Dünya üzerinde görme kaybı yaşayan kişilerin yaklaşık
yüzde 80’inin önlenebilir ya da tedavi edilebilir olduğu belirtiliyor. Bu
tablo, gözde ortaya çıkan her türlü durumda vakit kaybetmeden hekime
başvurmanın da gerekliliğini ortaya koyuyor. Ani görme kaybında olduğu
gibi...Her ne kadar görme yeteneğinde yaşanacak kayıp herkeste endişe yaratsa
da bazen bu sorun fark edilemeyecek ya da ciddiye alınamayacak kadar kısa
süreli olabiliyor. Dolayısıyla zaman kaybedilebiliyor. Ani görme kaybı mutlak
müdahale edilmesi gereken bir sorun olmakla birlikte, kalp veya beyin gibi
hayati organlarımızdaki problemleri de haber vermesi açısından da önem taşıyor.
Kısa ya da uzun
sürmesi önemli değil...
Ani görme kaybı, görmenin 5-10 saniye kadar kısa süreli
veya kalıcı şekilde kaybedilmesi olarak tanımlanıyor. Kayıp, bütün görüş alanını
kapsayarak tamamen ortam ışığı söndürülmüş gibi kapkaranlık olabileceği gibi
siliklik veya soluk görme biçiminde de yaşanabiliyor. Acıbadem Taksim Hastanesi
Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Haluk Esgin, “Ancak bu noktada sorunun
şiddeti ya da süresine bakmayıp zaman kaybetmeden hekim tarafından muayene
edilmesine dikkat etmek gerekiyor” diyor.
Genellikle tek
gözle meydana geliyor
Ani görme kayıpları, gözü besleyen damar sistemi,
görüntüyü beyne götüren görme siniri veya göz içindeki merceğin beslenme
sorunları gibi farklı etkenlerden kaynaklanabiliyor. Genellikle tek gözde
meydana gelmesine karşın, dev hücreli arterit gibi bazı damar iltihaplarında
veya sahte alkol kullanımında toksik sebeplere bağlı kısa aralıklı olarak her
iki gözde de kayıplar yaşanabiliyor. Prof. Dr. Haluk Esgin, iki gözümüz açıkken
baktığımızda bir gözde meydana gelen kaybı anlamanın çok güç olduğunu
belirterek, “Bu nedenle görme düzeyi bir
göz kapatılarak kontrol edilmeli. İki göz arasındaki görüntüde bir fark varsa,
ortada sorun olduğu anlamına geliyor” diyor.
Hızlı kilo
verenler dikkat!
Ani görme kayıpları sıklıkla ileri yaşta görülmekle
birlikte gençlerde de görme düzeyinde ani azalmalar yaşanabiliyor. Prof. Dr.
Haluk Esgin, özellikle hızlı kilo kayıpları sonrasında ya da vücut
şekillendirme için kullanılan takviye ürünlerine bağlı olarak bu sorunla
karşılaşılabileceğine dikkat çekiyor. Bu durumun, sebebi tam olarak
bilinmemekle beraber, metabolizmadaki değişikliğe bağlı görme sinirinin beslenmesindeki bozulma
sonucu ortaya çıktığı düşünülüyor. Dolayısıyla mutlaka bir diyetisyen kontrolünde
ve vücuttaki vitamin ve minerallerin takibi yapılarak kilo verilmesi gerekiyor.
Bununla birlikte yine günümüzde yoğun stres altındaki mesleklerde çalışanlarda
da haftalar ya da aylar sürebilen görme azalmaları yaşanabiliyor. Gözün damar
tabakasındaki bölgesel bozulmalara bağlı olarak ortaya çıkan bu durumda ise
uygun ilaç ve lazer tedavileriyle görmenin tekrar kazanılması mümkün
olabiliyor. Ayrıca, strese yol açan sebeplerin ortadan kaldırılması hastalığın
tekrarlamasının önüne geçilebiliyor.
Prof. Dr. Haluk Esgin’in verdiği bilgiye göre, bazen kısa
süreli kayba yol açan göz damarlarındaki spazm veya kısa süreli tıkanmalar,
kalp veya hayati ana damar sistemindeki bozuklukların erken teşhis edilmesiyle
tedavi edilebiliyor. Bu sayede görme kayıplarının da kalıcı hale gelmesi
önlenebiliyor.
Beyin hastalıklarının erken dönem belirtisi
de olabiliyor
Göz küreleri aslında beynin bir uzantısı. Bu nedenle
bazen bulanık görme veya renk algısındaki bozulma gibi belirtiler görme
sinirinin etkilendiğini de gösterebiliyor. Dolayısıyla MS (multipl Skleroz)
gibi bazı beyin hastalıklarının görmede oluşabilecek bu değişiklerle erken
dönemde saptanması mümkün olabiliyor. Bu durumda, birkaç hafta içinde görme
yavaş yavaş kendiliğinden düzelebiliyor. Ancak ataklar halinde tekrarlayan
kayıplara bağlı görmede kalıcı azalma gelişebilirken, MS tedavisi altında görme
kaybı ataklarının engellenmesi mümkün olabiliyor.
Erken dönemde
tedaviyle görmeyi geri döndürmek mümkün
Işık çakması veya gözde uçuşmalarla ortaya çıkan, üst veya
alt bölgedeki perdeli görme, göz tabakalarında bir yırtılma veya ayrılmanın
habercisi olabiliyor. Böyle durumlarda da erken dönemde lazer tedavisi veya geç
dönemde yapılacak cerrahi girişimlerle kalıcı görme kayıplarını önlemek mümkün
olabiliyor. Yine göz içi kanamaları yaşayan diyabet hastalarında da ortaya
çıkabilecek ani görme kayıplarında da lazer ve cerrahi tedavilerle görmeyi
geriye döndürülebiliyor.
İleri yaşlardaki ani görme kayıplarında ise genellikle sebebin damar tıkanıklıkları olduğunu hatırlatan Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Haluk Esgin, bu hastalar için tedavi yaklaşımı konusunda şunları anlatıyor: “Gözün ana atardamar sistemindeki tıkanmalarda erken dönemde hızlı tedavi fayda getiriyor. Toplar damar tıkanmalarına bağlı azalmada ise, göz içine enjeksiyonlarla hem görme azalmasını yavaşlatmak, hem de gözün ilerde ağrılı, hiç görmeyen bir göz olmasının önüne geçmek mümkün olabiliyor.”
YORUMLAR