İtalya ve İspanya'ya gönderilen yardım malzemelerine
ilişkin bazı kesimlerin rahatsızlık duyduğunun hatırlatılması üzerine Ünal,
bütün dünyanın şu anda küresel bir salgınla, insanlık tarihinde bu ölçekte ve
yaygınlıkta görülmeyen bir krizle karşı karşıya olduğunu belirtti.
Ünal, Türkiye'nin tarihten gelen ve bugünkü büyük
misyonunu, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu hayata geçirmesi kadar doğal bir şey
olamayacağını vurguladı.
Türkiye'nin Amerika'dan sonra dünyadaki donör ülkeler
arasında ikinci sırada bulunduğuna işaret eden Ünal, şöyle konuştu: "Türkiye'nin
İtalya ve İspanya'ya yaptığı yardımlar konusunda somut rahatsızlıklarını ifade
edenler, maalesef sadece bu konuda rahatsızlıklarını ifade etmiyorlar. Salgınla
mücadeleyi akamete uğratacak şekilde bir yıkım siyasetini de bilinçli ve
stratejik olarak maalesef sürdürüyorlar. 'Biz Bize Yeteriz' yardımlaşma
kampanyasını bile sanki devletimiz zaaf içerisindeymiş gibi göstermeye kalkışıyorlar.
Oysa devletimiz güçlü bir devlet ve devletimiz hem küresel ölçekte hem de yerel
ölçekte her bir vatandaşımızın ihtiyacını karşılayacak güçte ve yurtdışı
yardımları da yapabilecek güçte. Dolayısıyla burada mesele Türkiye'nin yurt
dışı yardımları ya da yurt içinde dayanışmayı, paylaşmayı, yardımlaşmayı
koordineli hale getirmek ve bu ruhu ayakta tutmak için Cumhurbaşkanımızın
önderliğinde gerçekleştirilen bu yardımlaşmaya dönük de maalesef her türlü
itibar suikastini gerçekleştiriyorlar."
"Gemiyi delmek
için her türlü sabotajı hayata geçiriyorlar"
Ünal, muhalefetten sosyal medyada kampanyaya yönelik
yapılan eleştirilere ilişkin soru üzerine, bunun bir kısmının nefret söylemiyle
birileri tarafından hayata geçirilirken bir kısmının da sistematik olarak hayata
geçirildiğini ifade etti.
Birilerinin Türkiye'den IMF'ye para talebinde bulunmasını
ısrarla söylediğini ama Türkiye'nin IMF'den herhangi bir talepte bulunmadığını
anımsatan Ünal, şunları söyledi: "Türkiye kendi kendisine yeter ve
geçmişte yaşadığınız bu sergüzeştin bizim için hangi sonuçları doğurduğunu çok
iyi biliyoruz. Birincisi bu. İkincisi sistematik olarak, özellikle bu salgın
esnasında, sanki insanoğlunu tehdit eden bir salgınla karşı karşıya değiliz,
sanki her insan ortak bir riski taşımıyor, sanki bunlara hiçbir şey
olmayacakmış gibi, sanki hepimiz aynı gemide değilmişiz gibi maalesef birileri
adeta gemiyi delmek için her türlü sabotajı, provokasyonu hayata
geçiriyor."
Ünal, salgın sırasında bütün dünyada olmazsa olmaz
"hızlı tepki verilmesi", "koordineli ve tutarlı olunması"
ve "hızın mükemmellikten üstün olması" başlıklarından oluşan üç kural
bulunduğuna işaret ederek, "Yani bu üç tanesi sizin hızlı hareket
etmenizi, koordineli ve tutarlı olmanızı sağlar ki şu anda Türkiye 6 Ocak'tan
bugüne kadar son derece hızlı, son derece yüksek bir koordinasyonla ve dünyada
bu bela ile musibetle en iyi mücadele eden ülkelerden birisiyken, bakıyorsunuz
muhalefet partisinin il başkanı, kalkıp Bilim Kurulu'nu tahkir eden, adeta onun
üzerinde bir psikolojik baskı oluşturan ve onlara hiç olmaması gereken çağrılar
yaparken buluyorsunuz." ifadelerini kullandı.
2680 sayılı yasada, yardım ile bağış arasındaki farkın son derece açık olduğunu vurgulayan Ünal, şunları kaydetti: "Bakıyorsunuz belediye başkanları bu yasaya uygun davranmadıkları gibi devletin kendilerine dönük yasayı uygulamasını, yasaya uygunsuzluk olarak değerlendirebiliyorlar. Şimdi bütün bunları bir tarafta topladığımızda şunu net olarak görmek gerekir, Cumhurbaşkanımızın da net bir şekilde söylediği gibi 'Ağızlarından çıkanı kulaklarının duyması gerekiyor.' Böyle bir zamanda eğer birlikte, beraber olmayacaksak dayanışma, paylaşma, yardımlaşma içerisinde olmayacaksak o zaman 'Siz nereye aitsiniz' diye adama sorarlar ve bu millet de bunun hesabını sandıkta sorar."
YORUMLAR