Kuzey Irak ve İran’da meydana gelen 7.3 büyüklüğündeki
depremin Kuzey Anadolu ve Anadolu fay hatlarını sıkıştırdığına dikkat çeken
uzmanlar, beklenen büyük İstanbul depremini tekrar gündeme taşıdı. Resmi
verilere göre; 1999 Marmara depreminde 17 bin 480 kişi, son 114 yılda büyüklüğü
6 ve üzerinde gerçekleşen 56 depremde ise 81 binden fazla kişi yaşamını
yitirdi. Ve bugün hala nüfusunun yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşayan
Türkiye’de, 20 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67’si ruhsatsız ve kaçak, yüzde
60’ı ise 20 yaşın üzerindeki güvensiz konutlardan oluşuyor. Hareketli bir
coğrafya üzerinde konumlanan ülkemizde her an deprem riski altında yaşadığımızı
hatırlatan Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, olası
depremlerin çaresinin nitelikli kentsel dönüşüm olduğunu vurguladı. Beklenen
büyük deprem nedeniyle özellikle İstanbul’da kentsel dönüşümün çok daha hızlı
ve planlı bir şekilde işleyebilmesi için acil eylem planı uygulanması
gerektiğini belirten Son, “İstanbul büyük zarar görürse Türkiye ekonomisi
tehlikeye girer” dedi.
Kuzey Irak ve İran’da yaşanan 7.3 büyüklüğündeki depremin
ardından açıklamalarda bulunan uzmanlar, Türkiye'nin güneyinden geçen fay hattı
boyunca Arabistan’ın Türkiye'yi batıya doğru sıkıştırdığını ve Kuzey Anadolu
ile Anadolu fay hatlarının giderek sıkıştığını belirterek beklenen büyük
İstanbul depremine dikkat çekiyor.
Hareketli bir coğrafya üzerinde konumlanan ülkemizde her
an deprem riski altında yaşadığımızı hatırlatan Çukurova Gayrimenkul Yönetim
Kurulu Başkanı Tamer Son, depremin çaresinin nitelikli kentsel dönüşüm
olduğunun altını çizerek sözlerine şöyle devam etti; “Nüfusunun yüzde 95’i
deprem tehdidi altında yaşayan Türkiye’nin 20 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde
67’si ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ı ise 20 yaşın üzerindeki konutlardan
oluşuyor. Bu noktada, olası bir depremde yaşanabilecek kayıpların önlenmesi
için kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesi hedeflenen 7,5 milyon binanın
acilen yenilenmesi gerekiyor. Beklenen büyük deprem nedeniyle özellikle
İstanbul’da kentsel dönüşümün çok daha hızlı ve planlı bir şekilde
işleyebilmesi için acil eylem planı uygulanması şart. İnşaat sektörünün önünün
açılması ve sürecin kolaylaşması kaybedilen zamanın bir nebze de olsa
telafisini sağlayabilir. Unutmamak gerekiyor ki, eğer depremde İstanbul büyük
zarar görürse Türkiye ekonomisi tehlikeye girer.”
“Deprem değil,
bina öldürür”
Irak-İran sınırında yaşanan ve özellikle İran’da ağır
hasara neden olan depremde yaşanan can kayıplarının niteliksiz konutların
yıkılmasından kaynaklandığını hatırlatan Tamer Son, bu durumun “deprem değil,
bina öldürür” gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti. Binaların
deprem anında kaçılacak değil, aksine içine sığınılacak güvenli liman olması
gerektiğini bildiren Son, kentsel dönüşüm sürecinde Deprem Yönetmeliği’ne uygun
güvenli binaların inşa edilmesinin kritik önem taşıdığını ifade etti. Ülkemiz
için yolu, altyapısı, yeşil alanı ve sosyal imkanları ile planlı, sağlıklı ve
sürdürülebilir şehirlerin ancak kentsel dönüşümle sağlanabileceğini belirten
Son, “Şehir planlamasını bütüncül ve sistematik bir anlayışla yapmak, gelecek
nesillere kaliteli yaşam imkanı tanımak ve olası felaketlerde kayıpları en aza
indirgemek için kentsel dönüşüm sürecini acilen hızlandırmak gerekiyor. Kentsel
dönüşümü fırsat yarışına çevirmeye çalışmak yerine çözümcül bir yaklaşımla
ilerlenirse tüm hedefler gerçeğe dönüşebilir ve insanlarımız hak ettikleri
nitelikli konutlarda güven ve huzur içinde yaşayabilirler” şeklinde konuştu.
Kentsel dönüşüm
milli bir dava olmalı ve ayrı yönetilmeli
Kentsel dönüşümün, deprem gerçeği ile yaşayan Türkiye
için adeta milli bir dava olması, ayrı yönetilmesi ve yönetmeliklerin yeniden
düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Son, “Tüketicilerin de kentsel dönüşüm
sürecinde binalarını yeniletirken ya da konut seçerken hem statik hem de
estetik değerleri sorgulamaları gerekiyor. Zemin etüdünden projelendirmeye,
malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her
aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli ve sürdürülebilir
olmasının en önemli teminatı. Bu nedenle mühendislik ve mimarlık hizmetlerine
gereken önemi veren inşaat firmalarını tercih etmek çok önemli. Ayrıca halkımız
kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm fırsatı olarak görmemeli’’ dedi.
Dönüşümün bir fırsat olduğunun ve iyi bir şekilde
planlanması gerektiğinin altını çizen Son, bu sürecin kamuoyuna doğru aktarılması
gerektiğini belirtti. Yıllardır göz ardı edilen deprem gerçeği ve kentsel
dönüşüm konusunda hızlı bilinç artışı sağlamak amacıyla kamuoyu bilgilendirme
kampanyaları planlanması gerektiğini vurgulayan Son, “Ailelerimizi,
çocuklarımızı, öğrencilerimizi ve çalışanlarımızı bu konuda bilinçlendirmemiz
gerekiyor. Bu kritik süreçte hiçbir kişi ya da kurumun vatandaşlarımızın
güvenli ve sağlıklı konutlarda yaşama hakkı ile oynamasına izin verilmemeli’’
diyerek sözlerini sonlandırdı.
YORUMLAR