AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal'ın NTV'de kendisine sorulan
soruları yanıtladı. Ünal'ın açıklamaları özetle şöyle: "Muharrem İnce ve
Meral Akşener’in çalışmalarına baktığımda, bir vizyonun, liderliğin sonunda
milletin önüne çıkmış bir cumhurbaşkanı adayı profili çizmiyorlar. Muharrem
İnce’ye baktığınızda 8 defa seçim kaybetmekle suçladığı bir genel başkana
karşı, genel başkan adayı olarak çıkmış ve genel başkanlık seçimini kaybetmiş,
sonra da aynı genel başkan tarafından parti içi muhalefeti tasfiye etmek ve
aynı zamanda gelecek muhtemel yenilgiyi yüklemek üzere aday gösterilmiş. Parti
içi hesaplaşmanın görüldüğü bir tablo var önümüzde.
Aynı şey Meral Akşener için de geçerli. Geçen gün
cumhurbaşkanımız bir şey söyledi. “Esnafların bir sözü vardır. Dükkan çırağa
bırakılmaz” Bu bilinç kamuoyunda var. Biz seçimden seçime kampanyadan ziyade,
biz her zaman milletle ilişkilerimizi sürdürür, seçim döneminde yoğunluğunu
artırırız. Daha yoğun şekilde kendimizi anlatmak, milletimizin onayını almak
için bir çalışma yürütüyoruz.
CUMHURBAŞKANI’NDAN
DÜN OHAL’İN KALKABİLECEĞİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR GELDİ. SEÇİMDEN SONRA
KALKABİLİR Mİ?
OHAL, 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan o FETÖ terör
örgütünün gerçek yüzünü göstermesiyle birlikte, yaraların sarılması, aynı
zamanda dört tane terör örgütünün Türkiye’ye dönük saldırısı, sınır
güvenliğimizi sağlamak için verdiğimiz mücadele, içerde bombalı saldırılar, bir
çok sürece ilişkin devletin etkin hareket edebilmesine dönük Meclis’in aldığı
bir karardı.
OHAL birilerinin keyfi olarak devam ettiği bir şeyden
bahsetmiyoruz. Şimdi 24 Haziran’ın bir önemi var. 24 Haziran 15 Temmuz’u
sonsuza kadar bitirecek bir süreç. Yeni bir yönetim anlayışı anlamına geliyor.
Tabi ki biz her zaman şunu söyledik, yeni dönemde, yeni imkanların açılacağı
bir dönem. E tabi ki inşallah yeni dönemde OHAL tekrardan değerlendirilecektir.
İnşallah Türkiye’nin güvenliği, insanlarımızın temel hak ve özgürlükleri,
insanlarımız rahat parkta geziyorlar, çocuklarımız oynuyor. Neden? Çünkü kamu
düzeni var, güvenlik sağlanmış…
FETÖ TEMİZLENDİ
DİYEBİLİR MİYİZ?
FETÖ ile mücadele devam ediyor. Bu yıl sonuna kadar FETÖ
yargılamalarının sonuçlanmalarını bekliyoruz. 15 Temmuz’un oluşturduğu
toplumsal bir travma var. Çoklu yapının zaman içerisinde toplumla birlikte,
yargılanacak olanların yargılanması bu süreç içerisinde herhangi bir şekilde
mağduriyete uğramış birileri varsa bunun giderilmesi, bunların hepsi sosyal
süreçler… Bunlar bir zaman ve süreç işidir.
KULİSLERDE ŞU
KONUŞULUYOR. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN KAZANIRSA, MECLİS’TE CUMHUR İTTİFAKI
ÇOĞUNLUĞU KAYBEDERSE YENİDEN BİR SEÇİME Mİ GİDER TÜRKİYE?
Bu sistemin en
güzel tarafı şu. Bu sistem Türkiye’de değişimin kapısını açıyor. Yani 24
Haziran’da cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine Türkiye’nin geçmesiyle birlikte
eskiye dair ne varsa, bunların hepsinin temizlendiği bir güce kavuştuğu ve
sisteme kavuştuğu bir dönem başlıyor. Demokratik kültür, siyasal kültür,
demokrasinin kendi sorunlarını çözebildiği oranda gelişir. Şimdi bundan sonra
şu olur bu olur… Ama ne olacaksa, bu toplumun kendi sorunlarını çözme
becerisiyle olacak. Meclis’te şöyle olacak, cumhurbaşkanlığı seçiminde böyle
olacak… Bunlar sistematik olarak kara propaganda şeklinde, “ben oyumu Erdoğan’a
vereceğim ama AK Parti’ye oyumu vermeyeceğim” gibi, çünkü cumhurbaşkanlığı
seçimini kaybedeceklerini anladıkları anda Meclis çalışmasına başladılar. Daha
çok Meclis’e odaklı bir süreç yürütüyorlar. Bu da güzel, önemli olan siyaset
kurumunun güçlenmesidir.
Ama şu anda
gerçekte kamuoyu araştırılmalarında bizim gördüğümüz nedir? AK Parti’nin oyu
Recep Tayyip Erdoğan’ın oyunun 4 – 6 puan altındaydı. AK Parti yüzde 46
bandında gözüküyor. Bu oyla alacağı milletvekili oylarına baktığımızda AK
Parti’nin 300’ün üzerinde vekil aldığını görüyoruz. HDP üzerinden değil bu
analiz. HDP barajı geçse bile AK Parti 320’nin üzerinde milletvekilini alıyor.
Cumhur ittifakıyla baktığınızda bu sayı daha da artıyor. AK Parti’nin Meclis’te
herhangi bir sorunu gözükmüyor. Ama böyle bir sorun oluşsun, sabote edelim
düşüncesinde olanlar var. Ama bunun sadece bir düşünce olduğunu unutmayalım.
ADİLE NAŞİT AÇIKLAMASI
(Diyorlar ki 'Biz tekrardan eski Türkiye'yi getireceğiz'.
Hangi Türkiye? 'Adile Naşit'in ninni okuduğu Türkiye çok güzel bir
Türkiye'ydi.' Valla o Türkiye sizin için çok güzel bir Türkiye olabilir ama o
Türkiye bizim için tam bir kâbustu sözlerinin sorulması üzerine) Hepimiz Adile
Naşit'in uykudan öncesiyle, Hababam sınıfındaki o sevecenliğiyle, o içten
gülüşüyle hepimize umut verdi. Biz Barış Manço’yu, Cem Karaca’yı neden çok
sevdik? Münir Özkul’u, Ferdi Tayfur’u Orhan Gencebay’ı neden dinledik? O
dönemin Türkiye’sinden acılarımızdan onların umut veren gülüşlerine sığındık.
Biz kendimizi Cem Karaca’nın şarkısındaki tamirci çırağı gibi hissederdik.
Kuzucuklarım diyen, o kuşatıcı sevgisiyle Adile Naşit’e bir şey söylemem mümkün
mü? O günün Türkiye’si, onu söylüyorum. Adile Naşit’i belirteç olarak
kullanıyorum. Sanki o günün Türkiye’si, Nilüfer’in Barış Manço’nun
şarkılarında, Hababam sınıfının mizahından ibaretmiş gibi anlatıyorlar. Hayır.
O Türkiye, hastanede çocukların rehin alındığı bir Türkiye’ydi. Babaların
intihar ettiği bir Türkiye’ydi. Bize bu Türkiye’yi Adile Naşit üzerinden
anlatmayın. Bize bir kelime oyunu yapıp, o gün acılarımızı alt etmek için
sığındığımız şarkılarla bizi o günü anlatmayın. Adile Naşit’in neşesine
yaslandığımız Türkiye’yi bize güzel bir Türkiye olarak anlatmayın. Söylediğim
bu, ama bunu alıp son derece düşmanca, nefret diliyle sanki ben Adile Naşit’e
bir şey söylemişim… Ki ben Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptım, sanata ve
sanatçıya dönük benim bakış açım açıktır. Sanatçı bir çok arkadaşım da bunu
bilir. Ama siz maksadınız üzüm yemek değil de bağcıyı dövmekse böyle şeyler
oluyor. Bu bir yanlış anlaşılma değil, açıktan bir kast-ı mahsusa… Sosyal
medyada öyle şeyler söylendi ki, sosyal medya nihayetinde.
CUMHUR İTTİFAKINDA
BİR SORUN MU VAR?
Cumhur ittifakında bir sıkıntı yok. Sorunsuz bir şekilde
devam ediyor. Bu konuda hem genel başkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
ciddi bir hassasiyeti var. Hem Devlet Bahçeli’nin ciddi bir hassasiyeti var.
MHP daha seçimin hemen başında bir genelge yayınladı. Cumhur ittifakı,
cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda oluşturulmuş bir ittifak. Ama aşağıda iki
farklı siyasi parti seçim çalışmaları yürütülüyor. Sahada, illerde, ilçelerde
her iki siyasi parti ciddi bir hassasiyet gösteriyor.Ne MHP’nin ne AK Parti
oylarında gözü var, ne AK Parti’nin MHP oylarında gözü var. Çünkü zaten biz
müttefikiz. Aynı hedeflere dönük çalışma yürüten iki siyasi partinin hedef
seçmen kitlesinin de birbirinin seçmenleri değil, doğal olarak AK Parti ve MHP
dışında seçmen kitlesi olduğu açık. Sayın Devlet Bahçeli de bu konudaki
hassasiyetini ciddi bir şekilde ifade etti. Bu konuda herhangi bir sorun
oluşmaması hususunda, bir fitne çıkmaması konusunda hassasiyet ifadesiydi.
Akşam genel başkanımız da aynı şekilde hassasiyetini ifade etti.Sorun olması
mümkün değil, çünkü cumhur ittifakı millet aklını temsil ediyor. Türkiye’nin
bekasıyla ilgili yüksek hassasiyeti ifade ediyor.
KANDİL’E TÜRK
BAYRAĞI DİKİLECEK Mİ? MUHARREM İNCE’NİN BİR ELEŞTİRİSİ VAR “ORADA TERÖRİST Mİ
KALDI” DİYOR. OPERASYON GERÇEKLEŞECEK Mİ?
Bir kere de
milletin ağzıyla konuşun. Recep Tayyip Erdoğan’a düşmansınız anladık, AK
Parti’ye kin kusuyorsunuz anladık. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” diyerek,
yerine göre PKK ile, FETÖ ile Türkiye düşmanı odaklarla ortak pozisyon alıp
onların ağzıyla konuşuyorsunuz anladık. Türkiye Zeytin Dalı Harekatı
gerçekleştiğinde “aman afrin’e girmeyin” diyorsunuz anladık. İsmi bile belli
olmayan, ABD’li yetkilinin, açıklamalarını esas alıp bakanlığın açıklamalarını
dikkate almıyorsunuz, anladık da bir diplomasi, askeri başarı olan Türkiye’nin
terörü kaynağında kurutmak için verdiği mücadeleyi itibarsızlaştırmak için
neden bu kadar çaba harcıyorsunuz?
Türkiye sınır
güvenliğini oluşturmak, kendi iç güvenliğini sağlamak için doğal olarak son iki
yıldır terörü kaynağında kurutmak için El Bab’tan Afrin’e, Kuzey Irak’ta 30 km
içe kadar giriyor. Bu operasyon Mart ayında başladı. Kuzey Irak’ın 24-30 km
içine girildi. Şu anda Kandil’e 24 k mesafe kaldı. Bir çok kampı yerle bir
edildi ve orada güvenliği sağlamak için yeni üsler oluşturuldu. Ve burada bizim
hem iran ile hem ırak ile yürüttüğümüz, ABD ile yürüttüğümüz yüksek bir
diplomasi var. Sahada askeri başarı var. Sahada olmadan, masada olmuyorsunuz.
Bütün bunlar ortadayken kalkıp bu harekatı yürüten bu kahraman ordunun, onurlu
komutanına karşı apoletlerini sökme tehdidinde bulunuyorsunuz, ordumuza karşı
kalkıp diyorsunuz ki “Kandil’de terörist mi kaldı” diyorsunuz. Burada ben fazla
bir şey söylemeyeceğim. Çünkü her şey milletimizin gözü önünde cereyan ediyor.
Ben bunları milletin ağzıyla konuşmaya, millete yaslanarak siyaset yapmaya
sadece onları davet ediyorum. Mart ayında başlayan operasyona, Türkiye’de
seçimler var, terörle mücadeleye devlet ara mı verelim diyecek?
SEÇİMLERİ ETKİLER Mİ?
Seçimleri etkiler ya da etkilemez. Şu anda
cumhurbaşkanımız, başbakanımız, bunlar yürütülürken aynı zamanda devlet de
yönetiliyor. Bu ülkenin kamu düzeninin, güvenliğini sağlaması, ekonomimize
dönük çok ciddi dış saldırılar var. Bir taraftan bakıyorsunuz ekonomisi batmış
Yunanistan’ın notunu yükselten kredi derecelendirme kuruluşları, 7,4 oranında
büyümüş Türkiye’nin kredi notunu düşürüyor. Devlet işleri yürürken, terörle
mücadele de operasyonlar da yürüyecek.
İNCE VE
KILIÇDAROĞLU’NUN BİR İDDİASI VAR. TELEFONLASRININ DİNLENDİĞİEN YÖNELİK
İDDİALAR. NE DERSİNİZ? BAKAN SOYLU “TİYATRAL GÖSTERİ” DEDİ. NE DERSİNİZ?
TELEFONLASR DİNLENİYOR MU HALA?
Tam da tiyatral bir gösteri. “Telefonlarım dinleniyor”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Biz TBMM’de 2012-2013’te
yaptığımız düzenlemelerle bu konunun nasılını, hukuki temelini belirledik.
Şimdi telefon dinlemeleri bugün, işte bir bakıyorsunuz telefonunuza bir ajan
aplikasyon indiriliyor. Siz bir linki tıklıyorsunuz, telefonunuza bir uygulama
iniyor ve kim olduğunu bilmediğiniz birileri; ya da ortam dinleme birileri
yapabilir. Telefon dinlemeden neyi kast ediyorlar? Adalet yürüyüşünde “Almanya
bizi dinledi” demişlerdi. Ellerinde bir delil varsa, giderler savcılıklara
başvururlar. Eğer burada hükümeti itham altında bırakmak gibi ithamları varsa,
bunlarla ilgili iddialarını da ortaya koyarlar.
SEÇİMDEN SONRA
BEDELLİ ASKERLİK GÜNDEMDE OLUR MU?
Başbakanımız bakış açısının müspet olduğunu söyledi ama
gündemimizde var demedi. “Seçimden sonra değerlendirilir” dedi. Ben de aynı
şekilde. Ama şunu göz ardı edemeyiz. Bunun için ne oluşması gerekiyor? 5.5
milyon kardeşimiz var, bunların talepleri var. İhtiyaçları tabi dikkate alacak,
bunların hepsi bir değerlendirme bir istişare bir konjonktürelolarak tam siz Kandil’e
dönük büyük bir operasyon planlarken, terörü kaynağında kurutmak için mücadele
yürütürken örnek olarak söylüyorum, ne yapmazsınız? Bir bedelli düzenlemesi
yapmazsınız. Seçimden sonra dememizin sebebi şu, Kuzey Irak’ta Kuzey Suriye’de
çalışmalarımız belli aşamaya gelir ve bu konuda bir rahatlık oluşur, ondan
sonra tabi ki bedelli askerlik gündemimize alınır, değerlendirilir. Çünkü
siyasetin görevi toplumsal talepleri dikkate alıp bunları çözmektir. Bedelli
bekleyen arkadaşlarımız şundan emin olsunlar bu konu siyasetin gündemindedir.
Bu sorunun çözümü için siyaset üzerine düşen sorumluluğu yerine
getirecektir." (KAYNAK GAZETE
VATAN)
YORUMLAR