Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili, "Terörle mücadelede son
derece kritik görevler üstlenen Mili Savunma Bakanımıza, İçişleri Bakanımıza,
MİT Başkanımıza dönük kullandığı yalan ve iftiraları kendisine iade ediyoruz.
Kendisinin dün ifade ettiği şekliyle asla hakikatle örtüşmemekte. Özellikle
Milli Savunma Bakanımız ve MİT Başkanımızla ilgili söylediği ifadeler külliyen
yalandır." dedi.
Ünal, Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olduğunda bu yana
Türkiye'de kurumları ve kurumların meşruiyetini sürekli tartışmalı hale
getirmeye çalıştığını anlattı.
Mahir Ünal, "Türkiye'de kurumlar ve kişiler
üzerinden bir itibarsızlaştırma ve meşruiyet tartışması oluşturmaya devam
ediyor. Özellikle geçmişte Cumhurbaşkanımız için kullandığı dili seçmen her
defasında onaylamamasına Kemal Kılıçdaroğlu aynı şeyleri yaparak, aynı
sonuçları almak istiyor. Einstein, 'aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar
almakisteyenler ahmaktır.' diyor. Ama Kemal Kılıçdaroğlu, farklı bir sonuç
almak, iktidar olmak, Türkiye'de gerilimi kaldırmak gibi bir amaç
taşımıyor." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun nefret dilini, yalanı ve iftirayı devam
ettirdiğini ve bunun üzerinden siyaset üretmeye çalıştığını söyleyen Ünal, şöyl
edevam etti: "Kılıçdaroğlu öyle bir çamura batmış durumdaki 15 Temmuz'da
tankların arasından kontrollü bir şekilde kaçıp saklanmasından sıvışmasına
rağmen Cumhurbaşkanımızı saklanmakla suçlayabiliyor. Kılıçdaroğlu, terörle
mücadelede son derece kritik görevler üstlenen Mili Savunma Bakanımıza,
İçişleri Bakanımıza, MİT Başkanımıza dönük kullandığı yalan ve iftiraları
kendisine iade ediyoruz. Kendisinin dün ifade ettiği şekliyle asla hakikatle
örtüşmemekte. Özellikle Milli Savunma Bakanımız ve MİT Başkanımızla ilgili
söylediği ifadeler külliyen yalandır.
Bakanımız ve MİT Başkanımız TBMM Darbeleri Araştırma
Komisyonu'na davet edilmemiştir. Kendilerine gönderilen soruları
cevaplandırarakkomisyona teslim etmişlerdir. Savunma Bakanımız 19 Temmuz
2016'da Genelkurmay Karargahı'nda cumhuriyet savcılarının sorularını
cevaplandırmış. Yine 29 Mayıs 2017'de TBMM Komisyon başkanlığına soruların
cevaplarını vermiştir. Ankara 17 Ağır Ceza Mahkemesi'ne müşteki sıfatıyla ifade
vermiştir. Dolayısıyla kimsenin herhangi bir yere kaçtığı ya da herhangi bir
şeyden kaçırıldığı söz konusu değildir. Sanıyorum şu anda yaşadığı durumdan ve
sıkışıklıktan dolayı aklını kaçırmak üzere olan Kemal Kılıçdaroğlu'dur."
Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal,
"Biz Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu kadar gündemimizde olmasından aslında son
derece rahatsızız, biz CHP'ye oy veren seçmenlere buradan şunu söylemek
istiyoruz; biz yeni dönemde hiçbir şekilde gerilim istemiyoruz, kavga
istemiyoruz, biz yeni dönemde Türkiye'nin önemli ve öncelikli görevine
odaklanmak istiyoruz." dedi.
Mahir Ünal, 24 Haziran seçimleriyle Türkiye'nin yeni bir
döneme başladığını, yüksek bir katılımla yüksek bir temsil oranına
ulaşıldığını, 15 Temmuz ruhunun sandıkta tecelli ettiğini, siyaset ve
demokrasinin güçlendiğini söyledi.
Türkiye'nin dünya demokrasilerine örnek olabilecek bir
seçim yaşadığını aktaran Ünal, "Türkiye uzunca bir zamandır hayal ettiği
yeni yönetim modeline geçti. Türkiye'de uzunca bir süredir, bilinçli olarak
sürdürülen 'tek adam, diktatör' tartışmaları da yine aziz milletimiz tarafından
elinin tersiyle itildi. Türkiye demokrasi sınavından 24 Haziran'da alnının
akıyla çıktı. Dünya liderlerinden Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımıza
tebrikler yağdı ve Türkiye yeni dönemde güçlü bir şekilde yoluna kararlılıkla devam
ediyor." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun zehirli bir dil
kullandığını ve bunun da değişmediğini ifade eden Ünal, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Haziran mağlubiyetinin ardından
partisinde yaşanan iç tartışmaları, kaosu, liderlik kavgasını, imza
toplanmasını, Cumhurbaşkanımıza ucuz bir dil ile saldırarak gündemi dağıtmaya
çalışıyor. Daha önce de ifade etmiştik, Kemal Kılıçdaroğlu'nun artık siyasetin
konusu olmadığını, Kemal Kılıçdaroğlu'nun ruh halinin artık siyasetin konusu
olmaktan çıktığını defalarca söylemiştik. Biz yeni dönemde, Kemal
Kılıçdaroğlu'nun siyaset dilini, Kemal Kılıçdaroğlu'nun kavgacı, nefret dilini
muhatap almayacağımızı, defalarca ifade ettik ama Kemal Kılıçdaroğlu ısrarla
bizim geride bırakmak istediğimiz, gerilimleri, kavgayı, kendisinin Türk
siyasetini zehirleyen dilini yaşatmak istiyor. Kullandığı iftiralar ve yalanlar
da kaçınılmaz olarak, cevap vermeyi gerektiriyor. Kılıçdaroğlu'nun, beni
bağışlayın çünkü bir durumu nitelendirmek için o durumun gerçek halini
tanımlayan kelimeler kullanmamız gerekiyor, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu durumunu
son derece ahlaksız ve seviyesiz bir durum olarak görüyoruz."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkan
olduğundan beri Türkiye'de kurumları ve kurumların meşruiyetini sürekli
tartışmalı hale getirmeye çalıştığını dile getiren Ünal, "Türkiye'de
kurumlar ve kişiler üzerinden bir itibarsızlaştırma ve meşruiyet tartışması
oluşturmaya devam ediyor. Özellikle geçmişte Cumhurbaşkanımız için kullandığı dili
seçmen her defasında onaylamamasına rağmen, Kemal Kılıçdaroğlu aynı şeyleri
yaparak, aynı sonuçları almak istiyor. Einstein'in ifade ettiği gibi 'Aynı
şeyleri yaparak farklı sonuçlar almak isteyenler ahmaktır.' diyor ama Kemal
Kılıçdaroğlu, farklı bir sonuç. almak, iktidar olmak, Türkiye'de gerilimi
kaldırmak gibi bir amaç taşımıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Ünal, Kılıçdaroğlu'nun nefret dilini, yalanı ve iftirayı
devam ettirdiğini belirterek, Kılıçdaroğlu'nun bunun üzerinden bir siyaset
üretmeye çalıştığını vurguladı.
Bu durumun Kılıçdaroğlu'nu bir bataklığa sapladığını anlatan
Ünal, şöyle devam etti: "Kılıçdaroğlu
öyle bir çamura batmış durumda ki 15 Temmuz'da tankların arasından kontrollü
bir şekilde kaçıp saklanmasından, sıvışmasına rağmen Cumhurbaşkanımızı
saklanmakla suçlayabiliyor. Kılıçdaroğlu, terörle mücadelede son derece kritik
görevler üstlenen Mili Savunma Bakanımıza, İçişleri Bakanımıza, MİT Başkanımıza
dönük kullandığı yalan ve iftiraları kendisine iade ediyoruz. Kendisinin dün ifade
ettiği şekliyle asla hakikatle örtüşmemekte. Özellikle Milli Savunma Bakanımız
ve MİT Başkanımızla ilgili söylediği ifadeler külliyen yalandır. Bakanımız ve
MİT Başkanımız TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'na davet edilmemiştir.
Kendilerine gönderilen soruları cevaplandırarak komisyona teslim etmişlerdir.
Savunma Bakanımız 19 Temmuz 2016'da Genelkurmay Karargahı'nda cumhuriyet
savcılarının sorularını cevaplandırmış. Yine 29 Mayıs 2017'de TBMM Komisyon
Başkanlığına soruların cevaplarını vermiştir. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'ne
müşteki sıfatıyla ifade vermiştir. Dolayısıyla kimsenin herhangi bir yere
kaçtığı ya da herhangi bir şeyden kaçırıldığı söz konusu değildir. Sanıyorum şu
anda yaşadığı durumdan ve sıkışıklıktan dolayı aklını kaçırmak üzere olan Kemal
Kılıçdaroğlu'dur."
"KILIÇDAROĞLU TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNDE YERİNİ ALMIŞTIR"
Ünal, Kılıçdaroğlu'nun "diktatör"
tanımlamalarına da atıfta bulunarak, şunları kaydetti:
"Kemal Kılıçdaroğlu, Hitler, Mussolini
benzetmelerine devam etmektedir. Hitler de Mussolini de bir arketip olarak, bir
otoriter figür olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nun içinde yaşamaktadır. Çünkü
dokuzuncu kez seçim kaybetmesine rağmen, Kemal Kılıçdaroğlu koltuğunu korumanın
derdinde, Cumhurbaşkanımıza saldırarak, partisinin içini tahkim etmeye
çalışmaktadır. Biz Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu kadar gündemimizde olmasından
aslında son derece rahatsısız, biz CHP'ye oy veren seçmenlere buradan şunu
söylemek istiyoruz; biz yeni dönemde hiçbir şekilde gerilim istemiyoruz, kavga
istemiyoruz, biz yeni dönemde Türkiye'nin önemli ve öncelikli görevine
odaklanmak istiyoruz, Kemal Kılıçdaroğlu'nun nefret dilinin, zehirli dilinin,
siyaset gündemini rehin almasından son derece rahatsızız.
Biz defalarca yalanlanmış bu iftiraların, mahkemelerce
defalarca ceza almış ve hukuki olarak yargı tarafından mahkum edilmiş, Kemal
Kılıçdaroğlu tarihin çöplüğünde yerini almıştır, Kemal Kılıçdaroğlu artık
siyasetin konusu değildir. Yakında öyle inanıyorum ki CHP'nin ve CHP'ye gönül
vermiş vatandaşlarımızın, seçmenlerin, delegelerin Türkiye'de çocuğun
geleceğini düşünen, Türkiye'nin güzel günler görmesini isteyen her bir
vatandaşımızın bu durumdan rahatsız olduğunu biliyoruz. Özellikle CHP'ye oy
veren vatandaşlarımıza şunu söylemek istiyorum, lütfen bu gerilime, kavga
oluşturmak isteyen ve yeni dönemde eski dili devam ettirmek isteyen Kemal
Kılıçdaroğlu'na lütfen tepki gösterin. Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu çirkin
ifadelerine ne Genel Başkanımız düzeyinde ne de bakanlarımız düzeyinde cevap
verilmeyecektir. Kemal Kılıçdaroğlu bu bataklığa başkalarını da çekerek,
Türkiye'yi yolundan alıkoymak istemektedir."
Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü MahirÜnal,
"Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup başkanvekilliğinden bugüne kadar yalanları
her defasında gitti, Türk yargısına çarptı. Her defasında yalanları ortaya
çıkmasına rağmen destansı bir pişkinlikle sanki hiçbir şey olmamış gibi yeni
yalanlarını söylemeye devam etti. Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalanlarından,
iftiralarından biz sıkıldık, Türkiye de sıkıldı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun
yalanlarından CHP'liler de sıkıldı." dedi.
İzmir'de yargılanan ABD'li din adamı Andrew Craig
Brunson'un tutukluluk halinin devamına karar verilmesiyle konusunda bir basın
mensubunun "ABD maslahatgüzarı açıklama yaparak, 'Suçlu olduğunu
düşünmüyorum, terör suçlamalarını kabul etmiyoruz ve hayal kırıklığına
uğradık.' dedi. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz." sorusu
üzerine Ünal, bu davanın siyasetin değil, yargının konusu olduğunu söyledi.
Bu konuda yargının vereceği kararın esas olduğunu
vurgulayan Ünal, "Özellikle FETÖ'nün iadesi konusunda gerekli bilgileri,
belgeleri ilettiğimizde onlar da bize bunun yargının konusu olduğunu ifade
etti. Yani Amerika'nın yargısı yargı da Türkiye'deki yargı ve hukuk sisteminin
kararını herhangi bir şekilde 'Yok şöyle, böyle değildir.' demek doğru değil.
Ne biz siyasi olarak bu konuda ihsası reyde bulunabiliriz ne de yargı dışında
diğer muhatapların yargının kararlarına dönük bir ihsası reyde bulunması doğru
olmaz." diye konuştu.
Bedelli askerlikle ilgili soru üzerine Ünal,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimler öncesinde bunun öncelikli gündem
olacağını dile getirdiğini, TBMM'deki AK Parti Grubu'nun da bu konuyu hemen
gündeme aldığını, bugün de Genel Başkanvekili Mehmet Muş'un çalışmalarla ilgili
kamuoyunu geniş bir şekilde bilgilendirdiğini kaydetti.
Ünal, Muş'un verdiği bilgiler doğrultusunda, bedelli
askerlik konusunun kanun teklifi olarak TBMM'ye iletileceğini dile getirdi.
KILIÇDAROĞLU'NA VERİLEN TAZMİNAT CEZASI
Mahir Ünal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun
tazminata mahkum olmasıyla ilgili şunları söyledi: "Kemal Kılıçdaroğlu'nun
grup başkanvekilliğinden bugüne kadar yalanları her defasında gitti, Türk
yargısına çarptı. Her defasında yalanları ortaya çıkmasına rağmen destansı bir
pişkinlikle sanki hiçbir şey olmamış gibi yeni yalanlarını söylemeye devam
etti. Şu anda yine Cumhurbaşkanımızın avukatı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalanları
ve iftiralarıyla ilgili yargıya dönük gerekli şikayetlerde bulundu. Bir süreç başladı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalanlarından, iftiralarından biz sıkıldık, Türkiye de
sıkıldı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalanlarından CHP'liler de sıkıldı. Özellikle
TBMM'de basın toplantısı düzenleyen CHP'li milletvekillerinin basın
toplantısında kullandıkları ifadeleri dinlediğinizde, okuduğunuzda durumun
vahameti ortaya çıkmakta."
Muhalefetin OHAL'in kalıcı hale getirileceği şeklinde
eleştirilerinin sorulması üzerine Ünal, OHAL'in kaldırılmasından sonraki
süreçte Türkiye'nin güvenliğinin sağlanması, terörle mücadelede gerekli
enstrümanların ve mekanizmaların oluşturulmasının OHAL'dan farklı bir şey
olduğunu dile getirdi.
Ünal, bunun sadece Türkiye'de değil, Fransa ve
İngiltere'de de uygulandığını, devletin terörle mücadelede, vatandaşların
güvenliğini sağlamada ihtiyaç duyduğu enstrümanların parlamento tarafından
sunulmasının kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu kaydetti.
Terörle mücadelenin temelde demokrasinin güvenliğini
sağlamak, kamu düzenini korumak, temel hak ve özgürlükleri güvence altına almak
için yapıldığını dile getiren Ünal, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu'nun ise her defasında terörün ve teröristlerin yanında bir
pozisyon aldığını söyledi.
Ünal, "HDP Meclis'e girmemelidir. Çünkü HDP
Meclis'te Türkiye'nin terörle mücadelesini sekteye uğratmak için çaba sarf
etmektedir. Kandil'den emir almaktadır, terörle arasına mesafe koymamaktadır.
Demokratik siyaset silahların ve terörün yanında olmaz." dediklerinde
Kılıçdaroğlu'nun ısrarla "PKK'lı arkadaşlar hendekleri kapatın.",
"PYD bizim gibi bir siyasi bir partidir." diyen ve DHKP/C'li
militanları koruyan bir anlayış sergilediğini belirtti.
Bu anlayışın sonucunda Kılıçdaroğlu'nun, TBMM'de, terörle
mücadeleye, demokrasinin güvenliği ve kamu düzeninin sağlanmasına dönük alınan
tedbirlerle ilgili vaveyla koparmasının doğal olduğunu vurgulayan Ünal,
"Burada kim rahatsız olacaktır bu düzenlemeden, diye sorduğunuzda
karşınıza Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si ve HDP çıkacaktır." dedi.
"OHAL VATANDAŞLARIN HAYATINI KISITLAMADI"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir
Ünal, terörle mücadele konusunda rahatsızlığı olan HDP'nin Kandil'den emir
aldığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Asıl, CHP'nin terörle mücadeleden neden rahatsız
olduğu sorusunu burada sormak gerekiyor. Tıpkı Fransa'da olduğu gibi Türkiye'de
de ama Fransa'da olduğu kadar katı olmayan düzenlemeler yapılacaktır. Bu
düzenlemeler özgürlük ve güvenlik dengesi dikkate alınarak yapılacaktır.
Geçtiğimiz süreçte 15 Temmuz'dan sonra OHAL uygulaması vatandaşlarımızın günlük
hayatını herhangi bir şekilde en ufak bir kısıtlamaya uğratmamış, tam tersine
vatandaşlarımızın terörden ve terör örgütlerinin saldırısından korunmasına,
güvenliklerinin sağlanmasına hizmet etmiştir."
Yaklaşık 1300 kilometrekare Türkiye'ye sınırı olan Suriye
ve Irak'ta terör konusunda neler yaşadığının görüldüğünü dile getiren Ünal,
"Özellikle Suriye'nin hangi terör örgütlerinin alanı haline geldiğini,
sınır güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu, DEAŞ'ın, FETÖ'nün, PKK'nın,
PYD'nin Türkiye'ye dönük saldırılarını biliyoruz. Bu durumda tabii ki Türkiye,
demokrasisinin güvenliğini sağlamak, kamu düzenini korumak, temel hak ve
özgürlükleri güvence altına almak için bazı düzenlemeler yapacaktır ama bu
düzenlemeler kesinlikle vatandaşımızın özgürlüğünü, temel hak ve özgürlüklerine
dönük bir kısıtlama içermeyecektir." şeklinde konuştu.
YORUMLAR