Tüm bunların sonucunda hastayı her gün ağrı kesici ilaç kullanmaya zorlayan, ilerleyen zamanda sosyal yaşamdan koparabilecek kadar şiddetli hareket kısıtlılığı yaratabilen hastalığın adı: Diz ekleminde kireçlenme! Eklem kıkırdağının aşınması anlamına gelen dizde kireçlenme sadece ileri yaş sorunu olarak görülüyordu. Acıbadem Altunizade Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Alper Kaya hastalığın son yıllarda artık genç yaştaki kişileri de etkilemeye başladığına dikkat çekerek, “Diz ekleminde kıkırdağın aşınması eskiden 35 yaşın altındaki kişilerde en fazla yüzde 2 oranında görülürken, yapılan bazı araştırmalar bu oranın günümüzde yüzde 8’lere ulaştığını gösteriyor. Bu artışın en önemli nedenleri ise bilinçsizce yapılan spor ve obezite ” diyor. Prof. Dr. Alper Kaya diz ekleminde kıkırdağın aşınmasına ait belirtiler ortaya çıkmaya başladığında ise zaman kaybetmeden hekime başvurmak gerektiği uyarısında bulunuyor. Çünkü hastalık ilerledikçe tedavi hem daha zorlaşıyor hem de ameliyat gibi daha girişimsel işlemlere ihtiyaç duyulabiliyor.
En temel belirtisi
ağrı
“Dizdeki kireçlenmenin en temel belirtisi ağrıdır” diyen
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Alper Kaya önce yüklenmeyle, merdiven
inip çıkmayla ve hareketle belirgin olan ağrının giderek istirahatte de
görülmeye başladığına işaret ederek diğer yakınmaları şöyle sıralıyor: “Ağrıyı
zamanla hareket kısıtlılığı takip ediyor. Diz çevresinde şişlik, ses gelmesi,
takılma, kilitlenme gibi şikayetler de görülebiliyor. Daha da ileri aşamalarda diz
eğrilme başlayabiliyor. Oluşan bu tablo sonucunda hasta her gün ağrı kesici
ilaçlar kullanmak zorunda kalabiliyor, hareket kısıtlılığı nedeniyle evden
dışarıya çıkamaz noktaya gelebiliyor”
Bu etkenler diz
kireçlenmesini tetikliyor
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Alper Kaya
dizde kireçlenmenin nedeni bilinen ve bilinmeyen olmak üzere iki gruba
ayrıldığını belirtiyor. Özellikle romatoid artrite bağlı gelişen romatizmal
hastalıklar, eklemi ilgilendiren kırıklar sonrası gelişen kireçlenmeler nedeni
bilinen kireçlenmeler arasında bulunuyor. Prof. Dr. Alper Kaya “nedeni tam
olarak bilinmeyen” kireçlenmenin ise en sık görülen tipi oluşturduğunu
belirterek, “Bu tip kireçlenmede genetik etkenlerin rol aldığı ve ileri yaş,
kadın olmak, fazla kilo, kontrolsüz sporlar ile diğer nedenlerle dize yapılan
aşırı yüklenmelerin etkilediği, kasların zayıf olması ile diz travmaları gibi
bazı etkenlerin de kıkırdağın bozulmasını hızlandırdığı düşünülüyor” diyor.
Kontrolsüz spor ve
obezite dizlerin düşmanı
Diz kireçlenmesi eskiden 35 yaşın altındaki kişilerde
sadece yüzde 1-2 oranında görülürken yapılan bazı araştırmalar bu oranın günümüzde yüzde 8’e yükseldiğini
gösteriyor. Prof. Dr. Alper Kaya diz kireçlenmesinin artık genç yaştaki
kişileri de etkilemesindeki en önemli etkenlerden birinin ise bilinçsizce
yapılan spor olduğuna işaret ederek sözlerine şöyle devam ediyor: “Spora olan
eğilim günümüzde gittikçe artıyor. Spor bilinçli yapıldığında çok önemli
faydalar sağlıyor. Ancak kontrolsüz, aşırı yüklenme içeren ve yeterli ısınma
yapılmadan uygulanan spor diz eklemlerinde kireçlenmeye neden olabiliyor. Bunun
yanı sıra günümüzün önemli problemlerinden biri olan obezite, dizde bağ ve
menisküs yaralanmalarının zamanında tedavi edilmemesi gibi nedenler de genetik
yatkınlığı olan kişilerde hem hastalığın daha erken görülmesine yol açıyor, hem
de özellikle tedavi edilmeyen diz yaralanmaları doğrudan kıkırdağın aşınmasına
neden olabiliyor”
Tek bir tedavisi
yok
Prof. Dr. Alper Kaya dizlerde kireçlenmenin tek bir
tedavisinin olmadığını belirtiyor. Hangi tedavinin uygulanacağı hastanın yaşı,
ağrısının şiddeti, günlük aktivitelerinin etkilenme durumu, diğer hastalıkları
ve sosyal durumu göz önüne alınarak veriliyor.
1-Hastalığın başlangıç aşamasında egzersizler, kilo
verilmesi ve ağrı kesiciler yararlı olabiliyor. Kıkırdak destekleyici ilaçlar
da hastaların bir kısmında ağrıyı azaltabiliyor.
2-Fizik tedavi uygulamaları ve eklem içi enjeksiyonlar
yapılabiliyor. Bu enjeksiyonlar kıkırdak yüzeylerin kayganlığını arttıran,
sürtünmeyi azaltan ve kıkırdağı bir miktar besleyen ilaçlar, kortizon, hastanın
kendisinden alınan kandan hazırlanan trombositten zengin plazma (PRP) veya daha
kompleks bir işlem olan kök hücre enjeksiyonları oluyor. Uygun hastalarda
başvurulan kök hücre enjeksiyonlarıyla sorun tümüyle ortadan kalkmasa da,
yapılan araştırmalar hastaların şikayetlerinde azalma ve fonksiyonlarında
iyileşme olduğunu gösteriyor.
3-Daha ileri aşamadaki veya önceki tedavilerin yetersiz
kaldığı hastalarda eklem içinde bir miktar temizlik ve kıkırdak yüzeylerdeki
bozukluğun kısmen düzeltildiği kapalı yöntemle yapılan artroskopi ameliyatı,
kemik yük taşıma ekseninin bozulduğu durumlarda bu ekseni düzelten kemik
ameliyatları yapılabiliyor. Kireçlenmenin daha fazla olduğu ve kemik yüzeyinde
hiç kıkırdak dokusu kalmadığı durumlarda ise kısmi veya tam diz protezi
ameliyatıyla hastanın ağrısının giderilerek normal aktivitesini kazanması
amaçlanıyor.
YORUMLAR