Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılcahamam Eliz Otel'de
yapılan AK Parti 28. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanış
konuşmasında, takdimlerle en verimli şekilde değerlendirilen toplantının
bittiğini belirterek, iştirakleri için partililere teşekkür etti.
Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan
Erdoğan, toplantının hayırlara vesile olmasını temenni ederek, toplantıya katkı
sunanlara teşekkürlerini iletti.
Açılış konuşmasında geniş bir alanda AK Parti'yi ve
Türkiye'yi ilgilendiren meseleleri değerlendirdiğini hatırlatan Erdoğan, bugün
müzakereler kısmında da katılımcılarla birlikte olmak istediğini ancak
büyükşehir belediye başkanları, il başkanları, kadın ve gençlik kolları ile
birebir görüşmelerinin bugüne sarktığını söyledi.
Büyükşehir belediye başkanları ve kabine üyeleriyle dün
akşam toplantı yaptıklarını söyleyen Erdoğan, büyükşehir belediye başkanlarının
bakanlarla irtibatlarını bundan sonraki süreçte nasıl devam ettirecekleri
konusunun üzerinde durduklarını dile getirdi.
Açılış konuşmasının ardından genel merkez Yerel
Yönetimler, Çevre, Şehir ve Kültür Başkanlıklarının seçim süreci ve yeni
dönemle ilgili katılımcıları bilgilendirdiğini anımsatan Erdoğan, İçişleri,
Çevre ve Şehircilik ile Hazine ve Maliye Bakanlıklarının da kendi görev
alanlarıyla ilgili sunum yaptıklarını anlattı.
Kendisinin de toplantı boyunca büyükşehir belediye
başkanları başta olmak üzere belediye başkanlarıyla ikili veya heyetler halinde
toplantılar yaptığını söyleyen Erdoğan, büyükşehir, il, ilçe ve belde belediye
başkanlarının da hem kendi aralarında hem de genel merkez yönetimi ve
bakanlarla faydalı görüşmeler yaptıklarına inandığını ifade etti.
İstişare geleneğinin hem inançlarının hem de
kültürlerinin en önemli hasletlerinden biri olduğuna dikkati çeken Erdoğan,
şöyle konuştu: "Cuma gecesinden beri sizlerle yürüttüğümüz bu istişare
toplantısının benzerlerini teşkilatımızla ve milletvekillerimizle de
tekrarlayarak önümüzdeki dönemin yol haritasını şekillendireceğiz. Bu güzel
geleneğin tüm şehirlerimizde teşkilatımızın, milletvekillerimizin, belediye
başkanlarımızın, belediye meclisi ve il genel meclisi üyelerimizin katılımıyla
düzenli olarak devam ettirilmesi çok önemli."
Samimiyetin her iş gibi istişarenin de temel şartı
olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Herkes istişarelerde görüşlerini,
tenkitlerini, tekliflerini ortaya koyacak, sonuçta heyetten çıkan karara da
tabi olacaktır. Bizim içtimai ve siyasi terbiyemiz bunu gerektirir. Sizlerin
her birinin de bu anlayışa sıkı sıkıya bağlı kalacağınıza inanıyorum."
dedi.
Açılış konuşması sırasında ekonomi ile ilgili değerlendirmelerini
bugüne bıraktığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ekonomi,
güvenlikle birlikte önümüzdeki dönemde de önceliklerimiz arasında yer
alacaktır. Bilindiği gibi ekonomide Gezi olaylarına kadar gerçekten tarihi
başarılara imza attığımız bir dönem yaşadık. Son 6 yılda neredeyse kesintisiz
bir şekilde ardı ardına maruz kaldığımız saldırılar, güvenliğimizle birlikte
ekonomimizi de hedef aldı. 15 Temmuz darbe girişiminin amacı ülkemizin sadece
yönetimini ele geçirmek değildi, aynı zamanda ekonomimiz de sabote edilmeye
çalışıldı. Son olarak geçtiğimiz ağustos ayında kur ve onunla bağlantılı olarak
faiz ve enflasyon üzerinden ekonomimizi çökertmeye yönelik bir saldırıya
uğradık."
Kısa sürede gereken tedbirleri alıp normalleşme sürecine
geçişi sağladıklarının altını çizen Erdoğan, "Bu saldırı elbette
sıkıntılara yol açtı ama aynı zamanda ekonomimizin de direncini artırdı.
Ülkemize dayatılan kur, faiz, enflasyon şer üçgenine karşı nasıl davranmamız,
nasıl karşılık vermemiz gerektiğini gördük. Ekonomik göstergeler bakımından
2018 yılını yaşadıklarımızı göz önünde bulundurduğumuzda her şeye rağmen
başarılı bir şekilde geride bıraktık." ifadesini kullandı.
Son çeyrekteki küçülmeye rağmen yılı yüzde 2,6 gibi
önemli bir büyüme oranıyla kapattıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: "İhracatımız
168 milyar dolar gibi tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı. Bu yılın ilk
çeyreğinde ekonomide dengelenme devam etti. Göstergelere baktığımızda tüm
verilerin artık olumlu bir yönde yükselişe işaret ettiğini görüyoruz. Güven
endekslerinden sanayi üretimine ve kapasite kullanım oranlarına kadar her
konuda müspet haberler de geliyor. Arada sırada tabii ki bazı sıkıntılı
haberler aldığımız da olmuyor değil. Şimdi önümüzde seçim gerilimi yaşamayacağımız
4 yılı aşkın bir süre bulunuyor. İhtiyacımız olan yapısal dönüşümleri birer
birer hayata geçirmekte kararlıyız. Geçtiğimiz 17 yıldaki tecrübelerimiz bize
önümüzdeki 4 yılda çok büyük başarılara imza atabileceğimizin güvenini
veriyor."
"KARA
BULUTLARIN DAĞILACAĞINA İNANIYORUZ"
Ekonomide yeni dönemin ilk yol haritasını seçimden hemen
sonra açıkladıklarını, vergi sistemi, tarım, bankacılık ve finans gibi
alanlarda bu yıl içinde hayata geçirecekleri yapısal değişiklikleri kamuoyuyla
paylaştıklarını anımsatan Erdoğan, "Öncelikle bankacılık sektörünün
sermaye yapısını güçlendirecek ve bunun üzerinden reel kesimin finans imkanını
genişleteceğimizi söyledik. Ağustos ayından beri yaşanan sıkıntıları çok iyi
biliyoruz. Vatandaşlarımızı rahatlatacak adımları attıkça başımızdaki kara
bulutların dağılacağına inanıyoruz." diye konuştu.
"Esasen ekonomide son 9,5 ayda yaşananlar ülkemizin
ekonomik gerçeklerinden kaynaklanmış da değildir." ifadesini kullanan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bir dönem sınırlarımıza atılan
füzeler, bombalar, sıkılan kurşunlar neyse son aylarda ekonomimize yapılan
saldırılar da aynıdır. Hatta bir ay öncesinde de benzer girişimler oldu. Hemen
tedbirlerimizi alıp kimse farketmeden önünü kestik. Silahlı ve diplomatik
teröre nasıl teslim olmadıysak, ekonomik teröre de teslim olmadık, olmayacağız.
Geçtiğimiz zorlu sınamalar bize büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa davasından asla
taviz veremeyeceğimizi tekrar hatırlatmıştır. Bir kez daha gördük ki ya
olacağız ya öleceğiz, bunun başka yolu yok."
"Elbet önümüzdeki aylarda da rahat bırakmayacaklar,
bunu da biliyoruz." diyen Erdoğan, "Güvenlik siyasetiyle ekonomik
ilişkilerin kasıtlı olarak birbiriyle çatıştırıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Ancak son 6 yıldır, özellikle 24 Haziran seçimlerinden bu yana yaşadıklarımız,
bize saldırılarla nasıl mücadele edeceğimizi de göstermiştir. İnşallah bundan
sonra her şey daha da kolay olacaktır." ifadelerini kullandı.
Bütün vatandaşlara, yatırımcılara ve iş dünyası
temsilcilerine bir ricada bulunmak istediğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam
etti: "Onları Corç, Hans buralara getirmedi, onları bu millet buralara
getirdi. Şu anda bu ülkeyi biz yönetiyoruz. Biz bu ülkede yatırımcımızın,
girişimcimizin karşısında değiliz ama bu milletin karşısında olanlar da
bilsinler ki onlar da bizi karşılarında bulurlar. Her türlü desteği veren
biziz, ülkemizde teşvik bölgelerini onların emrine veren biziz. 6 ayrı bölgede
her türlü desteği bugüne kadar verdik, veriyoruz, bundan sonra da vereceğiz ama
kalkıp da fırsatçılığa girişirlerse orada kusura bakmasınlar. Biz milletimizin
yanında yer almaya mecburuz. Gelin kararlarımızı başkalarının bizimle ilgili
niyetlerine göre değil, kendi hedeflerimize, kendi ihtiyaçlarımıza, kendi
çıkarlarımıza göre verelim. (Filanca yabancı finans kurumu şöyle diyormuş,
filanca devlet ülkemize şaşı bakıyormuş, filanca kesim saçma sapan yollara
tevessül ediyormuş) Bunların hiçbirinin zerre kadar kıymeti yoktur. Asıl olan
ülke ve millet olarak bizim ne istediğimiz ne yaptığımız, nereye varmak
istediğimizdir. Türkiye her alanda olduğu gibi ekonomide de öyle bir ülkedir
ki, buz dağı gibi görünmeyen kısmı, görünen kısmından çok daha büyüktür."
BİRLİK VE
BERABERLİK VURGUSU
Türkiye'nin potansiyelinin kullandığından kat be kat
fazla olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Şayet biz vatandaşıyla iş
dünyasıyla devletiyle birlik beraberlik içerisinde olursak karşımızda duracak
hiçbir güç yoktur. Bir kutu kibritin içindeki çöpleri tek tek kolayca
kırabilirsiniz ama kırkını birden kırmaya kalkarsanız başaramazsınız. Biz de
işte böyle olmalıyız, hep birlikte hangi hedefe yönelirsek yönelelim, başarmama
ihtimalimiz yoktur. Yatırımı artırmaya, üretimi çoğaltmaya, ihracatı katlamaya,
istihdamı yükseltmeye mi ihtiyacımız var? Hep birlikte buna yüklenirsek yıl
bitmeden işi bitiririz." diye konuştu.
Yıl sonuna kadar 2,5 milyon istihdam sağlanacağı
açıklamasını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bize
verilen sözler yerine getirilirse biz bu 2,5 milyon istihdamı sağlamış oluruz.
Terör belasını tamamen ortadan kaldırmaya, Irak ve Suriye'de ülkemize kurulan
tuzakları, bölgemizde oynanan oyunları bozmaya mı ihtiyacımız var? 82 milyon
hep birlikte hareket edersek bu meseleyi de kısa sürede çözebiliriz. Birileri
ısrarla 2023 hedeflerimizi bir hayal, bir serap gibi göstermeye çalışıyor.
Halbuki biz hep birlikte bu hedeflere inanıp çalışırsak 2023'te çok daha
ötesine geçmemiz mümkündür. Geçmişte bunu başardık, yine başarırız. Cumhur
İttifakı'nın lokomotifi olduğu Türkiye ortak paydasını ne kadar büyütürsek bu
başarıya o kadar çabuk ulaşırız. Seçimlerde AK Parti ve Cumhur İttifakı'na oy
vererek Türkiye'nin beka davasına, istiklaline ve istikbaline sahip çıkan her
vatandaşımıza tekrar tekrar şükranlarımı sunuyorum."
Diğer partilere, diğer ittifaklara oy veren vatandaşlarla
ilgili asla bir kırgınlık ve kızgınlığın söz konusu olmadığına vurgulayan
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Biz bu vatandaşlarımıza ne için
ulaşamadığımızın ne için kendimizi anlatamadığımızın, ne için gönüllerine
giremediğimizin, ne için desteklerini alamadığımızın muhasebesini kendi
içimizde yapmakla mükellefiz. CHP yönetimi başkadır, CHP'ye oy veren
vatandaşlarımız başkadır. Bunu birbirinden ayıralım. Mesela dün bir CHP
yöneticisi çıkıp bizim şehit cenazelerine katılım konusunda hassasiyet
gösterilmesiyle ilgili sözlerimize karşı tam da anlatmaya çalıştığımız, çarpık
zihniyetinden bir kez daha ortaya sermiştir, zihniyet bozuk. Biz, 82 milyon
olarak birlik beraberlik içinde hareket etmemiz gerektiğini söylüyoruz, CHP
kafası bunu ayrıştırma, gerginliği ve kutuplaştırmayı arttırma çabası diye
anlıyor.
Biz, terör örgütünün güdümündeki partiyle birlik
olursanız şehitlerimizin kemiklerini sızlatırsınız diyoruz. Onlar, hadiseyi
meşrulaştırmaya çalıştığımızı iddia ediyor. Biz saldırıyı açık bir dille
kınadık. Biz, şehit yakınlarının ve koskoca bir ilçe halkının taciz edilmesine,
tariz edilmesine, terörist ithamına ve hakarete maruz kalmasına karşı
çıkıyoruz. Çubuk'taki o vatandaşlar zaten yaralı, onları provoke edeceksin,
kalkacaksın Ardahan'daki yolculukta teröristlerin saldırısına uğramışsın,
onlarla eş duruma getireceksin. Buna benim Çubuk'taki vatandaşım tahammül eder
mi? Orada sana saldıranlar, kol kola gezdiklerin sana saldırdı. Başkası
saldırmadı."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren
Erdoğan, "CHP Genel Başkanının konvoyumuza saldırılıp bir polis
memurumuzun şehit olduğu olayda şu ifadesini unutmamız mümkün mü? 'Rüzgar eken,
fırtına biçer' diyerek bırakınız ahlaka, insanlığa sığmayacak bir yaklaşım
gösterdiğini iyi hatırlıyoruz. Bizim arkadaşlarımıza saldıranları kucaklayıp
terlerini silen, polise teslim etmemek için etrafında etten duvar ören CHP
yöneticilerini de unutmadık. Türkiye'de özellikle yerli ve milli olan her şeye
yönelik linç kampanyası söz konusu olduğunda kimse CHP'nin eline su
dökemez." ifadelerini kullandı.
"Kıvılcımı yangına çevirme, gerçeği ters yüz ederek
kamuoyunu aldatma, iftira atma, yalanlar üzerinden kampanya yürütme, bunların
işidir, bunu iyi bilirler." diyen Erdoğan, kendisinin ve partisinin asla
böyle yollara tevessül etmediğini, etmeyeceğini vurguladı.
Kimseyi linç etmediklerini, milletin değerlerini,
şehitlerin aziz hatıralarını, şehit yakınlarının hak ve hukukunu savunduklarına
kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "CHP kafası daha da ileri
gidip alenen, 'Biz sırtımızı PKK'ya, YPG'ye dayıyoruz' diyen, her gün Kandil'e,
terörist başına selam gönderen partiyle seçimlerde ittifak yapan sanki
kendileri değilmiş gibi Kuvayımilliye'den dem vuruyor. Bunu ben söylemiyorum,
bunu Kandil'deki adam söylüyor. Ne diyor? 'Biz CHP ile ittifak yapacağız,
onlarla beraber yürüyeceğiz.' Öbürü çıkıyor, 'Kürdistan'da oylar şuraya. Batıda
AK Parti'yi ve MHP'yi, onları çökerteceğiz.' Bunları kim söyledi, söyleyenler
belli. Bunlar sizinle beraber yürümedi mi? Bugüne kadar tek bir şehit
cenazesinde görmediğimiz ancak her terörist cenazesinde en ön safta yer
alanlarla ittifak kuran, seçimlerin ardından el çakarak, 'birlikte iyi salladık'
diye zafer naraları atan bunlar değil mi? CHP'nin milletvekili şu anda
Edirne'de yatanla beraber 'İyi salladık' demiyor muydu? Kimi aldatacaksınız?
Bunları hep yaşadık, gördük. İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, daha pek çok
yerde... Büyükşehir belediye başkanlıklarını birlikte kazandıklarını ilan
edenler, şimdiden belediye yönetimlerini paylaşma kavgasına girişenler, bunlar
değil mi? Her fırsatta birbirlerine koşup ne kadar iyi dayanışma içerisinde
olduklarını göstermeye çalışanlar bunlar değil mi? Türkiye'nin ve Türk
milletinin bekasına yönelik her saldırıya adeta tek bir parti gibi davranarak
destek verenler bunlar değil mi? Öyleyse, terör örgütünün emrindeki partiyle
birlikte hareket ettiklerini söylememizin neresi yanlış?"
Türkiye'de vesayetin, terör örgütlerinin, darbe
teşebbüslerinin hedefi olan AK Parti'yi aksi iddialarla suçlamanın hezeyanın
kendisi olduğunu dile getiren Erdoğan, Gezicileri iyi tanıdıklarını, iyi
bildiklerini belirtti.
"HEP BİRLİKTE
GAYRET GÖSTERMEK ZORUNDAYIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Taksim'de, Dünya Kadınlar
Günü akşamında, ezan okunurken düdüklerini öttürenleri, onların içinde olanları
da iyi tanırız. Attıkları tweetlerle kalkıp, 'Sizin Allahınız, belanızı versin'
diyenleri iyi tanırız. Bizim mücadelemiz, CHP'ye oy verenleri,
yönetimindekilerin işte bu çarpık zihniyetten de kurtarma mücadelesidir. Aynı
şekilde diğer partilerin de yönetimleri başkadır, onlara oy verenler
bambaşkadır. Biz bu partilerin yönetimleriyle siyaset zemininde mücadele
ederiz, kavgamızı da veririz ama çok daha fazla gayreti, bu partilere oy veren
vatandaşlarımızı kazanmak için hep birikte göstermek zorundayız." diye
konuştu.
AK Parti'nin 82 milyonun umut kapısı olduğunu aktaran
Erdoğan, hangi partiye oy verirse versin tüm vatandaşların sorunlarının çözümü,
evlatlarının geleceğiyle ilgili gözünü diktiği tek yerin AK Parti, yönetim
becerileri ve partisinin kadroları olduğunu belirtti.
Erdoğan, farklı saiklerle diğer partilere oy veriliyor
olmasının vatandaşların AK Parti fidanını gönüllerinde canlı tuttuğu, günü
gelince de ortaya sereceği gerçeğini değiştirmediğini vurguladı.
AK Parti'ye oy verenlerin kendilerinden çok daha büyük
beklentileri olduğunun unutulmaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, bu durumun
sorumluluklarını daha da ağırlaştırdığını, genel başkanından sandık müşahidine
kadar hiçbir AK Partili'nin, layüsel hareket etme, lakayt davranma, görevden
kaçma, enaniyet bataklığına sapma lüksü olmadığını bildirdi.
"VATANDAŞA
KARŞI ETRAFIMIZDA ETTEN DUVAR ÖRÜLMESİNE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ"
Mütevazı olunmasının ve tevazu içinde çalışılması
gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Elim kirlenir diye el sıkmayan bir
belediye başkan adayımız varsa kaybeder ve kaybetti." değerlendirmesinde
bulundu.
Belediye başkanlarından vatandaşlarla kucaklaşmalarını
isteyen Erdoğan, şunları kaydetti: "AK Parti'nin bir genel merkez
yöneticisi, teşkilat mensubu, milletvekili, belediye başkanı yanlış yaparsa bu
tüm patiye zarar veriyor. Bakanlarımız, bürokratlarımız yanlış yaptığında bunun
sonuçları hepimizi etkiliyor. Öyleyse gerek partide gerek yönetimde, bizimle
birlikte yol yürüyen her bir arkadaşımızın milletimizin tamamına karşı sorumlu
olduğunun bilinciyle hareket etmesi gerekiyor. Hiç kimsenin şahsi ajandası,
Türkiye'nin ve artık kaderi ülkemizle bütünleşmiş olan AK Parti'nin misyonunun
önüne geçemez. Kendisini ülkesinden ve partisinden büyük görerek bu yolda
yürümeye kalkanlar zaten baştan kaybetmiştir. Böylelerinin Türkiye'ye ve AK
Parti'ye kaybettirmesine de izin veremeyiz. Bunun için tüm arkadaşlarımdan
oturmalarına, kalkmalarına, konuşmalarına, çevrelerine, işlerine, güçlerine
dikkat etmelerini istiyorum. Daha da ileri gidiyorum, kimlerle oturuyorsunuz,
kimlerle kalkıyorsunuz buna da çok dikkat etmeniz lazım. Söyle bana arkadaşını,
söyleyeyim sana kim olduğunu. Bir diğeri de bütün bunlarla beraber eğer bizler
hakikaten bu tür insanlarla beraber oturup kalkarsak bunun bedelini bize halk
ağır ödetir. Onun için bunlara da çok dikkat edeceğiz. Terör tehdidi altındaki
ülkemizde devlet yöneticilerinin, parti yöneticilerimizin can güvenliklerini
elbette sağlayacağız ama asla bunu bir saltanat haline dönüştürmeyeceğiz.
Vatandaşa karşı etrafımızda etten duvar örülmesine asla izin vermeyeceğiz.
Ülkemizdeki her fert gibi kendi çevremizdeki insanların da iş yapma, kazanma
hakkı olduğunu bileceğiz ama kesinlikle bu ilişkilerin, kayırmacılığın, haksız
kazancın vesilesi haline gelmesine rıza göstermeyeceğiz."
Görüştüğü bir büyükşehir belediye başkanının "20
küsur kat inşaat yapıyorum, bunu yıkabilir miyim?" diye sorduğunu, ona
"Hiç tereddüt etme, yık" karşılığını verdiğini aktaran Erdoğan,
"Çünkü bizim sözümüz var. Ne dedik? 'Dikey mimariye müsaade yok, yatay
mimari.' Çünkü bunlar vatandaşın, halkın hakkına tecavüzdür." ifadelerini
kullandı.
Erdoğan, başta büyükşehir belediye başkanları olmak üzere
tüm belediye başkanlarından bu konularda hassas olmalarını isterken,
"Yıkacaksınız. Biz yatay mimari diyoruz. İstisnalar tabii ki kaideyi
bozmaz. Bundan içimizde rahatsız olanlar da olabilir. Bunu da söyleyeyim. Çünkü
geçmişte bunlarla çok karşı karşıya kaldık." diye konuştu.
Özellikle yerel mimari başta olmak üzere adımların buna
göre atılması gerektiğini dile getiren Erdoğan, eğer bu konularda tereddütler
varsa Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ile irtibat
kurulacağını, ona göre kararların alınacağını ve adımların atılacağını söyledi.
Erdoğan, "Eğer böyle bir noktada mimari olarak izin verilsin mi verilmesin
mi bunun kararını Genel Başkan Yardımcım, ilgili bakanım hep birlikte otururuz,
konuşuruz, adımı da ona göre atarız. Çünkü artık şehirlerin yapılanmasında,
planlanmasında bunlara dikkat etmemiz lazım. Bu amacın ötesine geçildiğinde
israfa geçilmiş olur ki hem inancımızda hem kültürümüzde böyle davranışların
yeri yoktur." dedi.
"EMANETİN
EHLİNE VERİLMESİNİ İSTİYORUZ"
Her alanda adaletin gözetileceğini vurgulayan Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğumundan ölümüne kadar bu ülkenin her bireyi,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin imkanlarından adil şekilde yararlanma, eğitim
görme, iş kurma, hayat sürme hakkına sahiptir. Ülkemizdeki tek bir insanın dahi
kendini ötekileştirme veya ötekileştirilmiş hissetmesine yol açarsak vebal
altında kalmış oluruz. Bunu yapacak olan öncelikle işte bugün burada bulunan
bizleriz. Emanete sahip çıkmak kadar emanetin hakkını vermek de önemlidir.
Bunun için emanetin ehline verilmesini istiyoruz. Görev tevdi ettiğimiz her
arkadaşımızın işini hakkıyla yapacağını varsayıyoruz. Bunu başaranların
başımızın üzerinde yeri vardır ama kendisine tanınan fırsatı, verilen imkanı
kullanamayanlar da hiç kusura bakmasınlar nöbeti devretmeyi kabullenmek
zorundadırlar. AK Parti kurulduğundan beri Meclis'ten bürokrasiye,
teşkilatlardan belediyelere kadar her yerde bu nöbet değişimi yaşanmıştır,
yaşanmaya da devam edecektir. Millete en iyi hizmeti kim yapıyorsa onunla yola
devam etmek ülkenin ve partimizin yöneticisi olarak bizim görevimizdir."
Eğer bu değişim yapılmazsa vazifenin ihmal edilmiş
olacağını ifade eden Erdoğan, "Milletimizin bunca yıldır hükümette ve
belediyelerde AK Parti'den umudunu kesmemiş olmasının tek sebebi kendi
kendimizi yenileme becerimizdir. Gerek vazifelerine devam eden gerekse yeni
sorumluluk üstlenen tüm belediye başkanlarımızın bu anlayışla hareket
etmelerini istiyorum. Milletin murakabesinden geçemeyen, bizim takdirimize de
mazhar olamayacağını bilmelidir. Bunun için hep alt yapı ve üst yapı
çalışmaları yanında sosyal belediyecilik faaliyetlerine ağırlık verilmesinin
önemini altını çizerek tekrarlıyoruz." diye konuştu.
Ramazan ayının yaklaştığını, ramazanda başta kadın
kollarıyla olmak üzere fakir fukara, garip gurebaya ulaşmayı ihmal
etmeyeceklerini belirten Erdoğan, buralarda belediyelerin ciddi manada aracı
görevini alacağını, bu kişilere ulaşacaklarını söyledi. Erdoğan, bunun
suistimal edilmesine de fırsat vermeyeceklerini ifade etti.
"RAMAZANDAN
SONRA BAŞARI SIRASINA GÖRE TÜM İLLERİMİZİ DOLAŞACAĞIM"
Önlerinde Cumhurbaşkanlığı ve Meclis olarak 4 yılı aşkın,
belediyeler olarak 5 yıllık bir zaman bulunduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle
konuştu: "Son yıllarda üst üste yaşadığımız seçimler sebebiyle milletimiz
biraz yoruldu. Açıkçası siyaset de yoruldu. Bunun için hep birlikte önümüzdeki
bu uzun dönemi tamamen icraata odaklanmış olarak değerlendirmek zorundayız.
Gündemimizde üzerinde uzun uzun çalışmamız gereken pek çok konu bulunuyor.
Allah nasip ederse ramazandan sonra başarı sırasına göre tüm illerimizi dolaşma
azmindeyim ve dolaşacağım. Tabii ki bu bir teşekkür ziyaretidir. Hepsiyle bu
çalışmayı yapacağız ve önümüzdeki sürece de buna göre hazırlanacağız."
Ekonomiden adalete, eğitimden sağlığa, askerlikten tarıma
kadar her alanda gerçekleştirecekleri reformların hazırlıklarını titizlikle
sürdürdüklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Ziyaretlerimizde
varsa birçok açılışları yapma imkanımız olacak. Bunlar merkezi yönetimin, yerel
yönetimlerin bütün bu hazırlıklarını gözden geçirerek adımlarımızı atacağız.
Sizlerin de belediye başkanları olarak şehirlerinizde çözmeniz gereken
sorunlar, yapmanız gereken yatırımlar, vermeniz gereken hizmetler var. İyi bir
planlama ve sıkı bir çalışmayla bu dönemin sonunda ülkemizi ve şehirlerimizi
hak ettiği yere getirebileceğimizi görüyoruz, biliyoruz. Ne dışarıdan ülkemize
yönelen ekonomik ve siyasi saldırılar ne de içeride ekilmek istenen fitne
tohumları bizi gerçek gündemimizden kopartamayacaktır. Sakın bu fitne
tohumlarını ekenlere asla fırsat vermeyiniz. Dün de söyledim, bugün de
söylüyorum, sizlere gelenler, kapınızı çalanlar, onlara tek şey söyleyin,
'Bizim yapacak çok işimiz var, siz yolunuza devam edin.' Bunlar nereden nereye
nasıl geldiklerini hepiniz gayet iyi biliyorsunuz. Çok fazla vakit de
kaybetmeye zamanımız yok ve onlarla kaybedilecek vakit haramdır. Buna dikkat
edelim. Kimin ne yaptığına, bize hangi tuzakları kurduğuna değil kendimizin ne
yaptığına, neyi başardığına bakarak yürüdüğümüzde Allah'ın izniyle
aşamayacağımız engel yoktur. Biz başkalarını konuşmayacağız, başkalarının bizi
konuşacağı icraatlar ortaya koyacağız."
"DAHA İYİ
OLACAK"
Her seçimde oyların azaldığı, çoğaldığı yerler
olabileceğini, toplamda milletin kendilerine ne dediğinin önemli olduğunu ifade
eden Erdoğan, şunları kaydetti: "İşte şimdi 15 büyükşehir belediye
başkanımla yaptığım görüşmelerde seçim öncelerinde birçok illerimizde karşımıza
nelerle geldiler, ne gibi neticeler aldık, şimdi onları görüyoruz. Demek ki
azmedince, çalışınca, bu tür fitne fesat unsurlarına kulak asmadıkça oluyor,
daha iyi olacak inşallah. Bazıları kendisi aday yapılmadığı için istifa edip
kimisi bağımsız, kimisi başka partiden malum zaten anlıyorsunuz, oralardan
gidip aday olmuşlardır, seçimi de kazanmıştır, kazanabilir. Bunlar bizi de
üzmesin. Bundan sonra onlar kendi dertlerine baksınlar. Biz, bu tür safralardan
kurtulduğumuz için rahat olalım. Milletimiz 2002 Kasım ayından bu yana her
seçimde olduğu gibi 31 Mart'ta da bize 'Durmak yok, yola devam' demiştir.
Eksiklerimizi tamamlayarak, hatalarımızı düzelterek, vizyonumuzu genişleterek,
gücümüzü artırarak bu uzun ince yolda mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Rabbimiz,
'İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır' buyuruyor. Bu hem dünya hem
ahiret işleri için böyledir. Yine Rabbimiz, 'Eğer gerçekten inanıyorsanız üstün
gelecek olan sizsiniz' buyuruyor. Biz yolumuzun hak yolu olduğuna, davamızın
hak olduğuna, hizmetimizin Hakka ve halka olduğuna yürekten inanıyoruz."
Hiçbir dünyevi çıkar veya kazanç, ömrünü Hak ve halk
yolunda çalışarak geçirmenin karşılığı olamaz. Cumhurbaşkanı olarak şahsımdan
en küçük belde belediye başkanına kadar bu salonda bulunan her bir arkadaşımın
yegane gayesi Hakk'a ve halka hizmettir. Öyle olmak zorundadır. Bu hasbi hizmet
anlayışına sarıldığımız sürece hiç merak etmeyin, milletimiz de bize sahip çıkacaktır."
diye konuştu.
"İşi başka taraflara götürmeye kalkarsak, kendimizi
tıpkı bizden önceki nice partiler, kadrolar gibi tarihin tozlu rafları arasında
buluruz." uyarısında bulunan Erdoğan, AK Parti'nin belediyelerde çeyrek
asırdır, merkezi yönetimde 17 yıldır üstlendiği hizmet sorumluluğunu gelecek
çeyrek, yarım asırda da kararlı bir şekilde devam ettireceğini söyledi.
"GECELİ
GÜNDÜZLÜ BİR ÇALIŞMA İÇERİSİNE GİRECEĞİNİZE İNANIYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yeter
ki bizler üzerimize düşen görevleri layıkıyla yerine getirebilelim, gerisini
milletimiz kendiliğinden zaten halleder. İnşallah ramazandan sonra hem bu
ziyaretleri yaparken, bir diğer taraftan da inşallah aynen burada yaptığımız
toplantının bir benzerini de önce teşkilatımızla, bir diğer toplantıyı kadın
kollarımızla, bir diğer toplantıyı da gençlik kollarımızla bu şekilde
gerçekleştireceğiz. Bundan sonraki süreç, kendi içimizde hem bir eğitim,
sınama, bununla birlikte geleceğe hazırlanma süreci olacaktır. Böylece bir
istişare ve değerlendirme toplantımızın daha sonuna geldik. Buradan
dağıldığımız andan itibaren dünden beri üzerinde konuştuğumuz, tartıştığımız,
bilgilendirildiğimiz hususlarda geceli gündüzlü bir çalışma içerisine
gireceğinize inanıyorum. Mazbatalarınızı almanızın üzerinden ortalama 3 hafta
geçmiş olmalı. Yeni göreve gelen bir arkadaşımız için dahi bu süre, belediyeyi
tanıma, ekibini kurma bakımından yeterlidir. Ekiplerin kurulmasında muhakkak
Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımdan gerekli destekleri,
tecrübesinden istifade etmenizde çok büyük faydalar olacağına inanıyorum."
Yüklenilen yükün hafif olmadığına dikkati çeken Erdoğan,
"Dolayısıyla el ele verelim, güçlü kadrolar kuralım ki yarın başka başka
sıkıntılarla karşı karşıya kalmayalım. Yaptığımız her hizmetin, kazandığımız
her gönlün, hayata geçirdiğimiz her projenin büyük ve güçlü Türkiye davası
yolunda atılmış değerli bir adım bu kutlu mücadeleye verilmiş önemli bir katkı
olduğunu unutmayınız. Ben sizlere güveniyorum." ifadelerini kullandı.
Ramazan-ı Şerif'i tebrik eden Erdoğan, bu ayın İslam
alemi, Türkiye ve millet için hayırlara, aydınlık yarınlara vesile olmasını
diledi.
YORUMLAR