Kitabın olmadığı dönemin cahiliye dönemi olarak
adlandırıldığını ifade eden Işık, kitap okumadan doğru bilgilenmenin mümkün
olmadığını belirterek sosyal medyadan bilgi kirliliği yayan klavye
delikanlıları için kitap ve kültür fuarının iyi bir fırsat olduğunu söyledi. Yazar
Mehmet Işık, “Sosyal medya günümüzde işte Suriye konuşuluyor, Musul-Kerkük
konuşuluyor. Sözler paylaşılıyor. Abi paylaşıyorsunuz yanlış paylaşıyorsunuz.
Kaynak burada al oku ondan sonra paylaş ben seni anlayayım. Ben biraz rahat bir
adamım. Orda klavye delikanlılığı yapmanın gereği yok. Ben yazdım Abdülhamit’e hakaret
etmene gerek yok Atatürk’ü de yazdım ben” dedi.
Tarihçi-Yazar Mehmet Işık, Kahramanmaraş 4. Uluslararası
Kitap ve Kültür Fuarı’nın 5’inci gününde fuarı değerlendirdi. Fuara ilginin
hafta sonu arttığını kaydeden Işık, Maraş’taki bazı kurumların fuarın tanıtımı
noktasında belediyenin yükünü almadığını ifade etti.
Işık, “Resmi açılıştan bir gün öncesinde buradaydık. Ben bu
salonu çok beğendim. Fuarın dizaynını falan. Fakat ilk gün çok ilgi alaka yoktu
biraz zayıftı. Fakat ikinci gün Cumartesi ve Pazar günü çok çok yoğunluk vardı.
İlk kez Maraş protokolünün kitle halinde değil de parça parça stantları ziyaret
ettiklerini gördüm. Mesela Ahmet Özdemir Bey bizdeydi, Mahir bey karşı
stanttaydı. Bu çok önemli bir şey. Hem kitap aldılar hem etraftaki insanlara
canlılık kattılar. Pazar günü olağanüstüydü ama Pazartesi günü facia. Nedeni de
şu: Ben 35 yaşındayım 35 kitap fuarından fazlasına katıldım. Yani Maraş’ta 100
ün üzerinde yazar var ama benim durumum biraz farklı. Ben ilk kitabı ulusal
çıkardım ve o gün bu gündür koşturuyorum. Bu bizim fuarımız bu şehrin prestiji.
Siz buna sahip çıkmazsanız bu patla” dedi.
Fuara toplumun tüm kesimlerinin sahip çıkması gerektiğini
aktaran Yazar Mehmet Işık, şöyle konuştu: “Fuara sahip çıkılmazsa büyük
yayınlar gelmezler kaçarlar. O zaman buraya 4 elle sarılacak, kim sarılacak
müftü sarılacak. Cami bizim toplumumuzun merkezidir. Cuma namazında şunu
söyleyebiliriz: Maraş kitap fuarının 4’üncüsü başlıyor. Ey cemaat okuyun. Bu
bizim dinimizin emri. Mesela milli eğitim bunu duyuracak! Haftalar öncesinden
diyecek ki; çocuklar cebinizde harçlıklarınızı biriktirin bakın Kitap fuarı
yaklaşıyor. Şimdi sabah gelmiş çocuk buraya stantların arasında dolaşıyor.
Çocuğu ezmenin gereği yok ki. Bu çocuk şekeri nasıl isterse rengarenk kitapları
görünce de almak ister. Ama cebinde para yok. Bunun için milli eğitim hazırlık
yapmamış. Dolayısıyla çocuk geldi dolaştı hop gitti. Bu kötü! Milli Eğitim
Müdürlüğü hazırlık yapacak.”
HODRİ MEYDAN!
Yazarın tarafının olmaması gerektiğini belirten Mehmet Işık,
Kahramanmaraşlı yazarlar içerisinde Atatürk’ü yazmaya kimsenin cesaret
edemeyeceğini bildirerek şu açıklamalarda bulundu: “Maraş’ta 100 ün üzerinde
yazar var ama Atatürk kitabı yazacak bir tane Mehmet Işık var başka kimse yok
Maraşlı yazarlar içerisinde. Bak hodri meydan diyorum. Niye bunu söylüyorum
kardeşim bizim tarafımız yok. Yazar adamın tarafı olmaz. Maraş Kitap Fuarını canlandırmak
sadece Maraş Belediyesinin görevi değil. İş adamları elinizin altında ki çalışanlara
kitap hediye edin. Jandarmaya, askere Cumartesi-Pazar çarşı izni verin. Biz
terör bölgesinde yaşamıyoruz. Gelsinler kitap fuarını ziyaret etsinler.”
FUAR HENÜZ
ULUSLARARASI OLMADI!
Fuara uluslararası yazar ve şairlerin katılımının yetersiz
olduğuna dikkat çeken Işık, şunları söyledi: “Bazı yayın evlerinin uluslararası
ortaklıkları vardır. Mesela Hürriyetin nasıl uluslararası ortaklığı varsa
Avrupa ile doğan kitabının da böyledir. Alfanın da altın kitapları böyledir.
Bunu kastettilerse sözüm yok. Yani yayınevlerinin uluslararası ilişkilerini
katıyorlarsa sözüm yok; ama diğer taraftan bazı şeyler var. Uluslararası olabilmesi
için Türk dünyasına açılacağız. Geçen sene Ganile hanımefendi gelmişti yazar
değil o kitabı var ama politik şeyler üzerinden gitmiş birisi. Daha çok
yazarları davet edebiliriz. Daha çok kişiyi davet edersiniz. Bu da çok
maliyetli olmaz. Siz Dondurma Festivaline dombıra şarkısını söyleyen kişiyi
çağırıyorsunuz. Onu çağırdığınız gibi yazarları da çağırın. Sanırım bir Katar’ın
standı var başka stant yok. Bu da uluslararası getirir mi getirmez. Bakın ben
milliyetçi muhafazakar bir yazarım. Milliyetçilik üzerine kitaplarım var.
Buraya Yılmaz Özdil gelirse ben de sıraya girerim; kitabı imzalatmak için.
Buraya Yılmaz Özyıl’ı getirirseniz konuşurlar. Milliyetçi muhafazakar olduğumu
bir daha söylüyorum. Ama gelecekler. Eğer biz ulusal bir yayıneviysek ulusal
bir fuar düzenliyorsak uluslararasından bahsediyorsak çağıracağız. Onlarında
karşılığı var. Hep aynı adamlar aynı şeyi anlatıyorlar. Konferansa çağırdığımız
adamlar bile aynı usanmadık mı biz, bu adamlardan? Hep aynı hikâyeyi
anlatıyorlar. Aynı adamın şiir okumasından bıktık gına geldik. Başka adamlar
çağırın. Bu ne siyasete sığar ne kültüre sığar. Yılmaz Özdil gelmiş olsa ulusal
bir fuar olurdu.”
Fuara katılımcıların seçilmesinde her görüşte insana yer
vermenin çok önemli olduğunu dile getiren Işık, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Yabancı yazar ve şairlerle anlaşmamız için artık translate daha güçlü! Yani
artık dil çevirmek çok kolay. Çağırın konferans versin. Kayseri 2’nci Kitap
fuarını düzenliyor. Dikkat edin birincide Eylül fuar diye bir firma yaptı 5
para etmez bir işti! Ama buna rağmen yaptılar. 2’ncisini belediye organize
ediyor. Kim geldi biliyor musunuz? Muhafazakar bir belediye Ak Parti olmasına
rağmen İlber Ortaylı’yı çağırdı. İzdiham olmuş. Takip ediyoruz. Biz niye
çağırmadık. Usanmadık mı aynı yazarları davet etmekten. Aynı yazarların uçak
parasını vermekten. Yelpazeyi genişleteceğiz. Bizim şehrimizin kozmopolit yapısı
belli. Solcusu da var sağcısı da var. HDP’ye oy atan da MHP’ye oy atan da CHP’ye
oy atan da var. Bunları da buraya çağıracağız. Kitle halinde buraya çekmezsek
bu başarı sağlanmaz. Bunların hepsinin yanında Cevdet Kabakçı Başkana helal
olsun, Mustafa Semerci’ye helal olsun. İki tane daha adam var biri İlyas biri Harun
bunlara helal olsun. Bu 4’lü bir şey yapmaya çalışıyor. Basın ayağı var. Bunun
içerisinde bağ evi faktörü var. Artık bağ evlerinden bıktık usandık. Artık
şehrin ne siyasetini belirlesinler ne kültürünü belirlesinler. İstemiyoruz. Bu
şehir bundan 50 yıl önceki gibi 50-60 bin nüfusluk şehir değil. 1 milyon
nüfuslu şehirden bahsediyoruz. Adana, Antep, Maraş, Malatya, Osmaniye toru topu
iki saatlik üç saatlik alanlar. Bu bölgede aşağı yukarı 20 milyon insan
yaşıyor. Siz dört tarafı çevrilmiş Maraş diye hayal edemezsiniz. Buranın
tanıtımını Tarsus’dan yapacaksınız. Bunun tanıtımına Urfa’dan Halil Rahman Cami’nden
başlayacaksınız. Bırakın bitti o iş. Sizin fuar afişinizin bir tanesi
Diyarbakır’ın batı sur kapısında olması lazım. Siz buranın hükümdarıydınız 100
yıl önce! Biraz vizyonu değiştirmeniz lazım. Biraz da mantık değişmesi lazım.
Para harcamamız lazım para parasız olmaz bu işler. O zaman uluslararası oluruz.”
Işık son olarak şunları söyledi: “Büyük yazarları
çağıracaksınız. yurt dışından yazarları çağıracaksınız. Hiç gücün yetmiyorsa
Türkiye Cumhuriyeti’ndeki yazarları çağıracaksın. Fuar alanı yetmiyor. Birçok yayınevine
hayır denildi. Demek ki sığılmıyor. Yeni bir bina yapılır mı? Biraz ağır
işliyor belediyenin işleri ama başka nerde yapılır düşünüyorum o imkân da yok.
Ama şu olabilir; girişi biraz daha öne alıp prefabrik ya da çadırda olabilir
bir şekilde. Bir sorun daha var bu çok önemli bu satır arası. Ben artık ne
dışardaki billboardlarda ne tanıtım afişlerinde ne içerdeki anonslarda Mehmet
Işık’ın standı diye duymak istemiyorum. Yazarın ismi değil. Mehmet Işık Abdülhamit
adlı konferansını filan salonda yapıyor, denilmesi lazım. TÜYAP’ın genel ahlakı
budur. Bizim artık onları aşmanız lazım. Diğer taraftan yayıncılara sorulması
lazım. Yayıncıları çağırıp; ne yapmamız lazım biz sizi memnun bıraktık mı,
gelecek yıl gelecek misiniz? Bunun da sorulması lazım. Ama böyle ilginç bir
şekilde gidiyor inşallah iyi olur.”
YORUMLAR