Vücudumuz zamana yenik düşebiliyor. Tüm diyetlere rağmen kurtulamadığımız inatçı yağlardan, göz çevremizdeki kırışıklıklara, dişlerimizdeki yıpranmadan, yorgun bakan gözlerimize kadar... Küçük görünmekle birlikte mutsuzluk yaratabilen bu problemlerin üstesinden günümüzde çok daha kolay gelmek mümkün. Üstelik bu güzel değişimlerin birçoğu da genel sağlığımız üzerinde de olumlu etkiler bırakıyor.
Estetik ve güzellik söz konusu olduğunda bilgi ve
uygulama çokluğuna bağlı olarak insanların kafası karışabiliyor, hatta yanlış
uygulamalara maruz kalabiliyor. Dolayısıyla her şeyden önemlisi, gerçekçi,
ihtiyacı karşılayabilen ve kişiye özel çözümlerin uzman kişilerce yapılması
oluyor. Bu konudaki bilgilerin tazelendiği Acıbadem Bakırköy Hastanesi “Bahar
Güzelliği” toplantısında Dermatoloji Uzmanı Dr. Belma Bayraktar, Ağız Diş
Sağlığı Uzmanları Dt. Mete Dalbeler, Dt. Nehir Erdal ve Plastik, Rekonstrüktif
ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Abdullah Etöz, güzel bir görünüşe sahip olabilmek
için yardımcı yöntemlerle ilgili son gelişmeleri değerlendirdi. Bölgesel
zayıflama yöntemlerinden, kaş ve göz estetiğine ve gülüş tasarımına kadar en
çok merak edilen sorular yanıtlandı...
Dirençli
yağlarınızdan bu yöntemlerle kurtulun
Güzellik söz
konusu olduğunda şüphesiz akla ilk gelenlerden biri de kurtulmak istenen fazla
kilolar oluyor. Ancak bazı kişiler kilo vermelerine rağmen karın, kalça ya da
kol gibi bölgesel alanlardaki yağ dokuları yerli yerinde kalmaya devam ediyor.
Bununla birlikte vücuttaki yağ oranının kadınlarda yüzde 30, erkeklerde ise
yüzde 25’ten fazla olması durumunda hastalıkların ortaya çıkması açısından da
risk oluşturduğu için bu dirençli yağlardan kurtulmak gerekiyor. Yağın miktarı
kadar vücutta biriktiği bölgelerin de önemli olduğunu hatırlatan Dermatoloji
Uzmanı Dr. Belma Bayraktar, dolayısıyla konunun dolayısıyla hem estetik hem de
genel sağlık açısından önem taşıdığını ifade etti. Örneğin bel bölgesi
yağlanması diyabet açısından risk oluştururken, basen bölgesi geniş olan
kadınlarda adet düzensizliği ya da hormonal sorunlar görülebiliyor. Bölgesel
yağlanma probleminin çözümünde bugün en sık laser lipoliz, soğuk lipoliz,
liposuction, enjeksiyon lipoliz yöntemlerini kullandıklarını belirten Dr. Belma
Bayraktar, özellikle bahar aylarının uygulamalar için uygun bir dönem olacağını
söyledi.
Kişinin genel sağlık durumu, yaşı, hastalıkları ve
beklentilerinin göz önünde tutularak tercih edilebilecek bu uygulamaların
kesinlikte tek başına bir zayıflama yöntemi olarak görülmemesi önem taşıyor.
Etkili sonuca ulaşabilmek için de öncelikle kişinin diyetine dikkat etmesi,
spor yapması gerekiyor. Uygulama sonrasında da bu noktalara dikkat edilmezse yine
aynı bölgelerde yağlanma yaşanabiliyor.
Selülit sadece
estetik değil aynı zamanda sağlık sorunu
Bilimsel ismi “hydrolipodistrofi” olan selülit, aslında
bir dolaşım bozukluğu. Dokuda dolaşım bozulmasına bağlı olarak ödem gelişiyor
ve toksik maddeler deri altında birikiyor. Oluşumunda genetik etkenlerin rolü
büyük olsa da hareketsiz yaşam, beslenme alışkanlıkları az su tüketimi gibi
yaşam alışkanlıkları da oluşumunu hızlandırabiliyor. Selülit tedavisinde
mezoterapi yöntemiyle etkili sonuçlara ulaşılabiliyor. Yağ hücrelerinin
etrafını saran fibröz dokular enjeksiyon yöntemiyle parçalanarak idrarla
atılıyor. Mezoterapi kişinin ihtiyacına göre ortalama 8-10 seans ve haftada bir
uygulanıyor. Sonrasında da her yıl 1-2 seans devam ettirebiliyor.
“Her şey güzel bir
gülüşle başlar”
Araştırmalar hür türlü iletişimde kişilerin ilk
karşılaşma anındaki yargının genel kanının yüzde 70’ini oluşturduğunu
gösteriyor. Hal böyle olunca güzel bir gülüşle başlayan görüşmelerin istenilen
sonuca ulaşması daha muhtemel görünüyor. Bugün estetik diş hekimliği
teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak çok daha estetik ve aynı zamanda
sağlıklı sonuçlara ulaşabildiklerini söyleyen Dt. Mete Dalbeler ve Dt. Nehir Erdal, dişte estetik yaklaşımlarla
ilgili bilgi verdi.
Gülüş tasarımının uygulanabilmesi için belli prensipler
bulunuyor. Öncelikli kişinin ihtiyaçlarına yönelik işlemleri kademeli olarak
gerçekleştirdiklerini belirten Dr. Mete Dalbeler, “Eğer ihtiyaç varsa
ortodondik tedavi ile çapraşık dişler düzeltiliyor. Ve günümüzde gelişmiş ve
görünmeyen brakitler sayesinde yetişkinlerde ortodontik tedavi günlük hayat ve
iş hayatını etkilemeden rahatlıkla kullanılabiliyor. Devamında yüzde 90-95
oranındaki etkili sonuca ulaşılabilinen diş beyazlatma işlemi yapılabiliyor.
Yine diş eti estetiği ile de hiç dişe dokunmadan ve zarar vermeden hoş bir
görüntü elde etmek mümkün olabiliyor.”
Estetik diş hekimliğinde son yıllarda en çok kullanılan
ürünlerden biri de porselen lamineler. Günümüz teknolojisiyle göz içi lensleri
kadar ince yapılabilen lamineler de güzel görünen dişlere sahip olmak mümkün
olabiliyor. Tüm dişlere tek tek ya da ihtiyaç durumundaki dişe ayrı olarak
yapılabilen lamineler aynı zamanda dişe herhangi bir tıbbi müdahale gerektiği
durumlara da engel oluşturmuyor. Gülüş tasarımı yapılan bir kişi istediği
sonuca ulaştığı anda bırakabiliyor. Bu bazen sadece ortodontik tedavi, bazen de
diş beyazlatmayla sınırlı kalıyor.
Diş estetiğinde üç
boyutlu çözüm
Bu konuda son yıllardaki en yeni gelişmelerden biri de üç
boyutlu teknolojinin diş hekiminde kullanımıyla ortaya çıkan “Cad Cam”.
Özellikle zaman konusunda sıkıntı yaşayan kişiler için ideal bir yöntem olarak
belirtilen Cad Cam ile uygun vakalarda çok hızlı sonuçlara ulaştıklarını
belirten Dt. Mete Dalbeler, “Bu yöntem ile ağız içinin ölçüsü intraoral scanner
dediğimiz bir çeşit kamera yardımıyla alınıyor ve ağzın 3 boyutlu modeli
saniyeler içerisinde bilgisayarda oluşturuluyor, elde edilen bu 3 boyutlu görüntü
üzerinde dişin yeni şekli bilgisayar yardımı ile tasarlanıyor. Tasarlanan
restorasyon bilgisayarın komutası altında kazıma ünitesi tarafından full
porselen fabrikasyon bloklardan kazınıyor ve bir saat içinde yeni restorasyon
hazır oluyor” diye konuştu.
Kaş ve göz
çevresine işlem yaptırmadan önce iyi düşünün!
Yüzün üçte birlik kısmını tutan göz ve kaş, kişisel
farklılıkları ve algıyı en çok fark ettiren noktalar olarak kabul ediliyor.
Dolayısıyla buradaki değişimler ifade ve yaş açısından diğer alanlara göre daha
fazla önem taşıyor. Günümüzde, göz kapağı estetiği, kaş kaldırma, badem göz
ameliyatı, baygın bakış estetiği gibi farklı yöntemlerle bu bölgelerde sorun
yaşayan kişilere alternatif getirebildiklerini anlatan Plastik, Rekonstrüktif
ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Abdullah Etöz, hangi işlem yapılırsa yapılsın
öncelikle göz fonksiyonunun korunarak daha dinamik daha genç bir bakış
kazanmanın hedeflenmesi gerektiğini söyledi. İnsanlarda genellikle göz altı
dolgularının çok fazla kullanması ve uygunsuz kalıcı makyaj hataları gibi
yanlış uygulamaların ifade ve yaş konusunda negatif etkilere yol açabileceğine
dikkat çeken Dr. Abdullah Etöz, “Öncelikle işlemlerin nerede ve ne zaman
yapılacağı konusunda dikkat etmek gerekiyor. Göz çevresi için cerrahi ve cerrahi
dışı uygulamaları sınırlandırmak ve hastaya yönelik çözüm üretmek için bu
konuda estetik cerrahi uzmanlarına ulaşılması ileride geri döndürülemez
problemleri önleyeceği unutulmamalı. Bununla birlikte baygın bakış estetiği,
badem göz estetiği 18 yaşından itibaren yapılabilirken, göz kapak ve kaş
estetiklerinin 30 yaşından sonraya bırakılması çok daha doğru ve uygun oluyor”
diye konuştu.
YORUMLAR