İnsanların neden ağladığını merak ettiniz mi? Bilim bu
konu ile uzun süredir yakından ilgileniyor. Burada gözlerin yaşarması ile
ağlamayı ayırt etmek gerekiyor. Davranışsal nörolog olan Michael Trimble
insanların gözlerinden 3 tip yaş geldiğini bilimsel olarak açıklıyor.
Bu açıklamaya göre birinci gözyaşı “bazal gözyaşı
sistemi” diye bilinen ve gözlerin sağlığını ve
işlevselliğini sürdürebileceği biyolojik ortamın oluşturulması amaçlı
salgılanan gözyaşı türüdür.
İkinci tür gözyaşı ise temel bir biyolojik savun sistemi
olan “refleks gözyaşı sistemidir”. Soğan doğrama esnasında salgıladığımız
gözyaşı türüdür.
Üçündü tür gözyaşı ise “duygusal gözyaşı sistemi” diye bilinen
insanların duygusal durumlarının bir tür dışavurumu olarak nitelendirilir.
Duygusal gözyaşı salgılandığında biz bunu ağlamak olarak tanımlarız.
Ağlamanın Çok
Çeşidi Var
Yaş fark etmeksizin hepimizin ortak yaptığı birkaç şeyden
birisi hiç şüphesiz ağlamaktır. Ağlamak çoğunlukla hüzünle eşleştirilmiştir. Aslında
ağlamanın bir çok çeşidi vardır.
Mutluluktan ağlama, hüzünden ağlama, bir yerin
acımasından ağlama,…
Ağlamayı kimyasal bir tepkime olarak görsek de, bu
tepkimeler iç dünyamızın stresini, heyecanını, aşırı yükselen duygularını
dışarı vurmak olarak tanımlayabiliriz.
Bilim insanları inanılmaz bir şekilde gözyaşının
içeriğinin değişik zamanlardaki ağlamalarda farklı olduğunu ortaya çıkardı. Bunun
anlamı bir kişi hangi gerekçe ile ağlıyorsa gözyaşı içeriği ona göre
şekilleniyordu.
Ağlama Mutluluğu
Artırır
Tillburg Üniversitesinden Dr. Vingerhoets ve arkadaşları
3000 den fazla gözyaşının içeriğini ve ağlayan kişilerdeki etkisin incelediler.
Sonuç gerçekten çok ilginçti. Ağlama türüne göre gözyaşı içeriği değişiyor ve
ağlama sonrası, bu kişilerde mutluluk hormonunda anlamlı oranda bir yükselme gösteriyordu.
Bir başka deyişle kişiler ağladıklarında içlerinde zehri
bir yönü ile dışarı atmış oluyorlardı.
Soğan Kaynaklı
Ağlama
Dr. Willia Frey bu çalışmaları biraz daha ileriye
götürdü. Soğandan kaynaklı ağlama ile duygusal filmlerden sonraki ağlamanın
biyokimyasal analizlerine baktığında, çok şaşırtıcı bir durum olduğunu ortaya
koymuş oldu.
Kendi deyimiyle “ağlama, insanda atıkları ve zararlı
maddeleri dışarıya atmanın iyi bir yolu” diyerek ağlamanın rahatlatıcı etkisini
aslında sadece psikolojik değil, aynı zamanda fizyolojik bir temizlenmenin de temeli
olduğunu ortaya koydu.
Gözyaşınızı
Yutmayın
Hatta psikolojik olarak negatif duyguları yükselmiş
birisinin, ağlayarak psikolojik ve biyolojik bu negatif duyguların etkisinden
kurtuluyordu.
Bu yüzden bir çok bilim insanı ağlarken ağzınıza giren
gözyaşını yutmanın çok da doğru olmadığından bahsediyorlar.
Yani üzülüyorsanız mutlaka ağlamalısınız. Ağlamak sizi
fiziki ve ruhsal olarak rahatlatacaktır. Ağlarken yaşanan bu fiziksel ve
psikolojik rahatlama olgusuna bilim “katarsis etkisi” olarak tanımlıyor.
Kimin Yanında
Ağladığınıza Dikkat Edin
Ne yazık ki doğu kültürünün etkisinde olan bizler, ağlamaktan utanmak gibi gereksiz bir güçlü
görünme çabası içerisindeyiz. Hatta Biyolog Oren Hasson’unu bir çalışmasında
ağlananın psikolojik ve duygusal bağlayıcı etkisinden bahsediyor. Hatta bunun
deneysel çalışmalarını da yapıyor.
Bu durum, eğer bir kişinin yanında ağlıyorsanız o kişiye
karşı otomatik bir psikolojik ve duygusal bağlanma eğilimi oluşturuyorsunuz
anlamına geliyor.
Hele bir de siz ağlarken yanında olduğunuz kişi size şefkatli
temasla birlikte destek oluyorsa, ona karşı güçlü güven ve bağlanma duygusu
yaşama ihtimaliniz çok güçleniyor demektir.
Yani kimin yanında ağladığınıza çok dikkat edin. Çünkü
belirli bir tekrardan sonra duygusal kontrolünüzü kaybedebilirsiniz.
YORUMLAR