AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan, Genel Merkez’de düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısına
katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde
düzenlenen partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.
Katılımcıları selamlayan Erdoğan, toplantının ülke, millet ve parti için hayırlara
vesile olmasını diledi. Konuşmasına dün toprağa verilen eski bakanlardan Şevket
Kazan'a rahmet dileyerek başlayan Erdoğan, "Kendisi Türkiye'nin bir
dönemine damgasını vuran kadronun en önemli isimleri arasında yer alıyordu.
Dava, siyaset ve devlet adamı olarak milletimize çok büyük hizmetleri olan
Şevket Kazan beyefendinin vefatını ülkemiz için ciddi bir kayıp olarak
görüyorum. Rabb'im rahmetiyle muamele etsin, mekanı cennet olsun."
ifadelerini kullandı.
Erdoğan, AK Parti'nin 7. Büyük Kongre sürecinin
belirlenen takvime uygun şekilde ilerlediğini, şu ana kadar 181 ilçe kongresini
bitirdiklerini söyledi. Bazı ilçe teşkilatlarında mevcut başkanlarla devam
edilirken bazılarında bayrak yarışını yeni isimlerin devraldığını anlatan
Erdoğan, AK Parti'yi milletin gösterdiği istikamette geliştirerek ve büyüterek
yollarına devam edeceklerini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Türkiye'nin bugün geldiği seviyenin mimarı olan AK Parti, karşılaştığımız
her durumda geleceğin de partisi olduğunu ispatlıyor. Cumhur İttifakı olarak
ülkemize kazandırdığımız yeni yönetim sistemi, her geçen gün daha güçlü bir
şekilde oturuyor, yerleşiyor. Karşımızdakilerin her davranışı, her tutumu
Türkiye'nin, AK Parti'nin hizmetlerine daha uzun yıllar boyunca ihtiyacı
olduğunu tekrar tekrar teyit ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
"BU KESİM
DÜŞMANLARIMIZI SEVİNDİRMEKTEN ÇEKİNMİYOR"
Türkiye'de sırf AK Parti'ye ve şahsına düşmanlığı
sebebiyle ülkenin her meselesinde karşı tarafın safında yer alan bir kesim
olduğunu belirten Erdoğan, bu kesimin sırf AK Parti'nin zarar görme ihtimaline
binaen Türkiye'nin en hayati mücadelelerinde dahi sözleri ve tutumlarıyla
düşmanları sevindirmekten çekinmediğini ifade etti. Erdoğan, "Bunların en
başında da CHP zihniyeti geliyor. Bölücü örgütün güdümündeki parti ile kurduğu
ittifakı artık gizlemeyen CHP, toplantılarda okunan İstiklal Marşı'na katılmayı
keserek yeni dönemde takip edeceği yolu da göstermeye başlamıştır. CHP'nin
başındaki zat ve şürekasının kendilerine verilen görev gereği hakaret ve iftira
çıtasını yükselterek ülkemizde yeni bir kamplaşma dalgası oluşturmanın peşinde
koştuklarını biliyoruz." dedi.
"SAHNELENEN
TEZGAHI GÖRMEDİĞİMİZ ANLAMINA GELMİYOR"
CHP'nin kasıtlı bir şekilde kutuplaşmayı derinleştirerek,
insanların hassasiyetlerini kaşıyarak, kışkırtarak çok tehlikeli bir oyun
oynadığını dile getiren Erdoğan, "Maalesef milli iradenin tecelligahı olan
Meclis kürsüsünü de bu sinsi ve kirli oyuna alet etmekten çekinmiyorlar.
Milletimize olan saygımız gereği verdiğimiz cevaplar, CHP ve başındaki zat
aracılığıyla sahnelenen tezgahı görmediğimiz anlamına gelmiyor."
ifadelerini kullandı.
Erdoğan, AK Parti'ye ve şahsına olan kinleri nedeniyle
sadece belirli televizyon kanallarını seyredip sadece belirli gazeteleri
okuyanların, bu bühtanların gerçek olduğunu sandığını, tek bir kare, tek bir
kelime ve tek bir an üzerinden gerçekle ilgisi olmayan slogan üretenlerin,
birbirlerini gaza getirmelerini üzüntü ve acımayla seyrettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bunların çoğu, 17 yıldır AK
Parti'nin ve bizim yıkılmamızı bekleyerek, gençlikten orta yaşa, orta yaştan
ihtiyarlık çağlarına ulaştılar. Halbuki bu ham hayallerini beklemek için
harcadıkları zamanı ve enerjiyi hayırlı bir işe vakfetseler belki halkın
gönlüne girme şansları da olabilirdi. Ama onlar, kalpleri kazanmaya çalışmak
yerine kinlerini köpürtmeyi tercih ettikleri için kendi ürettikleri nefret
bataklığında çırpınıp durdular. Milletimizin kahir ekseriyeti eğitimden
sağlığa, ulaşımdan sosyal yardımlara kadar sonuçlarını bizzat hayatında gördüğü
hizmetlerimizde hamdolsun doğruyu müşahede ve takdir ediyor. Özellikle eski
Türkiye ile bugünü karşılaştırma imkanına sahip olan kuşaklar, günümüz
Türkiyesi'nin anlamını çok daha iyi biliyor. Gençlerimizin de eski Türkiye ile
bugünkü Türkiye'nin farkını okuyarak, dinleyerek, araştırarak ve seyrederek
gördüklerine inanıyorum. Bizim de her fırsatta 2002 Türkiye'si ile 2020
Türkiyesi'ni karşılaştırmamızın sebebi budur. Cumhuriyet tarihinin en büyük
atılımlarını gerçekleştirme şerefi, işte bu kadroyu aittir."
"ÜLKEYE VE
MİLLETE HİZMET ETMEK İÇİN YÜRÜNEN YOL MEŞAKKATLİDİR"
Bugüne kadar yaptıklarını anlatmanın işin yarısı olduğunu
vurgulayan Erdoğan, "En az bunun kadar önemli olan husus, milletimize ve
özellikle de gençlerimize gelecekleri için ne söylediğimiz, ne vadettiğimizdir.
Ülkemizde hala istikbalimiz için hayaller kurabilme, bunu projelendirme,
planlama ve hayata geçirme kabiliyetine ve iradesine sahip tek parti AK
Parti'dir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vasıflarını sürdürdükleri
sürece milletin de ülkeyi yönetme sorumluluğunu kendilerinden almayacağına
inandığına dikkati çekerek şunları kaydetti: "Milletimizin, siyaset
mühendisliklerine de içeride ve dışarıda yazılan senaryolara da karalama ve
korkutma üzerine kurulu eski dönem siyaset yöntemlerine de artık karnı toktur.
Tıpkı ipteki cambaz, sirkteki palyaço, sahnedeki komedyen misali herkes
kumpanya seyreder ama gösteri bittiğinde her şey orada kalır. Halbuki ülkeye ve
millete hizmet etmek için yürünen yol uzundur, meşakkatlidir, dirayet ve sabır
gerektirir. Dikkat ederseniz yeni diye ortaya sürülen her sözde oluşum, sadece
AK Parti'ye olan ihtiyacı teyit ediyor, onun ötesinde bir şey yaramıyor."
"Davası inancı olmayanın, davası milleti olmayanın,
davası ülkesi olmayanın sonu her zaman hüsran olmaya mahkumdur." ifadesini
kullanan Erdoğan, AK Parti'nin önünde 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonları
olduğunu hatırlattı.
Kongre süreçlerini bu bakımdan önemli bir fırsat, pencere
olarak gördüğünü belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Önümüzdeki dönemde
yeni bir heyecanla, yeni kadrolarla, yeni hedeflerle milletimize hizmet etmeyi
sürdüreceğiz. Burada Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcım Erkan Bey başta
olmak üzere bir şeyi açık, net söylüyorum, tüm il başkanlarıma sesleniyorum, gerek
kadın kolları, gerek gençlik kolları hepsine sesleniyorum, lütfen kadrolarımızı
oluştururken o ilin, ilçenin kanaat önderlerini bulacaksınız. Aynı heyetlerle,
aynı ekiplerle yürümeye mecbur değiliz, mahkum da değiliz. Dinamik bir yapı ile
yola yürümeye mecburuz ve bunun için de arayışların ideal olması lazım.
İlçelerimizde, illerimizde ne yapacağız? Ömerleri, Haticeleri, Ayşeleri, Mus'ab
bin Umeyrleri bulacağız, kadrolarımızı bu şekilde oluşturup delegelerimizin
önüne böyle çıkacağız dedik. Yoksa 'benim oğlum bina okur, döner döner yine
okur' aynı ekiplerle yola devam edelim. Yok, böyle bir şey istemiyoruz. İşi
değiştireceğiz."
Erdoğan, AK Parti'nin eski Türkiye'nin partisi
olmadığını, sürekli hücrelerini yenilediğini, gelecek ufkunun bulunduğunu
vurgulayarak, halkın bunu görmesi gerektiğini söyledi.
Mevcut kadroları tamamen tasfiye etme gayreti içerisinde
olmadıklarının altını çizen Erdoğan, "Şüphesiz ki enerjisi olan, çalışan,
çalışabilen bu arkadaşlarımızla da yolumuza devam edeceğiz." diye konuştu.
"HER DEPREM,
POTANSİYEL TEHDİDİ HATIRLATIYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin güvenlikten ekonomiye
kadar çok önemli gündem konularının bulunduğuna dikkati çekerek, bunların
arasında asla ihmal edilmemesi gereken hususlardan birisinin de tabii afetlere
hazırlık meselesi olduğunu kaydetti.
Elazığ ve Malatya'da 24 Ocak'ta 41 vatandaşın hayatını
kaybettiği depremin ardından 23 Şubat'ta Van'da yeni bir deprem felaketinin
meydana geldiğini hatırlatan Erdoğan, Başkale ilçesinde etkili olan İran
merkezli depremde 10 vatandaşın yaşamını yitirdiğini, 68 vatandaşın ise
yaralandığını aktardı.
Erdoğan, Türkiye'de hemen her gün büyüklü küçüklü pek çok
depremin olduğunu belirterek, şunları ifade etti: "Her deprem haberi bize,
ülkemizin yüzleştiği potansiyel tehdidi bir kez daha hatırlatıyor. Ülkemizin
gerçekten sorunlu bir yapı stoğuna sahip olduğunu biliyoruz. Özellikle 20
yıldan daha eski binaların büyük bölümü depreme karşı dayanıksızdır. Bunun için
kentsel dönüşüm projelerine özel ehemmiyet veriyoruz. Nüfus yoğunluğunun had
safhada olduğu İstanbul başta olmak üzere, ülkemizin her yerinde bina
altyapımızda radikal değişikliklere gitmek mecburiyetindeyiz. Bugün bizim küçük
çıkar hesaplarıyla yıkmaktan veya gerektiği şekilde güçlendirmekten imtina
ettiğimiz her yapıyı depremin yerle bir edeceği açıktır. Tedbiri kendimiz
aldığımızda, sadece maddi bedel ödüyoruz. Buna karşılık aynı binayı deprem
yıktığında yüreğimizi yakan can kayıpları ve gerçekten çok büyük meblağları
gerektiren maddi faturalarla karşı karşıya kalıyoruz."
"KISA SÜREDE
TEMEL SIKINTILARI ÇÖZEBİLİRİZ"
Son bir asırda 57 büyük deprem yaşamış ve 80 bin
vatandaşını kaybetmiş bir ülke olarak, bu konuda rehavete kapılma hakkına sahip
olunmadığının altını çizen Erdoğan, "Kentsel dönüşümde devlet taraflardan
sadece biridir. Bakanlıklarımız ve ilgili kurumlarımız bu konudaki
planlamalarını zaten tamamlamış durumdadır." dedi.
Erdoğan, belediyelerden vatandaşlara kadar sürecin tüm
tarafları bu yükü paylaşmadan, arzu edilen hızda bir dönüşümün
gerçekleşemeyeceğine işaret ederek, şöyle konuştu: "Yatay mimari esasına
göre dönüşüm yapmak için tüm tarafların fedakarlıkta bulunması gerekiyor.
Örneğin, 3 katlı binayı yıkıp, yerine sadece 4 katlı bir bina yapacaksak,
burada hem belediyenin hem mal sahiplerinin ellerini taşın altına koyması
şarttır. Mesela '40 yıllık 100 metrekare dairemi vereyim ama karşılığında
yepyeni 150 metrekare daire alayım' dayatmasına girdiğinizde bu işin içinden
çıkılamaz. Devlet, her işini gücünü bir tarafa bırakıp, tüm imkanlarını konut
yapımına hasretse bile bu işin altından kalkılabilmesi çok uzun yılları
alacaktır. Kentsel dönüşümün yükünü hep birlikte paylaştığımızda kısa sürede
temel sıkıntıları çözebiliriz. Aksi takdirde yıllarca bu meseleyi konuşuruz ama
bir arpa boyu yol ancak kat ederiz."
Erdoğan, gelecek dönemde bakanlıklarla, belediyelerle,
vatandaşlarla el ele vererek, Türkiye'nin bu önemli meselesinin üstesinden
geleceklerine inandığını belirtti.
Zamanın su gibi akıp gittiğini, Türkiye'nin artık küresel
ve bölgesel her gelişmenin merkezinde yer alan bir ülke olduğunu ifade eden
Erdoğan, krizin birinin bitmeden diğerinin başladığı bir dünyada bu durumun
gündemlerini yoğunlaştırdığını, mesailerini sıkıştırdığını belirtti.
Bu dönemde, en çok dikkat etmeleri gereken meselenin,
hedeflerden kopmamak, odakları dağıtmamak olduğunu vurgulayan Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir yandan sınırlarımızı korur, sınır
ötesindeki harekatlarımızı yürütürken diğer yandan beldelerimize, ilçelerimize,
özellikle illerimize ihtiyaçları olan hizmetleri götürmeyi ihmal etmeyeceğiz.
Uluslararası alanda siyasi ve diplomatik mücadelemizi yürütürken, milletimizin
ekonomik sıkıntılarının çözümüyle ilgili tedbirlerimizi kararlılıkla hayata
geçireceğiz. Her bir bakanlığımız, kurumumuz, belediyemiz, kendi sorumluluk
alanında milletimize verdiğimiz sözleri birer birer yerine getirecektir. Hiçbir
meselenin ötekini gölgelemesine, hiçbir önceliğin diğerini geriye itmesine izin
veremeyiz. Her alanda gereken adımları dikkatle ve programımıza uygun bir
şekilde atmalıyız. Girdiğimiz her mücadelede desteğini bizden esirgemeyen
milletimize şükranlarımızı en iyi bu şekilde ifade edebiliriz. Bir yandan
medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği sorumlulukları yerine
getireceğiz, bir yandan da her alanda milletimize verdiğimiz sözleri tutacağız.
AK Parti'yi diğerlerinden farklı kılan işte bu iki misyonu birlikte yerine
getirebilmiş ve bundan sonra da getirebilecek olmasıdır. Şartlar ne olursa
olsun içeride ve dışarıda hangi tuzaklarla hangi fitne ve fesat girişimlerle
karşılaşırsak karşılaşalım bu perspektifi asla kaybetmeyeceğiz."
Erdoğan, kendilerini millete hizmetten uzaklaştırmaya,
ülke için harcayacakları enerji ve vakti kısır tartışmalarla heba ettirmeye
çalışanlara heveslendikleri fırsatı vermeyeceklerini vurguladı.
Hiçbir iftira ve yalanı cevapsız bırakmayacaklarını ama
asla karşılarındaki gibi siyaseti bundan ibaret bir iş haline
dönüştürmeyeceklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: "İl başkanlarımızdan
belediye başkanlarımıza kadar tüm dava arkadaşlarımdan siyasetimize ve
icraatımıza bu anlayışla sahip çıkmalarını istiyorum. Dürüstlük bizim işimiz
arkadaşlar. Çöp, çamur, çukur, bunlar CHP'nin işi. Bunları biliyoruz. İşte en
son Yalova meselesi. Ne oldu? Hak yerini buldu mu? Buldu. Şimdi bütün mesele
demek ki işimizi iyi takip edersek, iyi kovalarsak, meclis üyelerimizle beraber
bu işin takipçisi olursak, takip ettiğimiz zamanda işte gördüğünüz gibi bu
yolsuzlukların önde gidenleri de ortaya çıkıyor. Yalova'da olduğu gibi. Çıktı
ve sonunda orada yapılan seçimde Cumhur İttifakı ile beraber bizim arkadaşımız,
Yalova'nın belediye başkanı oldu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını ara vererek, AK Parti
Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki'yi kürsüye
çağırdı.
Yalova'da yapılan çalışmaya ilişkin bilgi veren Özhaseki,
şunları kaydetti: "Yalova'da CHP, geçmişi artık fazla incelemeden
söyleyecek olursak birtakım ayak oyunlarıyla seçimi almıştı. İlerleyen zaman
içerisinde o kadar büyük yolsuzluk dosyaları çıktı ki bu artık kapatılmayacak
bir hale geldi. Önce 1 milyon lira gibi gözüken bir yolsuzluk dosyası 14-15
milyon lirayı buldu. Şimdi yeni delillerle birlikte her yapılan işte CHP'li
yönetimin orada ortaya koymuş olduğu tüm iş, yapılan işleri bile ihale ediyor
gibi gözükerek kamunun parasını alıp kendi adamlarına, kendi ceplerine indirmek
gibi bir olayla karşı karşıyayız. Meclis üyelerimizle birlikte yaptığımız
toplantılarda, il başkanımız da buradalar, sağ olsunlar tek yürek, tek bilek
olduk, kendi içimizde birliği sağladık. Arkadaşlarımızın tamamı bir arkadaşımız
üzerinde ittifak ettiler. Ayrıca Cumhur İttifakı içinde bulunan MHP'nin iki
üyesi vardı, onlar da bize koşulsuz olarak destek verdiler. İçimizden bir
arkadaş orada yapılan oylamada 17 oya karşılık 13 muhalif oy var, seçtik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Yalova'nın yeni seçilen
Belediye Başkanı Mustafa Tutuk ile AK Parti Yalova il başkanı, milletvekilleri
ve ana kademe yöneticilerini sahneye davet etti.
Erdoğan kürsüye gelen Tutuk için, "Soyadına bakıp da
aldanmayın. Mustafa, tutuk değil, yani çok çalışkan. İkinci üniversiteyi de
bitiriyor. Demek ki pek de tutuk değil. Allah yar ve yardımcımız olsun. Hizmet
görmeyen Yalova'ya inşallah AK Parti belediyeciliğini sokarak oraya en ideal
hizmetleri hep beraber vereceğiz. Yalova gibi şirin bir ilimizi, ilçeleri ve
beldeleriyle çok daha farklı bir yere taşıyacağız. Tebrik ediyoruz, hayırlı
olsun." dedi.
YORUMLAR