Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal,
parti genel merkezindeki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam
ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Toplantıda bu yılın genel bir değerlendirmesini
yaptıklarını belirten Ünal, 16 Nisan’daki halk oylamasıyla hükümet sistemi
değişikliğine gidildiğini ve 21 Mayıs’ta AK Parti’nin 3. Olağanüstü Büyük
Kongresi'ni gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Halk oylamasında alınan kararla Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın AK Parti'nin başına genel başkan olarak döndüğünü kaydeden
Ünal, bu süre zarfında ciddi bir değişim ve yenilenme sürecine girildiğini dile
getirdi.
Türkiye'nin 15 Temmuz'un yaralarını sarmaya devam
ettiğini vurgulayan Ünal, FETÖ ile mücadelenin etkin şekilde sürdürüldüğünü
anlattı.
Vatandaşların güvenliğini sağlamaya dönük terör
örgütleri, çeteler, mafya ve uyuşturucu tacirleriyle de etkin mücadele
yürütüldüğüne dikkati çeken Ünal, Ortadoğu'da yaşanan olayların, hem sınır
güvenliği hem de hava savunması için acil ve öncelikli hale geldiğini belirtti.
Bu sebeple 2017'de savunma alanında Türkiye’ye yönelen
tehdit ve riskleri yönetmek, milli ve yerli savunma kapasitesini artırmak, dışa
bağımlılığı azaltmak amacıyla önemli adımlar attıklarını belirten Ünal, birçok
roket sistemini, kısa menzilli füzeler ve bu sistemlerin geliştirilmesi ile bir
hava savunma sistemi oluşturmak için Türkiye'nin ilk kez hava savunma sistemi
konusunda anlaşma yaptığını anımsattı.
Ünal, S 400'lerin alımının tamamlandığını ve kredi
anlaşmasının imzalandığı bilgisini vererek, HÜRKUŞ uçaklarının prototipinin
geliştirildiğini ve seri üretim
aşamasına gelindiğini kaydetti.
"EKONOMİDE
BEKLENTİLERİN ÇOK ÜZERİNDE BİR BAŞARI SERGİLENDİ"
Türkiye'nin 2017 yılında dünyanın en büyük yenilenebilir
enerji konusunda üretim merkezlerinden birisi haline geldiğini ifade eden Ünal,
"Bu alanda 2017 yılında dünyanın en büyük güneş enerjisi santrali ihalesi
gerçekleştirildi. Bu sayede enerji birim fiyatı 20 sentten, 6,99 sente düştü.
Aynı zamanda panel fabrikası da Türkiye'de kurulmakta. Dünyanın en büyük rüzgar
santrali ihalesi, Türkiye'de gerçekleştirildi. Bu sayede de 11 sentten 3,48
sente düştü." diye konuştu.
Ekonomi alanında beklentilerin çok üzerinde bir başarı
sergilendiğini vurgulayan Ünal, şöyle devam etti:
"Reel ekonomimiz, uluslararası alanda bizi en ön
sıralara taşıdı. İlk 9 ay büyümemiz yüzde 7,4, üçüncü çeyrek büyümemiz yüzde
11,1. G20, AB ve OECD ülkeleri arasında Türkiye, büyümede birinci oldu. Son
çeyreği de büyümeyle kapatmayı bekliyoruz. İhracatta ciddi bir artış sağladık.
143 milyar dolara ulaştık. Bu değer, geçen yılın 12'nci ayında gerçekleştirmiş
olduğumuz bir değer. 158 milyarla 2017'yi tamamlamayı bekliyoruz. 2017'de,
istihdamda çok iyi bir performans gösterdi Türkiye. 2016-2017 dönemleri itibarıyla 1 milyon 233 bin ilave
istihdam oluşturduk.
Özellikle genç istihdamda Türkiye, çok ciddi bir başarı
sağladı. Avrupa ile mukayese edildiğinde Türkiye, çok ciddi anlamda genç nüfusa
dönük istihdam oluşturmuş durumda."
"ERDOĞAN'IN
ÇOK BÜYÜK BİR EMEĞİ VE KATKISI VAR"
"Finansal piyasalarda zaman zaman dalgalanmalar olsa
da güven ve istikrar ile Türkiye yoluna devam ediyor." ifadelerini
kullanan Ünal, 2018 yılında yüzde 5,5 büyüme, 170 milyar dolara ulaşan ihracat
hedefleri olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilan ettiği istihdam
seferberliğinin süreceğini vurgulayan Ünal, bütün bunlarda Erdoğan'ın çok büyük
emeği ve katkısı olduğunu söyledi.
Ünal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2017 yılındaki
seyahatlerinde 144 bin kilometre katederek, dünyanın etrafını dört kez
dolaşacak kadar yol yaptığını belirterek, "Yılın ilk yurt dışı ziyareti,
Tanzanya'ya gerçekleşmiş. Toplam 22 devlet başkanıyla görüşme gerçekleştirmiş.
10 yabancı hükümet başkanını kabul etmiş. Yurt içi ve yurt dışında yıl boyunca
uluslararası organizasyonlara katılan Sayın Cumhurbaşkanımız, 42 programda
katılımcılara hitap etmiş." şeklinde konuştu.
"BİRLEŞMİŞ
MİLLETLERDE TARİHİ BİR SONUÇ ALINDI"
Kudüs konusunda İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı
olarak, uluslararası arenada yürütülen etkin diplomatik çabaların sonuç
verdiğini dile getiren Ünal, Birleşmiş Milletlerde tarihi sonuç alındığını
hatırlattı.
Ünal, Fırat Kalkanı Harekatı'yla Kilis'ten Şanlıurfa,
Gaziantep'e kadar bölgenin güvenliğinin sağlandığını, Suriye Astana süreci ve
sonrasında Soçi Zirvesi'nde Suriye'de ateşkes noktalarının sağlanması ve kalıcı
barış görüşmelerin başlamasının önünün açıldığını, siyasi çözümün
gerçekleştirilebilirlik noktasına geldiğini söyledi.
Katar konusunda Türkiye'nin aktif rol oynadığını, Körfez'deki
krize ciddi anlamda müdahale ettiğini kaydeden Ünal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
Sudan, Çad, Tunus ziyaretiyle, Türkiye'nin 2017 yılında Afrika konusunda önemli
adımlar attığını, Afrika'yı üs haline getiren FETÖ ile ilgili çok ciddi mesafe
katedildiğini vurguladı.
Başbakan Binali Yıldırım'ın Suudi Arabistan ziyaretinin
önemine değinen Ünal, Suudi Arabistan Kralı ile yapılan görüşmelerin son derece
olumlu hava içinde gerçekleştiğini anlattı.
"BİR İHANET
NOKTASINA GELMİŞ DURUMDA"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun katıldığı televizyon
programında, "Köprüde linç edilen askerlerin haklarının aranması
lazım." sözlerinin hatırlatılması üzerine Ünal, şunları kaydetti:
"Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz sonrası söylemi,
üslubu, stratejisi, sistematik olarak yürüttüğü bu siyaset biçimi, artık
milletimizin vicdanını kanatmaktan öte, adeta bir ihanet noktasına gelmiş
durumda. 15 Temmuz'u önce 'kontrollü darbe' olarak nitelendiren, sonra
'tiyatro' olarak nitelendiren, sonra 'öngörülmüş ama önlenememiş darbe' diye
nitelendiren, 15 Temmuz'u itibarsızlaştırmak için her türlü dili ve söylemi
kullanan, FETÖ ağzıyla konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, şimdi de 15 Temmuz'un
kahramanlarını itibarsızlaştırmak için kendi kulağına fısıldananları
paylaşıyor. Kasetle gelen Kemal Kılıçdaroğlu, adeta kendini getirenlere bir
diyeti ödemektedir."
Kılıçdaroğlu'nun katıldığı bir televizyon programındaki
sözlerine ilişkin eleştirilerini sürdüren Ünal, Kılıçdaroğlu'nun, "Köprüde
askerler linç edildi, yani öldürüldü. Bir rütbesiz askerin günahı nedir?
Komutanı talimat vermiş, çıkacaksın dışarıya... Hepimiz askerliğin kurallarını
biliyoruz. Komutanın emri tartışılmaz." sözlerini hatırlattı.
Ünal, 15 Temmuz gecesi her şeyin milletin gözü önünde
cereyan ettiğini belirtti.
Askerlikte "kanunsuz emir" denilen bir kavram
olduğunu, askerin, "kanunsuz emre asla riayet etmediğini" vurgulayan
Ünal, "O gece kanunsuz emre riayet etmeyen bu vatanın has evlatları vardı
ordumuzun içinde. O gece bu kanunsuz emre uymadığı için FETÖ'cüler tarafından
şehit edilen askerlerimiz var. Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu bal gibi biliyor
ki o gece özellikle köprüde sabaha kadar milletimizin üzerine ateş yağdıran,
tanklarla halkın üzerine ateş açanların FETÖ'cü olduğunu ve bunların bir emirle
değil bu işi gönüllü bir şekilde yaptığını biliyor." şeklinde konuştu.
"O GECENİN
BİR AHLAKI, ERDEMİ VARDI"
Mahir Ünal, 15 Temmuz gecesi her şeyin kameraların önünde
cereyan ettiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Sabahleyin her birimiz o askerlerin nasıl teslim
olduğunu gördük. Dolayısıyla burada linçten bahseden, o FETÖ'cülere dönük,
onların haklarını savunmaya dönük bir söylem geliştiren Kemal Kılıçdaroğlu şunu
bilmelidir ki eğer bu millet o gece kendine silah sıkan askerlere dönük bırakın
saldırmayı, linç uygulamayı, onların silahlarını ele geçirdiğinde, onları tek
tek infaz edebilirdi. Sabaha kadar kendine, tankla helikopterle G3 ile ateş
etmiş o FETÖ'cü askerlere bu millet dokunmadı. Onları hukuka, emniyet
mensuplarına teslim etti. Bu devletin tek bir silahına dokunmadı. O gece hiçbir
yerde yağma yaşanmadı. O gecenin bir ahlakı, erdemi vardı."
"HAYAL ETTİĞİ
PLANLAR GERÇEKLEŞMEMİŞ OLABİLİR"
Türk milletinin, 15 Temmuz gecesi yalnızca ülkesini
işgalden, devletini de ele geçirilmekten koruduğunu vurgulayan Ünal, şöyle
devam etti:
"Bu kadar erdemli, ahlaklı bir duruş sergileyen ve
adeta o tanklardaki askerlere yalvaran teyzeleri görmedik mi biz
televizyonlarda? O gece her şey canlı yayında, bizim gözlerimiz önünde
gerçekleşmedi mi? Ama bu akıl, bu anlayış hemen akabinde ne yaptı daha
sabahında? 'Kafası kesilmiş asker' yalanını uydurdu. Sonra o servis edilen
resimlerin Tayvan'daki bir askere ait olduğu ortaya çıktı biliyorsunuz
internette. Kemal Kılıçdaroğlu şuna karar vermelidir, açıkça bunu söyleyebilir;
Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'da bu milletin gösterdiği kahramanlıktan kendi
ülkesini, kendi devletini adeta çıplak elleriyle korumasından rahatsızlık
duymuş olabilir.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun hayal ettiği planlar
gerçekleşmemiş olabilir. Kemal Kılıçaroğlu'nun 15 Temmuz'la ilgili içinde bir
erik kurusu, bir hayal kırıklığı olabilir. Kemal Kılıçdaroğlu açıkça çıksın
desin ki 'Ben darbecilerin yanındayım'. Karnından konuşmasın. Çünkü bugüne
kadar Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylemlerinin ve eylemlerinin analizi yapıldığında,
Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu milletin, şehitlerimizin, gazilerimizin yanında
olmadığı, onların hassasiyetleriyle ilgili bir gün konuşmadığı
görülmüştür."
"Kılıçdaroğlu'nun bugüne kadar bir kez olsun şehit
yakınlarıyla empati yaptığını zannetmediğini" söyleyen Ünal, "O gece
kendi ülkesini korumak için sokağa çıkanlara hakaret eden milletvekiline karşı,
affedersiniz 'it' ifadesini kullanan milletvekiline karşı Kemal Kılıçdaroğlu
bir disiplin işlemi başlatacak mıdır? Başlatacağını hiç zannetmiyorum." ifadesini
kullandı.
"250
ŞEHİDİMİZİN O GÜN İNSAN HAKLARI İHLAL EDİLMEDİ Mİ?"
Mahir Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aynı Kemal Kılıçdaroğlu bu millete 'sarayın
polisi', 'sarayın askeri', 'halkın polisi', 'halkın askeri' diye bölücülük
yapıyor. Aynı şekilde aynı Kemal Kılıçdaroğlu, polise ve askere 'Seçilmiş,
meşru hükümetin talimatlarını yerine getirmeyin.' çağrısı yapıyor ama aynı
Kemal Kılıçdaroğlu, o gece darbe yapmak için harekete geçen darbecilerin,
halkın üzerine ateş açan darbecilerin çaresiz olduğunu söyleyecek kadar da
aklımızla zekamızla alay edecek bir dil ve üslup kullanıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu bundan vazgeçsin diyeceğim de
vazgeçeceğini hiç zannetmiyorum. Çünkü kullandığı dil, üslup ve maalesef içinde
bulunduğu gaflet, dalalet ve hıyanet artık örtülemez bir hale gelmiştir. Biz bu
durumu acıyla izliyoruz. Milletin bir ferdi, sıradan bir vatandaş olarak ben bu
sözleri söylerken açıkça ifade edeyim, gerçekten içim yanıyor. Çünkü bertaraf
edilmiş bir darbe girişimi, kurtarılmış bir ülke varken Kemal Kılıçdaroğlu
maalesef o gece tankların yanından sıvışmayı, kaçmayı tercih etmiş ve
sonrasında da bu milletin değerlerine, kutsallarına, kutsiyetine ihanet
emiştir. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu kadar kutsalı varsa o geceyle ilgili
bir daha konuşmaz, konuştuklarından da pişmanlık beyan eder diye umut
ediyorum."
TEK TİP KIYAFET
UYGULAMASI
Tek tip kıyafet uygulamasına ilişkin CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu'nun, "Siz aşağılayıcı bir düzenlemeyi getiriyorsunuz. Bu
insanlar mahkum olmadı ki. Tek tip elbise giydirmek ne demek?" sözlerinin
hatırlatılması üzerine Ünal, "Tek tip kıyafet ile ilgili PKK ne diyorsa,
PKK'nın ele başları ne söylüyorsa maalesef Cumhuriyet Halk Partisi de aynı şeyi
söylüyor." değerlendirmesini yaptı.
Tek tip kıyafetle ilgili ABD, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve
İngiltere örneğini kamuoyuyla paylaştıklarını dile getiren Ünal, şu
açıklamaları yaptı:
"O gece darbe suçundan suçüstü yakalananların ve bu
ülkenin güvenliğine, devletin bekasına dönük bir girişim içinde bulunanların,
yani teröristlerin tek tip kıyafet içerisinde olacaklarıyla ilgili bir
düzenleme yapıldı. Bu da kamuoyuyla paylaşıldı. Buna kimlerin itiraz ettiğine
lütfen iyi bakın. Meselenin masumiyet karinesine uygun olmadığı yönünde bazı
itirazlar var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına, özellikle
Yunanistan kararına bakıldığında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir konuda
karar verirken tek bir unsura bakarak karar vermiyor. Yargılamanın bütününe
bakarak bu konuda karar veriyor.
Dolayısıyla burada cürmü meşhut üzere yakalananların
yargılanması sırasında bunların masumiyet karinesine dönük bir eksiklik açıkçası
dünya örneklerine baktığımızda da görmüyoruz. Yine aynı Kemal Kılıçdaroğlu
burada da kimi savunuyor? Burada da o teröristlerin hakkını savunuyor
gözüküyor. Lütfen bir kere de bu milletin yanında olsun. Ne olur bir kere de
demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri konuşurken bu milletin adına
demokrasiyi, insan haklarını ve özgürlüklerini konuşsun. 250 şehidimizin o gün
insan hakları ihlal edilmedi mi? O gün yaşananlar bir insan hakları ihlali
değil miydi? Neden bir kez olsun 15 Temmuz gecesini bir insan hakları ihlali
olarak Cumhuriyet Halk Partisi gündemine alıp da konuşmaz? Bu da ayrı bir
konu."
"CUMHURBAŞKANIMIZIN
DA SAYIN ABDULLAH GÜL İLE BİR TEMASI OLMADI"
Ünal, 696 sayılı KHK'nin 121. maddesiyle getirilen
düzenlemeye ilişkin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklamaları
hatırlatılarak, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ün bu süreçte bir teması oldu mu?" sorusunu da yanıtladı.
Mahir Ünal, şunları söyledi: "11. Cumhurbaşkanımız
Abdullah Gül, AK Parti'nin milletvekilliğini yapmış, başbakanlık yapmış,
cumhurbaşkanlığı yapmış ve AK Parti'li olduğunu düşündüğümüz... Dolayısıyla
bizim bir ilkemiz vardır, dostlarımızın bizimle medya üzerinden konuşmasını biz
doğru bulmayız ve bu bizi üzer. AK Partililer birbirleriyle medya üzerinden
konuşmazlar. Eğer gördükleri bir eksiklik varsa biz işlerimizi istişareyle
yaparız. Dolayısıyla bu meseleyi biz istişare ederiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın
'Üzüldüm.' ifadesinin de nedeni budur. Eğer eksik, muğlak gördüğü bir şey varsa
bunu sayın Cumhurbaşkanımızla ya da sayın Başbakanımızla gayet rahat bir
şekilde istişare edebilecekken medya üzerinden konuşuyor olması üzücüdür.
Bizimle dostlarımızın medya üzerinden konuşmasını biz hiçbir zaman ilke olarak
da kabullenmedik ve bir ahlak olarak da AK Parti'li olmak, birbiriyle medya
üzerinden konuşmamaktır. İstişareyle yürütmektir. Cumhurbaşkanımızın da sayın
Abdullah Gül ile bir teması olmamıştır."
"BİZİM TEK
BİR AMACIMIZ VAR; ADALET, ADALET, ADALET"
"ByLock uygulaması nedeniyle mağdur olanların mağduriyetlerinin
giderilmesi için yeni KHK hazırlandığı ifade ediliyor. Nasıl bir KHK
hazırlanıyor ve ne zaman yayımlanması planlanıyor?" sorusuna Ünal,
"Özellikle muhalefet bu meseleleri değerlendirirken, burada özellikle
ByLock ilgili bir şey söylemek istiyorum, biz 15 Temmuz gecesinden başlamak
üzere dediğim gibi o gecenin bir ahlakı, o gecenin bir erdemi vardı."
karşılığını verdi.
Mahir Ünal, şöyle devam etti:
"O gece bu aziz millet son derece insan haklarına
uygun, son derece merhametli, kalbinde muhafaza ettiği iyilik duygusuyla
hareket etti ve 16 Temmuz 2016 sabahı o teröristleri emniyet güçlerine teslim
etti. Emniyet güçleri onları teslim aldı ve ondan sonraki süreçte biz hiçbir
şekilde uluslararası hukuka aykırı ya da insan hakları sözleşmesine aykırı
hiçbir şeyin içinde ya da yanında olmadık. Tam tersine iç hukukta yeni yollar
oluşturduk. Tıpkı TBMM Olağanüstü Hal İzleme Komisyonu kurmak gibi. İstihbarat
örgütlerimiz kılı kırk yardı. Derinden bir inceleme sonucunda FETÖ'cülerin
ByLock kullanıcılarını perdelemek için indirilen bazı programların ByLock
sinyali verdiği ve ilgili siteye yönlendirdiğini keşfetti. Yani bu bir detay
çalışma, bu bir ciddi çalışma, devletin, hükümetin ve ilgililerin bu konudaki
hassasiyetini göstermesi açısından son derece önemlidir. Dolayısıyla bizim tek
bir amacımız var; adalet, adalet, adalet.
Çünkü biz eğer 15 yıldan beri iktidardaysak adaleti
muhafaza etmemiz sayesinde, biz 15 yıldan beri iktidardayız. Eğer her iki yılda
bir seçim kazanıyor ve milletimizin onayını alıyorsak biz refahı tabana
yaydığımız ve adaleti sağladığımız içindir. O yüzden bu meselede de biz son
derece hassas davranıyoruz. Yargılamalardan tutun da yeni iç hukuk yolları
açmaya ve bu konuda herhangi bir mağduriyet olmaması için de büyük bir
hassasiyetle çalışmaya kadar. Önce bu konuda çalışan arkadaşlarımızın hakkını
vermek ve onların haklarını teslim etmek ve onlara teşekkür etmek gerektiğine
inanıyorum."
"MAĞDURİYET
VARSA HIZLA GİDERİLECEK"
İlerleyen süreçte ilgili bakanlığın bu konuda gerekli
açıklamaları yapacağını belirten Ünal, "Tabii ki bunun ortaya çıkmasıyla
birlikte bu konuda gerekli ayıklama yapıldıktan sonra bu konuda ortaya çıkmış
bir mağduriyet varsa bu hemen, hızla giderilecektir. Bu, Türkiye'ye has bir şey
değil, bu bütün dünyada böyle ama Türkiye'ye has olan şey şu; bu kadar büyük
bir işgal girişimi sayıları yüzbinlerle ifade edilen terör örgütü mensuplarının
yargılanması, adil bir şekilde yargılanması, yargı süreçlerinin temel insan
haklarına ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde sürdürülmesi ve bu kadar
detay çalışılması da ancak Türkiye'de olur."
Yeni KHK hazırlığı olduğuna ilişkin haberlerin
hatırlatılması üzerine Ünal, "İlgili bakanlık bu konuda çok kısa sürede
açıklama yapacak." dedi.
"TÜRKİYE
DÜŞMANLARIYLA AYNI DİLİ KONUŞAN İTTİFAK ORTAYA ÇIKTI"
Ünal, "Kılıçdaroğlu'nun 2019'da Cumhurbaşkanlığı
seçiminde aday olabileceği ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in seçimin
ikinci tura kalması halinde CHP'yi destekleyebileceklerine" yönelik
açıklamalarının anımsatılması üzerine, 15 Temmuz'dan sonra kaçınılmaz olarak
doğal ittifakların oluştuğunu söyledi.
Ünal, bu ittifakları, "Bir tarafta yerli ve milli,
bayrağını, vatanını, milletini, aidiyetini ölümüne seven, bu konuda canını feda
etmekten çekinmeyen yerli ve milli unsurlar, düşünceleri, siyasi görüşleri ne
olursa olsun. Bir tarafta da Türkiye'yi her fırsatta yurtdışına şikayet eden,
Türkiye'nin teslimiyetçi politikalar geliştirmesini tavsiye eden ve diğer
taraftan da baktığınızda FETÖ ile adeta söylem birliği içerisinde olan, PKK ile
aynı dili kullanan, Türkiye karşıtı lobilerle ve Türkiye düşmanlarıyla aynı
söylem, aynı dil, aynı argümanlarla konuşan bir ittifak ortaya çıktı."
şeklinde konuştu.
Mahir Ünal, şunları kaydetti: "Biz onlara şunu
söylüyoruz, kimi çıkarırsanız çıkarın, kiminle gelirseniz gelin biz
milletimizle beraber, inandığımız değerlerle beraber yolumuza devam edeceğiz.
2019 ve daha sonrası Türkiye için çok daha güzel olacak. 15 yıl içinde hangi
engelleri aştığımız, hangi krizleri yönettiğimiz, hangi oyunları bozduğumuz,
hangi tuzakları bertaraf ettiğimize dönüp bir bakılırsa görülecektir ki bundan
sonra Türkiye'nin önü daha açıktır. Türkiye'nin bundan sonraki süreçte hem
liderliğiyle hem yönetimiyle hem AK Parti olarak biz teşkilatlarımızla hem
milletimizle beraber özgüvenimizi, kendimize olan inancımızı muhafaza ederek
2023, 2053 hedeflerimizi gerçekleştirmek için büyük bir heyecanla yolumuza
devam ediyoruz. Bizim gündemimiz budur.
Dolayısıyla onlar kiminle geliyorlarsa, nasıl geliyorlarsa buyursunlar gelsinler, biz sandıkta milletimizin takdiri doğrultusunda yolumuza devam edeceğiz. 8 defa yenildi, doymadı. 9. defada yenilir. 9 defa yenilip de koltuğunu koruyan bir genel başkana da ancak denilse denilse herhalde 'dikta' denir. Çünkü başka bir şekilde bu kadar başarısızlıkla, bu kadar yenilgiyle bir genel başkanın koltuğunu koruması da başka şekilde olmaz. 'Kafamı kızdırmayın kapının önüne koyarım' diyen bir genel başkandan da sanırım başka bir şey beklenmez. Diğer oluşumun daha ne olduğu ortada değil. Bundan sonrasına da beraberce bakacağız."
YORUMLAR