Bilişim
güvenliği alanındaki dağıtım ve çözümleriyle pazarda lider konumda bulunan
Komtera Teknoloji’nin Genel Müdür Yardımcısı Ziya Gökalp, hayatı kolaylaştıran
ve hızlandıran, hatta yapay zeka ile kullanıcıların adına kararlar vererek
onlara asistanlık yapan teknolojileri kullanırken güvenliğe önem veren üreticiler
seçmeye ve kullanıcı erişimini güvenli kılan uygulamalardan destek almaya davet
ediyor.
Kullanıcılar için en uygun havayolu biletlerini
bulabilen, aktarma ve bekleme sürelerini hesaplayabilen, rezervasyon yapabilen,
banka hesap bakiyelerini kontrol ve teyit eden, gidilecek lokasyondaki hava
durumu konusunda bilgiyi paylaşabilen, kullanılan ilaçların alınabilmesi için
zaman aralıklarını hatırlatabilen, yapılacak satın alımlarda kredi limitlerinin
yeterliliği konusunda bilgi veren, sorulan soruları anında yanıtlayabilen ve
hatta kullanıcıların yerine düşünebilen IoT cihazların kullanımı giderek
artıyor. Komtera Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Ziya Gökalp, sadece
kullanımın değil, gündelik hayat ihtiyaçları düşünülerek bu cihazlara eklenen
yapay zeka temelli fonksiyonların da artık sınır tanımadığına dikkat çekiyor.
Bir akıllı cihaz, satın alınması planlanan bir otomobilin
güvenlik testlerinden aldığı puanı, aynı araca sahip dünyadaki tüm
kullanıcıların olumlu veya olumsuz görüşlerini, aracın arıza çıkarma oranını,
yedek parça ve servis ücretlerinin efektifliğini, önümüzdeki 3 yıllık zaman
dilimi içerisindeki tahmini değer kaybını, farklı markaya ait benzer araçlarla
kıyaslanarak yapılan fonksiyonel karşılaştırmaları, veri tabanlarını ve
tüketici görüş platformlarını kullanıcıların tek tek araştırmasına gerek
kalmaksızın onlara sunabiliyor. Yıllık akaryakıt fiyat artışlarını, bulunulan
ülkedeki enflasyon oranlarını baz alarak analiz ederek yakıt tüketimi ve
verimliliği konusundaki sonucu söyleyebiliyor.
“IoT Cihazlar Evlerin Merkezi Sinir Sistemini Oluşturacak”
Başka bir örnek olarak, günlük antrenmanını aksatan
kullanıcılara yakmaları gereken kalori miktarı IoT cihazlar tarafından
hatırlatılıyor ve bunun için kaç kilometre daha yürüyüş yapılması gerektiği de
belirtiliyor. Bu cihazlar, dışarıda 10 dakika içinde başlayacak yağmuru hava
durumu sorulmadan bile göz önünde bulundurarak açık alan yerine evde kalıp
yürüyüş bandının tercih edilmesi gerektiğini bile haber veriyor. Komtera
Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Ziya Gökalp, bu açılardan bakıldığında günlük
hayatta kullanılan IoT cihazların ilerleyen zamanlarda adeta evlerin merkezi
sinir sistemini oluşturacağının açık olarak görülebileceğini belirtiyor.
Ziya Gökalp’e göre, üreticilerin tüketiciler ile yeni,
güvenilir ve sadık bir ilişkiyi IoT cihazlar üzerinden kurması da yakın gelecek
ile ilgili beklentiler arasında yer alıyor. Bu bağlamda, üreticiler evlerde
kullanılan IoT cihazlar ekosisteminde yer alabilecek, onlarla kolayca entegre
olabilecek ürünler ve çözümler geliştirmek üzere yatırım ve Ar-Ge çalışmalarına
şimdiden başlamış durumda bulunuyor. Gökalp, böyle bir rekabetin sadece bu
cihazlar ile yaşayan kullanıcılar için değil, kullanıcılar ve ev eşyaları
arasındaki etkileşimler açısından da satın alma davranışını giderek daha fazla
şekillendireceğini öngörüyor.
IoT cihazlar arasında olan akıllı radyatör, soğutucu,
bulaşık ve çamaşır yıkama makineleri, aydınlatma, güvenlik kamerası, alarm
sensörleri ve TV’lerin üretimine başlayan yüzlerce farklı üretici bulunuyor.
Ayrıca, IoT cihazlar ile sosyal medya platformlarının yönetilmesi üzerine
entegrasyon çalışmaları da yapılıyor. Bu bağlamda evde hasta bakım ve çocuk
gözetim sistemleri ile entegrasyon, kişisel asistanlığın bir diğer gündem
maddesini oluşturuyor. Dolayısıyla bütün bu sistemi, mobil teknolojiler ve
yapay zeka uygulamaları ile sağlamlaştıran bir otomasyon teknolojisi olarak
tanımlamak yanlış olmaz.
2025’te 80 Milyar IoT Cihaz Olacak
Berg Insight tarafından yapılan yakın tarihli bir analiz ve
tahmin çalışmasına göre, 2021 yılında sadece Kuzey Amerika'da 73 milyon akıllı
konutun olması ve bunların hemen hepsinde bahsedilen IoT cihazların
kullanılması bekleniyor. Aynı kıtada yapılan benzer bir çalışma raporuna göre
ise 2016 yılında 21,8 milyondan fazla akıllı ev bulunuyordu. IDC verileri de
2025’de dünyada 80 milyar cihazın internete bağlı olacağını öngörüyor. Bu
veriler ışığında tüm dünyadaki toplam kullanım öngörülerek geleceğin
teknolojisinin ne kadar hızlı yaygınlaştığı tahmin edilebiliyor.
Bu aşamada Ziya Gökalp, düşünülmesi gereken en önemli
soruyu gündeme getiriyor: Soruları yanıtlayan, kişilerin adına karar veren,
hesapları yöneten ve denetleyen, hareketleri denetleyen, erişimleri gözetleyen,
sorgulamaları baz alarak haklarında bilgi toplayan ve davranışları analiz eden
bu sistemlerin kullanıcılar hakkında edindiği bilgiler güvende mi veya bu
sistemlerin yönetimi gerçekten de tamamen kullanıcıların kontrolünün altında mı
gerçekleşiyor?
“Cihazlar Üçüncü Parti Güvenlik Uygulamalarıyla Desteklenerek Korunmalı”
Üreticilerin bizler hakkında edindiği bu bilgileri kayıt
altında tutmasının, sınıflandırmasının, üçüncü şahıslar ile ticari veya ticari
olmayan nedenler ile paylaşmasının önüne geçilebiliyor mu? Üreticilerin bu
bilgilerin gizliliğini ve bütünlüğünü sağlaması konusunda attığı adımlar ile
kullandıkları güvenlik teknolojilerinden emin olunabilir mi? Ziya Gökalp, bu
konuda göz önünde bulundurmamız gereken en önemli faktörlerin üreticinin
bilinirliği, güvenilirliği, yasal yaptırımlar ile uyumu ve bu sistemleri satın
alan tüketiciye sunması gereken resmi yasal taahhüdü olarak sayılabileceğini
dile getiriyor.
Ziya Gökalp’e göre bir diğer sorunu da günümüzde bu
sistemlerin hacker olarak adlandırılan kötü niyetli bilgisayar korsanlarının
radarına girmesi oluşturuyor. Örneğin, Michigan Üniversitesi araştırmacıları,
bazı akıllı ev platformları ile entegre çalışan sistemlere, duman alarmını
çalıştırma yoluyla kapıları açtıran güvenlik kusurlarını ortaya çıkarmıştı. Öte
yandan, dünya devi bazı üreticilere ait akıllı TV’lerin ele geçirildiği ve bu
sistemler üzerinden fırın, buzdolabı gibi evde bulunan tüm diğer akıllı
cihazlara da erişildiği tespit edilmişti. Araştırma sonuçlarına göre, üzerinde
entegre kamera bulunan bu televizyonların kamera sistemleri uzaktan kontrol
edilebiliyor ve böylece kullanıcılar izlenerek özel hayata dair kayıtlar
alınıyor.
Bütün bu durumların kişisel veri ve özel yaşam konusunda
ciddi riskler teşkil etmesi nedeniyle Ziya Gökalp, her ne kadar akıllı ev
teknoloji üreticileri IoT güvenliği konusunda yatırımlar yapmaya başlamış olsa
da cihaz sistemlerinin güvenlik kuralları ve üçüncü parti güvenlik uygulamaları
ile mutlaka korunması gerektiğini vurguluyor. Gökalp, akıllı ev teknolojilerine
iki faktörlü veya biyometrik kimlik doğrulamaları eşliğinde erişim
gerçekleştirmenin öneminin altını çizerken yetkisiz erişimlerden korunmak adına
ağ geçitlerinde Birleşik Tehdit Yönetimi kullanımının kaçınılmaz olduğunu da
belirtiyor.
YORUMLAR