Epilepsinin her yaşta, farklı şekillerde ve farklı derecelerde ortaya çıkabileceğini belirten Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa, “İlk atağın ileri yaşlarda ortaya çıktığı epilepsi nöbetlerinin daima altta yatabilecek birincil bir beyin hastalığını akla getirmeli” uyarısında bulundu. Her yıl Şubat ayının ikinci pazartesi günü Dünya Epilepsi Günü olarak anılıyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Beyin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa, epilepsinin beyin hastalıkları ile olan ilişkisi hakkında önemli bilgiler verdi.
Toplumda en çok tanınan
türü: Grand mal epilepsi
“Sara nöbetleri (epilepsi hastalığı) toplumda sık görülen
ve antik dönemden beri bilinen bir hastalıktır. Epilepsi, beyin dokusunun ya da
bir grup beyin hücresinin - (nöronların) zaman zaman ve düzensiz aralıklarla
ortaya çıkan, anormal ve güçlü elektriksel deşarjlarının doğurduğu klinik bir
tablodur.” Diyen Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa, “Toplumda en çok tanınanı ‘grand
mal epilepsi’ (bütün vücudu tutan, şiddetli kasılıp gevşemelerle görülen,
bilinç kaybı ve bir takım istemsiz - otonom hareketlerin de bulunduğu,
genellikle birkaç dakika süren nöbet tipi) olmakla birlikte epilepsi
hastalığının pek çok sayıda tipi vardır ve nadir görülen bazı şekillerinde
(örneğin; bazı hastalarda tamamen psikokognitif – psikomotor belirtilerle, bazı
hastalarda otonom sinir sistemi belirti ve bulgularıyla, bazı hastalarda çok
kısa süreli dalmalarla vb. sayısız farklı biçimlerde, bilincin etkilendiği ya
da etkilenmediği durumlar) tanı koymak tecrübeli uzmanları bile zorlayabilir.
Bunun yanında, bazı durumlar da epilepsi atağını taklit edebilir/benzerlik
gösterebilir ki en sık senkop (bayılma) ve psişik durumlar – somatizasyon atakları
epilepsi ile karışabilir” şeklinde konuştu.
İleri yaştaki
epilepsi ataklarına dikkat!
Epilepsinin her yaşta, farklı şekillerde ve farklı
derecelerde ortaya çıkabildiğini söyleyen Prof. Dr. Bozbuğa, “Çoğu hastada kendi başına bir hastalık olup
tedavi doğrudan sara nöbetlerine yönelik olmaktadır. Bu tedaviler genellikle
ilaç tedavisi şeklinde yapılmakta ve özellikle günümüzde pek nadiren cerrahi
girişimleri gerektirmektedir” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak, bazı durumlarda sara nöbetleri kendi başına bir
hastalık olmayıp, bir takım beyin hastalıklarının belirtisi olarak da
görülebilmektedir. Bu hastalarda dikkat çeken en önemli özelliklerden biri,
genellikle çocukluk yaşlarında ortaya çıkan primer idiopatik epilepsi
hastalığının (kendi başına hastalık olan epilepsi ataklarının) aksine, epilepsi
ataklarının geç yaşlarda (erişkin dönemde) ortaya çıkmış olmasıdır. Dolayısıyla,
ilk atağın ileri yaşlarda ortaya çıktığı epilepsi nöbetleri daima altta
yatabilecek birincil bir beyin hastalığını akla getirmeli ve bu yönden
uzmanların değerlendirmesi ve tetkikleri gerektirmektedir.
Erişkin yaşlarda
görülen epilepsi, beyin tümörüne işaret ediyor
Erişkin yaşlarda başlayan epilepsi hastalığında birincil
bir beyin hastalığı olarak sıklıkla beyin tümörleri görülmektedir. Beyin
tümörlerinin belirtisi olabilen bu nöbetler bütün vücudu tutabildiği gibi bazen
sadece belirli bir vücut bölgesinde olabilmekte (fokal motor epilepsi atağı),
belirli bir yerden başlamasıyla bedenin diğer bölgelerine dağılabilmekte (motor
Jacksoniyen epilepsi atağı) ya da duyusal algılama bozuklukları ve davranış
değişiklikleri ya da daha farklı şekillerde kendini gösterebilmektedir. Yaygın
ya da bölgesel tipte olsun epilepsilerin beyin tümörlerinde görülme sıklığı
%25-50 oranındadır ve genellikle yavaş büyüyen tümörlerde ve beyinde korteksin
(beyin kabuğunun) uyarılmasının yüksek olduğu bölgelerin tutulduğu/etkilendiği
tümörlerde sıklıkla bir belirti olarak ortaya çıkmaktadır. Yavaş ilerleyici
tipte klinik tabloya yansıyan baş ağrısı, kişilik ve davranış değişiklikleri
gibi sinsi ve çoğu zaman yeterince uyarıcı olmayan beyin tümörü belirtilerinin
yanında epilepsi nöbetleri hastalığın tetkiki ve tanınması için uyarıcı
olabilmektedir.
Uykusuzluk ve
stres epilepsi oluşumunu kolaylaştırıyor
Beyin tümörleri dışında, Beyin ve Sinir Cerrahisinin çok
önemli hastalıklarından biri olan beyin damarlarının yumaklarında da yine
epilepsi ataklarının ortaya çıkabildiğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa,
“Beyin damarlarının arteriyövenöz malformasyonlarında ortaya çıkan epilepsiler
genellikle genç ve orta yaş grubunda öne çıkmakta, beraberine baş ağrısı, kol
ve bacakta güç kaybı, duyusal bozukluklar, konuşma bozuklukları vb. durumlar ile
birlikte olabilmekte ve tanı için önemli bir belirti - bulgu oluşturmaktadır.
Epilepsi ataklarının nedeni elbette pek çok hastalıkları kapsamaktadır. Biz
beyin cerrahları için çok önemli olan beyin tümörleri ve beyin damar
yumaklarının yanında beyin apseleri, metabolik hastalıklar, beyin
iltihaplanmaları, kafa travmaları, kullanılan ya da birden kesilen bazı
ilaçlar, beynin dejeneratif hastalıkları (MS vb.) gibi hastalıklar da
epilepsiye neden olan hastalıklar arasında özellikle belirtilmelidir. Ayrıca,
uykusuzluk, emosyonel stres, hormonal değişiklikler/bozukluklar, sıvı – elektrolit
dengesi bozuklukları vb. birçok durum da
epilepsi oluşumunu kolaylaştırabilmektedir” dedi.
Çok geçmeden
uzmana başvurun!
“Epilepsi atağının gözlemlendiği her durum aslında bir
ölçüde aciliyet de gösteren bir tıbbi olgudur” diyen Üsküdar Üniversitesi
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Beyin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa, epilepsi
atağı olduğunda gecikilmeden bir hekime ve konunun uzmanına başvurulması
gerektiğinin altını çizdi.
Tümör tedavisi
sonrasında epilepsi geçer mi?
“Epilepsi atağı esasen bir belirti olarak düşünülmeli ve
bunun altında yatan sorunun anlaşılmasına çalışılmalıdır. Bu nedenler – hastalıklar
çok geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır” diyen Prof. Dr. Bozbuğa, “Yenidoğan döneminden çok
ileri yaşlara kadar, yani her yaşta görülebilen epilepsinin hangi yaşta ortaya
çıktığı, nasıl bir epilepsi ve ne sıklıkta olduğu, ne gibi belirti ve bulguların
eşlik ettiğine bakılarak birincil hastalığın tanısı sağlanır. Bu süreçte pek
çok incelemenin de titizlikle yapılması şarttır. Beynin görüntülenmesi,
elektroensefalografi (EEG), çeşitli kan tetkikleri ilk aşamada yapılması
gereken tetkiklerdir. Tüm muayene ve tetkiklerden sonra beyin tümörü tanısı
konmuş ise (ve epilepsinin bu tümör sonucu ortaya çıktığı düşünülmüşse), beyin
tümörünün cerrahi rezeksiyonu/çıkartılması ve gerekiyorsa diğer yardımcı
tedaviler sonrasında epilepsinin ortada kalkması beklenir; ama yine de hastalarımızın
küçük bir oranında da olsa bazı hastalarımızda epilepsinin devam ettiğini
görmekteyiz. Bu aşamada da uygun ilaçlar ile epilepsi kontrol altına
alınabilmektedir” diye konuştu.
Tedavi yöntemleri
nelerdir?
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Beyin
Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa, “Epilepsi, ayrıntılı bir biçimde
tetkik edilip değerlendirilir; altta yatan nedenler, kolaylaştırıcı faktörler
belirlenir ve esas nedene yönelik tedavi düzenlenir” diyerek, sözlerini şöyle
tamamladı:
“Bu, ya epilepsiyi kendi başına bir hastalık olarak
teşhis koyup değerlendirdiysek uygun ilaç tedavisine başlamak, yaşam biçimini
düzenlemek şeklindedir ya da epilepsiye neden olan birincil bir beyin hastalığı
(beyin tümörü, beyin damarlarının yumağı, beyin apseleri ya da
iltihaplanmaları, beyin travması, beynin dejeneratif hastalıkları… ve
kolaylaştırıcı faktörler) ortaya konmuşsa nedene yönelik tedavi yapmak ve
epilepsinin seyrini izleyerek gerekirse ek tedaviler de uygulamak şeklindedir.”
YORUMLAR