Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği 3. İstişare ve Değerlendirme
Toplantısı Genel Başkanı Ekrem Erdem’inde katılımıyla Kahramanmaraş’ta
gerçekleştirildi. Selamlama konuşmalarının ardından kürsüye gelen Erdem,
sözlerine Kahramanmaraş’a övgüler yağdırarak başladı. Erdem, “Bugün bizleri
buradan buluşturan ruh, düşmanların pençesine kurşun sıkan Sütçü imamın ruhudur.
Dil birliğini sağlayamamış bir toplumun millet kimliği kazanması mümkün değildir.
Milli kimlik ve milli benlik; ancak dil ile sürdürülebilir. Güçlü medeniyetler,
güçlü dillerle inşa edilir. Yabancı bir dille medeniyet oluşturulamaz. Yabancı
terim veya sözcüklerin asla ama asla Türk dilinde yer almasını istemiyoruz. Dil
kimliklerinin varlık sebebidir. Toplumlar ancak ve ancak dil ile kendi
medeniyetlerini devam ettirebilir. Milli
varlıklarını kendi dilleri ile koruyabilirler. Dil, bir milletin millet olma
şuuru ve hafızasıdır. Binlerce yılın oluşturduğu kültürden bir hazinedir” dedi.
ÜLKEMİZİ AYAKTA TUTAN
SÜTÇÜ İMAM’IN RUHUDUR
Milli mücadelenin temelinin atıldığı, Türkçenin en güzel
şekilde konuşulduğu ozanlar şehri Sivas’tan sonra, tarih ve kültür merkezi,
edebiyatın başkenti Kahramanmaraş’ta bulunmaktan mutlu olduğunu belirten Türkiye
Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Erdem, şöyle konuştu: “Kahramanmaraş Yedi
Güzel Adım’ın da şehridir. Türkiye dil edebiyatının dönemine damga vuran Yedi
Güzel Adam’ın büyüdüğü bir şehirde sizlerle bir arada olmak bizler için büyük
bir şereftir. Bugün bizleri buradan buluşturan ruh, düşmanların pençesine
kurşun sıkan Sütçü İmam’ın ruhudur. Bugün bizi burada buluşturan ruh, 15
Temmuz’un da tereddüt etmeden, darbeci teröristin alnının ortasına kurşun
sıkarak onları bozguna uğratan Ömer Halisdemir’in ruhudur. Bu şuuru ve inancı
kaybetmediğimiz sürece, saldırılar nereden ve kimden gelirse gelsin hizmete
devam etmek makbuldür. Bu güzel kara parçası Anadolu’yu bize vatan yapan, tarih
boyunca buranın yurt kalması için canlarını feda eden şehitlerimize bir kere
daha Allah’tan rahmet diliyorum.”
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği 3. İstişare ve Değerlendirme
Toplantısı Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkez’inde gerçekleştirildi.
Toplantıda saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının
ardından selamlama konuşmalarına geçildi. Türkiye Dil Edebiyat Derneği
Kahramanmaraş Şube Başkanı Cevdet Kabakcı, AK Parti Kahramanmaraş
Milletvekilleri, Veysi Kaynak, Celalettin Güvenç ve Büyükşehir Belediye Başkanı
Fatih Mehmet Erkoç’un konuşmalarının ardından kürsüye gelen Türkiye Dil
Edebiyat Derneği Genel Başkanı Erdem, Türk dilinin önemine vurgu yaptı. Erdem,
“Milli kimlik, milli benlik, ancak dil ile korunur, dil ile geliştirilir ve
sürdürülür. Bugün savaşlar dünyada dil üzerinden ve din üzerinden yapılıyor. Dini
ve dili yozlaştırarak, tek dilli bir dünyaya götürmek istiyorlar. Peyami
Safa’nın da dediği gibi dilini kaybeden bir millet her şeyini kaybeder. Eğer
güçlü bir medeniyet kurmak istiyorsanız, önce güçlü bir dile ihtiyacınız
vardır. Güçlü medeniyetler, güçlü dillerle inşa edilebilir. Yabancı dille bir
medeniyet oluşturamazsınız. Yüksek bir kültür seviyesine erişebilmek için
yüksek bir kültür seviyesine sahip olmak gerekir. Dilini geliştirip,
zenginleştiremeyen yabancı dillerin istirhamından korunamayan bir millet ne bir
kültür oluşturabilir ne de o kültürü koruyabilir. Dil kimliğimiz, adeta varlık
seviyemizdir. Dil yüksek bir medeniyeti oluşturmanın olmazsa olmazıdır. Onun
dışında dil, toplumun kimliğini oluşturduğu kadar birey ve kişide kazandırır”
dedi.
ERDEM: İNSANI İNSAN
YAPAN AĞZINDAN ÇIKAN SÖZDÜR!
Günümüz dünyasında Türk diline gereken önemin verilmediğine
dikkat çeken Erdem, şöyle konuştu: “Sözü güzel olanın davranışı da güzel olur.
Davranışı güzel olanında sözü güzeldir. Sözü güzel olan bir insan kötü bir
davranış bekleyemezsiniz. İnsanın derdi dili kadardır. Her birimizin değerli
olması için, dile değer vermemiz gerekir. İnsanda güzel olan yüzüdür. Yüzde
güzel olan gözüdür. Ama insanı insan yapan, ağzından çıkan sözüdür. Dilin bu
kadar güzel olmasına rağmen, maalesef günümüzde dile önem vermiyoruz. İlim ve
teknoloji de ki hızlı gelişmeler basın ve yayın kuruluşlarının kullandığı dil,
ticari hayatın ve bilişimin getirdiği yabancılaşma, yabancı dil ile eğitim,
dilimizde bozulmalara yol açan başka sebeplerin başında geliyor. Tanıtımın
yerine Lansman kullanmanın toplantıyı yöneten kişiye Modaretör demenin ne
mantığı var? Cehaletten başka ne var. Bu tür yabancı dillerin hiçbir gereğinin
olmadığını düşünüyorum.”
KAYNAK: İNSANI DİĞER
CANLILARDAN AYIRAN DİLDİR!
Dilin hem bireysel hem de kitlesel anlamda kendini ifadenin
en önemli aracı olduğunu belirten AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak, dil olmadan herhangi bir medeniyetin düşünülemeyeceğini ifade ederek, şöyle
konuştu: “Dil, kendimizi ifade edebileceğimiz en önemli vasıtadır. Hadiseleri
ancak dilimizle ifade edebiliriz, dilimizle dökebiliriz. Bu sadece siyasi
hareketlerimiz için değil, sadece edebiyat için ve sadece şiir için değil. Her
mesleğin şiddetle ihtiyaç duyduğu bir mesele. Son 20 yılda yazılan kanun
metinlerini anlamakta zorlanıyorum ve biz adalet komisyonu olarak görev
yaparken kanun metni yazmakta da gerek hukuk bürokrasisi gerek başka meclis
bürokrasinin yetersiz olduğunu gördük. Kendi medeniyetimizi dilimiz olmadan
düşünmek mümkün değil. Zaten insanı diğer canlılardan ayıran da bu değil mi.
Kahramanmaraş’ta böyle bir programa katılmak, bu programdan yararlanmak en
büyük aracı olmuştur. Ak partili belediyeler sadece yol yapan, sadece köprü
yapan belediyeler değil. Ak partili belediyeler aynı zamanda ihtiyaç
doğrultusunda bütün alanlarda çalışan belediyelerdir. Ak partili belediyelerin
buladadan da yaptıkları çeşitli vasıtalarla, çeşitli eserleri ortaya koymaları
bizlerin gerçekten geleceğine yönelik yatırımdır diyorum.”
GÜVENÇ: DİL VE DİN
İLE ÇOK OYNANIYOR
TBMM İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç, din ve dil
gibi iki önemli değerle çok oynandığını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Güzel bir ortam, bu ortamı bize sağlayan, siyasetimizin ve AK Parti’mizin
öncülerinden Türk Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem ağabeyimize
teşekkür ediyoruz. Bu güzel programa ev sahipliği yapan, emek veren Büyükşehir
Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç’a ve Daire Başkanı Cevdet Kabakcı’ya da
teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlar dünya hayatı fani, dünya bir imtihan
alanı. Geldik ve gidiyoruz. Bu yolu onurla, şerefle, hak yolunda tamamlayanlara
ne mutlu. Maalesef bu coğrafyada din ve dil gibi iki en önemli değerimizle çok
oynandı. Bu iki değere çok saldırıldı, bu iki değer üzerine çok oyun oynandı.
Çünkü din ve dil bizi biz yapan olmazsa olmaz değerlerimizden ikisidir. Ama
hamt olsun biz bütün bu yoğun saldırılara rağmen bugün dimdik ayaktayız ve
mücadelemize devam ediyoruz. Çünkü bu topraklar bu hareketin davanın
yeryüzündeki lideridir, öncüsüdür ve son kalesidir. Şu dernek ve Ekrem
ağabeyimizin başlattığı bu dil hareketi de işte bu topraklarda bu hareketin
asla yenilmeyeceğini, asla pes etmeyeceğini ve kıyamete kadar devam
ettireceğimizin bir simgesidir. Ve bu güzel toplantının bu kadim şehirde,
şairin ve şiirin başkentinde yapılması bizleri gerçekten onurlandırmıştır. Hamt
olsun, dilimize, edebiyatımıza, kültürümüze hizmet eden bütün öncülerin mutlaka
yolu Kahramanmaraş’tan geçmiştir. Mutlaka burayla ilgili bir anısı vardır. Bu
anlamlı kentte bu kadar anlamlı bir toplantı gerçekten gurur verici.”
ERKOÇ: DİL SOSYAL VE
MİLLİ BİR MÜESSESESİR!
Dilin sosyal ve milli bir müessese olduğunun altını çizen
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç, şu
değerlendirmelerde bulundu: “Bilindiği üzere dil, sosyal ve milli bir
müessesedir. Bu müessese milletin duygu ve düşünce hazinesini oluşturur. Bir
milleti ayakta tutan, varlığını sağlayan milli birlik oluşturan, milli şuuru
besleyen en önemli araçlardan biri de dildir. İç ve dış mihrakların vatanımızı
bölmek devletimizi yıkmak için kalkıştıkları 15 Temmuz darbe girişiminde,
gördük ki şanlı milletimiz bağımsızlığına olan düşkünlüğünü, istiklal
marşımızla, iman ve inançlı dualarla, kahramanlığını marşlarla, duygularını ise
şiirlerle dile getirdi. Bütün bu dile getirilişler elbette bizi aynı ruhla
birbirimize bağlayan güzelim Türkçemizin kudretli gücü olmuştur. Bu anlamda
Kahramanmaraş’ımız da özellikle bağrından çıkarmış olduğu Türk edebiyatına
kazandırmış olduğu çok önemli isimlerle, başta üstat Necip Fazıl Kısakürek
olmak üzere Erdem Beyazıt’tan, Cahit Zarifoğlu’na kadar, onlarca isimler Türk
dilinin, Türk edebiyatının gelecek nesillere taşınmasında öncü olmuştur.
Büyükşehir Belediyesi olarak bu alanda şehir olarak üstat Necip Fazıl’ın
hemşerileri olarak üzerimize düşeni yapmayı gereği içerisindeyiz. Kitap
fuarlarıyla beraber tamda yerini bulduğu inancındayız. Önümüzdeki günlerde ve
önümüzdeki yıllarda da yapacağımız faaliyetlerle bunu daha da güçlendireceğiz.
Özellikle dil edebiyat derneği genel başkanı değerli müdürümüz önceki
dönemlerde de bizlere çok büyük emeği olan, bizlerin bugünlere gelmesini
sağlayan öğüt ve nasihatleriyle bizzat bizlere ağabeylik yapan Ekrem Erdem
başkanımıza en kalbi duygularımla şükranlarımı sunuyorum.”
KABAKÇI: MİLLETLERİN
ZAFERLERİNİ VE YENİLGİLERİNİ DİLLERİ BELİRLER
Milletlerin zaferlerini ve yenilgilerini dillerin
belirlediğini kaydeden Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Kahramanmaraş Şube
Başkanı Cevdet Kabakcı ise tarih boyunca izini kaybeden toplumların hafızalarını,
edebiyatlarını, millet olma şuurlarını kaybettiklerine işaret ederek şu
açıklamalarda bulundu: “Bir millet üzerinde tahakküm kurmak isteyen, sömürmek
isteyenler, o milletin gücünü zayıflatmak için çeşitli çalışmalar
yapmışlarıdır. Dünyanın yakın tarihinde son yüz yıla baktığımız zaman,
toplumlarda ki değişik muhalefetleri, kendisini ilk defa bizde göstermiştir.
Arzu edilen değişimler, dil aracılığı ile edebiyata ve edebi eserlere yansımış,
toplumalar da bu eserler aracılığıyla dönüştürülmeye çalışılmıştır. Milletler
tarihlerini, belleklerini, edebiyatlarını, dünya görüşlerini korumak ve
süreçlerini devam ettirmek için dili mücadele alanı görmüşlerdir. Türkçe
olmazsa hiçbir yere varılamayız. İki Türkçe vardır, birisi 300 ve 500 yıl
içeride konuşulan günlük Çarşı-Pazar Türkçesidir. İkincisi ise konuşulamayan,
yazılan edebi Türkçedir. Bunu bilmek ve anlamak için, 10 bin 20 bin kelime
bilmek demektir. Bunu her Türk vatandaşı bilmelidir. En güzel edebi Türkçe
1920’lerin Türkçesidir. Bu zengin ve güzel Türkçeye bürünmezse, varlığımızı
korumak güçleşir. Bir dinin bütün hassasiyetlerinin ayakta kalabilmesinin tek
şartı, o dinin veya maneviyatın, ete kemiğe bürünmüş hali dilidir. Mukaddes
verilerimizin sonraki nesillere aktarılmasında dil, hayati önem arz eder. Harf
inkılabı 600 yılımızı rafa kaldırdı ve tarihsiz bir memleket inşa etti. 1400
seneyi de rafa kaldırdı. Bir edebiyat fakültesinin, Fuzuli, Baki, Nebi gibi
klasikleri anlamasını bırakıp, on defa sadeleştirilen gençlere hitabeyi bile
anlamadığını görüyoruz. Harf denetiminin amacı okumayı yazmayı sağlamak
değildi, sanki yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamaktı. Arap ve İslam
dünyasıyla bağları koparmak dinin toplum üzerinde ki etkisini zayıflatmaktı.”
YORUMLAR