Koronavirüse karşı “doğru ve dengeli” beslenme kalkanı

Koronavirüse karşı “doğru ve dengeli” beslenme kalkanı

Et, yumurta, kuru baklagil, balık ve yeşil yapraklı sebzeleri sofranızdan eksik etmeyin. Koronavirüsle mücadelede alınacak önlemlerin yanı sıra dengeli ve doğru beslenmenin önemine işaret eden uzmanlar, bağışıklık sistemin güçlendirilmesi için tavsiyelerde bulunuyor.

26 Mart 2020 - 22:41

Uzmanlar, bağışıklık sisteminin güçlenmesi için demir, çinko, Omega 3, B12, probiyotik ve sirke kullanımının ihmal edilmemesi gerektiğini vurguluyor. Uzmanlara göre, demir içeren kırmızı et, yumurta, kuru meyveler, kuru baklagillerin yanı sıra Omega 3 içeren uskumru, somon, sardalye ile ceviz badem ve yeşil yapraklı sebzeler bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özden Örkçü, Koronavirüsle mücadelede bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin önemli olduğunu söyledi.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Özden Örkçü, bağışıklık sistemini güçlendiren vitamin, mineral ve takviye gıdalar hakkında şu bilgileri verdi:

Demir:Eksikliğinde bağışıklık sistemini güçsüz düşürür ve enfeksiyonlara duyarlılığı artırır. Kırmızı et, yumurta, kuru meyveler, kuru baklagiller ve yeşil sebzeler yanında C vitamini alınmalıdır. C vitamini demir emiliminin vücudumuzda artmasına yardımcı olur.

Çinko:Bağışıklıkta önemli rolü vardır. Et, karaciğer, yumurta ve deniz ürünleri, çinkonun en iyi kaynağıdır.

Omega 3:Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklardan korunmayı sağlar. Balık (uskumru, somon, sardalye), ceviz, badem, soya filizi, koyu ve yeşil yaprak sebzeler, keten tohumu, semizotunda bulunur. Haftada 2-3 kez 150 gram kadar alınmalıdır.

B12:Bağışıklık sisteminde, sinir sisteminde ve kemik iliğinde kan hücrelerinin yapımında görevlidir. B12 vitamini, et, süt, peynir, yumurta ve balık gibi sadece hayvansal besinlerde bulunur.

Probiyotlar:Biyolojik değeri yüksek süt ve süt ürünleri probiyotik ve prebiyotik içeren gıdalar, sindirimi kolaylaştırır ve bağışıklık sistemini güçlendirirler. Bağışıklık sistemini güçlendiren dost bakterilere probiyotik adı verilir. Kefir probiyotik bir besindir ve ayrıca B vitaminlerinin emilimini da artırır.

Kendi turşunuzu kurun

Ev yapımı turşular hem probiyotik özellik taşırlar ve bağışıklık sistemimizin kuvvetlenmesinde bizi yalnız bırakmazlar. Dışardan hazır alınan bir turşunun tuz içeriği yüksek olabilecekken özellikle tansiyon ve böbrek hastaları için risk teşkil edebilir, bu riski ortadan kaldırmak için kendi turşunuzu kendinizin kurmasında fayda var.

Kullanılmasını önereceğim bir başka bitki ise ginseng. Ginsengi bitki olarak bulmamız pek mümkün olmadığı için multi vitaminlerle desteklenmiş preparatlar olarak besin takviyesi şeklide kullanabiliriz. Yapılan bilimsel araştırmalarda ginsengin fiziksel ve bilişsel yönden olumlu etkileri olduğunu gösteriyor.  Bağışıklığı güçlendiriyor, konsantrasyonu arttırıyor.

C vitamini:bağışıklık siteminizi güçlü tutarak hastalanmanızı engeller. Kuşburnu, turunçgillerden, domates, biber, maydanoz, soğan, dutsu meyveler dediğimiz berryler, kabak, brokoli ve yeşil salatalar C vitamin almanızı sağlayacak besinlerdir.

8 bardak suyu ihmal etmeyin

Bunun yanında toksin atımını hızlandırmak ve vücudumuzu canlandırmak için günlük 8 su bardağı su tüketimini ihmal etmemekle beraber taze sıkılmış bazı meyve ve sebze sularının da tüketimini arttırmak çok doğru olacaktır.

Sirke:Tüketimine bağlı olarak gözlemlenen olumlu sağlık etkileri yaklaşık 10 bin yıl öncesine kadar dayanmaktadır. İlk defa, tıbbın kurucusu olarak atfedilen Hipokrat tarafından sirkenin sağlığa faydalı olabileceği belirtilmiştir. Antik zamanlardan beri, sirke antiseptik bir ürün olarak yaraların iyileştirilmesinde ve enfeksiyonlarla mücadele amacı ile kullanılmıştır. Sebze-meyve dezenfektanı olarak da kullanılabilir hatta suyunuza birkaç damla sirke ilave ederek içebilirsiniz.

Tarhana:Biliyoruz ki tarhana Türk kültürünün vazgeçilmez çorbasıdır, hasta olduğumuz söylediğimiz ilk kelime sana sıcak bir tarhana yapayım bir şeyin kalmaz. Vitamin mineral ve antioksidan içeriğinin yanı sıra besleyici özelliği de yüksektir.

Uyku / melatonin:Üretim ve salınımı karanlık ile başlar ve aydınlıkla sona erer. Aydınlık dönemin uzaması veya aniden ışığa çıkılması melatonin üretimini durdurur. Bu nedenle melatonine “karanlığın biyokimyasal tanımlayıcısı” şeklinde sembolik bir isim de verilmiştir. İnsanlarda melatonin salınımı karanlığın çökmesinden hemen sonra başlar (20:00-23:00), gecenin ortasında (02:00-04:00) pik düzeylere ulaşır, sabah saatlerinde (07:00-09:00) ise sona erer.

Çörekotu:Ekstraktının sağlıklı hücrelere zehir etkisi yapmayıp, tersine olumlu etkisi olduğuna ilişkin bulgular vardır. Tohum özsuyu ve tohum yağının antiviral ve antimikrobiyal etkisinin olduğu bildirilmiştir. Çörek otu tohumunun günlük 30 mg/kg oral kullanımının bağışıklık sistemini güçlendirici etkilerinin olduğu yönünde çalışmalar mevcuttur.

Doğal Antibiyotikler: Sarımsak, kefir, brokoli, zencefil, kekik, kırmızı biber, elma sirkesi ve baldır.

Sarımsak:Yemeklere lezzet verici olarak kullanılmasının yanında birçok hastalığı tedavi etmek amacıyla da kullanılmaktadır.

Kefir: Düzenli tüketildiğinde vücut direncini arttırma da çok önemlidir.

Zencefil: Asya kökenli bir bitki olan zencefilin sağlığa yararı çok eski zamanlardan beri bilinmektedir, yüksek vitamin ve besin kaynağıdır.

Kekik: Kramp çözücü, dezenfekte edici ve balgam söktürücü olarak kullanılmaktadır. Akciğer ve bronşlar başlıca kullanım alanlarındandır.

Bal: Yıllardır medikal tedavide kullanılır, içerdiği vitamin mineral ve aminoasitlerle doğal ilaç olarak kullanılmaktadır. Sadece bakterilere karşı değil virüs, mantar, parazitlere karşı da antimikrobiyal özellik göstererek bağışıklık sistemini güçlendirir. Yaraların hızlı iyileşmesini sağlar. Ağız yoluyla alınan bal immün sistemi güçlendirir.

C vitamini:Antiviral ve antibakteriyal etkisinin yanı sıra bağışıklığı arttırır ve güçlendirir. Turunçgiller, yeşilbiber, maydanoz, kiraz, kavun önemli kaynaklarıdır.

Düzensiz ve sağlıksız beslenme serbest radikallere yol açıyor

 Beslenme ve diyet uzmanı Özden Örkçü, serbest radikallerin hücre ve dokularda çoğaldığında DNA yapısında hasara neden olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Ayrıca sigara, hava kirliliği, radyasyon gibi nedenlerle de serbest radikaller artar. Artış durumunda kanser, kalp-damar hastalıkları, artritler gibi sağlık sorunları oluşur. Besinlerle birlikte aldığımız antioksidanlar vücuttaki serbest radikallere karşı savaşırlar. Serbest radikallerin yarattığı olumsuz etkinin önlenmesi ve etkisinin en aza indirilmesi için yeterli miktarda antioksidan tüketilmelidir. Serbest radikallerin oluşmasına neden olabilecek diğer bir etmen de düzensiz ve sağlıksız beslenmedir. Özellikle içeriğini bilmediğimiz ürünler, hazır çorbalar, rafine gıdalar (sanayi tipi kek, börek, pasta, bisküvi, iyi pişmemiş ürünler üzerinde yanık ve kömür karası görünümü olan ürünlerden uzak durmak gerek.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x