Mesela ‘sine’ şöyle açıklanmış: ‘1. Göğüs, 2. Gönül,
yürek 3. Bağır, iç’.
‘Göğüs’ kelimesi ise ‘1. Vücudun boyunla karın arasında bulunan
ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine, 2. Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt
karşıtı, 3. Bu bölümün içindeki organlar, 4. Meme’ şeklinde görülüyor’ dedi.
‘Meme’ kelimesine baktığınızda da ‘1. Yavrularını
emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı
denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik, 2. Vücudun herhangi bir
yerinde oluşmuş küçük çıkıntı’ anlamları mevcut.
Neşet Ertaş türlülerinde ‘sine’yi farklı farklı
anlamlarda kullanmış. Bazen sinesindeki gizli yaradan bahsederken, bazen de
munzurca ‘açıver düğmeleri, göreyim sineleri’ deyivermiş.
Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd.
Doç. Dr. Taner Kıvılcım, ‘bu kadar uzun girizgahın sebebi ise hala ‘meme’
kelimesini uygun şekilde kullanamadığımızı düşünmekten. Öyle ki meme
hastalarımız zaman zaman ‘göğüs’ kelimesine yönlenerek göğüs hastalıkları
uzmanına gidiyorlar. Hatta göğüs cerrahına gidenler dahi oluyor. Bazı Avrupa
ülkerinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanları da ilgileniyor olsa da
ülkemizde meme hastalıkları genel cerrahi uzmanlarının ilgi alanıdır’ dedi.
Kelimelere takılmanın başka bir sebebi de hastanın
şikayetlerini ifade etmede zorlanması. Her nedense, özellikle belli kesimlerde,
‘meme’ kelimesini kullanmak tabulaştırılıyor. Oysa TDK’na göre kısaca ‘çıkıntı’
demekten fazlası değil.
Peki, gerçekten öyle mi? Kadınlar için ‘meme’ basit bir
çıkıntı mı, yoksa vücudu ile olan ilişkisinde barışın sürmesini sağlayan adeta
stratejik bir bölge mi? Ya da ‘annelik’ kavramında kutsallığın ve bereketin
simgeleri mi?
Anlamını ister basitleştirelim ister yüceltelim, meme
konusunda göz ardı edilmemesi kavram ‘meme kanseri’. Dünyada sekiz kadından
birinde gördüğümüz istenmeyen misafir. Üstelik öyle haber vererek de gelmiyor.
Uzun zaman içinizde büyüyor ve beklemediğiniz bir anda hayatınızın orta yerine
yerleşiveriyor.
Yrd. Doç. Dr. Taner Kıvılcım, ‘’Peki, gerçekten bu kadar
kötü mü bu meme kanseri? Bir erkeğin gözünden buna yorum yapmak çok tehlikeli
olsa da gözlemlerin önemli olduğunu düşünüyorum. Meme kanseri hastalarımızda
genellikle farkettiğim, bu hastalığın kadının içindeki güçlü savaşçı yanı
ortaya çıkardığı. Çoğu zaman biz erkekler grip dahi olsak hayatımız bize de
etrafımıza da zehir olur. Ancak kadın en zor hastalıklarla dahi
karşılaştığında, onunla savaşırken bir yandan da etrafına umut oluyor. Her meme
kanseri savaşçısı (belki de hayatın kıymetini daha iyi bildiklerinden)
etrafındaki insanlara karşı sadece duruşu ile tabiri caizse yaşam koçu
oluveriyor. Ben de sosyal medya da birçok kanser savaşçısını takip ediyorum’’
dedi.
Hali hazırda tanısını koyduğumuz, cerrahi tedavisini
yaptığımız bu insanların sonrasındaki hayatlarını hayranlıkla izlediğimi itiraf
etmeliyim.
Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd.
Doç. Dr. Taner Kıvılcım, Meme Kanserinden korunmak için alınması gereken
önemler hakkında önemli bilgiler verdi.
Meme kanseri üzerine gerek bilimsel, gerek felsefi olarak
birçok cümle söylemek mümkün. Yine de odaklanmak istediğim ilk nokta, meme
kanserinden korunmak için yapılması gerekenler. Çok basit bir kaç önlem:
sağlıklı ve karma beslen, spor yap, kilo ver, karanlıkta uyu ve elbette
sigardan uzak dur. Bunlar açılabilir ancak her yerde bu konular ile ilgili
onlarca yazı bulmak mümkün. Özellikle diyet konusunda ise benim kişisel fikrim,
aynı avukat, doktor ya da diş hekimi gibi herkesin düzenli kontrolünü
yaptırdığı bir diyetisyeninin olması. Çünkü herkesin bedeni ve vücut
ihtiyaçları farklı. Bunun yanında spor dediğimiz her gün saatlerce spor
salonunda vakit geçirmek değil. Hafta da 3 ya da 4 gün kendinize ayıracağınız
yaklaşık 1 saat. Bu yürüyüş, koşu, yüzme ya da yoga, pilates, vb. spor dalları
olabilir. Önemli olan belli bir ritme ulaşmanız ve kendinize ayırdığınız
kaliteli bir zaman dilimi oluşturmanız. Diğer öneriler ise oldukça açık
sanırım.
Peki, sağlıklı yaşamak her şeyden koruyor mu? Maalesef
hayır! Bu yüzden dünyada ve ülkemizde tarama yöntemleri mevcut. Bu, sağlıklı
yaşamanıza rağmen karşılaşabileceğiniz meme kanserini erken tanımanızı sağlayan
önemli bir husus. Ülkemizde meme kanseri tarama programı 40 yaşından sonra
yapılacak yıllık genel cerrahi doktor muayenesi ve iki yılda bir yapılacak olan
mamografiden ibaret. Bunun dışında kişilerin kendini tanıması için ayda bir kez
yapılan kendi kendine meme muayenesini öneriyoruz.
Her şeye rağmen kanser olabilir misiniz? Evet! Peki,
korkmalı mı? Hayır! Çünkü erken tanı almış meme kanseri artık yaşam süresini
kısaltmıyor. Üstelik 20 yıl öncesine kadar her kanserde memenin tamamı
alınırken artık meme dokusu mümkün olduğunca korunuyor. Hatta onkoplastik meme
cerrahisi yöntemleri ile eskisinden daha güzel meme dokusuna sahip olan
hastalarımız var.
Yine bir erkek olarak meme kanserinin felsefi boyutuna
dönecek olursam; her şeye rağmen memesinin tamamı alınmak zorunda kalmış,
kemoterapi nedenli saçları dökülmüş bir kadının savaşçı ruhuyla gülümsemesi
bana bu dünyadaki en estetik şey gibi geliyor.
Yaşasın kanser savaşçısı kadınlar, yaşasın bu güçlü kadınların
her zaman yanında olan erkekler!
YORUMLAR