Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ünal, CHP'nin,
Cumhuriyet Halk Fırkası ile hiçbir alakası kalmamıştır. CHP'nin hatta Mustafa
Kemal Atatürk, Recep Peker ve İsmet İnönü ile alakası kalmamıştır. Kemal
Kılıçdaroğlu'nun CHP'si çoklu kişilik bozukluğu yaşamaktadır” dedi.
Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, MYK toplantısı gündemi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ünal,
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında
yapılan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken
gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
MYK toplantısının 540'ıncısını gerçekleştirdiklerini ifade eden Ünal,
toplantıda ana kademe, kadın ve gençlik kollarının olağan kongre süreçleri ile
uyum komisyonu çalışmalarının değerlendirildiğini söyledi.
Ünal, genel merkez bünyesinde oluşturulan Yürütmenin
Yapılandırılması Komisyonu, Kamu Personeli Rejimi Komisyonu, Yerel Yönetimler
Komisyonu, Siyasi Partiler ve Seçim Mevzuatının Uyarlanması ve Meclis İçtüzük
Komisyonu'nun çalışmalarına devam ettiğini belirtti.
MHP ile AK Parti arasındaki Milli Mutabakat Komisyonu'nun
da çalışmalarını sürdürdüğünü anlatan Ünal, bu konudaki çalışmalara ilişkin
MYK'nın bilgilendirildiğini ifade etti.
Ünal, sınır güvenliğinin sağlanması, bölgede oluşturulmak
istenen terör koridorunun engellenmesi ve bu bölgelerin terörden temizlenmesi
için Türk Silahlı Kuvvetlerinin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile yürüttüğü Afrin'e
yönelik Zeytin Dalı Harekatı'nın başarılı şekilde devam ettiğini anımsattı.
ÖZGÜR SURİYE
ORDUSU'NA YÖNELİK AÇIKLAMALAR
Zeytin Dalı Harekatı ile daha önce Fırat Kalkanı
Harekatı'nda olduğu gibi bölgenin terör örgütlerinden temizlenerek gerçek
sahiplerine teslim edileceğini anlatan Ünal, sözlerine şöyle devam etti:
"CHP her konuda olduğu gibi bu konuda da, milli
konularda, en fazla 2-3 gün milli duruş sergiliyor. En fazla üç gün sonra bu
milli duruşunu bozarak, mutabakatı, birlikteliği, milletin hassasiyetlerinin,
güvenliğinin, önceliklerinin gerektirdiği noktadan ayrılarak başka bir noktaya
geçiyor. Tıpkı bu noktada TSK ve bu harekata dönük herhangi bir şey
söyleyemeyen CHP, ÖSO'ya dönük çok çirkin ifadeler kullanmaktadır. Fırat
Kalkanı Harekatı'nda bizimle DEAŞ'a karşı savaşan ve bugün Zeytin Dalı
Harekatı'nda PYD/YPG'li teröristlere karşı savaşan ÖSO'dan ne istiyorsunuz? Israrla
yapmak istediğiniz nifak, ayrıştırma ve itibarsızlaştırma harekatının asıl
amacı nedir? Birgün olsun PYD/YPG ve PKK'ya dönük olsun olumsuz bir ifadenizi
duymadık. Bugün PYD ve YPG'ye geçmişte ne dediğinizi biliyoruz. 'PYD'li
arkadaşlar' dediğinizi, 'PYD'nin meşru bir siyasi parti' olduğunu söylediğinizi
biliyoruz."
Ünal, PYD ve YPG'nin DEAŞ'tan boşaltılan bölgelerde
infazlar yaptığını, sadece Afrin bölgesinde PYD ve YPG'nin baskısıyla 370 binin
üzerinde insanın evlerini terk etme zorunda kaldığını dile getirdi.
ABD'li yetkililerin PYD ve YPG'nin PKK'nın kendisi
olduğunu itiraf ettiğine işaret eden Ünal, "CHP, PKK, PYD ve YPG'ye hiçbir
şey söylemezken kahraman ordumuzla birlikte bölgenin terörden kurtarılması,
orada terör koridoru oluşmasını engellemek için kendi ülkesini savunan, bizim
de onlarla birlikte bölgeyi terörden temizlediğimiz ÖSO'dan ne istemektedir,
neden neden nefret etmektedir? Bu sorunun cevabı önemli." diye konuştu.
Ünal, bugün seçilmiş meşru hükümet ve seçilmiş
cumhurbaşkanının milleten aldığı yetkiyle devleti yönettiğini, millet iradesini
devlete yansıttığını aktardı.
"CHP
SÖZCÜLERİ TSK'YI, DEVLETİ, CUMHURBAŞKANIMIZI AYRIŞTIRIYOR"
Alınan kararların milletin yetkisi ve onayıyla, millet
adına alındığını vurgulayan Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fırat Kalkanı Harekatı'nın ve Zeytin Dalı
Harekatı'nın kararını, riskini alan siyasi iradedir. Cumhurbaşkanımız, genel
başkanımız ve iktidardır bunun riskini alan. Israrla CHP sözcüleri TSK'yı,
devleti, cumhurbaşkanımızı ayrıştırıyor. Cumhurbaşkanımıza dönük ağza
alınmayacak, galiz küfürler ediyor. Aynı şekilde terör seviciliğine devam
ediyor. Eğer biz siyaseti konuşurken psikopatolojiyi konuşacaksak o zaman
CHP'nin durumu, çoklu kişilik bozukluğu ile açıklanabilir. CHP'nin, Cumhuriyet
Halk Fırkası ile hiçbir alakası kalmamıştır. CHP'nin hatta Mustafa Kemal
Atatürk, Recep Peker ve İsmet İnönü ile alakası kalmamıştır. Kemal
Kılıçdaroğlu'nun CHP'si çoklu kişilik bozukluğu yaşamaktadır. Bazen PKK'lı,
bazen PYD'li, bazen DHKP-C'li, terör sevici tiplerin radikal ve kendi devletine
'seri katil' diyen tiplerle ortaya çıktığı ve onların adeta odağı, mihrakı
haline gelen bir yapıya dönüşmüştür. Bu yapıda yer almaya ne derseniz, Mustafa
Kemal Atatürk'ün idealleri, iradesi ve Türkiye hayalidir burada olmayan. Bugün
Mustafa Kemal Atatürk hayatta olsaydı bunlar onunla da mücadele ederlerdi. Dün
bir yazarın ifade ettiği gibi, CHP'nin bugünkü yapısı ile Selahattin Demirtaş
ve Mustafa Kemal Atatürk eğer genel başkanlık yarışına girseler Demirtaş'ın
kazanacağı bir CHP ile karşı karşıya olduğumuzu biz söylemiyoruz. Artık vicdan
sahibi insanlar bunu söylüyorlar."
Ünal, CHP'nin, dünya kaotik belirsizliğe sürüklenirken
Türkiye'yi istikrar adası olarak tutan, bölgedeki ateş çemberinin içinde
ekonomisi ve istikrarıyla Türkiye'yi güven adası olarak tutan Cumhurbaşkanı
Erdoğan'a neden düşman olduğunu bildiklerini söyledi.
"TARİH ONLARI
DA BİZİ DE YAZACAK"
CHP'nin 15 Temmuz'dan, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı
harekatlarından neden rahatsız olduğunu, neden milli ve yerli duruş
sergilemediğini bildiklerini belirten Ünal, "Maalesef CHP Türkiye karşıtı
odakların merkezi haline dönüşmüştür. CHP çoklu kişilik bozukluğu yaşamaktadır.
Bunun temel sebebi de travmatik geçmiştir. 8 seçim kaybetmiş, siyasetin
dışından her işe soyunmuş, kasetle gelen genel başkanla başlayan bu travma
hikayesi. Genel başkanımıza yaptıkları hakaretleri misliyle kendilerine iade
ediyoruz. Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanıdır. Erdoğan ve
arkadaşları aldığı kararlar ve risklerle, bugün Türkiye'nin kendilerine
yüklediği misyonu layıkıyla yerine getirerek bu ülkenin güvenliği için canla
başla mücadele ediyor. Onlar da hakaretlerine küfürlerine devam etsinler, tarih
onları da bizi de yazacak." değerlendirmesinde bulundu.
"KILIÇDAROĞLU
BİZİ YANILTMIYOR"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Zeytin Dalı
Harekatı'na karşı çıkanlara devletin baskı uyguladığını söylediğine dikkati
çeken Ünal, şunları kaydetti:
"Milli güvelik meselesi söz konusu olduğunda, bir
milletin sınırlarının yanına 10 bin kilometre öteden gelmiş birileri eğer bir
terör devleti kurmaya kalkışıyorsa biz buna seyirci mi kalacağız? Biz bununla
ilgili gereğini yapmaya çalışınca bazı terör sevicileri kalkıp TSK'ya 'katil'
diyorsa, hakaret ifadeleri kullanıyorsa bu siyasi kararı alan ve bununla
mücadele eden bu iradeye yönelik teröristleri destekleyen bir dil kullanıyorsa
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bunları alkışlamamızı mı istiyor? Dediğim gibi
Kılıçdaroğlu bizi yanıltmıyor. 15 Temmuz'da da aynı şeyi yaptı, bugün de aynı
şeyi yapıyor. Yarın da Türkiye'nin çıkarları söz konusu olduğunda aynı tavrı
sergileyeceğini biliyoruz. Bu durum herkes tarafından görülmektedir. Her şey
aziz milletin gözü önünde cereyan etmektedir."
"GENEL
TEMAYÜL YÜZDE 10 BARAJININ KORUNMASI ÜZERİNEDİR"
AK Parti ve MHP arasında gerçekleşen görüşmelerde seçim
barajı konusunda herhangi bir anlaşmaya varılıp varılmadığının sorulması
üzerine Ünal, Milli Mutabakat Komisyonu'nun yarın dördüncü toplantısını
gerçekleştireceğini bildirerek, "Komisyonun görüşmeleri, karşılıklı
müzakerelerden oluşmaktadır. Bu müzakereleri biz belli seçenekler haline
getirip Sayın Genel Başkanlara sunacağız. Genel temayül yüzde 10 barajının korunması
üzerinedir. Onun dışındaki hususları da değerlendirmeye devam ediyoruz."
dedi.
Ünal, şu anda genel başkanlarla ilgili bir görüşmenin de
söz konusu olmadığını ifade ederek, çalışmalar tamamlandıktan ve sunulma
noktasına geldiğinde genel başkanların bir araya gelerek değerlendirme
yapacaklarını vurguladı.
Bir gazetecinin, "Uyum yasaları kapsamında yerel
seçimlere yönelik hazırlanan ve Meclis'e sevk edilmesi beklenen paket
tamamlandı mı?" sorusu üzerine Ünal, "Şu anda hem Milliyetçi Hareket
Partisi'nin mutfağı hem de AK Parti'nin mutfağı bu konudaki çalışmalarını
tamamladı. Bu paket milli mutabakat komisyonunun önünde. Milli Mutabakat
Komisyonu bu paketi hazırlayan uzmanlarla birlikte çalışmalarını tamamlayıp
genel başkanlara sunacak. Bu paket, yerel yönetim seçimlerinin yapılan anayasa
değişikliğine uyumunu kapsamaktadır." yanıtını verdi.
Seçimlere ittifakla giren partilerden birinin barajın
altında kalması durumunda nasıl bir yol izleneceği yönündeki soru üzerine ise
Ünal, masada birçok seçeneğin bulunduğunu, pusulanın bir ittifak durumunda
nasıl bir şekil alacağının önemli bir çalışma olduğunu vurguladı.
Sözcüsü Ünal, çalışmanın şekilden çok maksadının dikkate
alınarak gerçekleştirildiğini dile getirerek, "Bu çalışmanın maksadı bir
ittifak yapan siyasi partilerin oyunun belli olması. Marka değerinin korunması.
Seçim sonuçlarına göre, alacakları milletvekillerinin açık ve net olarak
belirlenmesi. Bu amaçları gerçekleştirecek bir pusula biçimi üzerinde
çalışıyoruz. Henüz daha karara varılmış değil." şeklinde konuştu.
İttifak yapan partiler için herhangi bir şekilde baraj
sorunu söz konusu olmadığına dikkati çeken Ünal, "Orada ittifak değil,
ittifakın oyudur esas olan. İttifakın aldığı oydur. Daha önce Sayın Devlet
Bahçeli değerlendirmelerinde, 1991'deki ittifakı örnek vererek oradaki üç
siyasi partinin oylarının belirlenmemesinin o dönemde rahatsızlık oluşturduğunu
ve kimin ne kadar oy alacağının belli olacağı bir çalışmanın daha doğru
olacağını ifade etmişti. Biz de o yönde görüş beyan ettik. Bu çerçevede
çalışmalarımızı sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı.
Yerel seçimlerde de bir ittifak çalışması olup
olmayacağının sorulması üzerine ise Ünal, şu ana kadar bu yönde bir
değerlendirme ya da karşılıklı öneri ve bu önerilerin değerlendirilmesi
mahiyetinde bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.
YORUMLAR