Apple, ilk iPhone’un piyasaya çıkışının üzerinden 10 yıl
geçmesine rağmen bu uzun dönemde kullanıcılarına çok önemli bir kuralı aşıladı:
Donanım her şey demek değildir. Bu nedenle Apple, iPhone lansman
etkinliklerinde cihazın teknik özelliklerini ve donanımını övmek yerine ‘neler
yapabildiğini’ anlatarak kullanıcıların beğenisini kazanmaya çalışmıştır.
Dikkatinizi çekmiştir; Apple kullanıcıları ‘cihazın kaç GB RAM’i var?’, ‘A11
Bionic işlemci nedir?’, ‘Taptic motor ne işe yarar?’ gibi detayları bilmezler.
Çünkü Apple kullanıcılarının düşündüğü şey; yeni bir iPhone çıktı ise en iyisi
o’dur.
Android kısmında ise işler biraz daha farklıdır. Firmalar
genellikle benzer tarihlerde tanıtım etkinliklerini düzenlerler ve tüm
üreticiler daha güçlü donanım sunarak kullanıcıları etkilemeye çalışır. Bu
yüzden teknolojiye biraz ilgisi olan her Android kullanıcısı, bir akıllı
telefon alırken hangisi daha yeni diye sormak yerine teknik özelliklerine bir
göz atma ihtiyacı hisseder. Günümüze kadar bu yöntem işe yarıyordu, fakat artık
neredeyse tüm cihazların donanımları birbiri ile aynı hale geldi. Bu nedenle
artık tüketicilerin kararını etkileyecek asıl fark, cihazın ayırt edici yazılım
özellikleri.
Hemen her yıl yeni bir mobil işlemci tanıtılıyor. Fakat
günümüzde her yeni işlemci, bir önceki model ile arasında uçurum
oluşturabilecek performans farkları sağlayamıyor. Bu çok hayal kırıklığı
yaratıcı bir durum çünkü Android kullanıcıları, yeni bir akıllı telefon
alacakları zaman ilk olarak gücünü hangi işlemciden aldığına bakıyorlardı. Peki
işlemci performansları birbirine yakın olursa kullanıcılar neye göre
telefonları birbirinden ayırt edecekler? Elbette tüketiciye sunduğu asıl
özelliklere göre. Dürüst olalım tüm amiral gemileri aynı işlemciyi, aynı
kapasitede RAM’i, benzer depolama alanlarını ve yakın büyüklükte bataryaları
kullanıyor. Bir amiral gemisini bir diğerinden yalnızca donanımı ile ayırt etmek
mümkün mü?
Google, Pixel 2 lansmanı ile birlikte donanım
özelliklerini anlatmayı bırakarak cihazın kullanıcı için önemli olan asıl
özelliklerine yoğunlaştı. Google, cihazın diğer tüm amiral gemilerinde olan
işlemcisini ya da aynı kapasitede olan RAM’ini anlatmadı. Bunun yerine hem ön
hem arka kamerasının ‘tek’ olmasına rağmen nasıl arka plan bulanıklığı
yapabildiğini, kullanıcılara Google Fotoğraflar’da sınırsız depolama alanı
vererek verilerini ücretsiz bir şekilde sonsuzsa kadar saklayacağını, stok Android
yazılımı sayesinde güncellemeleri nasıl çıktığı anda alacaklarını anlattı.
Dolayısı ile Google, herkeste olan özellikleri değil, sadece Pixel 2’de bulunan
özellikleri anlattı.
Google’ın bu hamlesinin gerçekten de takdir edilmesi gerekiyor. Zira şirket, Android platformu için çok büyük ancak geçersiz bir geleneği yıkmanın ilk adımını attı. Dileriz diğer büyük üreticiler de kullanıcıların donanıma değil cihazın sunduğu farklı özelliklere önem verdiği fark edip, buna göre lansman etkinlikleri düzenlerler.
YORUMLAR