den fazla okulun katılımıyla
gerçekleştirdikleri çalışmaları anlatırken “derin öğrenme, yerel ve küresel
olarak gerçek sorunlarla ilgilendiğinde, genç insanlar arasında “insanlığa
yardım etmek” için doğal bir eğilimi açığa çıkardı ve geliştirdi. Bu bizim
tasarımımızda değildi, kaçınılmaz olarak gelişti” ifadesini kullanıyor.
Çocukların, 21. yüzyılda vatandaşlık kavramının ne olduğu konusunda
bilinçlendirilmesi gerekiyor.
YORUMLAR