Zamana yenik düşen ciltlere bütüncül bir yaklaşım sunan Dünyagöz Etiler Estetik Birimi’nden Dr. Meral Seyman ve Op. Dr. İskender Alkın Solmaz, göz ve göz çevresi estetiğinde uygulanan medikal ve cerrahi yöntemleri açıklıyor.
Hızla akan yıllar ciltte gözle görülür sonuçlara yol
açabiliyor. Çevresel faktörler, güneş ışınlarına fazla maruz kalmak, sigara
içmek cildin bu yaşlanma sürecini hızlandırıyor. Zamanla vücudun birçok
noktasındaki dokularda sarkmalar, nem kaybı ve lekeler oluşmaya başlayabiliyor.
Yüzün odak noktası olan göz ve göz çevresi ise bu süreçten en fazla hasarı alan
bölge olarak dikkat çekiyor. Yaşlanma etkilerinin kişide oluşturduğu psikolojik
travmalara çözüm ise estetikte uygulanan bütüncül yaklaşımlar oluyor. Botoks,
dolgu, mezoterapi, PRP, somon DNA, Hydrafacial ve H100 aşısı gibi medikal
estetik uygulamalar, kişinin sahip olduğu doğal ifade değiştirilmeden olumlu
sonuçlar alınırken ilerlemiş kırışıklık, torbalanma ve sarkma gibi bozukluklara
karşı uygulanan cerrahi uygulamalarla da olumlu sonuçlar alınabiliyor.
GÖZ ESTETİĞİ İLE
HEM SAĞLIK HEM GÜZELLİK
Göz etrafında meydana gelen fonksiyonel bozuklukların
cerrahi ve medikal estetik ile çözülebilmesi konusunda kombine tedavi
uygulamaların yaygınlaştığını belirten Op. Dr. İskender Alkın Solmaz “Gözlerin
zararlı dış etkenlerden korunması konusunda ciddi etkileri bulunan göz
kapaklarının açılıp kapanması, içe veya dışa dönme, üst göz kapağı düşüklüğü ve
kirpik bozuklukları gibi rahatsızlıklar sebebiyle fonksiyonunu kaybedebiliyor.
Bu gibi durumlarda oküloplastik cerrahi yöntemleri, estetik kazanımlarının yanı
sıra bu önemli işlevin de korunmasına yardımcı olmaktadır. Göz kapağı tedavileri ve estetiğinde dikkat
edilmesi gereken en önemli hususlardan bir tanesi, hastanın tam kapsamlı bir
göz hastanesinde, işinin uzmanı doktorlar tarafından detaylı bir muayeneden
geçmesi ve bu muayene sonuçlarına göre uygulanacak tedaviye karar
verilmesidir.” diyor.
EN YAYGIN
KULLANILAN TEDAVİ YÖNTEMİ: BOTOKS
Göz ve göz çevresinin en olumsuz etkilenen bölge olduğunu
ancak ameliyatsız çözümler ile olumlu sonuçlar alınabileceğini belirten Dr. Meral
Seyman “Yaşlanma sürecinde göz çevresi en olumsuz etkilenen bölgedir. Çok
hassas ve ince bir bölge olduğu için güneş, yorgunluk, sigara gibi etmenlerden
de çok etkilenen bölgedir. Kırışıklık, morluk, koyu halkalar ve torbalanma
sorunları için birçok tedavi yöntemi vardır. Botoks bu tedavilerin içinde
bilinirliği en çok olan uygulamadır. Hem göz çevresinde hem tüm yüzde cildin
kalitesini artıran, nem veren, kolajen üretimini hızlandıran tedavilerden de
destek almak gerekir. Mezoterapiler, mikroenjeksiyonlar ciltte canlılık,
lifting, nem artışı sağlayan gençlik tedavileridir. Yüz şekillendirme, gıdı
eritme, yanak kaldırmada da farklı mezoterapi içerikleri kullanmaktayız. Kendi
kanımızdaki onarım sağlayan hücreleri kullandığımız PRP uygulamaları ise doğal tedavilerin
başında gelmektedir. Yüz, el, boyun, dekoltede yaşlanma sürecini yavaşlatırken
saçlı deride de kıl foliküllerini güçlendirerek saç dökülmesini azaltır.”
diyor.
Anti aging işlemlerinin çeşitliliği ve güvenilirliğinin
gün geçtikçe arttığını belirten Dr. Seyman “PRP, botoks ve dolgu uygulamaları
ile kombine edilen Somon DNA ise içeriğindeki hyalüronik asit sayesinde cildin
yaşla birlikte kaybettiği nemin tekrar geri kazandırılmasında önemli bir rol
oynamaktadır. Bunların yanı sıra Hydrafacial cilt bakım uygulaması, H100 aşısı
gibi uygulamalarla da cildin elastikiyetinin kazandırılmasına yardımcı
olunurken, lekelenmiş ve bozulmuş yapıların onarılması sağlanmaktadır. Çeşitliliği
ve güvenilirliği gün geçtikçe artan tüm anti aging işlemler, sağlıklı yaşam
disiplini ve ev bakımlarıyla desteklendiğinde etki süreleri daha da artar.”
diyerek sözlerini tamamlıyor.
YORUMLAR