Geçmiş yıllarda radyoterapi uygulanan hastalarda tedavi
esnasında görülen cilt hasarları, idrar yanmaları veya barsak hasarları
gelişmiş teknoloji cihazları sayesinde çok ender görülür hale gelmiştir. Uzun
yıllardır radyoterapinin ne kadar yüksek dozda uygulanırsa o kadar etkili
olduğunu biliyorduk ancak eski tedavi cihazları tümörü hedeflerken sağlıklı
dokuya da zarar vermesi nedeni ile istediğimiz dozları veremiyorduk. Son
yıllarda sahip olduğumuz cihazlar istediğimiz noktaya yüksek doz verirken çevre
dokuyu maksimum düzeyde koruyabilmektedir, bu sayede tümörü ortadan kaldıracak
yüksek dozu güvenlikle verebiliyoruz. Örnek olarak eski yıllarda meme kanseri
tedavisi yapılırken kalp dozu o denli yüksek olurdu ki uzun dönemde meme
kanserinden değil kalp yetmezliği nedeni ile kaybettiğimiz hastalarımız olurdu
ancak şu anda aynı tedavide kalp dozu son derece güvenilir sınırlar içinde
kalmaktadır.
Teknolojinin en önemli getirilerinden biride tedavide
kullanılan cihazların hedef hacmin şeklini daha iyi kapsaması ve sağlam
organların alacağı doz miktarlarını azaltmasıdır. Tedavi süresini
kısaltmaktadır.5 kat daha az sızıntı doz geçirgenliğine sahip kolimatör yapısı
sayesinde, sağlam organların radyasyondan etkilenmesinin en aza indirir ve
ikincil kanser oluşum risklerinde en düşük değerlere sahiptir. Bu da özellikle
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜMÖRLERİNDE önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Artık Modacılar
Gibi Kişiye Özgü Tedavi Yapıyoruz!
Geçmiş yıllarda tedavi ettiğimiz bölgeyi net olarak
göremediğimiz için çok geniş alanlar kullanıyorduk böylece tümörü tedavi
edebilmek için gereğinden büyük bölgeye radyoterapi uyguluyorduk yani herkese
XL elbise giydiriyorduk, ancak şu an kullandığımız cihazlar bize her gün tedavi
ettiğimiz bölgeyi net bir şekilde gösterdiği için her hastaya en uygun, ''haute
couture'' tedaviyi yapabilir hale geldik. Bu tedavi sayesinde sadece tümöre
yüksek doz verirken sağlam dokuyu maksimum oranda koruyabiliyoruz.
Radyoterapi İle
Kansız Ameliyat!
Herhangi bir nedenle ameliyat olamayan erken dönem
akciğer tümörleri için radyo-cerrahi yöntemi kullanılarak 1-3 günde halk
arasında ''nokta atış'' diye adlandırılan sadece tümör bölgesine çok yüksek doz
verilerek cerrahiye yakın başarı ile tedavi edilebilmektedir.
Radyoterapi Artık
Daha Kısa!
Radyoterapi 5 ila 8 hafta sürebilen bir tedavi iken yeni
dönemde üstün teknoloji özellikleri sayesinde 3 veya 5 tedavide eskiden uzun
sürelerde yapılan tedavileri kısa sürede ve güvenli bir şekilde
yapabilmektedir. Uygun prostat kanserli hastalara 5 günlük tedavide normalde 8
hafta süren tedaviyi gerçekleştirebiliyoruz ve hasta hastanede daha kısa kalıp
normal hayatına dönebiliyor.
Teknoloji Sürat
Getiriyor!
Tedavi süreleri de 2-3 kat daha hızlı gerçekleşmekte
böylece özellikle ağrılı hastalarda cihazda uzun süre hareketsiz kalmanın
getirdiği sorunlarla karşılaşmadan hızlı güvenli bir tedavi yapılabilmektedir.
Radyoterapi Gören
Hastalar Günlük Yaşamlarını Sürdürebilir!
Cerrahi ve kemoterapi uygulanan hastalarda kısa süreli de
olsa yaşam kalitesi etkilenebiliyor ancak radyoterapi iyi bir planlama ve uygun
cihazlarla günlük yaşamına devam edebilir. Radyoterapi esnasında yan etki
seyrek ve hafif düzeye olduğu için biz hastalarımıza tedavi esnasında rutin iş
ve yaşantılarına devam etmelerini öneriyoruz. Radyoterapi gören hastalar işe
gidebilir araç kullanabilir, AVM lerde dolaşabilir sadece toplu taşıma
araçlarında çevrede olabilecek hasta kişilerden korunmak amacı ile ağız ve
burnu içine alan maske takması önerilir.
Özellikle vurgulamamız gereken radyoterapi esnasında hasta vücudunda
radyasyon taşımaz o nedenle kendisini toplumdan soyutlamasına gerek yoktur
Radyoterapi
Esnasında Beslenme Nasıl Olmalıdır!
Cildin nemini sağlamak için günde minimum 2 lt sıvı
tüketmek gerekir
Asitli içecekler önerilmez su, ayran, taze sıkılmış meyve
suları tüketilmesi önerilir
Sigara ve alkolden kesinlikle kaçınmalıdır.
Zerdeçal, zencefil ve kefir vücudun savunma sistemi
üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu için radyoterapi esnasında tüketmekte
fayda vardır.
Yemek tercihi yaparken mümkün olduğu kadar çorba komposto
gibi sulu, sebze püresi ya et püresi gibi yumuşak gıdaları seçmek gerekir
Protein içeren gıdalar kanser tedavisinde çok önemlidir
bu nedenle et suyu ve tavuk suyu çorbalar tüketmek çok yararlıdır. Kırmızı et
haşlama tarzında haftada bir kez rahatlıkla tüketilebilir. Tedavi gören
hastalarımıza her gün bir yumurta tüketmelerini tavsiye ediyoruz.
Elimizde kesin kanıt olmamakla birlikte şekerli gıdaları
önermiyoruz ancak meyvelerde alınan şeker bunun dışındadır o nedenle
hastalarımıza meyve sebze ağırlıklı beslenmeyi öneriyoruz.
Bal kullanmakta herhangi bir sakınca yoktur ancak günde
iki kaşıktan fazlası önerilmez.
Üzüm suyu ve domates suyunu antioksidan özellikleri
nedeni ile tedavi gören hastalarda taze sıkılmış olmak kaydıyla öneriyoruz.
YORUMLAR