Kalın bağırsaktaki gizli tehlike: Divertiküler Hastalık

Kalın bağırsaktaki gizli tehlike: Divertiküler Hastalık

Kolonlarda oluşuyor, uzun yıllar hiçbir belirti vermiyorlar… Ancak bu sessizlik; karın ve pelvik bölgesinde şiddetli ağrı, hassasiyet ve hafif ateşle son bulabiliyor! Üstelik hayat kalitesini oldukça düşürebilecek şiddette gelişebilen bu problemler ‘ataklar’ halinde tekrarlanabiliyor. En sık bağırsak enfeksiyonu olmak üzere, önemli sağlık problemlerine yol açabilen bu balonlaşma şeklindeki cep oluşumlarının adı, kolonlarda gizli tehlike olarak nitelendirilen; divertiküller!

01 Kasım 2020 - 18:00

Kalın bağırsakların (kolon) duvarlarında küçük balonlaşma şeklinde gelişen cep oluşumlarına ‘divertikül’ deniliyor. Divertiküller tüm kolon boyunca oluşsalar da, en sık ve yoğun olarak kalın bağırsağın son bölümlerinde gelişiyorlar. Erişkin yaşta, özellikle de 60 yaş üzerinde her 2 kişiden birinin kalın bağırsaklarında, değişen yoğunlukta divertiküller bulunuyor. Batı tipi beslenmenin yaygın olduğu ülkelerde görülme sıklığı giderek artan divertiküller genellikle sağlık problemlerine yol açmasa da ‘divertiküler hastalık’ adını alan ve nadiren de olsa hayatı tehdit edebilecek kadar şiddetlenebilen tablolara neden olabiliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emre Sivrikoz divertiküllerin en sık bağırsak iltihabına yol açtığına dikkat çekerek, “Divertikülit olarak adlandırılan bu tablo, ceplerden bir veya birkaçının delinmesi sonucu gelişiyor. Kendini genellikle karın veya pelvik bölgesinde ağrı, karında hassasiyet, gaz, şişkinlik ve ateşle belli ediyor. Bu problemler ataklar halinde tekrarlanabiliyor. Tedavide gecikilirse iltihap karın boşluğuna ilerleyerek hayatı tehdit edebiliyor. Bu nedenle şiddetli karın ağrısında durumunda zaman kaybetmeden hekime başvurmalı” diyor.

KRONİK BASINÇ SORUMLU TUTULUYOR

Divertiküller en sık bağırsaklarda enfeksiyon olmak üzere, çapında daralma, fistüller ve makatta kanama gibi problemlere yol açıyorlar. Divertiküllerin oluşumlarıyla ilgili genel olarak kabul edilen teoride; dışkının sertleşmesi nedeniyle, dışkıyı rektuma ilerletebilmek için kalın bağırsakta oluşan ‘basınç’, bir başka deyişle ıkınma, sorumlu tutuluyor. Basınç artışıyla birlikte kolonun zayıf alanlarında bağırsak duvarı dışarı doğru bombeleşiyor ve zamanla keseciklere dönüşüyor. Kalınbağırsaktaki zayıflama çoğunlukla uzun yıllar kronik basınca maruz kalma sonucu oluştuğu için en sık 60 yaş ve sonrasında ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra bazı hastalarda kalınbağırsak bağ dokusunda genetik geçişli kalıtsal bir yatkınlığın gösterildiği yeni çalışmalar da mevcut.

GENELLİKLE TESADÜFEN TESPİT EDİLİYOR

Diverkitüller belirgin bir semptom oluşturmadıkları için genellikle farklı bir nedenle karın bölgesine yönelik çekilen bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans gibi görüntüleme yöntemleri veya kolonoskopi esnasında tesadüfen saptanıyor. Sık sık karın ağrısı atakları yaşayan, gaz ve şişkinlikten yakınan orta yaş grubundaki hastalarda, kolonoskopi divertiküllerin tanısında etkin bir yöntem olarak yerini koruyor.

LİFTEN ZENGİN BESLENİN, BOLCA SU İÇİN

Divertiküller tespit edildiğinde kabızlık problemine karşı sebze ve meyve içeriği yüksek liften zengin beslenme ve kırmızı et tüketiminin sınırlandırılması öneriliyor. Ayrıca günde 2 – 2.5 litre su içmek de büyük önem taşıyor. Divertikülit oluşmuşsa, yani enfeksiyon gelişmişse, bu hastaların büyük bir bölümünde ataklar ağızdan ya da damardan antibiyotik tedavisiyle kontrol altına alınabiliyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emre Sivrikoz, “Eğer enfeksiyona apse eşlik ediyorsa, görüntüleme altında apseye bir dren yerleştirilerek içinin boşaltılması sağlanıyor” diyerek, cerrahi tedavinin ne zaman gündeme geldiğini şöyle anlatıyor: “Cerrahi tedaviye ise kalın bağırsağın delinmesi sonucunda karın boşluğuna iltihap veya dışkı sızması, apsenin görüntüleme yöntemleriyle tam olarak boşaltılamaması, antibiyotik tedavisine rağmen yeterli kontrol sağlanamaması ve çok sayıda atak yaşanması gibi nedenlerle başvuruluyor.”

AMELİYATLA BAŞARILI SONUÇLAR ALINIYOR

Divertikülit atakları geçmişte ilk atak damardan uygulanan antibiyotiklerle yatıştırıldıktan sonra kalın bağırsağın ameliyatla alınması ile tedavi ediliyordu. “Son dönemde yapılan çalışmalardan edinilen bilgiler doğrultusunda bu yaklaşımdan uzaklaşıldı” diyen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emre Sivrikoz, şunları söylüyor: “Günümüzde sık aralarla tekrarlayan ataklarda cerrahi tedaviye öncelik verilmesi benimsenmeye başlandı. Artık hastanın günlük hayatını etkileyen sancılar, bağırsakta dışkının geçiş zorluğu, sık kanama veya iltihaplanma atakları geliştiğinde, etkilenen bölgenin ameliyatla çıkarılması tercih ediliyor. Genellikle kapalı yöntemle (laparoskopik) gerçekleştirilen ameliyatlarda oldukça başarılı sonuçlar elde edilebiliyor ve hastalar bu sorunlarından kurtularak günlük hayatlarına hızlı bir şekilde geri dönebiliyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x