Pelvik Konjesyon Sendromu (PKS), sıklıkla doğurganlık
çağındaki kadınlarda görülen, karnın alt kısmında ve kasıklarda bulunan
toplardamarlardaki genişlemeler ve akım bozuklukları ile seyreden bir hastalık.
Kadınların gizli hastalığı olarak adlandırılan PKS ile ilgili Acıbadem Fulya
Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cem Arıtürk şunların altını
çiziyor: “Yeni yeni tanınır hale gelip ilk planda akla gelen bir hastalık
olmadığı ve konu ile ilgili yeterli deneyim sahibi bir hekime ulaşması zaman aldığı
için PKS hastaları sıklıkla şikayetleri ile yaşamaya devam ederler.”
Toplumda oldukça sık karşılaşılan ve fark edilmesi güç
olan bu hastalık ile ilgili Dr. Cem Arıtürk 5 önemli bilgiyi paylaşıyor.
PKS hastalarında
ilk ve temel şikayet ağrıdır.
PKS hastalarında genelde nedeni başka sebeplerle
açıklanamayan, adet döneminden etkilenmeyen, cinsel ilişki ile şiddetlenebilen
alt karın ve kasık ağrısı mevcuttur. Ağrı ile birlikte kasıklarda ve karnın alt
kısımlarında dolgunluk hissi de bulunmaktadır. Bu hastalığa yakalanan
kadınlarda, adet dönemi ağrıları, beklenenden ve normalden daha şiddetli
olabilir. Hastaların bir kısmında genital bölgede, kasıklarda, uylukların iç
yanında ve kasıklardan kalçalara doğru oluşan varisleşmiş damarlar dikkati
çeker.Hastaların büyük bölümünde gebelik döneminde ortaya çıkmış varisler
bulunmaktadır. Sık idrara çıkma, makat bölgesinde dolgunluk, idrarda kan
görülmesi görülebilecek diğer şikayetlerdendir.
PKS, sıklıkla
diğer hastalıklarla karıştırılabilir.
Özellikle ağrı dışında belirtisi olmayan PKS
hastalarında, kasık ve alt karın ağrısı yaratacak tüm hastalıklar akla
gelebilmektedir. Jinekolojik, ürolojik nedenler başta olmak üzere nörolojik
bazı hastalıklar, mide bağırsak sistemine ait sorunlar ve kas iskelet sistemi
hastalıkları da PKS ile karışabilecek şikayetlere sebep olabilmektedir.
Endometriozis, kronik pelvik inflamatuar hastalık, kronik veya sık tekrarlayan
idrar yolu enfeksiyonları, irritabl bağırsak hastalığı, divertikülit gibi
hastalıklar ayırıcı tanıda ilk başta düşünülmesi gereken hastalıklardandır.
PKS tanısı için
doppler ultrasonografi yeterlidir.
Toplardamar hastalıklarının tamamında, deneyimli hekimler
tarafından yapılan doppler ultrasonografi, ilgili toplardamarların akım ve
yapısında meydana gelen değişiklikleri göstermek için yeterlidir. Karnın alt
kısmındaki ve kasık bölgesindeki toplardamarların doppler ultrasonografi ile
incelenmesi PKS hastalığı hakkında bilgi verir. Bazı durumlarda ilaçlı
görüntüleme yöntemleri (damarların direkt anjiografi ile incelenmesi, ilaçlı
tomografi veya ilaçlı MR) ile ileri incelemeler yapmak gerekebilmektedir.
PKS, kesin
tedavisi olan bir hastalıktır.
Doppler ultrasonografi veya ileri görüntüleme
yöntemlerinde saptanan bulgularla birlikte hastaların şikayetlerine göre tedavi
yöntemine karar vermek gerekir. Hastalarda medikal tedavi yönteminden, açık
cerrahiye uzanan geniş bir spektrumda tedavi seçeneklerinden uygun olanını
uygulamak gerekmektedir. İlaç tedavisi ve pelvik taban egzersizleri ağrıyı
azaltıp ilerlemeyi yavaşlatabilen bir tedavi yöntemidir. Günümüzde sorunlu
damarların anjiografik yöntemler ve özel cihazlar ile kapatılması en sık
kullanılan, kolay ve sorunsuz bir tedavi yöntemidir.
PKS’nin anjiografik yollarla tedavisi gebe kalma
ihtimalini değiştirmez.
Karnın alt kısmındaki ve kasık bölgesindeki
toplardamarları anjiografik yöntemlerle kapatılan hastalar, işlemden sonra da
gebe kalabilir ve çocuk doğurabilirler. Bu bölgedeki damarların kapatılmış
olması gebe kalma ihtimalini azaltmaz.
YORUMLAR