Panik Atak, beklenmedik bir anda ortaya çıkan ve hastalar
tarafından kriz olarak adlandırılan korku nöbetleri olarak biliniyor. Kişinin
nabzının hızlanması, göğüste sıkışma yahut ağrı, nefes darlığı, boğulur gibi
hissetme, baş dönmesi, sersemlik, bayılacakmış hissi, mide bulantısı gibi
fiziksel belirtilerin yanı sıra ölüm korkusu ya da kontrolü kaybetme korkusu
şeklinde belirtiler veren ve bu belirtilerin en az dört tanesinin taşındığı
zaman kişide panik atak olduğunu düşünülüyor.
Panik atak
hastalık değil, belirtidir!
“Panik bozukluk hastalığının en önemli belirtisi olan
panik atak, tek başına bir hastalık değildir. Panik bozukluğu hastalığının
belirtisidir.” diyen Acıbadem Adana Hastanesi’nden Psikolog Hande Nacar Baş,
sözlerine şöyle devam etti:
“Panik bozukluğu ise, beklenmedik anlarda yaşanan ve
tekrarlayıcı panik atakların görüldüğü, panik atakların olmadığı zamanlarda
kişinin panik atak yaşamaktan korktuğu ve istemsizce vücuduna kulak verdiği,
sıklıkla fiziksel sağlığını düşündüğü ve ölüm korkusu ya da hasta olma korkusu
taşıdığı bir ruhsal hastalıktır.
Panik bozukluk, her yüz kişiden dördünde görülen ve
genellikle 25-35 yaşlar arasında rastladığımız bir hastalıktır. Kadınlarda
görülme oranı daha yüksektir. Genellikle evhamlı olan, hayata ve geleceğe dair
plan yapan insanlarda daha sık rastlanır. Zaman zaman yaşanan bir fiziksel
rahatsızlık sonrasında da başlayabilir.”
Panik atağı
tetikleyici faktörler:
Panik atağı tetikleyen faktörleri fizyolojik ve
psikolojik tetikleyiciler olarak iki gruba ayrılıyor. Psikolojik
tetikleyiciler; kişinin panik durumu yaşamasına sebebiyet veren etmenlerin,
yeniden karşısına çıkması veya anımsatması şeklinde ortaya çıkıyor. Örneğin
erken yaşta ebeveynlerini kaybetmiş bir kişinin ne zaman hastaneye gitse nefes
daralması yaşayabiliyor. Ayrıca hayatta yaşanan yenilikler; yeni bir iş yerinde
çalışmaya başlamak ya da yeni bir ev sahibi olmak gibi, güzel durumlar dahi
olsa kişide panik tetikleyicisi rolü üstlenebiliyor. Ayrıca stres dönemlerinde
dirayetli kişilerin, stres döneminden çıkarken panik süreçleri yaşayabildiğini
görüyoruz.
Fizyolojik tetikleyiciler ise, kişinin panik anı
yaşadığında vücudunda var olan belirtiyi günlük yaşantısında hissetmesi
sonucunda panik atak krizi yaşamaktan korkması ve kendini panik durumuna sokması
şeklinde olabiliyor. Örneğin klasik panik yaşamış ve yoğun kalp çarpıntılarının
eşlik ettiği atağından sonra vücudunu dinlemeye başlamış bir hasta, merdiven
çıkarken yaşadığı kalp çarpıntısını kalp krizi ya da panik atak olarak
algılıyor.
Zihnin, vücut
yardımıyla çığlığıdır
Psikolojik olarak yıpranmış insanlarda daha sık görülen
panik ataklar, kişinin uzun bir müddet görmezden geldiği sorunlarının çözülme
vakti geldiğinin habercisi olarak kabul ediliyor. Psikolog Hande Nacar Baş, “
Uzun zaman kapısına kilit vurduğumuz eve girip, tozları halının altına
süpürürsek, bir gün biri o halıyı kaldırır ve ev yeniden tozla kaplanır.
Psikolojik açıdan bize zarar veren ve halının altına süpürmeyi tercih ettiğimiz
sorunlarsa temizlenmesi gerektiğinde bizlere panik atak yoluyla seslenebilir”
diyor.
Panik atak neden
tedavi edilmeli?
Kişinin yaşam kalitesinin düşmesine sebep olan panik
atak, zaman içerisinde hayatını dilediği şekilde yaşamasına engel oluyor. Panik
atak yaşayan çoğu insan hayatını ataklarına göre şekillendiriyor. Panik atağın
kendiliğinden geçmesi olası değil ve şiddeti zaman içerisinde artıyor. Şiddeti
arttıkça kişinin çevresine zarar vermeye başlaması kaçınılmaz oluyor. Asansöre
binmekten korkan ve daha önce asansörde panik krizi geçirmiş bir hastanın, aile
fertlerinden hiçbirine asansör kullanma izni vermemesi bu duruma örnek olarak
veriliyor.
Kişi panik atağı
engellemede kendine nasıl yardım edebilir?
Panik atak yaşanırken kişi sık ve kesik kesik nefes
alıyor. Öncelikle nefes alış verişi düzenlemek çok kritik ve önemli. Panik
yaşandığı an kişinin uygun bir yere oturup, kaslarını serbest bırakması ve
ardından bir elini kalbine diğerini karnına koyması gerekiyor. Çünkü nefes
alırken hareket eden göğüsün değil karnın yani diyaframın olması gerekiyor. Kişi karnını şişirerek, burnundan 5 saniye
derin nefes almalı, aldığı nefesi 4 saniye karnında tutmalı ve ardından yavaş
yavaş 3 saniye içerisinde ağızdan vermeli. Bu yöntem kişinin vücudundaki
oksijen miktarının artmasına ve bu sayede kasların rahatlamasına sebep oluyor.
En fazla 5 defa bu egzersizi yapmak bu atağın hafiflemesine ya da geçmesine yol
açabiliyor. Ancak panik atak sorunu olan hastaların ya da bu durumu işaret eden
belirtiler görülen kişinin mutlaka bir uzmana başvurması gerekiyor.
Sebep, geçmişte
yatıyor olabilir
Psikolog Hande Nacar Baş, panik bozukluğun tedavisinde
psikiyatr ve psikologların beraber çalışması gerektiğini belirterek şunları
söylüyor: “Çünkü panik bozukluğun var
olmasının iki sebebi vardır. İlk sebep, beynimizde nöron adı verilen sinir
hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı
beyin hormonlarının anormal çalışmasıdır. İkinci sebepse, çocuk yaşlarda
eksikliğini hissettiğimiz bazı duyguların telafisini yapamamamız,
affedemediklerimiz, kayıplarımız ya da kendimize duyduğumuz öfkedir. Uzunca bir
müddet kendimize acımasız davranmamızdır.
Bu konuda yardıma ihtiyaç duyan hastaların önce
psikiyatrla görüşüp tedavi sürecini planlaması, ardından bir psikolog ile
bilişsel ve davranışçı terapi ile bilişindeki çarpıtmaları keşfetmesi
gerekmektedir. Yanlış düşüncelerinin sebebini keşfeden hasta, panik duygusunu
kontrol etmeyi öğrenecektir. Tedavisi mümkün bir hastalık olan panik bozukluk,
tedavi edilmediği noktada kişinin hayatını zorlaştırmaya devam edecektir.”
Panik Atağın 6
farklı türü var
Panik atağın 6 türü bulunuyor.
• Klasik panik;kalp krizi ile karıştırılan, çarpıntı ile başlayıp nefeste daralma ile devam
eden panik atak türüdür.
• Kognitif panik;kişinin aklını kaçırmasından korktuğu, ruhunun bedeninden ayrıldığı hissine
kapıldığı bir tür panik ataktır.
• Non kognitif
panik; kişinin yalnızca fenalık hissi hissettiği panik ataklara denir.
Hafif bir çarpıntı ve nefes daralması görülebilir fakat klasik panik kadar
yoğun değildir.
• Noktural panik;kişinin uyku esnasında panikle uyandığı, uyku anında kişinin korku hissettiği
panik türüdür.
• Gastro
intestinal; panik, mide ve karın bölgesinin panik alarmı vermesi ile oluşan
panik türüdür. Kişide bulantı, şişkinlik, gaz ve ya ishal görülebilir.
• Korkusuz panik;Anksiyete görülmeden yaşanan panik türüdür. Hasta hiç korku hissetmez ama bütün
fizyolojik belirtiler görülebilir. Bu nedenle hastalar, psikologlara çok az
başvururlar.
YORUMLAR