Parkinson hastalığının genelde 65-70 yaşlarında
ortaya çıktığını vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler Direktörü
Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “35-40 yaşlarında da Parkinson gelişen hastalarımız
var. Genç yaşta Parkinson ortaya çıkıyorsa, bunun altında mutlaka buna neden
olan faktörler araştırılmalı. Genetik yatkınlık çok önemli” açıklamasında
bulundu. Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, 11 Nisan Dünya Parkinson Günü nedeniyle
Parkinson hastalığıyla ilgili yeni bilgiler verdi.
Vücutta dopamin miktarının yüzde 60-70 oranında azaldıktan sonra Parkinson belirtilerinin ortaya çıktığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Bu aşamadan sonra Parkinson belirtileri ortaya çıkıyor. Parkinsonun genel olarak 4 tane temel bulgusu var: En önemli bulgu hareketin yavaşlaması. Tüm hareketlerde yavaşlama ve hareketlerin amplitüdünün düşmesi (örneğin yürürken yavaş ve küçük adımlarla yürüme gibi) görülmektedir. İkinci bulgu ise titreme. Özellikle istirahat halinde görülen titremelere dikkat edilmeli. Üçüncü bulgu kol ve bacakta ‘katılık’ olarak tanımlanan sertliğin meydana gelmesi. Hastalar hareketleri daha zor yapar, kolunu bacağını kullanırken zorlanır. Son bulgu ise denge sorunları. Parkinson hastaları maalesef çok sık düşerler” dedi.
Koku alma bozukluğu Parkinson
belirtisi olabilir
Parkinson olmadan hastalarda ‘premotor’ denen, ileride
Parkinsonun gelişebileceğini düşündüren bulguların olduğuna değinen Prof. Dr.
Yaşar Kütükçü, “Parkinson hastalığı aslında hasta olmadan 10-15 yıl önce
belirti veriyor. En önemli ön belirti ise kabızlık. REM uykusu davranış
bozukluğu dediğimiz uyku bozukluğu, uykuda bağırma, korku, kol ve bacaklarda
hareket de Parkinson belirtisi olabilir. Ayrıca koku alma bozukluğu da
hastalığın ön belirtisi olabilir. Parkinson hastalarının geçmişine baktığımızda
çoğunda bu tarz belirtiler olduğunu görüyoruz. Bu kişilerde Parkinson riski
daha yüksek” şeklinde konuştu.
Parkinson hastalarına,
duygularını belli edemedikleri için depresyon tanısı da konabiliyor
Parkinsonda ana bulguların yanı sıra birçok yan bulgunun
da olduğuna değinen Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Bu hastalarda ‘Maske yüz’
dediğimiz bir durum gelişir. Hastalarda mimik hareketleri azalır, donuk bir
ifade olur. Bu hastalar duygularını belli edemedikleri için çoğu kez bu
hastalara depresyon tanısı da konabiliyor” açıklamasında bulundu. Parkinson
hastalarının konuşmasının da belli bir süre sonra etkilendiğini ve monoton
konuşmaya başladıklarını anlatan Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Konuşmalarında
duygular anlaşılmaz. Ses şiddeti azalır, daha kısık sesle konuşurlar” dedi.
Parkinson hastaları bol bol
hareket etmeli
Parkinson hastalarına mümkün olduğu kadar hareketli
olmayı önerdiklerini anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler
Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Parkinson hastaları yürüyüşler yapmalı,
günlük işlerini yapmalı ve hareket etmeli. Asla kendini eve kapatmamalı. Burada
yoga veya Tai Chi gibi denge egzersizlerinin de büyük yararı var. Hareketle
alakalı bir hastalık olduğu için hastalar hareket etmekten kaçınıyor ancak biz
bunun tersini yapmalarını söylüyoruz. Yaşam kaliteleri hareket ettikçe
yükselir” dedi. Parkinson hastalığının seyri ve tedavi aşamasında hastaların
halüsinasyon görebildiğini de belirten Prof. Dr. Kütükçü, “Parkinson
hastalarının diğer halüsinasyon görenlerden farkı, halüsinasyon gördüğünün
farkında olması. Halüsinasyonlar çok hafif başlayıp sonrasında hastayı çok
rahatsız edecek noktaya kadar gidebiliyor. Ayrıca tansiyon düşüklüğü
görülebiliyor. Ayağa kalkınca baş dönmeleri, düşmeler olabiliyor. Bu yüzden
tansiyonları kontrol altında olmalı” önerisinde bulundu.
İleri evre hastalarda beyin
pili tedavisi
Parkinson hastalarına ilaç tedavisi uygulandığını
belirten Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “6 grup ilacımız var, onları kullanıyoruz.
İleri evre hastalarda beyin pili (Derin beyin stimulasyonu) dediğimiz bir
yöntem de uygulayabiliyoruz. Bu yöntemde, beyinde Parkinson ile alakalı
çekirdeklere elektrot yerleştirip, dışardan bu elektrotu uyararak şikayetlerini
gidermeye çalışıyoruz. Beyin piliyle bu hastaların titreme ve yavaşlık gibi
şikayetleri çok azalıyor, yaşam kaliteleri yükseliyor. Ayrıca ileri evre
hastalarda bağırsaktan verdiğimiz bazı ilaçlar var. Bunlar da etkili ilaçlar”
dedi.
Parkinsonun seyrinin
durdurulması ile ilgili çalışmalar sürüyor
Parkinsonun kronik ve uzun süreli bir hastalık olduğunu
ve devamlı bir doktor kontrolünde olunması gerektiğinin altını çizen Uzmanı
Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Her evrede hem hastalıkla hem ilaçlarla ilgili ortaya
çıkan yeni bulguları değerlendirip tedaviyi düzenlemek gerekiyor” şeklinde
konuştu. Parkinson ile alakalı çalışmaların çok fazla olduğunu vurgulayan Prof.
Kütükçü, “Parkinson aşısı ve eksik dopamin üreten hücrelerin beyne tekrar
verilmesi gibi kök hücre çalışmaları üzerinde çalışılıyor. Kök hücrelerle
beynin tekrar dopamin üretmesi amaçlanıyor. Ayrıca hastalığın seyrini
durdurmakla ilgili çalışmalar sürüyor. Önümüzdeki 10-15 sene içerisinde bu konu
ile alakalı çok önemli çalışmalar olacağını düşünüyorum” açıklamasında bulundu.
Yaş ve genetik Parkinsonda
engellenemeyecek risk faktörlerinin başında geliyor
Parkinsonun ileri yaş ve genetik gibi engellenemeyecek
risk faktörlerinin bulunduğunu ancak bunun yanı sıra kuyu suyu kullanımı gibi
çevresel etkelerin de önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Kütükçü, “Özellikle
tarım ilaçları ve böcek ilaçlarına maruz kalmanın Parkinson’a neden olabileceği
söyleniyor. Ayrıca demir, alüminyum, manganez gibi ağır metalleri yüksek dozda
alanlarda Parkinson daha fazla görülüyor. Kafa travmasının da Parkinsona yol
açabileceğine dair çalışmalar var” şeklinde konuştu.
YORUMLAR