Soylu, Kahramanmaraş AFAD Müdürlüğünde düzenlenen
Kahramanmaraş İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı
konuşmasına, Mülk Suresi'nin 3. ayetindeki "Rahman'ın yaratmasında
bir düzensizlik göremezsin" ifadeleriyle başlayarak, doğanın dengesine
göre hareket etmeye çalıştıklarını söyledi.
Geçen seneyi Türkiye'nin afetlere hazırlık yılı ilan
ettikten sonra bu konuda 450 toplantı yapıldığını anlatan Soylu,
çalışmalardan örnekler anlattı.
Soylu, 17 Ağustos haftasını sadece anma programları
yaparak değil, AFAD koordinesinde bir farkındalık haftası olarak
değerlendirmek istediklerinin altını çizerek, şöyle konuştu:
"Bunun için de bir dizi etkinlik planladık ve bu acı
olaydan, afetlerle ilgili geleceğe ait kalıcı bir sonuç üretmeyi hedefledik.
Allah'a şükürler olsun belki telefonlarınızı çok meşgul ettik ama tüm cep
telefonlarınıza 5 adet mesaj gönderdik. Afet anında neler yapabileceğimizi
anlattık. Depremlerde görüyoruz herkes bir yerlerde, destek olmaya çalışıyoruz.
Ama AFAD'ı bir akreditasyon merkezi haline getirdik. Büyük onur duyuyorum,
Lübnan'da büyük bir patlama oldu. İlk el uzatan kurum, Cumhurbaşkanımızın
talimatıyla AFAD oldu. Küresel anlamda çok güzel. Elbette ki Türkiye'nin
afetlere hazırlık noktasında kaybedecek bir saniyesi bile yoktur ve en küçük
bir fırsatı dahi değerlendirmek durumundadır. Önemli deprem ve doğal afet
tecrübelerimiz, buna ait acılarımız var. Bir yandan, özellikle Karadeniz’de sel
felaketlerine maruz kalıyoruz, bir yandan artan bir fay hareketliliğimiz var,
diğer yandan doğu ve güneydoğu illerimizde çığ olayları yaşıyoruz. Elbette ki
bunların hiçbirisi sır veya yeni keşifler değildir. Hepimizin bildiği ve
bizlere acılar yaşatan gerçeklerdir. Bu konuda dünyada da benzer bir artış var.
Farklı coğrafyalarda, farklı afetler sebebiyle can ve mal kayıpları
artmaktadır."
Hem uluslararası arenada, hem de Türkiye'deki yaklaşımın
temelinde afet riskini azaltma anlayışının bulunduğunu aktaran İçişleri Bakanı
Soylu, "Çünkü afet yönetiminde meseleye bakış şudur, bir yerde afet
tehlikesi olabilir, doğal afet bölgesi olabilir ama o yerle ilgili risk azaltma
çalışmaları yapılırsa, afetin vereceği zararlardan korunmak ve böylece afeti
bir doğa olayına dönüştürmek mümkün olabilir. İşte bugün bu toplantıda
kamuoyuyla paylaşmak istediğimiz mesaj ve yerleştirmek istediğimiz anlayış
budur. Defalarca bunları söyleyeceğiz ve ısrarcı olacağız." ifadelerini
kullandı.
Konuşması sırasında deprem anında yapılması gerekenleri
anlatıp, yapılan yanlışlara da dikkati çeken Soylu, olası bir deprem anında
insanların araçlara ilgi göstermesiyle yolların tıkanacağını, böylelikle arama
kurtarma ve ambulansların olay yerlerine ulaşamaz hale geleceğini, o yüzden
olası bir deprem anında herkesin daha sakin olup araçlara ilgi göstermemesi
gerektiğini dile getirdi.
AFAD'A ÖVGÜ
Deprem gibi afet sonrasında yaşanabileceklerin üstesinden
hep birlikte gelinebileceğini vurgulayan Soylu, şöyle devam etti: "Türkiye’de
esas itibarıyla afetlere bakışımızı değiştiren hadise, hiç şüphesiz 17 Ağustos
1999’da yaşanan büyük Marmara depremidir. Türkiye o hadiseden sonra, afet
yönetimini bir süreç olarak ele almış, afet öncesi hazırlık, afet anı müdahale
ve afet sonrası iyileştirme şeklindeki üç aşamada, afet süreçlerini yönetme üzerine
bir anlayışa evrilmiştir. Bu anlayış doğrultusunda kurumsal yapılanmasına da
ağırlık vermiş, özellikle AFAD başkanlığımız eliyle hem ciddi bir kapasite
oluşturmuş, hem de stratejik bir yaklaşım ortaya koymuştur. Bugün gelinen
noktada AFAD başkanlığımız, 5 kıtada 60 ülkeye yardım eli uzatabilen, içeride
toplam 5 bin 820 personeli, 81 il, 11 birlik müdürlüğü, 26 ana lojistik, 56
destek deposu olan, 85 bin çadır, 207 bin yatak, 198 bin battaniye, 18 bin
mutfak seti depolarında mevcut bulunan, afet yönetim karar destek sistemi AYDES
gibi dijital altyapıları, Avrupa'nın ikinci büyük deprem gözlem istasyon ağı
gibi teknik yapıları olan, sadece 2019 yılında 3 bin 724 olaya müdahale etmiş
devasa bir yapıdır. AFAD logosunu bugün Yemen'de de görebilirsiniz, Suriye'de
de görebilirsiniz, Etiyopya'da, Somali'de veya Afganistan'da görebilirsiniz.
Hatta Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde de görebilirsiniz. Sadece logosunu da
görmezsiniz, onun sebebiyle Türkiye için dua eden, 'Bu ay-yıldızlı bayraktan,
onun milletinden ve onun liderinden Allah razı olsun' diye dua eden mazlum
insanlar görebilirsiniz."
"18 BİN 130 TOPLANMA ALANI BELİRLEDİK"
Bu yeni dönemde diğer güvenlik başlıklarında olduğu gibi,
afet konusunda da yazılı plan ve strateji belgelerine dayalı yönetim anlayışlarının
öne çıkacağını bildiren Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün trafik güvenliğinde uygulama politika
belgemiz var. Göç yönetiminde uyum strateji belgemiz var. Keza uyuşturucu
ile mücadelede, asayişte, buna benzer strateji belgelerimiz var. Aynı şekilde
afet yönetiminde de çatı belgesi olarak 'Türkiye afet yönetimi strateji belgesi
ve eylem planı' adını verdiğimiz bir planımız var. Bunun altında afet öncesini
planlayan ve bugün Kahramanmaraş ayağının tanıtımında bulunduğumuz, kısa adı
TARAP olan, Türkiye Afet Risk Azaltma Planı var. Yine aynı stratejinin altında,
kısa adı TAMP olan, Türkiye Afet Müdahale Planı var ve bu planın faydalarını,
kurumlararası koordinasyona ve saha sonuçlarına nasıl etki ettiğini, bizzat
Elazığ ve Bingöl-Karlıova depremlerinde müşahede ettik. Bir üçüncü ayak olarak
da deprem sonrası iyileştirme safhasını düzenlemeyi amaçlayan ve kısa adı TASİP
olan, Türkiye Afet Sonrası İyileştirme Planımız var. Stratejinin yanı sıra
toplumda afet bilincinin yükseltilmesine dönük çalışmalarımızda da önemli
projeler ortaya koyduk."
Soylu, bugün 150 bin AFAD gönüllüsü bulunduğunu
anlatarak, şunları söyledi: "Afete Hazır Türkiye Projesi'yle 13 milyon
kişiye ulaştık. İstanbul'da 3 bin, Türkiye genelinde ise 18 bin 130 adet
toplanma alanı belirledik ve bugün herkes e-Devlet üzerinden kendisine en yakın
toplanma alanını, TC kimlik numarasıyla sorgulayabilmektedir. Burada bir
şey söylemek istiyorum. Siyaseten bazı şeyleri eleştirebiliriz, eksik
arayabiliriz. Maalesef siyasi hayatta 'Bu adam bunu iyi yaptı' denmiyor. İyi
değil ama kural gibi olmuş. Geçen gün inşaat mühendisi odası temsilcisi
anlatıyor, insan üzülüyor. Hadi siyaset bunu bilerek bilmeyerek veya teşvik
etmek için yapabilir ama sana ne oluyor ya? Diyor ki, 'İstanbul'da toplanma
alanı yok. O toplanma alanına zaten insanların konaklaması mümkün değil' diyor.
Adını koymuşuz zaten, toplanma alanı. Biz bunları tespit ediyoruz. Bunlar
dokunulmaz demiyoruz, burada yerel yönetimlerle beraber toplanma alanlarını
belirleyip alanı oluşturuyoruz. Bu bazen boş bir alan, bazen bir park oluyor.
Bunlar da e-Devlet üzerinden ilan ediliyor. Eğer bunu eleştirmek için eleştiren
bir inşaat mühendisleri odası yöneticisine ben bunu anlatacaksam, hakikaten
alfabeden başlamak lazım."
1990'LI YILLARDAKİ BİNALARIN DURUMU
Bakan Soylu, sağlam binalar, doğru yerlere kurulmuş
ve doğru şekilde kurulmuş yaşam alanları oluşturmaya çalıştıklarına işaret
etti.
Konuşması sırasında bir araştırma bulgusu paylaşan
Süleyman Soylu, şu değerlendirmede bulundu:
"1999 depreminde Avcılar'da hasar gören 98 binanın
yüzde 40'ı, 90'lı yıllarda inşa edilmiştir. Ayrıca yine Avcılar'da, deprem
anında hemen yıkılan binaların yüzde 48'i de, yine 90'lı yıllarda inşa edilen
binalardır. 2011 yılındaki Van depreminde, İpekyolu ilçesinde ağır hasar gören
binaların da yüzde 62'si 90'lı yıllarda yapılanlardır. Benzer şekilde bu yıl
ocak ayındaki Elazığ depreminde zarar gören Mustafapaşa, Rüstempaşa, İcadiye,
Sarayatik ve Sürsürü mahallelerinde, verileri incelenen ağır hasarlı 47 binanın
yüzde 60'ı, yine 1990 döneminde inşa edilmiştir. Kaldı ki 90 öncesi dönemde
yapılan binalarda da hasar alma oranı, hiç de öyle azımsanacak gibi değildir.
Dolayısıyla, bu ve benzeri kriterlere göre şehirlerimizin hem yapı stoku
bakımından, hem de fay hattı ve diğer değişkenler bakımından risk raporlarını
oluşturmalı ve buradan bize düşen görev ve sorumlulukları, hızlıca yerine
getirebilmeliyiz. Kimse kusura bakmasın, ben lafımı ağızda ezen biri değilim.
Arabalarımızı yenilemek için gayret ettiğimiz kadar, binalarımızı yenilemek
için gayret etmezsek, doğru davranmış olmayız. Ben hayata basit bakarım.
Arabayı yenilemek için tartışıyor muyuz, tartışıyoruz. Ama evlerimizin de buna
ihtiyacının olduğunu unutmamalıyız."
"DETAYLI ŞEKİLDE HAZIRLANMIŞ BİR YOL HARİTASIDIR"
Süleyman Soylu, Türkiye'nin 21 yılda afet
yönetiminde kamu yönetimi noktasında yepyeni bir karaktere büründüğünün altını
çizerek, bunun toplumun bütün katmanlarına yayılması gerektiğini ifade etti.
"Vatandaş olarak da bir afet yönetim politikasına
sahip olmalıyız." diyen Soylu, şunları kaydetti:
"Bugün tanıtımını yaptığımız Kahramanmaraş İl Afet
Risk Azaltma Planı, işte böyle bir anlayışın ilk adımıdır. İlk adımlar
önemlidir, güzel bir söz var, 'Her büyük yürüyüş bir ilk adımla başlar.'
Tanıtımını yaptığımız bu plan, titiz bir çalışmayla detaylı şekilde hazırlanmış
bir yol haritasıdır. Yereldeki riskleri tespit eden ve bir riskleri azaltmaya
yönelik hedef ve eylemleri tanımlayan bir plandır. Sadece bir kez hazırlanarak
rapor haline getirilecek bir belge değildir. Canlı, dinamik bir çalışmadır.
Düzenli aralıklarla yenilenecektir. Türkiye Afet Risk azaltma Planı, bu şekilde
il planlarının birleşiminden meydana gelecektir. Ancak il planları da ulusal
düzeydeki planın esaslarına göre oluşturulacaktır."
Soylu, deprem ve afetler nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yaralananlara da şifa dileyerek, Muharrem orucunun başlangıcı nedeniyle yapılan ibadetlerin kabul olması ve bir daha Kerbela acısının insanlığın yaşamaması temennisinde bulundu. (AA)
YORUMLAR