Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca
online olarak düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üye ve Gözlemci
Ülkeleri Diyanet İşleri Bakanları/Başkanları/Başmüftüleri İstişare
Toplantısı'na video mesaj gönderdi.
Dünyanın tamamını etkileyen koronavirüs salgını sebebiyle
bu sene toplantıların dijital platformlar vasıtasıyla gerçekleştirildiğine
değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu vesileyle salgında hayatını
kaybeden kardeşlerime Allah'tan rahmet, hastalarımıza acil şifalar temenni
ediyorum. Mevla'dan bizi ve tüm insanlığı bu virüs musibetinden bir an önce
kurtarmasını niyaz ediyorum." ifadelerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, videokonferans yoluyla da olsa
İslam dünyasının alimleriyle bir araya gelmekten bahtiyarlık duyduğunu dile
getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu
anlamlı toplantının icrasında görev alan herkese teşekkür ediyor,
istişarelerimizin ülkelerimiz, İslam ümmeti ve tüm insanlık için hayırlara
vesile olmasını diliyorum. Rabb'imiz, hayat rehberimiz Kur'an-ı Kerim'de,
'Onların işleri aralarında şura iledir.' buyuruyor. Peygamber Efendimiz ise bir
Hadis-i Şeriflerinde, 'Allah istişareyi ümmetim için bir rahmet kıldı.' diyor.
İçinden geçtiğimiz bu sancılı ve imtihanlarla dolu dönemde, Müslümanlar olarak
birbirimizi daha fazla dinlememiz, daha sık fikir alışverişinde bulunmamız
gerektiğine inanıyorum. Bu tarz toplantılar, birbirimizi daha iyi anlamamıza
imkan vermenin yanı sıra meselelerimizi özgürce konuştuğumuz çok kıymetli
platformlardır. Bilhassa inancımızda 'Peygamberlerin varisleri' olarak tavsif
edilen siz alimlerimizin bir araya gelmesi, görüş teatisinde bulunması çok
önemlidir. Görüş ayrılıklarımızı bir yana bırakıp, çeşitli zeminlerde istişare
kültürünü yaygınlaştırdığımız ölçüde sıkıntılarımıza çözüm üretebiliriz."
Farklılıklardan ziyade ortak noktalara, ortak meselelere yoğunlaşıldığı müddetçe sorunların üstesinden gelinebileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcılara şöyle seslendi: "'Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.' ikazına uygun şekilde saflarımızı sıklaştırdığımız, birbirimize kenetlendiğimiz sürece dünya ve ahiret saadetine kavuşabiliriz. Buradaki her bir kardeşimin tecrübesinin, tavsiye, tespit ve eleştirilerinin, şahsım başta olmak üzere Türkiye'deki tüm dostlarınız için çok değerli olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Sizlerden omuzlarınızda taşıdığınız yükün ağırlığıyla mütenasip olarak, yolumuzu ve ufkumuzu aydınlatan, cihanşümul kardeşliğimizi güçlendiren kararlara imza atmanızı istirham ediyorum."
"BİZİM NE SÜNNİLİK NE DE ŞİİLİK DİYE BİR DİNİMİZ VARDIR; BİZİM DİNİMİZ İSLAM'DIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların terörden açlığa, cehaletten gelir
adaletsizliğine, iç kavgalardan tefrikaya pek çok çetrefil sorunla yüzleştiğine
işaret ederek, şunları söyledi: "Yemen'den
Suriye'ye, Afganistan'dan Libya'ya gönül coğrafyamızın birçok bölgesinde
maalesef kan, gözyaşı ve istikrarsızlık kol geziyor. Asırlar boyunca insanlığa
ışık tutan ilim, hikmet ve barışla anılan kadim İslam beldelerinden, bugün ne
yazık ki feryatlar yükseliyor. Dünya genelinde her gün ortalama bin Müslüman
kardeşimizi teröre veya şiddete kurban veriyoruz. Bilhassa ırkçılık,
kavmiyetçilik, mezhepçilik ve terör fitnesi, İslam alemini içeriden çökerten
sorunlar haline gelmiştir. Ölenin de öldürenin de 'Allah-u Ekber' dediği bir tabloyu
bizim kabul etmemiz, içimize sindirmemiz asla mümkün değildir. 'Haksız yere bir
insanı öldürmeyi tüm insanlığı öldürmek' olarak kabul eden bir dinin mensupları
katliam yapmaz, yapamaz. Peygamber Efendimiz bir Müslümanın nasıl olması
gerektiğini tanımlarken 'Müslüman, diğer Müslümanların dilinden ve elinden
selamette olduğu kişidir' diyerek, gayet net sınırlar çizmiştir.
Şayet bugün
Müslümanlar kardeş kavgasına tutuşmuşsa bunun sebebi Veda Hutbesi'ndeki 'Benden
sonra küfre ve sapkınlığa düşüp birbirinizin boynunu vurmayın.' emrine riayet
edilmemesidir. Şayet bugün Müslümanlar Irak'tan Yemen'e etnik ve mezhep temelli
kavgalarla tüm enerjilerini tüketiyorsa bunun en büyük nedeni Efendimizin 'Sıkı
tutunun' buyurduğu Kur'an ve sünnetten uzaklaşmamızdır. Daha önce ifade ettiğim
gibi bizim ne Sünnilik ne de Şiilik diye bir dinimiz vardır; bizim dinimiz
İslam'dır. Müslüman olmak, alemlere rahmet olarak gönderilen kutlu Nebi'ye
ümmet olmak bize şeref olarak yeter. Allah'a kulluğun dışında bir paye arayan
kimse büyük bir gaflet içindedir. Biz üstünlüğün malda, mülkte, ırkta değil;
takvada olduğuna inanıyor, böyle iman ediyoruz."
"YENİ MEDYA ARAÇLARINI KULLANARAK HEPİMİZİN GAYRET SARF ETMESİ GEREKİYOR"
İslam toplumlarını içten içe kemiren fitnelerin ortadan
kaldırılmasında, siyasilerle beraber özellikle alimlere çok önemli görevler
düştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun için
öncelikle Allah'ın ipine sımsıkı sarılacak, fitneye düşmeyecek, kardeşliğimize
asla halel getirmeyeceğiz. Emperyalistlerin bizi Şii-Sünni, siyah-beyaz, Türk,
Kürt, Arap, Farisi diye bölmesine müsaade etmeyeceğiz. Birbirimizi etnik
kimliğinden, kabilesinden, ırkından dolayı değil; sadece ve sadece Allah için,
Allah'ın rızası için seveceğiz. Günlük siyasi tartışmaların ümmet bilincimizi
gölgelemesine, aramızdaki kardeşlik hukukunu zedelemesine asla izin
vermeyeceğiz. Unutmayalım ki 'Kainat boşluk kabul etmez.' Hak ve hakikatin geri
çekildiği yeri hemen batıl işgal eder." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle dini konularda boşluğun
sonunun, dünya ve ahirette hüsran olduğunu dile getirerek, "İnsanlar, dini alandaki susuzluklarını, sahih kaynaklardan
gideremezlerse DEAŞ, FETÖ, El Şebab, Boko Haram gibi terör örgütlerinin,
İslam'a mugayir sapkın yapıların pençesine düşeceklerdir. Bugün sosyal hayatta
yüzleştiğimiz pek çok problemin gerisinde İslam'ın doğru bilinmemesi ve doğru
anlaşılmaması vardır. Dinimizin cihanşümul ilkeleri ile hayatın gerçeklikleri
arasında güçlü ve muhkem bir bağ kurulması bu bakımdan çok mühimdir. Ülkelerimizden
başlayarak tüm dünyada sahih İslam anlayışının yayılması ve dinimizin hakiki
mesajlarının duyurulması büyük önem arz ediyor. Yeni medya araçlarını
kullanarak bu konuda hepimizin gayret sarf etmesi gerekiyor." dedi.
"İSLAM'IN YÜKSELİŞİNDEN RAHATSIZ OLANLAR, DİNİMİZE SALDIRMAKTADIR"
Müslümanların içinde bulunduğu bu üzücü manzaranın,
emperyalistlere ve İslam düşmanlarına cesaret verdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam
etti: "İslam'ın yükselişinden
rahatsız olanlar, bizzat kendilerinin sebep olduğu krizleri öne sürerek,
dinimize saldırmaktadır. İslam ve Müslüman karşıtı söylemler, günümüzde Batılı
siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek için başvurdukları en kullanışlı
aparatlardır. Yakın zamanda gündeme getirilen 'Fransız İslam'ı', 'Avrupa
İslam'ı', 'Avusturya İslam'ı' gibi kavramlar, bunun en son örnekleridir. Fransa
Cumhurbaşkanı Macron'un başını çektiği bu tür girişimlerin esas gayesi,
İslam'la ve Müslümanlarla hesaplaşmaktır. 'Aşırılıkla mücadele' kisvesi altında
terörle mücadeleden ziyade; zulme tepki vermeyen, zalime ses çıkarmayan pasif,
pısırık, korkak, iddiasız bir Müslüman vatandaş profili hedefleniyor."
"DİNİN DEVLET ELİYLE KONTROL EDİLDİĞİ BU SİSTEMİN ADI DEMOKRASİ DEĞİL, TOTALİTERLİKTİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dinin sadece evde yaşandığı, sokakta, iş yerinde, çarşıda,
sosyal hayatta dine, dini prensiplere ve dini sembollere müsaade edilmediği
İslam karşıtı bir sistemin kurulmak istendiğini vurgulayarak, "Dinin devlet eliyle kontrol edildiği,
baskı altına alındığı, çok daha vahimi, biçimlendirilmeye çalışıldığı bu
sistemin adı demokrasi değil, totaliterliktir. Hiçbirimizin, hiçbir Müslüman
ülkenin böyle bir hadsizliğe rıza göstermesi mümkün değildir. Dışarıdan
sistemli şekilde yürütülen saldırılar, içerden bu saldırılara zemin hazırlatan
hatalar, dinimizin ruhuna asla nüfuz edemeyecektir." diye konuştu.
Dinin alanını genişletmek veya daraltmak gibi özden uzak
girişimler yerine, dinin özünü anlamaya ve idrak etmeye yönelmenin, yeni
kapıların açılmasını muhakkak beraberinde getireceğini belirten Cumhurbaşkanı
Erdoğan, "Ümmetin ve yeryüzünün
umudu olarak gördüğüm siz değerli alim ve münevverlerimizin bu konuda da öncü
bir rol üstleneceğine inanıyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken
iştirakleriniz için her birinize tekrar teşekkür ediyorum. Rabb'im, bizleri
Kur'an'ın ve Sünneti Seniyye'nin aydınlık yolundan ayırmasın diyor, sizleri bir
kez daha selamların en güzeliyle selamlıyorum." dedi.
YORUMLAR